24 Kasım 2024, Pazar Gazete Oksijen
Haber Giriş: 09.08.2024 04:30 | Son Güncelleme: 10.08.2024 10:46

Kartal uçmayı unutmadığını gösterdi

Van Bronckhorst sezona Al Pacino’nun “Baba” filminin çekimlerine başladığı gibi başladı. Tek sahne bu filmi güzel yapmaya yetmez ama büyük takımların büyüklüğü her sezona şampiyonluk umuduyla başlayabilmelerinden gelir. Beşiktaş’ta şimdi o umut var
Kartal uçmayı unutmadığını gösterdi

Suat Başar Çağlan

Yönetmen Francis Ford Coppola “Baba” filminde başrol için Al Pacino’yu düşünür ancak genç aktör yapımcılar tarafından yeterince ünlü bulunmaz. Bunun üzerine Coppola’nın aklına parlak bir fikir gelir: Çekim takvimini değiştirip meşhur lokanta sahnesini en başa alır. Al Pacino “adam vurabildiğini” gösterirse şüphecileri ikna etme şansı artacaktır. Plan işler, oyuncu rolü alır.

Giovanni van Bronckhorst da tanımadığı herkesten kuşkulanmayı pek seven Türkiye’deki müesses futbol ortamına kendini kanıtlamak için aslan avlayabildiğini göstermek zorundaydı. Galatasaray’la oynanan Süper Kupa finali Hollandalı hocanın “lokanta sahnesi” olmuşa benziyor. 5-0’lık görkemli zafer sonrası bulutlar – en azından şimdilik – dağıldı.

Siyah beyazlılar son iki yılın şampiyonuna karşı ortaya koyduğu disiplinli pres ve keskin bitiricilikle, geçen sezon 46 ve 43 puan gerisinde kaldığı ezeli rakipleriyle arasındaki farkı kapatabileceği yönünde umut verdi. Yeni transferlerden Rafa Silva’nın rakip ceza sahası çevresindeki ceplerde oynama kabiliyeti, Gabriel Paulista’nın pozisyon alma becerisi ve Ciro Immobile’nin son vuruş kalitesi özellikle etkileyiciydi.
Elbette hiçbir sahne bir filmi tek başına iyi yapmıyor. Beşiktaş da eksiksiz bir takım değil.

Adaptasyon için zaman gerek

Van Bronckhorst hazırlık ve Süper Kupa maçlarında genellikle 4-2-3-1 dizilişini tercih etti. Elinde Rafa Silva varken en iyi A planı da bu gibi görünüyor. Süper Lig’in resmi ideolojisi olan 4-2-3-1, doğru profilde oyuncularınız varsa sonuç getirebiliyor.

Takımın as orta saha oyuncuları kalite açısından yeterli olsa da yeni rollerine adapte olmak için zamana ihtiyaçları var. Savunmanın önünde tek başına oynamaya alışkın Ali Mohamed Al-Musrati çift pivotta daha hareketli olmak zorunda. Partneri Gedson Fernandes orta sahadaki tek dinamo olarak enerjisiyle vazgeçilmez görünse de pas isabeti ve tercihleri açısından rolünün gerektirdiği netliği sunabilmiş değil. Rafa Silva’nın 10 numaradaki yaratıcılığının işleyebilmesi için bu iki oyuncunun taşıyıcı gücü şart.

Orta sahanız kadar konuşun

Çünkü futbol ne kadar değişse de hâlâ orta sahanız kadar konuştuğunuz bir oyun. Van Bronckhorst da bu gerçeğin farkında. İkinci yarıda paniğe kapılıp sahayı forvetlerle dolduran Okan Buruk’a karşı savunmayı değil orta sahayı kalabalıklaştırması, Hollandalının en dikkat çekici ve zekice hamlelerinden biriydi.
Savunmada Emirhan Topçu ve Tayyip Talha Sanuç ile birlikte makul bir rotasyon oluşacak. Şu anki en büyük soru işareti, önde basan takımın arkada bırakacağı boşluklar. Pres oyununa karşı rakiplerin uzun veya yüksek toplarla çözüm arama ihtimali yüksek. Galatasaray’ın santrforu Mauro Icardi ne çok uzun boylu ne de çok hızlı olduğundan bu konuda siyah beyazlı savunmayı test edemedi. Lig maçlarında daha ters profile sahip hücumcular sorun yaratabilir.

Portekizli Rafa Silva’nın rakip ceza sahası çevresindeki ceplerde oynama konusunda etkileyici bir kabiliyeti var.

 

Kadro geneline bakıldığında oyun zekasındaki ilerleme bariz. Mert Günok ve Al-Musrati’nin yanı sıra Paulista, Immobile ve tabii ki Silva kolektif zekayı da yukarıya çekecektir.

Şu anki en büyük potansiyel sorun ise yaratıcılık. Galatasaray çok güçlü bir rakip olsa da Van Bronckhorst’un kurduğu tuzağa düşmeye yatkın bir oyun oynuyordu. Beşiktaş bu sayede presi doğru kurgulayıp yüzde 40 topa sahip olma oranıyla rakibini paramparça etmeyi başardı. Ancak Süper Lig’in ilk haftasında konuk olacakları Samsunspor ve çoğu Anadolu takımı muhtemelen topu almayıp geride beklemeyi seçecek.

Kanatlar yeterli mi?

Bu durumda dar alandan çözüm çıkarabilmek için Silva’nın becerisi ve Gedson’un ani dalışları yetmeyebilir. Semih Kılıçsoy atletizmi ve bitiriciliğiyle solda iyi bir kanat forvet seçeneği. Ters tarafta ise istikrarlı Milot Rashica’ya alternatif olacak sol ayaklı bir yaratıcı (Ghezzal’ın formda günlerini hatırlayın) büyük katkı verebilir.

Bu ihtiyacın bir sebebi de beklerin fazla “düz” olması. Jonas Svensson ve Arthur Masuaku defansif sadakatlerine karşın toplu oyunda pas alışverişine fazlaca katılan isimler değiller. Rıdvan Yılmaz tarzı, topla haşır neşir olmaktan korkmayan bir sol bek ilavesi hücum zenginliğini ciddi şekilde artırabilir. İki bekten birinin daha ofansif olması kadronun dengesine de fayda getirecektir.

Öte yandan yönetim transferde her zamankinden de dikkatli olmak zorunda. Bahtiyar Zaynutdinov (4.5 milyon euro) ve Ernest Muçi (10 milyon euro) gibi ancak alternatif olabilecek isimlere fahiş bonservisler ödeme lüksü yok.

Sık sorulan sorular

Elinizde tamamlanmış tek bir sahne varsa bunun muhteşem olması, kötü olmasından çok daha iyi. İleriye olumlu bakmak için başka sebepler de var.

Birincisi, bunların çoğu, problemden ziyade henüz sorulmamış sorular. Hocanın cevaplarını henüz görmemiş olmamız, yanıtları bilmediği anlamına gelmiyor.

İkincisi, rakiplerde de durum sütliman sayılmaz. Galatasaray tuhaf bir huzursuzluk içinde ve savrulmaya yatkın bir görüntü sergiliyor. Fenerbahçe ise bir kez daha bozuk olmayanı tamir etmeye kalktı ve dev bir sürprizle karşılaşabilir.

Beşiktaş’ın mevcut durumu doğru şekilde kavraması önemli. Van Bronckhorst sakin ciddiyetiyle kulüp kimliğine yakışan bir hoca. Dinginliği korumak için yönetimin olabildiğince az konuşması şart. Ne de olsa Futbol Şube Sorumlusu Samet Aybaba’nın geçen sezon “çürümüş” dediği kadronun büyük bölümü hala duruyor.

Taraftar da icabında kendini zorlayarak iyimserliği sürdürmeli. Bu konudaki en büyük dayanaklardan biri, Semih’in yanına eklenen Mustafa Erhan Hekimoğlu gibi özkaynak ürünleri olacak. Yenilenme sürecinde alınan her galibiyete, atılan her gole sevinmek hocanın ve yönetimin elini rahatlatabilir. Van Bronckhorst önceki takımlarında iyi geçirmediği sezonlarda bile müzeye yeni kupalar koyarak bu sabrı devşirmeyi başarmıştı. Süper Kupa’yla Kartal’ı da uçurabileceğini gösterdi. Büyük takımların büyüklüğü her yıl şampiyon olmalarından değil, her sezona bu umutla başlayabilmelerinden geliyor. Şimdi Beşiktaş’ta da o umut var.

Ortaya iyi bir film çıkıp çıkmayacağını ise zaman gösterecek. Birkaç doğru hamle ve sıkı çalışmayla, Beşiktaş kulübesinde beliren portakal, rakiplerin canını fena halde yakabilir.