22 Kasım 2024, Cuma Gazete Oksijen
Haber Giriş: 09.04.2021 06:00 | Son Güncelleme: 16.02.2022 15:15

‘15 dakikalık’ şehirler kurmak hayal değil

Araba olmadan 15 dakikalık mesafe içinde tüm ihtiyaçlarımızı karşılayabilir miyiz? Şehir plancısı Carlos Moreno’ya göre bu mümkün. Daha sağlıklı bir havaya sahip, yeterli yeşil alan barındıran, korna sesinden uzak bir şehirde yaşamak mümkün
‘15 dakikalık’ şehirler kurmak hayal değil
Yusuf Akcakaya
[email protected] Günümüzde büyük şehirlerde hayatlarını sürdüren insanlar,  birçok sorundan muzdarip halde. Kalabalıktan trafikte kaybedilen vakte, yetersiz yeşil alanlardan işyerlerinin uzaklığına kadar birçok sorun saymak mümkün. 15 dakikalık şehir fikri ise bu sorunlara çözüm sunma iddiasında. Bir şehir sakininin ihtiyaç duyduğu her şeye yürüyerek, bisikletle veya toplu taşıma ile 15 dakika içinde ulaşabileceği şehirler tasarlayarak yaşam kalitesini iyileştirmeyi amaçlayan bir kentsel tasarım olan 15 dakikalık şehir, yeni bir yaklaşım değil. Kökenlerini 1920’li yıllarda bulan 15 dakikalık şehir planı fikri, Fransız Profesör Carlos Moreno’nun çalışmalarıyla son yıllarda popüler hale geldi. Moreno’ya göre “araba gerektirmeyen bir yaşam” sunan bu plan, şehrin temel işlevleri olan yaşamak, çalışmak, tedarik etmek, öğrenmek ve eğlenmeyi her sakini için sağlayacak.  Araç kullanımını azaltacak bu plan sayesinde, karbon emisyonu düşecek, korna sesleri bitecek, insanların günlük ihtiyaçları için daha az zaman harcayacak kamusal alanlar artacak. 

Paris kararlı

Haziran 2020’deki Paris Belediye Başkanlığı seçimlerinde bu fikri kampanyasının merkezine koyan Anne Hidalgo, tekrar seçildi. Hidalgo, Seine Nehri’nin bir kısmını araba trafiğine kapatarak yayalar için yeni alanlar açtı, 40 okulun bahçesini ortak kullanım alanına çevirdi, Koronapist adı verilen toplamda 50 kilometrelik bisiklet yolu yaptı. Paris’in birçok noktasında bisiklet yolu çalışmaları da devam ediyor.  15 dakikalık şehir planına geçeceğini duyuranlar arasında Madrid, Milan, Ottawa ve Seattle gibi şehirler de bulunuyor. Melbourne ve Detroit ise “20 dakikalık” planlar üzerinde çalışıyor.  Ancak planın hayata geçirilmesinde bazı zorluklarla karşılaşılacağı muhakkak. Şehrin bir noktasına toplanmış kurumsal hayat ve işyerleri, yoğun turist çeken bölgelerin geleceği konular ise bunların başında geliyor. Söz konusu şehir planının eleştirilen noktaları ise başlıca sosyal bölünmelere yol açma, kentin dokusunu zedeleme ve dezavantajlı kesimleri şehrin imkanlarından mahrum bırakma ihtimalleri olarak sıralanıyor.  15 dakikalık şehrin olumlu ve olumsuz taraflarını, İstanbul’a uygulanabilirliğini şehir planlaması ve kent sosyolojisi uzmanlarına sorduk...

“Kent ruhunu yok etme riski var”

Prof. Dr. Yeşeren Eliçin - Galatasaray Üniversitesi “15 dakikalık şehirdeki temel fikir karbon ve petrol türevi yakıtlara bağımlı ulaşımı hayatımızdan çıkartmak. Aynı zamanda bu mesafe içinde barınma, çalışma, temel ihtiyaçları karşılama, sağlık, eğitim, eğlence gereksinimini de aynı mesafede karşılamak. Ancak bu planı birkaç açıdan eleştirmek mümkün. Bunların başlıcalarından biri, kentin en dezavantajlı gruplarını yüksek kira ve ev fiyatları yüzünden merkezin uzağında yaşamak zorunda olmaları nedeniyle dışlayabilecek bir model olması. Aslında mahallelilik-komşuluk gibi aidiyetleri savunur gibi duruyor ama özellikle yoksul kesmin şehirdeki mobilitesini engelliyor. Mobiliteden yoksun kalmaksa bu kesimin iş ve eğitim başta olmak üzere olanaklara erişimini azaltacaktır. Kendi çevresinde kalmak, aynı zamanda toplulukların içine kapanması ve dışla(n)ma demek. Bu durum olanaklara erişim anlamında da kentte eşitsizlik ve adaletsizliği körükleyebilir. Başka bir eleştiri de kentin ruhuyla ilgili. Kentin merkezi, kentin ruhunun olduğu yerdir. İnsanları kentin çevresinde tutmaya çalışmak ise o ruhu yok eder. Diğer bir yandan, kentin çeperlerinde yaşayıp merkeze çalışmaya gelen birçok insan var. İş imkanları olmadan bu insanları nasıl kentin çeperinde tutacaksınız?  Şehir planlamalarında sadece teknokratların değil, şehir sakinlerinin de görüşleri alınmalı. Örneğin sokak düzenlemelerini ele alalım. Bu düzenleme dışarıdan bir gözle iyi bir düzenleme gibi görünebilir, ancak bazı yerlerde ise mutenalaşma sürecine yol açabilir. O bölge bir anda cazip bir hale gelir ve ev kiraları yükselir. Böylece o sokağın sakinleri için orası yaşanabilir olmaktan çıkar. Sonuç olarak, 15 dakikalık şehir, yeni bir şehir tasarlanırken uygun olabilecek bir proje. Ancak İstanbul'da çok fazla sorun var. Kamusal alanlar tehdit altında, hızla özelleştiriyorlar. Sonucunda insanların erişebileceği kısımlar azalıyor.” 

“Beşiktaş, Kadıköy ve Şişli uygun olabilir”

Doç. Dr. Cemal Cenk Hamamcıoğlu - Yıldız Teknik Üniversitesi “Bu planın sağlıklı olarak gerçekleştirilebilmesi için en önemli unsurlardan biri, 15 dakikalık ulaşım alanının yürünebilirliği. İstanbul’un ise azımsanamayacak bir kısmı duvar ve beton ile çevrilmiş durumda. Temel ihtiyaç birimleri, bu planın merkezinde yer alıyor. Ancak bu birimlerin var olması yetmiyor, aynı zamanda her duyusal seviyedeki insan için erişilebilir olması lazım. İstanbul bu konuda da eksik bir şehir. Plan ayrıca hibrit alanları öngörüyor. Mesela okul bahçeleri, öğrenciler gittikten sonra herkesin kullanabileceği bir alana dönüyor. Ancak bizde okul bahçeleri beton olduğu için otopark oluyor. Bu koşulları düşündüğümüzde, İstanbul’da 15 dakikalık şehir planı için uygun olabilecek semtler arasında Beşiktaş, Kadıköy, kısmen Üsküdar, Şişli ve Sarıyer’in merkezini sayabiliriz.”

“Büyük kazanımlar beklemiyorum”

Doç. Dr. Mustafa Poyraz - İstanbul Ticaret Üniversitesi “İstanbul’da çok paradoksal bir şehir kültürü söz konusu, bir yanda betonlaşma varken bir yanda da bu betonlaşan yeni yerleşim yerlerinde çok hızlı bir sosyalleşme görüyoruz. Paris’in eksikliği de tam burada. Şehrin ölü taraflarını canlandırmak için milyonlarca para harcandı fakat bir türlü kıpırdanma gerçekleşmedi. Bu proje ile bazı iyileştirmeler olsa da çok büyük kazanımlar elde edileceğini düşünmüyorum. Paris banliyölerini çalışan bir uzman olarak diyebilirim ki, bu plan şehrin dezavantajlı kesimlerinin yaşam alanlarını dönüştürmeyecek, sorunlu yerleşim yerleri için çözüm olmayacak.”