Dilek Bil
Enerji, Türkiye’nin bir uygarlık meselesidir. 1960’ların ortalarında ve 1970’lerde, doğal enerji kaynakları sınırlı bir ülke olarak, Türkiye ekonomik büyüme ve kalkınma hedeflerine ulaşmaya çalıştı. 1973’teki petrol krizini yaşayanlar hatırlar; Bulgaristan’a elektrik faturalarını ödeyemediğimiz günlerden “Ege bir göl değildir” diyerek “Hora”yı petrol bulma arayışına yolladığımız günlere kadar, Türkiye hep enerjiye ulaşmak için mücadele etti. Bugün, 21. yüzyılın ilk çeyreğinde, 80 milyonu aşkın nüfusuyla büyüyen bir OECD ekonomisi olan Türkiye için enerji, stratejik bir öncelik olmaya devam ediyor. IEA 2024 World Energy Outlook raporuna göre, Türkiye’nin enerji talebinin önümüzdeki 10 yılda %35’e kadar artacağı öngörülüyor. Ancak artık yalnızca enerjiye sahip olmak değil, bu enerjiyi sürdürülebilir, bağımsız ve çevre dostu bir şekilde üretmek çok daha önemli bir hale geldi.