Nick Miller, Tim Spiers/The Athletic
Paris Saint-Germain’in Inter’i farklı mağlup ederek tarihindeki ilk Şampiyonlar Ligi kupasını kaldırmasının üzerinden henüz dört ay bile geçmedi. Ancak 2025-26 sezonu kapıda.
Avrupa futbolunun en prestijli kulüp organizasyonunda bu yıl ilk kez uygulanacak 36 takımlı lig formatı, salı günü oynanacak maçlarla başlıyor. Açılışta Arsenal, Athletic Bilbao ile karşılaşacak. Hafta boyunca ise birçok kritik mücadele var: Bayern Münih–Chelsea maçı 2012 finalinin rövanşı niteliğinde, Liverpool–Atletico Madrid kapışması yine heyecan yaratıyor, Newcastle United ise Barcelona’yı ağırlıyor.
Peki, ilk haftaya girerken takımların güç dengesi nasıl? İşte tamamen öznel ve tartışmaya açık, ancak “kesin” gözüyle bakabileceğiniz sıralama:
36. Kairat
Şampiyonlar Ligi’nin bu aşamasına ulaşan en doğudaki takım. Almatı, coğrafi olarak İngiltere’den çok Tokyo’ya daha yakın. Boylam açısından bakıldığında ise Mumbai’nin doğusunda yer alıyor. Ancak bu uzak konumları, sürpriz yapma ihtimalleri açısından en büyük şansları olabilir. Opta Güç Sıralamaları’na göre dünyanın 441. en iyi takımı olarak listeleniyorlar, bu da onları İsviçre Süper Ligi lideri Thun’un bir sıra gerisine, Luton Town’un ise 18 sıra gerisine koyuyor. Rekor 15 kez şampiyonluk yaşayan Real Madrid’i evlerinde ağırlayacak olmaktan mutluluk duyacaklar. Real Madrid, 30 Eylül’de Kazakistan’a 3.985 millik bir yolculuk yapacak.
35. Karabağ
Karabağ, Şampiyonlar Ligi gruplarında daha önce yalnızca bir kez yer aldı ve işte ‘yeni’ format küçük takımlar için burada avantaj sağlıyor. 2017-18’de Roma, Chelsea ve Atletico Madrid ile eşleştikleri zamana göre elemelere kalma şansları çok daha yüksek. Ayrıca turnuvanın en uzun süredir görev yapan teknik direktörüne sahipler: Gurban Gurbanov 2008’den beri takımın başında. Rakipleri arasında en zorlusu Liverpool (Ocak ayında Anfield’a gidecekler). Ayrıca Chelsea, İtalya şampiyonu Napoli, Benfica, Athletic Club ve Ajax ile de karşılaşacaklar.
34. Pafos
Şampiyonlar Ligi'nde ilk kez mücadele edecek bir diğer takım olan Pafos FC oldukça dikkat çekici bir hikâyeye sahip; çünkü kulüp, 2014 Dünya Kupası’ndan yalnızca iki gün önce, Kıbrıs 2. Ligi’ndeki AEP Paphos ve AEK Kouklia’nın birleşmesiyle kuruldu. Rus milyarder Sergey Lomakin’in sahibi olduğu kulüp, eleme turunda Kızılyıldız’ı, Brezilyalı kanat oyuncusu Jaja’nın 89. dakikadaki dramatik golüyle geçti. Kadrolarında tek Brezilyalı o değil: Bu yaz takıma katılan David Luiz size daha tanıdık gelecektir. 30 Eylül’de altı kez Avrupa şampiyonu olan Bayern Münih’i ağırlayacak olmaları büyük bir heyecan yaratıyor.

33. Bodo/Glimt
Şampiyonlar Ligi tarihinin en kuzeydeki takımı olan Bodo/Glimt, son yıllarda daha küçük Avrupa kupalarında düzenli bir şekilde boy gösterdi. Muhtemelen en çok, 2021’de Konferans Ligi gruplarında Jose Mourinho’nun Roma’sını hezimete uğratmalarıyla tanınıyorlar. İngiltere’de sık sık isimleri anılan teknik direktörleri Kjetil Knutsen tarafından yönetilen Norveç ekibi, Kuzey Kutup Dairesi’nde oynamak istemeyen takımlar için tam bir mayın tarlası. Tottenham Hotspur, geçen sezon Avrupa Ligi yarı finalinde onları eleyerek bu tecrübeyi yaşamıştı ve bu kez eylüldeki görece ılık havada Norveç’e gidecekler. Ancak Manchester City’nin ocaktaki ziyareti çok daha zorlu geçecek gibi görünüyor.
32. Kopenhag
Yazın en ilginç, düşük profilli transferlerinden biri Youssoufa Moukoko’nun Kopenhag’a gelişi oldu. Bir zamanlar Borussia Dortmund’da ‘mucize çocuk’ olarak görülen forvetin yıldızı sönmüştü; bu transfer onun için yeniden bir başlangıç olabilir. Çok az kişi onların tur atlayabileceğini düşünse de, 2023-24’te son 16 turuna kadar çıkmışlardı. Bu yüzden sürpriz bir şekilde gruptan çıkmaları ihtimal dışı değil.
31. Olympiakos
2024’te Konferans Ligi’ni kazanan Olympiakos, geçen sezon Yunanistan şampiyonu oldu. Bu, onlar için olağanüstü kabul edilen, iki sezon süren şampiyonluk hasretini sonlandırdı. Alışılmadık bir şekilde teknik direktör istikrarı da yaşıyorlar: Jose Luis Mendilibar üçüncü sezonunda takımın başında. Kadroları ise tanıdık isimlerin karışımından oluşuyor: Gelson Martins! Roman Yaremchuk! Remy Cabella!
30. Slavia Prag
Geçen sezon Çekya şampiyonu olarak doğrudan katılım hakkı kazanan Slavia Prag, 2019-20’den bu yana ilk kez Şampiyonlar Ligi gruplarında boy gösterecek. Kötü niyetli olmak istemiyoruz ama Inter, Arsenal, Tottenham ve Barcelona gibi takımların karşılarına çıkmasını memnuniyetle karşılayacağı türden bir ekipler.
29. Club Brugge
Club Brugge, geçen sezon sürpriz bir şekilde Şampiyonlar Ligi’nde son 16’ya kaldı; ancak Aston Villa karşısında ağır bir yenilgi aldılar. O günden bu yana üç önemli oyuncularını — Ardon Jashari, Maxim De Cuyper ve Chemsdine Talbi — kaybettiler. Bu kadar kadro kaybına rağmen bu aşamada olmaları bile bir başarı sayılabilir.
28. Galatasaray
Galatasaray, bir Türk kulübü olarak Avrupa kupası kazanmış tek takım olmanın haklı gururunu taşıyor. Bu sezon bu başarıyı ikiye katlamaları çok olası değil ama tur atlamak için ciddi bir adaylar. Son üç sezonda yalnızca yedi lig maçı kaybettiler. Victor Osimhen’i kalıcı olarak kadroya katmaları ve Leroy Sane’nin kanattan onu beslemesiyle birlikte, rakipler için oldukça zorlu bir ekip olacaklar.
27. Union Saint-Gilloise
Union Saint-Gilloise, normal Belçika sezonunu Genk’in 13 puan gerisinde üçüncü sırada tamamladı… Ancak Belçika play-off sistemi sayesinde şampiyonluğa ulaştılar. Bu, 1935’ten bu yana kazandıkları ilk lig şampiyonluğuydu. Bu sezon Şampiyonlar Ligi’nde ilk kez sahne alacaklar. Bir adım daha ileri gitmeleri olağanüstü olurdu.
26. Benfica
Benfica’nın yeniden yapılanma kapasitesi gerçekten olağanüstü. Neredeyse her yıl bir büyük oyuncularını kaybediyorlar (bu yaz Alvaro Carreras 50 milyon euro karşılığında Real Madrid’e gitti) ama Avrupa kupalarında sürekli olarak eleme aşamalarına kalıyorlar. Bu kez ileri uçta heyecan verici Yunan forvet Vangelis Pavlidis görev yapacak. Bu rekorlarını sürdürme şansları var.
25. Sporting CP
Geçen sezon Sporting’in Şampiyonlar Ligi serüveni, teknik direktör Ruben Amorim’in Manchester United’a gitmesiyle neredeyse tamamen raydan çıktı. Amorim ayrılmadan önce ilk dört maçta 10 puan toplamışlardı, fakat onun gidişinin ardından oynadıkları dört maçta sadece bir puan alabildiler ve sonrasında Borussia Dortmund’a elendiler. Yine de Portekiz şampiyonu olmayı başardılar. Savunmada Ousmane Diomande gibi yeteneklere sahipler ama bu sezonun sorusu şu: Tüm kulvarlarda 54 gol atan Viktor Gyökeres olmadan ne yapacaklar?
24. Monaco
Eğer göz alıcı ama riskli transferleri görmek istiyorsanız adres Monaco’dur. Bu yaz Paul Pogba, Ansu Fati ve Eric Dier’i kadrolarına kattılar. İlk ikisi potansiyel olarak “yüksek tavanlı” transferlerin tanımı. Ayrıca heyecan verici kanat oyuncusu Maghnes Akliouche’a sahipler. Ancak orta sahadan Soungoutou Magassa, transferin son günlerinde West Ham United’a gitti.
23. Villarreal
Villarreal’in bu sezonki en büyük sorusu hücumda yeterli güce sahip olup olmayacakları. Çünkü Thierno Barry Everton’a, Yeremy Pino ise Crystal Palace’a gitti. Geçen sezon La Liga’da beşinci olarak uzun süredir aldıkları en iyi dereceyi yakaladılar. Ancak ilk üç maçlarının Tottenham, Juventus ve Manchester City’ye karşı olması işleri zorlaştırıyor.
22. Borussia Dortmund
Borussia Dortmund’un Almanya’nın ikinci büyük kulübü olarak statüsü son birkaç yılda önemli ölçüde zayıfladı. Yine de Niko Kovac geçen sezon zor bir başlangıcın ardından takımı toparladı. Şimdi gözler, tıpkı abisi gibi aynı yolu izleyen Jobe Bellingham’da olacak. Ayrıca forvet Serhou Guirassy’nin bu sezon çok gol atması bekleniyor.
21. Ajax
Ajax, geçen sezonun son beş maçından yalnızca altı puan almaları halinde ligi garantileyecekti ama bunu başaramadılar. Bunun üzerine teknik direktör Francesco Farioli gözyaşları içinde istifa etti. Onun yerine John Heitinga geri döndü. Ancak nispeten ilham vermeyen bir kadroları olduğu için Avrupa’da ne kadar etki yapacakları belirsiz.
20. Eintracht Frankfurt
Son iki transfer döneminde Omar Marmoush ve Hugo Ekitike’yi kaybettiler; kasaları doldu, ancak yaptıkları transferler çoğunlukla Bundesliga içinden düşük profilli ama “akıllı” hamleler oldu. Bu yüzden bu sezonun en ilginç Şampiyonlar Ligi ekiplerinden biri sayılıyorlar. Bu kadar değişimi kaldırabilecekler mi?
19. Marsilya
Geçen sezon PSG dışındaki Ligue 1 şampiyonluğunu alan Marsilya (aslında PSG’den 19 puan geride ikinci olmuşlardı ve bu neredeyse başka bir lig gibiydi) hâlâ Roberto De Zerbi yönetiminde. Ne olursa olsun sıkıcı olmayacak. Açılış maçında Salı günü Bernabeu’ya gidiyorlar.
18. Atalanta
Atalanta burada biraz yüksek mi? Southampton’un başında çıktığı 16 maçın sadece ikisini kazanan Ivan Juric’in takımını düşünürsek, belki evet. Ama son yıllarda Avrupa kupalarında sürekli sürpriz yapan bir kulüp oldular. Asıl soru, son dönemdeki başarılarının mimarı Gian Piero Gasperini olmadan nasıl bir performans gösterecekleri.
17. Newcastle United
Kıtanın dört bir yanındaki futbolseverler, Alexander Isak’ın Newcastle ile yeniden Şampiyonlar Ligi’ne dönüşünü sabırsızlıkla bekliyordu. Bu cümle temmuzda yazılmıştı. Çünkü Isak o zamandan beri Premier Lig rekor bonservisle Liverpool’a transfer oldu. Onun boşluğunu Nick Woltemade ve Yoane Wissa doldurabilecek mi, göreceğiz. Eddie Howe’un ekibi, Perşembe günü Barcelona’ya karşı ağız sulandıran bir iç saha maçıyla başlıyor.
16. PSV
Geçen sezon Hollanda şampiyonluğunu son gün dramatik bir şekilde kazanan PSV’nin kadrosu ciddi değişikliklerden geçti. Malik Tillman, Noa Lang ve Johan Bakayoko ayrıldı. Dikkat çeken isimlerden biri, babası Mark’ın aksine çok farklı oyun özelliklerine sahip olan kanat oyuncusu Ruben van Bommel.
15. Tottenham Hotspur
Geçen sezonun hangi Tottenham’ını göreceğiz? Avrupa Ligi şampiyonu olanı mı, yoksa Premier Lig’in 17. en iyi takımı olanı mı? Yeni teknik direktör Thomas Frank ile duran toplardan bol gol bulmaları muhtemel. Ayrıca her maç için özel taktik planlar geliştirilmesi bekleniyor. Frank’in Şampiyonlar Ligi’ndeki ilk macerası ilginç olacak. Fakat dar kadro işleri zorlaştırabilir. Kasım sonunda şampiyon PSG deplasmanına gitmek de ürkütücü görünüyor, ama Ağustos’taki UEFA Süper Kupa’da onlara karşı iyi oynamışlardı.
14. Athletic Bilbao
İspanya’daki en önemli yaz transferi, belki daha da ötesi, yeni bir oyuncu değil, Nico Williams’ın Bilbao’da kalmayı kabul etmesiydi. Athletic kendilerine güveniyor; belki de doğrudan eleme turuna çıkmayı bile başarabilirler. Ancak Williams, İspanya formasıyla yaşadığı uyluk sakatlığı nedeniyle Salı günü Arsenal’e karşı oynayacakları maçta şüpheli. Ayrıca stoper Yeray Alvarez’in 10 aylık doping cezası moralleri bozdu. Yine de Aymeric Laporte’un Al Nassr’dan transferinin sonunda resmileşmesi onlar için büyük bir artı oldu.
13. Juventus
Eskisi kadar güçlü değiller. Serie A’da son gün dördüncü olarak Şampiyonlar Ligi bileti alabildiler ve geçen yılki Şampiyonlar Ligi’nde PSV’ye elendiler. Igor Tudor yönetiminde daha iyisini hayal etmek zor görünüyor. Ancak Jonathan David (Lille) ve Joao Mario (Porto) gibi takviyeler dikkat çekici.
12. Bayer Leverkusen
Bu yaz büyük değişim yaşayan kulüplerden belki de en önemlisi Bayer Leverkusen oldu. Florian Wirtz, Jeremie Frimpong, Granit Xhaka, Jonathan Tah ve en önemlisi teknik direktör Xabi Alonso ayrıldı. Alonso’nun yerine gelen Erik ten Hag yalnızca üç maç dayanabildi ve görevden alındı; yerine eski Danimarka teknik direktörü Kasper Hjulmand getirildi. Bu kadar sarsıntının ardından nasıl toparlanacakları büyük merak konusu.
11. Inter
Birkaç ay önce Inter, Şampiyonlar Ligi finalindeydi; ama aynı başarıyı tekrarlama ihtimalleri düşük görünüyor. PSG o gece Inter’i adeta “emekliler ordusu” gibi göstermişti. Teknik direktör Simone Inzaghi’nin ayrılması kadronun dağıtılmasıyla sonuçlanmadı. Yeni teknik direktör Cristian Chivu birkaç genç isim kattı ama teknik adam değişikliği nedeniyle Inter büyük bir bilinmez.
10. Atletico Madrid
Atletico Madrid neredeyse her zaman aynı senaryoyu oynar: Grup aşamasını etkileyici şekilde geçer, son 16 kurası çekildiğinde “Bu çok zor kura, Diego Simeone takımıyla neyle karşılaşacağınızı biliyorsunuz” denir. Ve sonra Atletico kahramanca penaltılarda elenir. Çarşamba günü Anfield deplasmanı zorlu görünüyor, ama orada kazanmışlıkları da var.
9. Napoli
2023 çeyrek finalistleri, bu kez de aynı başarıyı tekrar edebilir gibi görünüyor. Antonio Conte, takımı geçen sezon Serie A şampiyonluğuna taşımıştı ve hâlâ başlarında. Conte’nin Şampiyonlar Ligi geçmişi pek parlak değil, ama şampiyon kadrosunu korudu ve üstüne Kevin De Bruyne’ü kattı. Napoli yine deyim yerindeyse “gitmesi zor deplasman” olacak. Ayrıca De Bruyne ve arkadaşlarının Perşembe günü eski kulübü Manchester City’ye karşı neler yapacağı da merakla bekleniyor.
8. Chelsea
Chelsea, iki yıl aradan sonra yeniden Şampiyonlar Ligi’nde. Bu, Roman Abramovich öncesi dönemden bu yana en uzun aralarıydı. O iki yıl içinde ise yeni bir turnuvayı kazanarak (Konferans Ligi) kendilerini kanıtladılar; ayrıca Kulüpler Dünya Kupası’nı da kazandılar. Gizli favorilerden olabilirler.
7. Arsenal
İki yıl önce çeyrek finale, geçen yıl yarı finale çıktılar. Acaba Arsenal, tıpkı Premier Lig’de olduğu gibi Avrupa’da da istikrarlı bir şekilde ilerlemeye devam edebilir mi? Kadroları olası sakatlık dalgalarıyla başa çıkmaya çok daha hazır görünüyor. Tıpkı ligde olduğu gibi, Avrupa’daki kaderleri de Gyökeres’in formuna bağlı olabilir.
6. Manchester City
City’nin bu turnuva ile karmaşık bir ilişkisi var ve Guardiola’nın dokuz yılda yalnızca bir kez kazanabilmiş olması hâlâ bir eksiklik. Eğer Guardiola orta sahayı toparladıysa, City’nin yolu açık görünebilir… ta ki çeyrek finalde Real Madrid’e elenene kadar. Zaten bu on yıl içinde 11. kez Real Madrid ile eşleşmiş durumdalar.
5. Bayern Münih
Bundesliga’da rakipsizler ve Avrupa’nın en iyi üçlüsünden birine sahipler (Harry Kane, Luis Diaz ve Michael Olise). Yine de şu an biraz “ince” görünüyorlar; Kane bile geçen ay bunu dile getirmişti. Eleme turlarındaki güçleri tartışılmaz olsa da, Vincent Kompany yönetiminde bu kadronun kupayı kazanmasını savunmak zor. Çarşamba günü dünya şampiyonu Chelsea’ye karşı oynayacakları ilk maç ciddi bir test olacak.
4. Liverpool
İngiltere şampiyonları, Premier Lig’den Şampiyonlar Ligi kupasını kaldırmaya en yakın aday gibi görünüyor. Geçen sezon grup aşamalarında çok rahat ilerlediler, ama son 16’da PSG ile eşleşmek biraz şanssızlıktı. Bu yıl kadroları çok daha güçlü. Hatta 16 yaşındaki yedek oyuncuları bile olağanüstü yetenekli. Kasım’da Real Madrid’i ağırlayacakları maç sabırsızlıkla bekleniyor — özellikle de geçen yıl Conor Bradley’nin yaptığı o müdahaleden sonra. Ancak eski sağ bekleri Trent Alexander-Arnold nasıl bir karşılamayla karşılaşacak?
3. Real Madrid
Bu onların kupası. Turnuvayı 15 kez kazanan Real Madrid her zaman Şampiyonlar Ligi’nde sahneye çıkar; sahaya U16 takımını bile sürse yine de eleme turlarına kalır. Yine de geçen yıl Arsenal’e boyun eğdiler ve kötü bir sezona yalnızca bildikleri tek şekilde karşılık verdiler, tonla para harcayarak. Üç yeni savunmacı ve Arjantinli bir harika çocuk olan Franco Mastantuono’yu kadroya katmaları, onların yeniden zirveye çok yakın olacağını gösteriyor.
2. Barcelona
Bu kupayı kazanmayalı —ve finale çıkmayalı— 10 yıl oldu ama geçen sezonki inanılmaz gol atma formunu sürdürürlerse (Şampiyonlar Ligi’nin en golcü takımı oldular ve La Liga’da 102 gol attılar; bu rakam diğer herkesten 24 fazla), Lamine Yamal harikalar yaratmaya devam ederse ve savunmalarını biraz toparlarlarsa, bu yıl onların yılı olabilir. Ayrıca görece rahat bir lig aşaması kura çektiler, ancak Newcastle ve PSG ile açılış maçları bir sınav olacak.
1. Paris Saint-Germain
Son şampiyon olan PSG, şüphesiz ki unvanını korumanın favorisi. Teknik direktör Luis Enrique ve geçen sezonki kadro yerinde duruyor, üstelik savunma oyuncusu Illia Zabarnyi ve kaleci Lucas Chevalier’yi de kattılar. Ancak FIFA Kulüpler Dünya Kupası’nda Chelsea’nin direkt oyun tarzı karşısında zayıf kaldılar ve 2024-25 sezonunda birkaç İngiliz takımını zor bela elediler, yani dokunulmaz değiller. Ayrıca, daha fazlasını istemek için ne kadar açlar?

