Alp Ulagay
2 Aralık 2010 Perşembe. Zürih’te konferans salonundaki davetliler o zamanki FIFA başkanı Sepp Blatter’in 2018 Dünya Kupası’na ev sahipliği yapacak ülkeyi açıklamasını bekliyordu. Dünya liderleri, aday ülke temsilcileri, FIFA İcra Kurulu üyeleri ve diğer futbol simaları meraklı gözlerle başkanı dinliyordu. Blatter elindeki zarfı açıp “Rusya” dediği anda önce sevinç çığlıkları duyuldu, sonra da kameraya birbirine sarılan Rus delegasyonunun görüntüleri yansıdı: Spor bakanı Vladimir Mutko, dünya rekortmeni sırıkla atlamacı Yelena İsinbayeva, futbolcu Andrey Arşavin, milyarder iş insanı Roman Abramoviç ve diğerleri dünyanın en prestijli futbol turnuvasına ev sahipliğini kazanmanın mutluluğunu yaşıyordu. Kararın açıklanmasından sonra Zürih’e inen ve o dönemde başbakan unvanı taşıyan Vladimir Putin de basın toplantısını pek alışılmadık şekilde İngilizce yapmış ve nasıl kazandınız sorusuna “Risk almayan şampanya içemez” diyen Rus atasözüyle yanıt vermişti.
O gün Zürih’te siyaset, sermaye ve spor bir araya geldi, Rusya hedefine ulaştı. 2018’de Dünya Kupası’nı da düzenlediler. Aradan geçen sürede Putin başbakanlık koltuğundan kalkıp yeniden devlet başkanlığı koltuğuna oturdu. Kendi kudreti daha arttığı gibi Rusya’nın spordaki etkisi de büyüdükçe büyüdü. Ancak yaklaşık 20 yıllık bu spor-siyaset beraberliğinin galiba sonuna geliyoruz. Çünkü Rusya birçok diğer alanda olduğu gibi spor alanında da bir boykotlar bütünüyle karşı karşıya.
Putin’in spora ilgisini anlamak için biraz geriye gidelim. 2000 yılında asaleten devlet başkanı olduktan sonra hemen bu alana el attı ancak öncesinde de büyük spor organizasyonlarının getirdiği prestije büyük ilgisi vardı. Robert W. Orttung ve Sufian N. Zhemukhov’ın yazdığı ‘Putin’s Olympics’ (Putin’in Olimpiyatları) kitabına göre daha 1995’te St. Petersburg Belediye Başkanı Anatoli Sobçak’ın ekibindeyken şehrin Olimpiyat adaylığında kilit rol oynamıştı.
Rusya’nın başına geçen geçmez de hep mega projelerin peşine düştü. Sovyetler Birliği’nin şaşaalı günlerini hatırlatan işlerin peşindeydi. Bu projelerin önemli bir kısmı da spor alanındaydı. Mesela 2013’te Kazan’daki Dünya Üniversite Oyunları için 6.9 milyar dolarlık bir bütçe ayırdılar. Ertesi yıl Soçi’deki Kış Olimpiyatları’nın toplam maliyeti kimi kaynaklara göre 50 milyar doları aştı.
Oligarklar sahaya indi
Tam bu dönemde Rusya bir oligarklar ülkesine de dönüşmüştü. Rus Finans dergisine göre 2008’de ülkedeki dolar milyarderlerinin sayısı 100’ü geçmişti. Bu süper zenginler birbiri peşi sıra spor alanına girdiler. Putin de onlardan bir spor dalı seçip oraya yatırım yapmalarını istiyordu. Bazı oligarklar ise Batı’daki spor kulüplerine yatırım yapma yolunu seçti. Bu akıma öncülük eden Roman Abramoviç’in 2003 yazında İngiliz Chelsea kulübünü satın alması adeta bir dönüm noktası oldu ve Premier League’e yabancı sermaye girişinin önünü açtı. Abramoviç’ten sonra Gaydamak ailesi, Alişer Usmanov, Maksim Demin patron ya da küçük ortak olarak Premier League kulüplerine girdi. Abramoviç çok kısa sürede Chelsea’den önce lig , sonra Avrupa şampiyonu bir kulüp yarattı. Sahadaki başarılar kadar gelirler de hızla arttı. Yine de vysyble.com sitesine göre Abramoviç kulübün açıklarını kapatmak için 19 yılda kendi servetinden yaklaşık 1.5 milyar sterlini gözünü kırpmadan harcadı. Buna karşılık Usmanov çoğunluk hisselerini bir türlü ele geçiremediği Arsenal’den 2018’de ayrıldı ve Everton’a sponsor olarak destek vermeye başladı. Ancak son iki haftada bu iki önemli ismin İngiltere’deki durumu son derece tartışmalı hale geldi. Everton kulübü bu hafta ortası Usmanov’un şirketleriyle tüm sponsorluk anlaşmalarını iptal ettiğini açıkladı. Abramoviç ise önce kulüp yönetimini Chelsea Vakfı’na bıraktığını ilan etse de açıklama pek destek bulmadı ve bir halkla ilişkiler hamlesi olarak değerlendirildi. Şimdi kulübü satma girişimini hızlandırdı. 2.5-3 milyar sterlinlik bir rakam telaffuz ediliyor. Ancak kulübe ödünç verdiği 1.5 milyarı isteyip istemeyeceği merak konusu.
Gazprom harekatı
Son 15 yılda Putin’in futboldaki nüfuz artırma girişiminin bir önemli ayağı da dev enerji şirketi Gazprom’du. Gazprom dev bütçesiyle önce 2007’de Alman takımı Schalke’ye sponsor oldu. Asıl hamle 2012’de geldi: Gazprom, UEFA Şampiyonlar Ligi’nin prestijli sponsorları arasına girdi. Gazprom 2020 ve 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası’na da sponsor oldu. Zaten Gazprom CEO’su Aleksander Dyukov da UEFA icra kurulu üyeliğine getirilmişti. Yine Gazprom başkan yardımcısı Aleksander Medvedev halen Avrupa Kulüpler Birliği yönetim kurulu üyesi. Gazprom üzerinden Rusya’nın elde ettiği etkiyi geçen yıl Avrupa Süper Ligi projesi ortaya atıldığında net bir şekilde gördük. Putin ve dolayısıyla Rusya projeye karşı çıkan hükümetlerden biriydi. Ancak, UEFA baskılara dayanamayarak bu hafta iki sponsorluk anlaşmasının üstünü bir çırpıda çiziverdi.
Olimpiyatçı KGB ajanı
Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin IOC halen iki Rus üyesi var: Eski atlet Yelena İsinbayeva ile eski spor bakanı ve KGB ajanı Şamil Tarpişev. Geçen 15 yılda çok sayıda uluslararası federasyonunun başına zengin Ruslar seçildi. Alişer Usmanov 2008’de Uluslararası Eskrim Federasyonu’nun (FIE) başkanı oldu. O günden beri de hiçbir seçimi kaybetmedi. Yalnızca kendi cebinden 85 milyon dolar harcadığı söyleniyor. Keza Uluslararası Atıcılık Sporları Federasyonu’nun başında da bir başka Rus zengini, Vladimir Lisin var. Boks, satranç ve üniversite sporlarında da uluslararası federasyon başkanları Rus. Bu görevler için Putin’in zenginleri teşvik ettiği çok açık. Ancak, yakında her birinin görevlerini devrettiğini ya da devretmek zorunda kaldığını görebiliriz. Keza Euro 2028 veya 2032 ve 2036 Olimpiyatları adaylıkları da tamamen suya düşmüş görünüyor.
Rusya sporda tüm öne çıkma çabalarına karşın son 10 yılda birçok doping ve yolsuzluk suçlamasıyla karşılaştı. Hatta sistemli doping sebebiyle çok sayıda Rus sporcu ve görevli ceza aldı. Tokyo 2020 ve Pekin 2022’de Rusya Olimpiyat Komitesi adıyla yarışmak zorunda kaldılar, kürsüde milli marşları çalınmadı. Yine de kupalar, madalyalar kazanmaya devam ettiler.
Ancak, Ukrayna’nın işgali sonrası bu durum hızla tersine dönüyor. Rusya’ya getirilen yasaklarla spordaki etki alanı daha şimdiden daralacak. Bunun ilk ayağı doğal olarak spor organizasyonları oldu. İlk önce bu yıl St. Petersburg’da yapılacak Şampiyonlar Ligi finali Paris’e alındı. Yine dünya voleybol şampiyonası başta olmak üzere sportif tırmanma, körling, kayak, judo ve jimnastik dallarında Rusya’da yapılması planlanan birçok turnuva iptal edildi ya da başka ülkelere kaydırıldı.
Elbette en büyük darbe futbolda geldi. İlk birkaç gün temkinli davranan FIFA, bu yıl sonu yapılacak Dünya Kupası elemelerinden ihraç etti Rusya’yı. Haziranda İngiltere’de yapılacak Kadınlar Euro’ya katılmalarına da UEFA yasak getirdi. IOC zaten tüm uluslararası federasyonlara Rus takımlarını yarışmalardan ihraç etme tavsiyesini vermişti. Avrupa Voleybol Konfederasyonu Rus takımlarını kupalardan ihraç etti. Bunu kayak, satranç, basketbol, tenis ve buz patenindeki men kararları takip etti. Bu dalların hiçbirinde Rusya milli takım düzeyinde temsil edilmeyecek. Sadece yüzmede, otomobil sporlarında ve teniste sporcular bireysel olarak yarışmaya devam edebilecek.
Ukraynalı sporcular direnişte
İhraç talebi
Yüzden fazla Olimpik ve paralimpik atlet sosyal medyadan bir çağrı yaparak Olimpik Şart’ın ihlal edildiğini iddia ettiler ve Rus ile Beyaz Rus sporcuların 2022 Paralimpik Oyunları’ndan ihraç edilmesini talep ettiler.
Para ödülünü bağışlayacak
Kadınlar tenisinin önemli isimlerinden Elena Svitolina ilk önce Rus veya Beyaz Rus rakipleriyle karşılaşmayacağını ilan etmişti. Ancak daha sonra kararından döndü ve korta çıkarak yapacağı katkının daha büyük olduğunu söyledi. Meksika’daki Monterrey turnuvasında 1. Turunda Rus rakibi Potapova’yı yendi. Svitolina kazanacağı tüm para ödülünü Ukrayna ordusuna bağışlayacak.
Premier League’dekiler
Manchester City’den Zinçenko ve Everton’dan Mikolenko geçen hafta sonu Premier League maçlarından tribünlerden büyük destek aldı. İki oyuncunun maç öncesi kucaklaşması dikkatlerden kaçmadı. Hatta Zinçenko takımının salı akşamı oynadığı kupa maçına ilk kez kaptanlık pazubandıyla çıktı.
Boksörler orduda
Profesyonel boksta dünya şampiyonluğu unvanını taşımış iki kardeş Vitali ve Wladmir Kliçko. Bokstan kazandıklarıyla milyoner olmuş iki eski sporcu. Vitali Kliçko aynı zamanda Kiev Belediye başkanı. Rus işgalinin başlamasından önce Vladimir yedek olarak orduya yazılmıştı. İşgalle beraber Vitali de üniformalılar arasında katıldı. Bir başka eski şampiyon Vasil Lomaçenko da Belgorod-Dnestrovsky Bölge Savunma Tabur Komutanlığı’na katıldı.
Geri hizmetteki tenisçi
Ocak ayında tenisi bırakan eski dünya 31 numarası Sergiy Stahovski Kiev’deki direnişe katılabilmek için Dubai’den ailesiyle Budapeşte’ye uçtu. Üç çocuğunu ve eşini orada bıraktıktan sonra Slovakya üzerinden 36 saatte Kiev’e ulaştı. L’Equipe gazetesine anlattığına göre geri hizmette daha ziyade yükleme ve boşaltma yapıyor. Eşi vazgeçirmeye çalışsa da kendi ailesinden aldığı vatansever eğitimle direniş için ülkesine dönmüş.
Ölen sporcular
Futbolcular Ukrayna 2. Ligi’nde oynayan Vitaliy Sapilo (21) ve bölgesel lig oyuncusu Dmitro Martinenko bu haftaki çatışmalar sırasında yaşamlarını yitirdi. Maalesef 20 yaşındaki Biatloncu Yevhen Malişev de çatışmalarda ölen bir başka Ukraynalı sporcu.
Şevçenko'dan çağrı
Eski golcü futbolcu Andriy Şevçenko sosyal medyadan yaptığı çağrıların ardından İngiltere’de Sky Sports kanalının stüdyo yayınına konuk oldu. Şevçenko hem ülkesi için bağış ve destek istedi hem de Rus halkına meydanlara çıkıp savaşı durdurma çağrısı yaptı.