Geçen yıl İngiltere’ye 1.2 milyon kişi taşındı. Şimdiye kadarki en yüksek rakam bu gibi görünüyor. Avustralya’ya net göç, yani ülkeden ayrılanlarla ülkeye gelenler arasındaki fark şu anda Covid-19 pandemisinden önceki oranın iki katı. İspanya’nın net göç girdisi kısa süre önce tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı. Bu yıl ABD’nin aldığı net göçün ise 1.4 milyon kişiyi bulması bekleniyor ki bu da pandemi öncesine göre üçte bir oranında daha fazla. 2022’de Kanada’ya net göç, bir önceki rekorun iki katından fazlaydı. Almanya’daki sayılar geçen yıl “göç krizi” yaşanan 2015’ten bile daha yüksekti. Yani AB, ABD, Avustralya, İngiltere, İsviçre, İzlanda, Kanada, Norveç’ten oluşan zengin dünya bir bütün olarak benzeri görülmemiş bir göç patlaması yaşıyor.
Popülizm göç karşıtlığını besledi
Peki bu durumun küresel ekonomi açısından anlamı ne? Kısa bir süre önceye kadar pek çok zengin ülke kitlesel göçe kararlı biçimde karşı çıkıyor gibiydi. 2016’da İngilizler Brexit’e, ardından da ABD’liler Donald Trump’a “Evet” dedi. Her iki siyasi proje de güçlü bir göçmen karşıtı çizgiye sahipti. Bunu takip eden küresel popülizm dalgası sırasında Avustralya’dan Macaristan’a birçok ülkede politikacılar göçü baskı altına almayı vaat etti. Sonra Covid-19 pandemisi sınırları kapattı. Göç durdu. Hatta birçok insan ülkesine dönmeye karar verdi.