Zeynep Yılmaz
İklim krizi artık Türkiye’de sezonların dengesini değil, hayatın ritmini bozuyor. Bir yanda birkaç saatlik yağışla kentleri felç eden seller, diğer yanda aylarca süren yağışsız dönemlerin tetiklediği ağır kuraklık… Türkiye’nin son yıllarda yaşadığı bu uç örnekler, iklim değişikliğinin soyut bir gelecek öngörüsünden çıkıp bugünün ekonomik, sosyal ve çevresel risklerine dönüştüğünü gösteriyor. Sellerin ve kuraklığın yılların içinde ulaştığı boyut durumu ciddiyetini gözler önüne seriyor. Öyle ki Türkiye Afet Bilgi Bankası’na (TABB) göre 1960 – 2014 yılları arasında sel felaketleri, en sık yaşanan altıncı afet. Afete bağlı ölümler dikkate alındığında ise en yıkıcı üçüncü afet türü. 50 yılda gerçekleşen 1.076 sel felaketinin ekonomik maliyeti yaklaşık 800 milyon dolar olarak hesaplanmış. TABB’a göre en fazla ekonomik kayıp yaşayan bölgeler Akdeniz (%42) ve Karadeniz (%28). Bu süreçte en fazla maliyeti ise 340 milyon dolar ile Antalya sırtlanmış durumda.