05 Mayıs 2024, Pazar Gazete Oksijen
Haber Giriş: 06.02.2024 04:30 | Son Güncelleme: 06.02.2024 08:15

53 bin kişi hayatını kaybetti sadece 190 dava açıldı

Doğrudan 13 milyon kişinin etkilendiği büyük depremin ardından açılan davalarda 461 sanık, 55 şüpheli ve toplam 134 tutuklu var. Kamu görevlileri ise ‘sanık’ sıfatıyla hiçbir dosyada yer almadı
Fotoğraf: Hakan Boyacı
Fotoğraf: Hakan Boyacı

6 Şubat depremlerinde vefat edenlerin sayısına il il baktığımızda, Hatay’da 24 bin 103, Kahramanmaraş’ta 12 bin 711, Adıyaman’da 8 bin 558, Gaziantep’te 3 bin 903, Malatya’da 1.255, Adana’da 685, Osmaniye’de 907, Diyarbakır’da 433, Şanlıurfa’da 200 ve Kilis’te 3 kişi yaşamını yitirdi.

Depremin ardından dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ “Bütün sorumlulardan hesap sorulacak” demişti. Depremde yıkılan ya da üzerinde imara aykırı değişiklik yapılan binalarla ilgili sorumlulukları bulunan 2 bin 622 şüpheli hakkında soruşturma başlatıldı. Bu soruşturmalar kapsamında 259 kişi tutuklandı, 946’sı hakkında adli kontrol kararı alındı.

Tutuklu sayısı 134

Aradan tam bir yıl geçti. Yürütülen soruşturmalarda son duruma ilişkin veriler ilginç. 37 bine yakın bina yıkılmasına rağmen, bugüne kadar açılan dava sayısı yalnızca 190. Bu iddianamelerden şimdiye kadar 154’ü kabul edildi. Kabul edilen davalarda 126’sı tutuklu 461 sanığın yargılaması devam ediyor. 36 davaya ilişkin iddianameler ise hâlâ değerlendirme aşamasında. Bu davalarda ise 8’i tutuklu 55 şüpheli bulunuyor. Yani toplam tutuklu sayısı 134. Diğer taraftan, söz konusu dosyalarda henüz hiçbir kamu görevlisi sanık sıfatıyla yer almış değil.

Antakya 2019 (Fotoğraf: Hakan Boyacı)
Antakya 2024 (Fotoğraf: Hakan Boyacı)

Depremin ardından idari yargıda da çok sayıda dava açıldı. Deprem öncesi önlemlerin alınmaması, deprem sonrası arama kurtarma faaliyetlerinden zarar görme ve sağlık, gıda, barınma gibi haklara erişememe nedenleriyle idari kurumlara dava açılabiliyor. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un 14 Eylül 2023 tarihli açıklamasına göre, bölgede idari yargıda açılan dava sayısı 29 bin 150. Bu dava yükünü karşılaması için deprem bölgesinde 21 de yeni idare mahkemesi kuruldu. Yine bakan Tunç’un 8 Kasım 2023 tarihli açıklamasına göre, tüm mahkeme türleri dahil olmak üzere deprem bölgesinde, 131 yeni mahkeme, 4 istinaf mahkemesi kuruldu. Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 2023 yılı yaz kararnamesiyle de bölgedeki bu mahkemelere yeni hakim ve savcılar atandı.

Davaların çoğu bilinçli taksirden açıldı

Yıkılan binalarla ilgili görülen davalarda yargılamalar genellikle bilinçli taksirle yaralama veya ölüme neden olma suçundan görülüyor. Bununla birlikte Kahramanmaraş Barosu Başkanı Av. Muhammed Burak Gül az sayıda dosyada olası kasttan da yargılama yapıldığını söylüyor. Örneğin zemin katında 40 santimetre çapında kolonun kesildiği tespit edilen Ezgi Apartmanı dosyasında yargılama olası kasttan yapılıyor.

Bir yıldır aranan müteahhit bulundu

Binalarla ilgili haklarında soruşturma başlatılan kişilerin başında müteahhitler geliyor. Pek çok müteahhit depremden hemen sonra kaçmaya çalışırken yakalanmıştı. Son yakalanan isim ise Diyarbakır’da 100 kişiye mezar olan Hisami Apartmanı’nın davasında aranması olan müteahhit Nurettin Özcan’dı. Özcan, Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde gözaltına alındı ve 24 Ocak’ta tutuklanarak cezaevine gönderildi. Ancak bazı müteahhitler hâlâ firari.

Bu arada bir yıl içinde Hatay’da enkazın yüzde 97’si, Kahramanmaraş’ta yüzde 90’ı ve Adıyaman’da ise yüzde 88’i kaldırılabildi. 

58 kamu binası hakkında suç duyurusu

6 Şubat depremlerinde yıkılanlar arasında kamu hastaneleri, camiler, okullar, valilik ve belediye binaları da var. Yıkılan ve ağır hasar alan kamu binaları hakkında hiçbir şey yapılmadığını gören gönüllü avukatlar ise kurdukları Hakkını Savun Derneği aracılığıyla online bir form yayınladı ve deprem bölgesinden gelen ihbarlarla yeni bir hukuk mücadelesine girişti. Dernek avukatları, Hatay’da 29, Kahramanmaraş’ta 12, Adıyaman’da 10, Malatya’da 4, Gaziantep’te 2 ve Adana’da 1 olmak üzere toplamda 58 kamu binasıyla ilgili suç duyurusunda bulundu.

58 binadan yapımı kamu tarafından üstlenilen 54 binanın 22’si yıkılırken, 24’ü ağır hasarlı, 8’i ise hasarlıydı. Özel sektör yapımı 4 binadan ise 3’ü yıkıldı, 1’i ağır hasar aldı. Bununla birlikte 58 kamu binasından 14’ü hastane. Listede ayrıca 3 sağlık kuruluşu, 6 okul, 1 üniversite, 3’ü KYK’ya ait 4 öğrenci yurdu, Hatay’daki AFAD binası, valilik, kaymakamlık, belediye binaları, spor salonu ve kültür sanat merkezi gibi pek çok yapı daha bulunuyor.

Bakandan “Kayıp çocuk yok” açıklaması

Bununla birlikte Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş 11 Ocak günü katıldığı bir toplantıda sosyal medyada gündeme getirilen ‘kayıp depremzede çocuklar’ iddiasını yalanladı. Göktaş “1912 çocuğumuzdan bir tanesinin bile kayıp olması durumunun söz konusu olmadığını tekrar ilan ediyorum” dedi.

25 Eylül’de kurdukları Deprem Mağdurları ve Kayıp Yakınlarıyla Dayanışma Derneği (DEMAK) aracılığıyla yakınlarını aramaya devam eden DEMAK Derneği’nin kurucusu Selahattin Kaban ise güncel kayıp depremzede çocukların sayısının 38 olduğunu söylüyor. Çocukların yaşları ise 3.5 ila 16 arasında değişiyor. Dernek kayıtlarına göre toplam kayıp sayısı 145.

Yaşanan deprem felaketinin üzerinden bir yıl geçmesiyle kayıp kişilerin ‘ölü’ sayılacağı iddiası var. Ancak durum sanıldığı gibi değil. Bunun için Medeni Kanun’da yer alan bazı maddelere bakmak gerekiyor. Bunlardan ilki ‘ölüm karinesi’. Kişinin öldüğüne ilişkin en ufak bir kuşku duyulmamasına rağmen cesedinin bulunamamış olması gerekiyor. İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Ahmet Ayar, “Örneğin, bir uçak havada patlar ve yolculardan hiçbiri kurtulamaz ya da depremden sonra bir enkazda yangın çıkar ve tüm cesetler tanınamayacak duruma gelirse bu uygulanabilir” diyor.

Ancak depremin yaşanması, hatta enkazın bile olmasının, kişinin hayatını kaybetmiş sayılması için yeterli olmadığını ekliyor Ayar. “Kişinin yaşıyor olabileceğine ilişkin yüzde 1 ihtimal bile varsa ölüm karinesi hükmü uygulanmaz. Esas olan kişiliği yaşatmaktır.”

Bir kimsenin gaipliğine karar verilebilmesi için ise ölüm tehlikesi içinde kaybolma ya da uzun süreden beri haber alınamama şartlarından birinin bulunması ve belirli sürelerin geçmesi gerekiyor. Ayar’a göre, 6 Şubat depremlerindeki kayıp kişiler için ‘ölüm tehlikesi içinde kaybolma’ durumu mevcut ve bu nedenle gaiplik kararı verilebilecek.

6 Şubat 2024’te başvuru yapılabilecek

Ancak bu karar yalnızca mahkemeye başvuru ile hakim tarafından verilebiliyor. Başvuru için kaybolma tarihi üzerinden en az 1 yıl geçmesi gerekiyor. Bu da 6 Şubat 2024 itibarıyla kayıp yakınlarının mahkemelere başvurabileceği anlamına geliyor. Toplamda 1.5 yılın sonunda kişi hakkında geçmişe dönük olarak gaiplik kararı veriliyor. Dava açma hakkı bulunan kişiler kişinin eşi, mirasçıları ya da  lehlerine vasiyet yapılmış kimseler olabiliyor.