David Aldridge / The Athletic
Bağıntı ile nedenselliğin aynı şey olmadığını küçükken öğrenmiştik.
Ama dünyanın en iyi yüzücülerinin Paris Olimpiyatları’nda en iyi derecelerine yaklaşamamasının bir sebebi olabilir.
La Défense Arena’daki müsabakaların beşinci gününe girilirken normalde rugby sahası ve konser alanı olarak kullanılan tesiste kurulan geçici havuzda tek bir dünya rekoru bile kırılmış değil. Halbuki Avustralyalı Ariarne Titmus, Fransız Léon Marchand ve tüm zamanların en iyisi Amerikalı Katie Ledecky gibi yetenekli ve dominant isimlerden birinin şimdiye kadar hızını alıp rekor kırmış olması gerekirdi. Neticede yüzme dediğimiz sürekli daha hızlı gitmek değil mi? Rekorlar her yıl, hatta bazen aynı yılda defalarca altüst ediliyor.
Ama şu ana kadar birkaç Olimpiyat rekorundan öteye geçilemedi. Elbette bu da çok önemli bir başarı. Yine de dünya rekoruyla aynı şey değil. Geçen cumartesi günü kadınlar 400 metre serbest stildeki “Yüzyılın Yarışı”nda bile üç favoriden hiçbiri kişisel en iyi derecelerini geliştirmeye yaklaşamadı.
Salı günkü kadınlar 100 metre sırtüstü finalinde de tarihin en hızlı dört ismi yer aldı. Avustralyalı Kaylee McKeown 57.33’lük derecesiyle Olimpiyat rekoru kırıp altın madalya alırken ikinci olan Regan Smith’in geçen ay ABD elemelerinde kırdığı 57.13’lük dünya rekorundan uzak kaldı. Bu kadar yetenekli yüzücüden birisinin hayatının yarışını çıkarıp rekoru kırması bekleniyordu.
Ancak podyuma çıkmak ile eve eli boş dönme arasındaki farkın saniyenin yüzde birlik dilimleriyle belirlendiği yüzmede hiçbiri bunu başarmaya yaklaşamadı. Gerçi McKeown yarış sonunda şikayetçi görünmüyordu.
“Havuza hepimiz otobüsle geldik”
Altın madalyalı yüzücü “Dürüst olmak gerekirse ne olduysa oldu. Havuza otobüsle gelmenin zorluğu rol oynamış olabilir. Neticede hepimiz aynı şartlarda yarıştık. Bu yüzden bence bunları unutup işinize odaklanmanız gerektiğini bilmek gerekiyor. Açıkçası müthiş bir dönemden geçmiyoruz. Bazen iyi bazen hayal kırıklığı yaratan yarışlar görüyoruz. Genellikle vasat olduğu söylenebilir. Ama bu akşam benim için en önemli şey hedefe ilk ulaşan olmaktı. Bundan fazlasını isteyemem” diye konuştu.
Elbette altın madalya kovalayan yüzücüler kafasını dünya rekoruna takmıyor. Çoğu taraftarın da umurunda değil. Salı günkü yarışları izlemeye gelenler ulusal kahramanları Marchand’ı izlerken kendinden geçmişti. Marchand çarşamba yapılacak 200 metre kelebek finalinin elemelerinde zorlanmadı ve önceki gece 400 metre bireysel karışıkta kazandığı altına yenisini ekleme serüvenini sürdürmek üzere sudan çıkarken tezahüratlarla karşılandı. Macar Kristóf Milák’ın 2022’de kırdığı 1:50.34’lük rekora yaklaşmaması kimseye dert olmuş görünmüyordu.
Dalgalara karşı
Meselenin temelinde ise havuzun derinliği var. Olimpik yüzme havuzları genellikle 3 metre derinliğinde oluyor. Paris’teki derinlik ise 2.2 metre. 2008 Pekin Olimpiyatlarındaki meşhur “Su Küpü” 3.05 metre derinliğiyle 25 bireysel ve takım rekorunun yanı sıra 65 Olimpiyat rekoruna sahne olmuştu. Bu durum bazı spekülasyonları beraberinde getirdi. Paris’teki havuzun görece sığ olmasının daha fazla türbülansa yol açarak yüzücüleri yavaşlattığını söyleyenler var. Uluslararası Yüzme Federasyonu da havuzların minimum 2.5 metre ve mümkünse 3 metre derinliğinde olmasını öneriyor. Fransa Olimpiyatları düzenleme hakkını 2017’de kazandı ve mevcut derinlikte havuz inşa etmesine izin verildi.
Fransa Ulusal Araştırma Merkezi’nden bilim insanı Amandine Aftalion’a göre, “Yüzerken dalga yaratıyorsunuz. Dalga arkaya ve alta doğru gidiyor. Havuz fazla sığ olursa dalga yerden sekiyor. Bu da suda türbülansa yol açtığı için yüzücüleri yavaşlatıyor. 2008’den beri havuz derinliğinin 3 metre olması öneriliyor. Minimum rakam ise 2 metre. Ancak 3 metre önerisinin sebebi rekor imkanını artırması ve havuz zemininden sekip direnç yaratan dalgaları kısıtlaması. Havuzu böyle yapmaları inanılmaz. Sebebin bu olduğu belli çünkü çok iyi yüzücüler var ve bazıları formunun zirvesinde. Şimdiye kadar kendi rekorlarını kırmaları gerekirdi. 100 metre kurbağalamada çok daha iyi dereceler bekleniyordu. Bunun gerçek sebebi havuzun dibinde oluşan dalgalar.”
Deniz kıyısında yüzmek gibi
Teoriye göre havuz ne kadar derin olursa dalgaların dağılıp yüzücülere geri gelmemesi için o kadar alan kalıyor.
Aftalion’a göre “Benim gibi çok kötü yüzücüler için bile bunun etkisi ortada. Dalgaları gerçekten hissediyorsunuz. En dış kulvarda yüzerken oluşan dalgaların yan duvardan sekip size geri geleceğini anlıyorsunuz. Ya da birisinin arkasında yüzerken mıknatıs görevi yapan bir dalganın sizi çektiğini görüyorsunuz. Tam olarak birinin oluşturduğu dalgada yüzerseniz ekstra bir şey yapmanıza gerek kalmadan hızlanırsınız. Dalga, yüzerken hissedilen bir şey. Denizde kıyıya doğru yüzerken bir noktadan sonra artık yüzemeyeceğinizi hissedersiniz. Bunun sebebi vücudunuzun zemine dokunması değildir. Sadece su fazla sığlaşmıştır ve sürtünme kuvveti, suyun direnç kuvveti çok güçlü hale gelmiştir. Çünkü su artık etrafınızda dolaşamıyordur.”