18 Mayıs 2024, Cumartesi Gazete Oksijen
Haber Giriş: 06.10.2023 04:34 | Son Güncelleme: 29.01.2024 13:22

Kayıp çocuk Zaha kendini buldu

The Athletic, 10 yıl sonra Galatasaray formasıyla Old Trafford’a dönüp Manchester’a karşı takımını ateşleyen Zaha’yı eski hocalarıyla konuştu. Kendisi de Ryan Giggs’i kızdırmak, geceleri fazla çıkmak gibi hataları olduğunu kabul ediyor ama o aslında sadece “kaybolmuş bir çocuktu”
Zaha Manchester United serüveni boyunca geceleri dışarı çok fazla çıktığını kabul ediyor (Fotoğraf: Getty Images)
Zaha Manchester United serüveni boyunca geceleri dışarı çok fazla çıktığını kabul ediyor (Fotoğraf: Getty Images)

Daniel Taylor / The Athletic

10 Kasım 2012 Cumartesi günü Crystal Palace İngiltere ikinci kümesi Championship’te Peterborough United deplasmanındaydı. Zaha o gün kendi tabiriyle “çılgınca şeyler” yaptı. 2-1 biten maçın son dakikalarında gelen galibiyet golündeki asist de bunlardan biriydi. Rakibin kanını dondurmuştu. Deplasman tribününden, “Bu çocuk size fazla gelir!” tezahüratı yükseliyordu. Palace ligin zirvesindeki yerini korumuştu. Zaha “savunma yok edicisi” namını pekiştirirken ev sahibi Peterborough’nun hocası kulübede gördüklerini aklına yazmıştı. O gece Sir Alex Ferguson’a bir telefon geldi. Oğlu, yani Peterborough teknik direktörü Darren arıyordu. Mesaj netti: “Bu çocuk iş yapar. Aradığın her şeye sahip.” Birkaç hafta sonra Zaha Londra’da bir otele, Ferguson’la buluşmaya davetliydi.

Ferguson’a göre Zaha ile Ronaldo ve George Best gibilerin ortak bir özelliği vardı: Kaç tekme yerse yesin topu istiyordu

Sir Bobby Charlton da oradaydı. Zaha’ya konuyu kimseye açmaması için kesin talimat verildi ve geçici bir anlaşma yapıldı. Croydon semtinden olan Zaha Manchester United’da yeni bir hayata başlayacaktı. Popüler anlatıya göre Zaha kısa United macerasında zamanlama ve en hafif tabiriyle şanssızlık kurbanı oldu: Beş buçuk yıllık sözleşme imzalamıştı ve 2012-13 sezonunu Premier League’e yükselme mücadelesi veren Palace’ta kiralık geçirdikten sonra United’a katılacaktı. Ancak Ferguson’ın sadece üç ay sonra emekliye ayrılacağından ve yerine dönemin Everton menajeri David Moyes’un geleceğinden habersizdi. Zaha’nın zorlu geçen United günlerindeki bazı detaylardan, örneğin depresyona girdiğini söylemesinden hareketle olaya daha şüpheli yaklaşanlar da var.

Zaha, tutunamadığı Manchester United’a karşı Galatasaray’ın ilk golünü atarak takımının maça tutunmasını sağladı. (Fotoğraf: Getty Images)

Desteğe ihtiyacı vardı

Oyuncuyu bir yıl sonra yeniden Palace’a transfer eden Neil Warnock “Bulunduğu ortam iyi değildi. Belli ki Manchester United tarafından yüzüstü bırakıldığını düşünüyordu ve onunla konuşunca nedenini anladım. Gençti, yardıma ve kendisine arka çıkacak birilerine ihtiyacı vardı. Görünüşe göre bunların hiçbirini bulamadı” diye anlatıyor. Gerçekten öyle miydi? Karşı iddialar da öne sürülebilir. Belki de 20 yaşındaki Zaha henüz gereken olgunluk ve tecrübeden yoksundu. Baskı altında ezilmişti. Bu yüzden bütün suçu kulübe atmak kolaycılık olurdu. Gelgelelim Old Trafford’daki eski takım arkadaşı Rio Ferdinand da Zaha’nın “doğru yönetilemediğini” söyleyecekti. Üstelik tek sorumlu teknik ekip değildi. Zaha United’a geldiğinde Ferdinand Premier League’i altı kez kazanmış, İngiltere Milli Takımı’nda 81 maça çıkmış bir yıldızdı. Bugün “Kıdemli oyunculardan biri olarak ona daha fazla yardımcı olmam gerekirdi” diyor.

Biraz sabırla Cristiano Ronaldo gibi olacaktı

Kesin olan bir şey var. Zaha Moyes’un değil Ferguson’ın çalıştırdığı United’da oynamayı bekliyordu ve bu oyunun tarihindeki en başarılı teknik direktör devreden çıkınca konumu oldukça zayıfladı. Transfer sırasında Palace’ı çalıştıran Ian Holloway “Sezonun ikinci yarısında bizde kiralık oynamaya devam etti ve playoff ile Premier League’e çıkmamızı sağladı. Ama Manchester’a gittiğinde maalesef Sir Alex kulüpten ayrılmıştı” diyor. Holloway’e göre “Öldürücü darbe bu oldu. Sir Alex Zaha’nın yeteneklerine bayılacaktı. Tıpkı Cristiano Ronaldo’nun ilk günlerinde olduğu gibi ona da sabır gösterecekti. Wilf beceri açısından Ronaldo’ya yakın seviyedeydi ve o rehberliğe, Sir Alex’in bütün ustalığıyla kendisine kol kanat germesine ihtiyacı vardı. David Moyes’un gelişiyle senaryo tamamen değişti.”

Moyes onu sadece bir saat izledi

Moyes Zaha’yı Wembley’de Wigan Athletic’le oynadıkları Community Shield maçında bir saat izledi, beğenmedi ve takımdan çıkardı. 29 Ekim’de Norwich City ile oynanan Carabao Cup maçına kadar bir daha görev vermedi. Premier League’de United formasını sadece iki kez, aralık ayında giydi. İkisinde de yedekten gelmişti ve toplam 28 dakika oynadı. Zaha ile Moyes’un konuştuğu bile yoktu. Aynı aralık ayında, Noel geldiğinde Zaha Ocak 2011’den itibaren iki yıl hocalığını yapmış Dougie Freedman’ın masasında oturuyordu çünkü Manchester’da yapayalnızdı ve beraber vakit geçireceği başka kimsesi yoktu. Buluşma sırasında Bolton Wanderers’ın başında bulunan ve yakın bir muhitte yaşayan Freedman eski oyuncusunun bir arkadaşa ihtiyacı olabileceğini fark etmişti.

United’dan kimse ona benzer bir empati göstermemişti. Zaha hindisini yedi, Freedman’ın çocuklarıyla masa hokeyi oynadı ve yalnız yaşadığı evine döndü. Freedman o günü unutmayacaktı: “Kaybolmuş bir çocuk gibiydi. Ailesinin ve Crystal Palace’ın desteği sayesinde bu kadar iyi bir oyuncu olmuştu. United’a gittiğinde böyle bir güven ortamı bulamadı.” Ertesi gün United, Hull City deplasmanında 3-2 kazanırken Zaha 18 kişilik kadroda yoktu.

Van Gaal’le de olmadı

Geleceğin süperstarı olarak göklere çıkarılan 10 milyon sterlinlik bir oyuncu için çok sert bir deneyimdi. Söylediğine bakılırsa Moyes birkaç gün sonra başlayan ara transfer döneminde Palace’a kiralanmasına izin vermemişti. 21 yaşındaki Zaha’nın yeni kiralık adresi ligde kalma savaşı veren Galler kulübü Cardiff City olacaktı. Takımın başında ilk kez Premier League’de çalışan Ole Gunnar Solskjaer vardı. O macera da kötü gitti. Zaha Cardiff’te oynamak istemiyordu ve sönük performansını (beşi ligde ilk 11 olmak üzere toplam 13 maçta sıfır gol ve bir asist) kendisini “paramparça” ve “eski halinin gölgesi” gibi hissetmesine bağlıyordu.

Oksijen, Financial Times, The New York Times ve The Economist’in ardından dünyanın en büyük spor platformu The Athletic’in içeriklerini de okurlarıyla buluşturuyor. Geçen yıl The New York Times Company’nin 550 milyon dolara satın aldığı The Athletic’in haber merkezinde 500’ü aşkın gazeteci çalışıyor ve 1.5 milyona yakın ücretli abonesi var.

O yaz Old Trafford’a döndüğünde Moyes kovulmuş, yerine Louis Van Gaal gelmişti. Ama Zaha yine önemsiz görülmekten öteye gidemedi. Kendini o kadar uzak ve dışlanmış hissediyordu ki ev tutmak yerine otelde kalıyordu. Bunun akıllıca bir hamle olduğu ortaya çıkacaktı. Yaz aylarında bir iki hazırlık maçında oynasa da yeni hocanın başka planları vardı. The Athletic olarak geçen hafta Van Gaal’le o günlere dair hatıralarını paylaşmasını istediğimizde söyledikleri, Zaha’yı asla ciddi şekilde takımda düşünmediği izlenimi veriyor.

“Beni başarısızlığa hazırladılar”

E-posta ile yanıt veren Van Gaal “Dokuz yıl geçtiği için Wilfried hakkındaki düşüncelerimi pek hatırlayamıyorum. Sanırım ona sorsanız daha iyi olur. Kendisine ne dediğimi muhakkak hatırlıyordur” diyor.
İşin aslı, Van Gaal 3-5-2 dizilişi tercih ettiğinden klasik kanat oyuncuları kullanmıyordu. Bu yüzden oyuncuya kanat beki veya santrfor olarak oynamayı öğrenmesi gerektiğini söyledi. Zaha “beni başarısızlığa hazırlıyorlar” diye düşündüğünü hatırlıyor. Van Gaal o fikirde değil: “Sol tarafta yeni transfer Angel Di Maria ve Ashley Young vardı. Ertesi sezon aynı mevki için Anthony Martial’i aldım. Zaha’nın Di Maria ve Young’la, devamında da Martial’le rekabete girmesi gerekiyordu ama o yaşta bunu kaldırması çok zordu. Bu yüzden pozisyon değiştirmesi gerektiğini düşündüm.”

Futbolda işler bazen böyle yürür. Bir oyuncu yeni hocanın istekleriyle uyuşmazsa kalıcı olamaz.
Kulüpte santrfor pozisyonunda Zaha’nın “Birlikte oynadığım en iyi oyuncu” dediği Robin van Persie ve Wayne Rooney vardı. Üstelik yaz sonunda Arsenal’a giden Danny Welbeck’in yerine Radamel Falcao da kiralık olarak kadroya katılmıştı. Alex Ferguson’ın Zaha’yı bu kadar takdir etmesinin sebebi adam eksiltme, çizgiye yakın oynama ve tribünleri ayağa kaldırma becerisiydi. Ferguson’a göre Zaha ile Ronaldo, George Best ve United tarihindeki diğer meşhur kanat oyuncularının ortak bir özelliği vardı: Kaç kez tekme yerse yesin her seferinde topu istiyordu. Ferguson bu davranışı cesaret gösterisi olarak görüyordu. Ancak şimdi bu oyuncudan kaleye sırtı dönük oynaması, top tutması ve United’da halihazırda üç üst düzey oyuncunun görev yapabileceği bir pozisyon için kendini baştan yaratması isteniyordu.

Devlere karşı zorlandı

ABD’deki yaz turnesinde takımın üçüncü, kendisinin ilk maçında Inter’e karşı ikinci yarıda oyuna girdiğinde karşısında eski United efsanesi dev Nemanja Vidic vardı. Santrforluk denemelerinin ikincisinde yine yedek olarak Real Madrid’e ve oyunun elit stoperleri Pepe ile Sergio Ramos’a karşı oynadı. Bu maçlarda Van Basten’e dönüşmemesi hiç şaşırtıcı değildi. Manchester dönüşü Van Gaal bir antrenmandan önce Zaha’ya bu antrenmanın son şansı olduğunu söyledi.

Zaha idmanda iyi iş çıkardığını düşünüyordu. Hatta Rooney dahil bazı isimler de aynısını söylemişti. Ama Van Gaal aynı fikirde değildi ve oyuncudan kendisine kulüp bulması istendi. 2020’de OnTheJudy podcastte konuşan Zaha “Müthiş rahatlamıştım. ‘Açık konuştuğun ve kariyerimi yeniden başlatma imkanı verdiğin için teşekkür ederim’ diye düşünmüştüm” diyecekti.

“Kin duymuyorum”

United’a kin duyuyor mu? Duyuyorsa bile bunu çok iyi sakladığı kesin. Van Gaal’in istemediği bir diğer isim olan Shinji Kagawa ile birlikte takımdan ayrı çalıştıklarında hissettiği boşluk duygusunu hiç unutmamış.
Ancak o günden beri Palace formasıyla United’a karşı oynadığı 15 maçın hiçbirinde ters bir davranışta bulunmadı. Taraftar da bazı eski oyunculara yaptığının aksine Zaha’yı Old Trafford’a döndüğünde yuhalamadı. Hatta 2019’da sosyal medyada paylaştığı bir videoda evinin bahçesinde frikik çalışırken üzerinde United forması vardı.

Zaha “İnsanlar transferden pişman olup olmadığımı soruyor. Değilim çünkü çok öğretici bir deneyimdi. Zihinsel açıdan güçlenmemi sağladı. Müthiş oyuncularla, müthiş insanlarla tanıştım ve oraya gittiğime memnunum. Durup dövünecek vaktim de yok. Şu an ne yapıyorsam en iyi şekilde yapmak zorundayım” diyor. Kasım başında 31 yaşına giriyor. Çocukken taraftarı olduğu Palace’la çıktığı 450’yi aşkın maçın ardından kulüp tarihinin belki de en iyi oyuncusu oldu. Artık daha olgun ve aklı başında. İngiltere genç takımlarında bir iki kez oynadıktan sonra milli takım tercihini doğduğu ülkeden yana kullandı ve Fildişi Sahili’yle 31 maça çıktı. Şu anda ise son Türkiye şampiyonuyla İstanbul’da yeni bir hayata başladı. Galatasaray’ın iki hafta önce FC Kopenhag karşısındaki Şampiyonlar Ligi grup maçında beraberlik golünün asistini yaptı. Cumartesi günü Ankaragücü’nü 2-1 yendikleri mücadelede yeni kulübündeki ilk golünü attı.

“Moyes’un kızıyla ilişkim olmadı” açıklaması yaptı

Bugünden bakınca bazı hatalar yaptığını düşünüyor olabilir. Örneğin internette dolaşan ve United’da kadroya girememesini Moyes’un kızı Lauren ile birlikte olmasına bağlayan asılsız “aptalca dedikodulara” çok öfkelenip abartılı tepki vermişti. Zaha olayı yalanlamak için kamuoyu önünde konuşmuş ve dedikodulara en baştan nokta koymak adına Lauren ile hiç tanışmadığını söylemişti. Ancak bütün bunlar olayı daha da köpürttü ve tabloid basın konuyu haber yapma fırsatı buldu.

Zaha kısa Manchester serüveni boyunca geceleri çok fazla dışarı çıktığını kabul ediyor. “Çok kötü bir ortamda darmadağın halde olduğunu, her tür depresyonu yaşadığını” ve mutluluğu başka yerde aradığını söylüyor. Alex Ferguson’ın United’ı neden hiçbir yolcuyu beklemeyen bir otobüs olarak tanımladığını o günlerde daha iyi anlamış.

“O tişörtü giymem yanlış oldu”

United’daki ilk antrenmanına üzerinde Imogen Thomas’ın resmi olan bir tişörtle gelmesi de büyük olay yaratmıştı. Big Brother adlı reality şov programının yıldızı Thomas’ın, Zaha’nın takım arkadaşı Giggs ile altı ay boyunca ilişki yaşadığı iddia ediliyordu. Zaha adına akıllıca bir seçim olmadığı açıktı ancak bunun sadece tarz açısından sorunlu bir tercih olduğunu, aklı başında kimsenin ilk günden United efsanesi Giggs’le karşı karşıya gelmek istemeyeceğini söylüyordu.

Zaha örneğinde üzücü bir gerçek daha var. Oyun tarzı sebebiyle sahada belli bir küstahlık sergilemesi gereken oyuncular genellikle saha dışında yanlış anlaşılıyor. Zaha büyük yıldızların arasında özgüven eksikliği yaşadığını söylüyor. United soyunma odasına girerken bile ürkmüş ve yıldızların büyüsünden donakalmış. “Soyunma odasında hemen yanımda Giggs vardı. Eşyaları benimkilerle yan yanaydı. Olacak şey değil! Rooney, Vidic, Rio, Van Persie, Ronaldo’nun kopyası sayılabilecek Nani. Üstelik onlarla beraber oynuyordum. Acayip bir şeydi. Yüzde 100 çarpılmıştım.”

Adını bile anmadılar

Ferguson’ın Ekim 2013’te çıkan otobiyografisini karıştırdığınızda Zaha’nın adının geçmediğini görüyorsunuz. Moyes ve ekibinin geldiği yaz Ferguson’la birlikte kulüpten ayrılan yardımcısı Rene Meulensteen aslında Zaha için iyi bir müttefik olabilirdi. Ama o da yeni yayınlanan hatıralarında oyuncuya yer vermek için sebep görmemiş. Ferdinand’ın 2014’te, Patrice Evra’nın 2021’de, Rafael ve Fabio da Silva ikizlerin yine aynı yıl çıkan otobiyografilerinde de Zaha adı geçmiyor.

Zaha’nın modern United tarihinden silindiği tamamen doğru değilse de tamamen yanlış da sayılmaz.
Öte yandan farklı şartlarda ideal United oyuncusu olabileceğini gösteren çok sayıda somut kanıt her zaman var olacak. Eski hocası Holloway “Palace’taki taktiğimiz, topu Wilf’e atın, maçı kazandırsın şeklindeydi. Palace hocası olarak ilk maçımı hatırlıyorum. Kasım 2012’de Blackburn Rovers’la oynamıştık. Başlarda takımın en iyisi olabileceğine inanmıyordum. Sonra Wilf topu eski Liverpool’lu Danny Murphy’nin üzerinden aşırıp rakibini mat etti. Murphy kollarını iki yana kaldırıp ‘Ne oldu ya böyle?’ der gibi kulübeye baktı. Wilf numarasını yapmış ve çoktan uzaklaşıp gitmişti” diye anlatıyor. Tribünler “Bu çocuk size fazla gelir, bu çocuk size fazla!” diye bağırıyordu.


©2023 The Athletic Media Company. All Rights Reserved. Distributed by The New York Times Licensing Group. This article originally appeared in The Athletic