Çin pandemi sonrası yeniden dünyaya açılıp siyasetçiler, diplomatlar ve iş insanları yeniden yüz yüze görüşmeye başlayınca davetler, zirveler ve küçük sohbetler sayesinde Çin-Amerikan geriliminin yumuşayacağını düşünmüş olabilirsiniz. Ancak şu an Pekin’deki hava dünyadaki en önemli ikili ilişkide bozulmanın ve düşmanlığın hiç olmadığı kadar arttığını gösteriyor.
Çin Komünist Partisi yetkilileri ABD’nin zorbalık olarak nitelendirdikleri tavrını kınıyor. ABD’nin Çin’i yıpratarak bitirmeyi amaçladığını söylüyorlar. Batılı diplomatlara göre Çin’de gözdağı ile paranoyanın iç içe geçtiği bir atmosfer var. Diaoyutai Devlet Konukevi’nde Çin Kalkınma Forumu’na katılan çokuluslu şirket yöneticileri daha derin bir kopuşun kendi işlerini bozmasından endişe ediyor. İki taraf tek konuda hemfikir: En iyi senaryoya göre on yıllar sürecek bir uzaklaşma, en kötü senaryoya göreyse savaş ihtimali var. Üstelik ikinci ihtimal giderek artıyor.
Her iki taraf da kendi katı mantığından şaşmıyor. Amerika her ne kadar bu tabiri kullanmayı reddetse de “çevreleme” politikası benimsemiş durumda. Çin’i tek partiden tek adam yönetimine geçmiş otoriter bir ülke olarak görüyor. Devlet Başkanı Şi Cinping daha uzun yıllar iktidarda kalabilir ve çöküşte olduğunu düşündüğü Batı’ya düşmanca yaklaşıyor. Yurt içinde liberal değerlere meydan okuyan bir baskı politikası izliyor. Hong Kong ve Himalayalar gibi örneklerde gücünü dışarıya yansıtırken ölçülü davranma sözünü tutmadı. Bu ay Vladimir Putin’le bir araya gelişiyse otokratlara iyi gözle bakan alternatif bir dünya düzeni kurma amacının tasdiki oldu.
Hal böyle olunca ABD’nin Asya’da Çin’e yönelik askeri çevreleme hamlesini hızlandırması anlaşılır. Amerika hem eski ittifakları diriltiyor hem de Avustralya ve İngiltere ile giriştiği AUKUS paktı gibi yeni birliktelikler oluşturuyor. Ticaret ve teknolojide yarı iletkenlere ve başka ürünlere yönelik sert ve genişleyen bir ambargo uyguluyor. Amaç Çin’deki inovasyonu yavaşlatarak Batı’nın teknolojik üstünlüğünün devamını sağlamak: Yeni icatların size düşman bir rejimi daha da tehlikeli hale getirmekte kullanılmasına neden izin veresiniz ki?
“Kaplanlığı bırakıp şişman kedi olmayız”
Çinli liderlere göre bu hamle aslında Çin’i felç etmeye yönelik bir komplo. Çinlilere göre Amerika kendini eşsiz görüyor ve ister komünist ister demokratik olsun başka bir ülkenin kendisi kadar güçlü olabileceğini asla kabul etmeyecek. Amerika’nın Çin’e müsamaha göstermesinin tek yolu Çin’in boyun eğmesi ve “kaplan değil şişman bir kedi” gibi davranması. Üstelik ABD’nin Asya’daki askeri ittifakları yüzünden Çin kendisini doğal etki alanı içinde kuşatılmış hissediyor. Tayvan meselesi gibi 1970’lerde iki ülkenin ilişkilerini yeniden tesis ettiği dönemde kararlaştırılan kırmızı çizgiler cahil ve pervasız Amerikalı siyasetçiler tarafından ihlal ediliyor. Çin’i yönetenlere göre askeri harcamaları artırmaları temkinli ve sağduyulu davranmaktan başka bir şey değil.