Parkinson hastalığı için farkındalık yaratmak ve bu hastalıkla mücadeleye dikkati çekmek için 11 Nisan Dünya Parkinson Günü olarak belirlendi. Son yıllarda dünya genelinde hızla yayıldığı için uzmanlarca bir çeşit salgın olarak nitelenen hastalık, ilk kez 1817’de Londralı doktor James Parkinson tarafından tanımlandı.
Parkinson hastalığının, beyinde dopamin adı verilen, beyin hücrelerinin birbirleriyle haberleşmesini sağlayan maddeyi üreten hücrelerin bozulması sonucu ortaya çıktığı belirtiliyor. En yaygın belirtileri arasında kas sertliği, hareket sıkıntısı ve titremenin yer aldığı hastalığı tamamen iyileştiren tedavi yöntemi henüz bulunmuyor. Yaşlılık hastalığı olarak bilinen ve çağın en yaygın dejeneratif beyin hastalıklarından olan Parkinson, uzmanlara göre, 2040 yılında 12 milyondan fazla kişinin hayatını etkileyebilir.
10 milyonu aştı
Parkinson’s Foundation verilerine göre, dünya genelinde Parkinson ile mücadele edenlerin sayası halihazırda 10 milyonu aşmış durumda. Veriler, hastalığın erkeklerde görülme sıklığının kadınlara göre 1,5 kat fazla olduğunu gösteriyor. Ayrıca hastalığa yakalananların büyük çoğunluğunu 60 yaş üstü kişiler oluşturuyor.
Parkinson kaynaklı ölümler arttı
Dünya Sağlık Örgütü'ne (DSÖ) göre, Parkinson kaynaklı sakat kalma ve ölüm riski diğer nörolojik hastalıklara kıyasla daha hızlı artıyor. Hastalığa bağlı ölümlerin 2019'da, 2000'e kıyasla yüzde 100 artış göstererek 329 bine çıktığı biliniyor. Açlık, iklim değişikliği, hastalık gibi küresel sorunlar üzerine bilimsel veriler yayımlayan Our World in Data sitesine göre, Avrupa kıtası 2019’da Parkinson kaynaklı ölümlerin en çok görüldüğü yerlerin başında geliyor.
Yunanistan, Parkinson hastalığından hayatını kaybedenlerin sayısının en yüksek olduğu Avrupa ülkesi olarak kayıtlara geçti. 2019 verilerine göre, Yunanistan’da her 100 bin kişiden 25,2, İzlanda’da 15,6, Finlandiya’da 15,4, Almanya’da 15,1, İtalya’da 13,9, Arnavutluk’ta 12,8, İngiltere’de 12,7, Hollanda’da 12,4, Avusturya’da 12,3 ve Belçika’da 12'si hastalık nedeniyle yaşamını yitirdi.
Japonya’da bu oran 11, ABD’de 10,5 ve Avustralya’da 8,1 olarak tespit edildi. Rusya’da Parkinson kaynaklı ölümler, her 100 bin kişide 6,4 ile diğer ülkelere kıyasla düşük seyrediyor. Türkiye de 4,1 ile çağın hastalığından ölümlerin daha düşük görüldüğü ülkeler arasında yer alıyor. Uzmanlar, vaka sayılarında ve hastalığa bağlı ölümlerde görülen artışı, demografik büyümenin yanı süre ortalama yaşam süresinin uzamasına bağlıyor.
ABD’de her yıl 90 bin kişi
ABD'de 2030 yılı itibarıyla Parkinson hastalarının sayısının 1,2 milyona ulaşacağı tahmin ediliyor. 1 milyonu aşkın Parkinson hastasının bulunduğu ülkede, her yıl ortalama 90 bin Amerikalıya Parkinson teşhisi konuluyor. ABD Hastalık Kontrol ve Koruma Merkezi'ne (CDC) göre, hastalık, ABD’de 14. ölüm nedeni arasında yer alıyor.
Düzenli egzersiz önerisi
Nöroloji uzmanı Prof. Dr. Zülküf Önal parkinson hastalarında kas ve kemiklerde kuvvet kaybının önlenebilmesi için düzenli egzersiz programlarının uygulanması gerektiğine işaret ederek, "Kuvvet kaybının önlenebilmesi için mutlaka kuvvetlendirme egzersizleri yaptırılmalı. Çünkü egzersiz, hareket kabiliyetine ve daha dengeli yürümelerine olanak sağlıyor" dedi. Bu hastalar için vücut dengesinin sağlanamamasının en önemli sorunlardan biri olduğunun altını çizen Önal, bunun kişinin yürüyüşünü etkilediğini, sosyal yaşamına ve psikolojisine olumsuz katkı sağladığını vurguladı.
Önal, "Egzersizle vücudun doğal olarak sahip olduğu endorfin denilen hormon düzeyleri artırılarak, hastalıkta görülen depresyon, iç sıkıntısı, hayattan kopma gibi hal ve durumlar da düzeltilebiliyor." diye konuştu. Hastalığın seyrinde sıklıkla görülen mesane bağırsak probleminin çözümünde de egzersizin önemli olduğunu aktaran Önal, Parkinson hastalığı tedavisinde ana prensibin hastanın toplum içinde kendini iyi hissetmesi ve günlük yaşam aktivitelerini yardıma ihtiyaç duymadan ve zorlanmadan gerçekleştirebilmesi ve hastanın ilaç tedavisinin yanı sıra egzersiz programlarını da aksatmaması olduğunu dile getirdi.
Parkinson Hastalığı Nedir?
Parkinson hastalığı, beyinde dopamin adı verilen, beyin hücrelerinin birbirleriyle haberleşmesini sağlayan maddeyi üreten hücrelerin bozulması sonucu ortaya çıkar. Beyinde dopamini üreten hücreler hareketlerin kontrolünden, uyumundan ve akıcılığından sorumludur. Hareketlerde yavaşlık, dinlenme halindeyken titreme, psikiyatrik rahatsızlıklarla kendini belli eden hastalık, çoğunlukla 60 yaş sonrası kişilerde görülür. Ancak genetik nedenlerle 40’lı yaşlarda da rastlanabilir. Tedavide ilk seçenek ilaçlardır. Ancak bazı kişilerde ilaç tedavisi yetersiz kaldığında ya da yoğun yan etkiler gelişirse beyin pili yöntemi tercih edilebilir.
Kaynak: AA