13 Kasım 2015 tarihinde Paris’te düzenlenen ve 130 kişinin hayatını kaybettiği saldırıları DEAŞ üstlenmişti. Nöropsikolog Francis Eustache, eylül ayında yayınladığı “Mémoire et traumatisme” (Hafıza ve Travma) adlı kitabında bu gibi saldırılar sonrasında ortaya çıkan ruhsal sorunlara genel bir bakış sunuyor. Eustache ve çalışma arkadaşları bireysel hafıza ile kolektif hafıza arasındaki etkileşimlerin analizinin, özellikle de yeni iletişim araçlarının bireyler arasındaki iletişimi değiştirdiği günümüzde, psikolojik travmanın ve bunun hafıza üzerindeki kalıcı etkilerinin anlaşılmasına olanak sağladığını belirtti.
Duyguların hafıza üzerindeki etkisi
Duygular, hafıza üzerinde ciddi anlamda bir etkiye sahiptir. Hiçbir duygunun olmadığı, tamamen nötr duygusal pozisyona sahip olduğumuz durumlarda, hafıza formasyonu da sınırlı miktarda gerçekleşmektedir. Gerek olumlu olsun gerek olumsuz, duygu eğer güçlü ise o anki anlık durum hafızaya kaydedilir. Fakat bunun da bir sınırı vardır. Travmatik olaylar gibi duyguların aşırı yoğun ve güçlü olduğu bazı durumlarda, duyguların hafıza üzerindeki etkisi olumsuz olacaktır.
Aşırı güçlü duygular hafızayı olumsuz etkiler
Duyguların yoğun ve güçlü olduğu durumlarda hafızanın zarar görmesinin birden fazla sebebi olabilir. Bu nedenlerden bir tanesi, stresli durumlarda psikolojik tepkileri yöneten otonom sinir sisteminin aktive edilmesidir. Yoğun duygularla karşılaşmamız durumunda vücudumuz, olayların hafızamıza işlenmesini ve sonrasında hatırlanabilmesini etkileyebilecek, adrenalin ve kortizol gibi hormonları salgılar. Bunun gibi durumlarda, dikkatimiz, duygunun kendisi üzerine odaklanıp etrafımızda gerçekleşen olayların dışına kayabilir. Bu durum, bilgiyi işleme biçimimiz üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olabilir. Bunun sonucunda da hafızamızın kesinliği ve doğruluğu etkilenebilir.
Hafızamıza güvenebilir miyiz?
Peki bu gibi durumlarda hafızamıza ne kadar güvenebiliriz? Yerine göre değişir. Bazı spesifik durumlarda hafızamız, ortadaki duygusal etkinin sebebini değiştirebilir. Bu gibi durumlarda, olayları kısmi bir biçimde veya farklı bir şekilde hatırlayabiliriz.
Öte yandan, bazı başka durumlarda, yoğun duygular, olayın özellikle bazı spesifik parçalarını hatırlamamız yönünde güçlendirici etki gösterebilir. Bu nedenle, hafızanın her zaman muntazam bir biçimde çalışmadığını ve özellikle güçlü duygusal etkilerin bulunması durumunda çarpıklığa maruz kalabileceğini kabul etmek önemlidir. Fakat bu durum, hafızamızın bize sunduğu verilerin tamamen geçersiz olduğu anlamına gelmez.