20 Temmuz 2025, Pazar
Haber Giriş: 04.07.2025 11:10 | Son Güncelleme: 04.07.2025 14:58

İklim değişikliği, bulaşıcı hastalıkların coğrafyasını değiştiriyor

Avrupa sadece iklim değişikliğinin doğrudan etkileriyle değil, aynı zamanda sıtma, chikungunya ve Batı Nil Virüsü gibi bulaşıcı hastalıkların yayılması gibi dolaylı etkileriyle de karşı karşıya. Bu hastalıklar, sıcaklıkların artmasıyla birlikte kuzeye doğru yayılıyor
İklim değişikliği, bulaşıcı hastalıkların coğrafyasını değiştiriyor
A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

Fransa’daki bazı şehirler salı günü "benzeri görülmemiş" derecede yüksek sıcaklık nedeniyle alarm durumuna geçerken, İspanya pazartesi günü 46°C’lik kavurucu bir sıcaklık kaydetti. Türkiye’nin İzmir ilinde çıkan orman yangınları nedeniyle 50 binden fazla kişi tahliye edildi.

Bilim insanlarına göre bu olağanüstü hava olaylarının temel nedeni, sera gazı salınımıyla artan iklim değişikliği. Artık yalnızca sıcak hava dalgaları, seller, kuraklıklar ya da soğuklar değil; bu iklimsel değişimlerin yol açtığı sağlık tehditleri de hızla büyüyor.

Hastalıklar yer değiştiriyor

Avrupa Çevre Ajansı’ndan iklim değişikliği ve insan sağlığı uzmanı Dr. Aleksandra Kazmierczak, “İnsanlığın karşı karşıya kaldığı bulaşıcı hastalıkların yarısından fazlası iklim olaylarıyla şiddetlenmiş veya yayılımı artmıştır” diyor. Kazmierczak’a göre mevcut iklim koşulları, vektör (hastalık taşıyıcı) ve su yoluyla bulaşan hastalıklar için Avrupa’yı daha elverişli hale getirdi.

Örneğin, keneler artık yıl boyunca aktif; hastalık mevsimi uzadı. Avrupa’da en hızlı yayılan hastalıklardan biri olan deng humması, yalnızca 2024 yılında 304 vakayla rekor kırdı. Bu sayı, önceki 15 yıldaki toplam vakaları aşıyor.

Deng hummasının başlıca taşıyıcısı, Asya kaplan sivrisineği (Aedes albopictus). Zika ve chikungunya gibi başka hastalıkları da taşıyabilen bu tür, zebra benzeri siyah-beyaz çizgileriyle tanınıyor. 1990’lara kadar Avrupa’da nadiren görülürken, küreselleşme ve artan seyahatle birlikte artık kalıcı hale geldi. 2006’da Fransa, deng hummasını bildirimi zorunlu hastalık ilan etti. 2022 itibarıyla, bu sivrisineğin Fransa'nın birçok bölgesinde yayıldığı kaydedildi.

Bilim insanlarına göre bu hastalıklar yakında Avrupa’da endemik hale gelebilir. 2060’a kadar deng ve chikungunya salgınlarının beş kat artması bekleniyor.

Yalnızca sivrisinekler değil

Kaplan sivrisineği dışında, kene ve diğer sinek türleri de sıcaklık ve nemdeki artışla yayılıyor. Bu canlılar da Batı Nil Ateşi, Lyme hastalığı ve kene kaynaklı ensefalit gibi tehlikeli hastalıkları taşıyor.

Ayrıca, seller ve uzun süreli yağışlarla birlikte su yoluyla bulaşan hastalıklar da ciddi tehdit oluşturuyor. Sel sularının tarım alanlarından ve çöplüklerden çeşitli patojenleri su şebekelerine taşıdığı biliniyor.

Kazmierczak, denizlerdeki tehlikeye de dikkat çekiyor: “Kuzey Kutbu’nun erimesiyle deniz suyunun tuzluluğu azalıyor, bu da vibrio gibi bakterilerin çoğalması için ideal bir ortam yaratıyor. Özellikle Baltık ve Kuzey Denizleri’nde görülüyor. Bu bakteriler, enfekte deniz ürünleriyle ya da açık yaralardan bulaşabiliyor.”

Zombi virüsler ortaya çıkıyor

Kuzey Yarımküre'nin yaklaşık yüzde 15’ini kaplayan permafrost (donmuş toprak), binlerce yıldır buzla kaplı halde duran canlıları, virüsleri ve radyasyon kalıntılarını barındırıyor. Ancak iklim değişikliği bu "doğal dondurucuyu" çözerek, uykuda olan mikropları serbest bırakıyor.

2016 yılında Sibirya’da, onlarca yıl önce ölen bir ren geyiği cesedinin çözülmesiyle şarbon virüsü yeniden canlandı. 2000’den fazla ren geyiği öldü, çok sayıda insan hastaneye kaldırıldı.

Bu tür senaryolar, bilim kurgu gibi görünse de bilim insanları bu ihtimalleri ciddiyetle araştırıyor. Kazmierczak, bu araştırmaların hâlâ erken aşamada olduğunu ve permafrostun genellikle ıssız bölgelerde bulunduğunu belirtiyor.

Yeni gerçekliğe uyum sağlamak

Son 10 yılda Avrupa’da sıcaklık ortalama 2°C artmış durumda ve bu eğilim devam ediyor. Bu da bulaşıcı hastalıkların coğrafyasındaki değişimlerin geri döndürülemez olduğunu gösteriyor.

Yine de Kazmierczak, Avrupa’nın bu yeni düzene uyum sağlayabileceğini düşünüyor: “Ulusal sağlık sistemleri ve farkındalık çalışmaları kritik olacak. Bu hastalıklarla daha önce baş etmiş ülkelerin deneyimlerinden faydalanabiliriz.”

“Karbon ayak izimizi azaltmanın yollarından biri doğayı şehir ve evlerimize getirmek ama bu, bazı taşıyıcıları da evimize getirebilir. Bu nedenle, uyum sağlarken bilinçli olmak şart.”