Örümcek Adam çizgi romanı 1960’larda ilk çıktığında çok çabuk ilgi gördü ve kısa zamanda müthiş bir satış başarısı sağladı. Özellikle de ergen okuyucular çok sevdi. Çünkü radyoaktif bir örümcek tarafından ısırıldıktan sonra bazı özel güçlere sahip olan Peter Parker onlar gibiydi. Anne-babası bir uçak kazasında ölünce halası ve Ben amcasıyla büyümek zorunda kalan Peter sorunlu bir ergenlik yaşamaktaydı. Kızlarla ilişkileri sorunluydu, okulun popüler çocuklarıyla da iyi ilişkileri yoktu, zekiydi ama biraz sinikti...
Genç okuyucular onda kendilerini buldular. Üstelik Peter Parker yaşadığı değişime rağmen kostümünü giydiğinde de kişiliğini koruyan bir karakterdi. Aynı şanssızlıkları kostümlüyken de yaşayabiliyordu. Sevimliydi, espriliydi ve süper kahramanlık yapmadığı zamanlarda gündelik sorunlarla da başetmek zorundaydı. Geçmesi gereken derslere zaman ayırmak, kirasını kazanabilmek için çalışmak ve hatta huysuz patronu Jonah Jameson’la uğraşmak gibi dertleri vardı. Halkın ona olan güveni ve sevgisi bile yanar döner bir haldeydi. Bütün bunlar Peter Parker’a diğer süper kahramanlardan farklı bir sempatiyle yaklaşmamızı sağlıyordu.
Örümcek-Adam’a getirilen farklı bir yorum
İçinde Örümcek-Adam karakterinin de yer aldığı; 2007’den beri oluşturulan Marvel Sinematik Evreni’nde şimdiye kadar 32 film izledik. Bu evrenin dışında kalan 36 tane daha Marvel filmi var. Kimilerine göre bütün bunların içindeki en iyi film 2018 yapımı Örümcek-Adam: Örümcek Evreni'nde (Spider-man: Into the Spider-Verse) filmi oldu. Çünkü 20 sene içinde üç kez tekrar başlatılan bir kahraman serisine yepyeni bir açı ve mantık getirebildi. Hem orijinal eserin haleti ruhiyesini hem de önceki filmleri de içine alan bir evren oluşturarak yapmıştı bunu. Paralel evren meselesini de hikayesine son derece akıllı ve eğlenceli bir şekilde monte edebilmişti.
Spider-Man: Across the Spider-Verse'den yeni fragmanı
Filmde başka bir boyuttan gelen radyoaktif bir örümcek Brooklyn’li Miles Morales adlı siyahi bir ergen çocuğu ısırır. Artık o da Peter Parker gibi örümcek hislere ve yeteneklere sahiptir. Kısa bir süre sonra gerçek Peter Parker’la da tanışır ve onun ölümüne şahit olur. Artık tek Örümcek-Adam kendisidir. Ama kısa bir süre sonra, açılan bir kapı sonucunda çoklu evrende farklı boyutlardan gelen birçok "alternatif" Örümcek-Adam olduğunu da keşfeder ve birkaç tanesiyle de birlik olup güçlü bir düşmanı alt etmek için birleşirler. Aralarında Miles’ın çok hoşlandığı Örümcek-Kadın Gwen de vardır.
Örümcek-Adam: Örümcek Evreni'nde sadece teknik meziyeti ve hikaye yapısıyla dikkat çekici bir film değildi. Gerçekten orijinal, komik ve duygusal açılımlara da sahip, pozitif mesajlarıyla da ilgiyi hakeden; çocuk seyircilerin de hem eğlenerek hem de bir şeylerden feyz alarak izleyebilecekleri türünün örnek animasyonlarından biri.
Miles hayatta ne yapmak istediği konusunda kafası karışık bir ergenken hikaye ilerledikçe kendisini ve hayatta neyin daha önemli olduğunu keşfeder. Örümcek-adam özelliklerine sahip olduğunda babasının önyargıyla ondan nefret etmesinden çok korkuyordur. Pek çok erkek çocuğunun babasıyla ilgili kurduğu endişe halini, daha önce milyon kere anlatılmış olsa da tekrar zevkle izlenebilir bir hale sokabilmişti film.
İlkinden de iyi bir devam filmi
İkinci filmde biraz daha büyümüş olan Miles kendi geleceğine dair ailesinden farklı bazı kararlar almak istemekte, sıradan örümcek-adam mesaisini de sürdürmektedir. Gwen de kendi evreninde babasının onu dinlememesinden şikayetçidir. Bir gün başka boyutların örümcek adamlarını düzenleyen elit bir ekibe dahil edilir. Bu organizasyon diğer evrenlerde yaşanan bazı sapmalara ya da anormalliklere müdahale etmektedir. Bu arada Miles’ın hiç hesap etmediği bir düşman da giderek daha büyük sorunlar yaratmaya başlar. Bir süre sonra Miles’ın yolu Gwen’in dahil olduğu ekiple kesişecektir.
Örümcek-Adam: Örümcek Evrenine Geçiş ilk filmin görsel iddiasını daha ileri götürerek sürdürüyor. Her karesinden adeta enerji fışkırıyor. Etkileyici bir hikaye anlatımı, karakterlerin duygu ve düşüncelerine göre renkleri değişen arka fonlar, ilk filmdekini de aşan yaratıcı çizgi roman efektleri, durmayan ama rahatsız etmeyen iyi seçilmiş güzel müzikler, derin karakterler, fantastik hikayesine rağmen gerçek ergen sorunlarını da işleyen hikayesi ve çok eğlenceli, bol esprili, göndermeli detaylarla dolu.
Örümcek Adam hikayeleri her zaman sorumluluk almak üzerine kurar temel meselesini. Miles’ın buna ek olarak her ne pahasına olursa olsun babasını kurtarmak için harekete geçmesi, doğrularından taviz vermemesi ve kendisini ‘anomali’ olarak tanımlayanlara karşı inatçı duruşu onu nefis bir rol model haline getiriyor.
Filmin görüntüleri ise olağanüstü. Kurduğu dünyadan çıkmak istemiyorsunuz. Hem duygusal, hem çok heyecanlı, hem de görselliğiyle insanı kendine hayran bırakan etkileyici bir yapım. Adeta canlı bir çizgi roman okuyor ya da izliyoruz. Daha doğrusu ikisini birden yapıyoruz! Bir çizgi-roman macerası ya da kahramanı perdede hiç bu kadar güzel izlenmemişti...
Her anlamda ilk filmden de yoğun bir deneyim yaşatıyor seyircilerine. Özellikle de yüzlerce farklı boyutların örümcek-adamlarının Miles’ın peşine düştüğü bölüm yerinizde duramıyorsunuz... İlk filmin kahramanlarına bu filmde Hintli Örümcek Adam, Örümcek Punk Hobie, Örümce-Adam 2099 ve Örümcek-Lego-Adam da katılıyor üstelik.
Ama şunu da söylemek lazım; bu bir köprü film. Yani birinci filmle üçüncü film arasında bir geçiş kuruyor. Yani iki buçuk saate yakın süresiyle film sizi çok doyursa da finalde büyük bir rahatlama yaşayamıyorsunuz, çünkü heyecanlı bir yerinde bitiyor. Neyse ki üçüncü film için çok fazla beklemeyeceğiz. 2024’ün Nisan ayı gibi vizyona sürülmesi bekleniyor.