23 Aralık 2024, Pazartesi Gazete Oksijen
Haber Giriş: 05.04.2024 04:32 | Son Güncelleme: 05.04.2024 10:16

AK Parti yenildi ama hâlâ oyunda

31 Mart seçimlerinin ardından CHP'nin tarihi bir farkla pek çok büyük il ve ilçeyi kazanması dengeleri değiştirdi. Seçim sonucunun yankıları Türkiye kadar dünya basınında da devam ediyor
AK Parti yenildi ama hâlâ oyunda

Bu seçim, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan karşıtlarının mücadelesinin başlangıcına işaret ediyor, zaferine değil.

Demokratik ve açık bir Türkiye’nin vaat ettiği olağanüstü şeylere inanan herkes için son on yıl karanlık geçti. Geçen hafta sonu yapılan yerel seçimler ise ekonomiyi tahrip ederlerse kimlik politikalarının gücünün en başarılı popülist liderler için bile yetersiz kalabileceğini gösterdi. Erdoğan felaket para politikalarındaki sorumluluğunu bir onur nişanı gibi taşıdı. CHP ise seçim başarısını diğer partilerle ortak aday çıkarma çabasından vazgeçmesine rağmen elde etti. Bir kuşak sonra ilk kez muhalefetin İmamoğlu nezdinde cumhurbaşkanlığı için güvenilir bir rakibi var. Fakat bunların hiçbiri Erdoğan döneminin sonu anlamına gelmiyor. Türkiye için sağlıklı, laik bir demokrasinin gelişini işaret ediyor ama çok uzak bir mesafeden.

Erdoğan’ın iki avantajı var. Birincisi, belediye seçimleri halkın merkezî bir yürütme için nasıl oy kullanacağına dair güvenilir bir gösterge değil. İkincisi, 2028’e kadar planlanan bir seçim yok ve bu da Erdoğan’a ekonomi konusundaki hatasını telafi etmesi için zaman tanıyor. Nitekim Erdoğan, geçen yıl enflasyonun etkisini yumuşatmak için sisteme yeterince para pompalamaya devam ederek yeniden seçilmeyi garantilemişti. Erdoğan, milliyetçi oyları almak için Kürtleri hedef alabilir. Bir başka husus da şu: CHP ülke genelinde AKP’yi geçse de aradaki fark, AKP’nin İslamcı seçmenlerinin kayma ihtimalinin daha yüksek olduğu Yeni Refah Partisi’nin aldığı yüzde 6’nın biraz üzerinde oydan daha düşük. Erdoğan, kendilerini iktidara getirmek için kültür savaşlarına bel bağlayan diğer popülist liderler için bir yol gösterici olageldi.

Financial Times: Mağlubiyeti Erdoğan’ın yanlış adımları getirdi

Ekonomik sorunlar ve otoriterleşme kaygıları sandığa yansıdı, İmamoğlu seçim sonrası kutlamada rock yıldızı gibi karşılandı.

WSJ: AK Parti’nin gerilemesi yatırımcılar için iyi haber

Wall Street Journal gazetesine konuşan Capital Economics ekonomisti Liam Peach, yetkililerin öfkeli seçmenleri yatıştırmak için dengesiz ekonomiyi düzeltmeye daha da hevesli olacaklarını söyledi. Bu ay bir faiz artımı bekleyen Peach “Enflasyonun düşürülmesini desteklemek için daha fazla mali sıkılaştırma gerekecektir” diyor.

Yunan gazetesi Kathimerini’den çarpıcı bir İmamoğlu analizi: Erdoğan’ın ‘Nemesis’i

Türkiye seçimlerini analiz eden Bloomberg’in Ekrem İmamoğlu için “Erdoğan’ın Nemesis’i” demesi Yunan basınının da ilgisini çekti. Nemesis Yunan mitolojisinde intikam tanrısının adı. Politik literatürde ise “iktidardaki bir ismin düşüşüne sebep olacak kaçınılmaz rakip” şeklinde kullanılıyor. İmamoğlu’nun da bu seçim zaferinden sonra Erdoğan için bir ‘Nemesis’ haline gelmiş olabileceğine yönelik yorumların en çarpıcısı ise Yunanistan’ın en etkili gazetesi Kathimerini’nin başyazısında yer aldı: “Erdoğan sonrası Türkiye’de iktidara sahip olabilecek kişi pazar günkü sandıklardan çıktı. Ekrem İmamoğlu Erdoğan’ın demir yumruğu olmadan, başka bir Türkiye hayal etmemize izin veren ilk kişi. Şimdi daha “normal” bir demokrasiye geçiş beklentilerinin yansıtıldığı kişi o.

WashIngton Post: Türkiye’nin sürpriz seçimleri dünyaya bir ders veriyor

Brookings Enstitüsü’nden Türkiye uzmanı Aslı Aydıntaşbaş’a Aydıntaşbaş’a göre İmamoğlu’nun  başarısı, başka yerlerdeki liberal demokratlara ders olacak üç faktöre bağlı. Birincisi, karizma gerçekten önemli ve İmamoğlu’nda bu özellik fazlasıyla var. İkincisi, İmamoğlu, bir zamanlar Kürtler de dahil olmak üzere genişleyen bir seçmen koalisyonuna güvenebilir. Üçüncüsü, İmamoğlu’nun becerikli bir idare geçmişine sahip olması: Seçmenleri kendilerine hizmet götürebileceğinize ikna edene kadar, demokrasi hakkında büyük laflar etmek yeterli değil. Bu durum, İsveç’ten Hollanda’ya kadar Avrupa’nın dört bir yanındaki seçimlerde, aşırı sağcı partilerin liberal düzenin felaket tellallığını alt ettiği seçimlerde de ortaya çıktı.

The New Arab: Rekabetçi otoriter rejimlerde siyaset

İstanbul’da yaşayan gazeteci Ylenia Gostoli seçimleri The New Arab adlı Katar kökenli internet sitesine değerlendirdi:

Popülarite açısından kendi partisinden daha büyük olan İmamoğlu, 16 milyonluk megakentte CHP’nin geleneksel parti tabanının ötesindeki seçmenlere hitap ediyor. Londra Metropolitan Üniversitesi’nde siyaset ve uluslararası ilişkiler alanında kıdemli öğretim görevlisi olan Ahmet Öztürk “Rekabetçi otoriter sistemlerde hükümeti yenmek son derece zordur” diyor: “Bu yerel seçimde, dünyadaki genel eğilimin aksine, İmamoğlu, Yavaş ve tüm muhalefet adayları, rekabetçi otoriter rejimler altında hükümeti yenmenin mümkün olduğunu göstermiştir.”

Haaretz: Azınlıkları da andı

Brooklyn College’dan Louis Fishman İsrail gazetesine yazdı: İmamoğlu, kalabalığa otobüsün üzerinde zaferini ilan ederken İstanbul’un tüm sakinlerine ait olduğunu belirtti ve Kürtleri, Hristiyanları, Ermenileri ve Yahudileri saydı. İngilizce X sayfasında ise “Zaferimizi kutlarken, dünyaya bir mesaj gönderiyoruz: Demokrasinin düşüşü artık sona eriyor. İstanbul bir umut ışığı, yükselen otoriterlik karşısında demokratik değerlerin direncinin bir kanıtı olarak duruyor” dedi. Muhalefetin zaferini Erdoğan için bir uyanış çağrısı olarak görmek mümkün. Zafer o kadar büyük ki Türkiye çok daha fazlasına işaret ediyor gibi: Dün Erdoğan’ın siyasi sonunun ilk günüydü. Seçim İsrail ya da Gazze üzerine bir referandum değildi. Türk halkının çoğunluğu Filistin davasına derin bir sempati duyar ve bu desteğin şekli değişse bile bu durum değişmeyecek.