10 Aralık 2024, Salı Gazete Oksijen
Haber Giriş: 18.10.2024 21:13 | Son Güncelleme: 19.10.2024 02:41

7 maddede 'yenidoğan çetesi' soruşturmasıyla ilgili bilinenler

Türkiye, 10 bebeğin ölümüne neden olan, soruşturmayı yürüten savcıyı makamında ölümle tehdit eden 'yenidoğan çetesi'ni konuşuyor. Soruşturma nasıl başladı, hangi aşamaya geldi, şüpheliler neyle suçlanıyor, haklarında ne kadar ceza isteniyor? Oksijen 7 maddede özetledi
7 maddede 'yenidoğan çetesi' soruşturmasıyla ilgili bilinenler

İstanbul'da, 112 Acil Çağrı Merkezi'nde çalışan kişilerle ortak hareket ederek, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden olan ve haksız kazanç elde ettikleri belirlenen 47 kişinin süpheli olarak yer aldığı 'yenidoğan çetesi' soruşturması Türkiye'nin gündeminde. 

1- Soruşturma ne zaman başladı?

İstanbul'da bazı özel hastanelerin yenidoğan bakım ünitelerinin kiralanarak insani ve uygun olmayan koşullar nedeniyle bebek ölümlerinin meydana geldiğine yönelik CİMER'e yapılan başvurular ve İstanbul İl Sağlık Müdürlüğünün ihbarı üzerine Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca 21 Mayıs 2023 tarihinde soruşturma başlatıldı.

2-Soruşturma ne aşamada?

Soruşturma kapsamında gözaltına alınan 47 şüpheliden 22'si tutuklandı. 47 şüpheli hakkında 16 Ekim 2024 tarihinde iddianame hazırlandı.

3- İddianamede istenen cezalar

İddianamede, ölen 10 bebek "maktul", 5 kişi "müşteki", Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İstanbul İl Müdürlüğü "suçtan zarar gören", 19 hastane ve sağlık şirketi "malen sorumlu", 47 kişi de "şüpheli" olarak yer aldı. Doktor şüpheli Fırat Sarı'nın elebaşısı olduğu suç örgütünün sevk ve idaresini doktor şüpheli İlker Gönen ile 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir'in yaptığı belirtilen iddianamede, suç örgütünün esas amacının işletmesini devir aldıkları yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf ederek doluluğunu sağlamak, hastaların basamaklarıyla oynama yaparak SGK'den üst sınırdan ödeme almak olduğu aktarıldı.

İddianamede, şüpheliler Fırat Sarı ve İlker Gönen'in 10 kez "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve 11 kez uygulanmak üzere "resmi belgede sahtecilik" suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istendi. Diğer şüpheliler hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülen iddianamede, ayrıca, malen sorumlu olarak belirtilen hastaneler ve hastanelerin bağlı olduğu şirketler lehine "dolandırıcılık" suçu işlenerek maddi menfaat temin edildiğinden, tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, hastanelerin ve şirketlerin kapatılıp mal varlıklarına el konulmasına karar verilmesi talep edildi.

4- Soruşturmanın detayları 

Soruşturma kapsamında, doktor şüpheliler Fırat Sarı ile İlker Gönen'in 112 Acil Çağrı Merkezi çalışanlarıyla müşterek hareket ederek özel hastanelerin yenidoğan yoğun bakım ünitelerini tedavi dışında maddi menfaat sağlamak amacıyla kullandıkları iddialarına ilişkin dinleme ve teknik araçlarla izleme yapıldığı belirtilen fezlekede, 41 şüphelinin suça karıştığı, İl Sağlık Müdürlüğü görevlilerince yapılan denetimlerde de suça konu 197 eylemin belirlendiği anlatıldı. 

Nakil yapılacak bebekler, örgüt sayesinde keşfedildi

Medisense Sağlık Hizmetleri Şirketi sahibi şüpheli Dr. Fırat Sarı'nın bu şirkette çalışan olarak görünen şüpheli doktor İlker Gönen ile birlikte Özel Hastaneler Yönetmeliğine aykırı hareket ettiği belirtilen fezlekede, İstanbul'daki birçok özel hastanenin yenidoğan yoğun bakım ünitesini işleten Fırat Sarı'nın buralara da birlikte hareket ettiği sağlık çalışanlarını yerleştirdiği ifade edildi. Fezlekede, bu iki şüphelinin, 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir, hasta sevklerini yapan F.A., il dışı hasta sevklerini gerçekleştiren S.Y. ve o dönemde Esenyurt Belediye Başkanlığı Sağlık Hizmetlerinde çalışan R.K. aracılığıyla devlet hastanelerinde ya da özel hastanelerde doğup tedavisi yoğunluktan dolayı başka hastanelerde yapılması uygun görülen bebek hastaları, kurmuş oldukları suç örgütü sayesinde keşfedip, tedavi yöntemleri uygun olup olmadığına bakılmaksızın anlaşmaları olan hastanelere naklettikleri kaydedildi. Şüphelilerin, bebek hastaların hayatın olağan akışına aykırı olacak kadar hastanede uzun sürelerde kalmasını sağladıkları ifade edilen fezlekede, SGK'den yüksek miktarda ödeme alınmasına neden olarak kamu kurumunu zarar uğratan şüphelilerin aynı zamanda uygun tedavi yöntemleriyle tedavi olamayan bebeklerin ölümüne sebebiyet verdikleri vurgulandı.

Sevk olacak bebekler, anlaşmalı hastanelere gönderildi

Fezlekede, ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir, İstanbul içerisinde sevk işlemlerini yapan R.K, F.A ve il dışında hastane sevk işlemlerini yürüten S.Y'nin devlet ya da özel hastanelerden sevk olması gereken bebek hastaları öğrenerek örgüt lideri Fırat Sarı ya da örgüt yöneticisi İlker Gönen'e bildirdikleri, bu kişilerden aldıkları talimat üzerine bebeği anlaşmalı oldukları hastanelere sevk ettikleri dile getirildi. Şüphelilerin önce bebek hastanın ailesini ikna ettikten sonra "tedavi reddi" işlemini yaptıkları belirtilen fezlekede, ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir'in 112 Acil Çağrı Merkezinden provizyon numarası almadan, bebeği hiç hastaneye gitmemiş gibi göstererek, örgütün anlaşmalı olduğu hastanelerin birine acilden giriş yapılmasını sağladığı anlatıldı.

Fezlekede, Gıyasettin Mert Özdemir'in bir hastane adına kendini "Doktor Ahmet" olarak tanıtıp, 112 Acil Çağrı Merkezinden usulsüz yöntemlerle bebek hasta aldığı, bu işlemi yapmadan önce örgüt yöneticileri ile birlikte ortak karar verdikleri aktarıldı. Sağlık Bakanlığı Müfettişliğinin yapmış olduğu denetimlerde, şüpheli İlker Gönen'in suça konu eylemlerin dışında kendisini 2022-2023 yıllarında yetişkin ve yenidoğan yoğun bakım hasta nakillerinde bazı hastanelerin sorumlu hekimi olarak gösterdiği, zaman zaman "Dr. Şeyhmus", "Dr. Ümit", "Dr. Şerif" ve "Dr. Recep" isimleriyle de tanıtarak hasta nakli kabul ettiği dile getirildi.

5- Bebek ölümlerine neden olan ihmaller

Sağlık Bakanlığı Müfettişliğince hazırlanan uzman görüşü raporunda, yenidoğan ünitelerindeki 10 bebeğin hayatını kaybetmesine neden olan tıbbı eksikliklere yer verildi. Buna göre, fezlekede maktul olarak yer alan bebek A.K'nin ölümüne ilişkin değerlendirmede, solunum sıkıntısı artan bebeğe devre olmadığı için entübasyonun gecikerek yapıldığı belirtildi. Tekrarlayan resusitasyonlar (solunumu veya kan dolaşımı durmuş bir kişiye dışarıdan yapılan destekleyici müdahale) ile hastanın ertesi güne kadar yaşatıldığı belirtilen raporda, o sırada hastanede bulunması gereken Dr. D.E'nin görevinin başında olmadığı ifade edildi.

6 aylık bebek doktoru olmayan yenidoğan yoğun bakıma sevk edildi

Raporda, ayrıca hasta yönetiminin hemşireye bırakıldığı da kaydedilerek, bebeğin ölümünden Dr. D.E, ile Dr. İ.G. ve hastane yönetiminin sorumlu olduğu belirtildi. Bebek M.N.O'nun ölümüne ilişkin değerlendirmede de 6 aylık bebeğin çocuk yoğun bakımı yerine, doktoru olmayan yenidoğan yoğun bakımına sevk edildiği, burada da doktorun haberi olmadan hemşirenin müdahalede bulunduğu anlatıldı. Bebek H.K. ile ilgili tespitte ise, hastaya kalp masajı yapıldığı esnada Dr. D.E'nin orada olmaması nedeniyle Dr. İ.G. tarafından olayın örtbas edilmesi için ölüm saati değiştirilerek, epikriz yazdırıldığı aktarıldı.

Ameliyat edilebileceği merkeze sevk edilmeyen bebek hayatını kaybetti

Raporda, bebek Ö.H'ye kalp masajını hemşirelerin yaptığı belirtilerek, bu esnada kullanılan en önemli ilacın adrenalin olduğu, ancak Dr. İ.G'nin hemşirelere "adrenalini kapat" talimatını vererek, yanlış yönlendirme yaptığı vurgulandı. Raporda ayrıca, bebek M.S'nin, yenidoğan temel bakımının gereklerinin yerine getirilmemesi, ameliyat edilebileceği bir merkeze sevk edilmemesi ve hastayı hayatta tutan "prostavazin" isimli ilaç tedavisinin kesilmesiyle ihmallere bağlı olarak hayatını kaybettiği kaydedildi.

Fezlekede maktul olarak yer alan diğer bebeklere ilişkin değerlendirmede de ihmallere yer verilirken, bebeklerin ölümünde hastaneler, doktorlar ve hemşirelerin sorumluluğu olduğu kanaatine varıldı. Raporun genel değerlendirme kısmında da 2011'de Resmi Gazete'de yayınlanan yoğun bakım tesislerinde yoğun bakım hizmetlerinin uygulama usul ve esaslarına ilişkin tebliğe yer verildi. Tebliğe göre, ikinci ve üçüncü seviye yenidoğan yoğun bakım servislerinde neonatoloji uzmanı tabip bulunmaması durumunda tercihen yenidoğan yoğun bakım konusunda deneyimi olan çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanının görevlendirildiği, dördüncü seviye yenidoğan yoğun bakım servislerinde ise neonatoloji uzmanı tabibin görevlendirilmesinin zorunlu olduğu aktarıldı.

"Bebeklerde her dakika yeni bir komplikasyon yaşanabilir"

Bebeklerin takip edildiği söz konusu hastanelerde bu kararın, kağıt üzerinde doğru olarak uygulandığı belirtilen raporda, şu değerlendirmelerde bulunuldu: "Üçüncü düzey yenidoğan yoğun bakım takibi, yenidoğan hekimi konsültasyonu ve/veya çocuk doktoru ile yapılmış gözükmektedir. Ancak tüm vakalar, yenidoğan hekiminin fiziki yokluğu (konsültan olduğu için aynı anda 3 yerde olamaz), çocuk hekiminin sorumluluğu almaması, hekimin yerini hemşire alarak tüm tanı ve tedaviyi yönetmesi ile kaybedilmiştir. Bu bebeklerde bırakın saatler içerisinde her dakika yeni bir komplikasyon yaşanabilir. Tüm bunları izlenmesi, değerlendirmesi ve gereken tedaviyi vermesi için fiziksel olarak orada var olması gereken bir yenidoğan hekimine ihtiyaç vardır. Yenidoğan yoğun bakım bebeklerinin yüzde 90'ında üçüncü düzey tedavi gerekirken, yüzde 10'unda dördüncü düzey gerekmektedir. Tebliğ kararınca teorikte çocuk hekiminin, pratikte hemşirenin izlemine bırakılan yenidoğan bebeğin yüzde 90'ının hayat hakları ellerinden alınmıştır. Aynı dördüncü düzeyde olduğu gibi üçüncü düzey yenidoğan yoğun bakımlarında yoğun bakım doktorunun görevlendirilmesi şeklinde tebliğde değişiklik yapılmadan bu olayların tekrar ve tekrar yaşanacağı kanaatindeyiz."

6- İddianamede 'malen sorumlu' olarak yer alan hastaneler

Özel Avrupa Şafak, Özel Bağcılar Medlife, Özel İstanbul Şafak Hastanesi, Silivri Kolan Hastanesi, Özel Reyap İstanbul Hastanesi, Özel Doğa Hospital, Özel Avcılar Hospital, Özel TRG Hospitalist, Akabe Sağlık Tesisleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, Doğamed Sağlık Hizmetleri Sanayi ve Ticaret AŞ, Ekip Sağlık Hizmetleri Ticaret Anonim Şirketi, Güney Hastanesi Sağlık Hizmetleri LTD ŞTİ, Medilife Sağlık Hizmetleri Ticaret Limited Şirketi, Özel İstanbul Şafak Sağlık Hizmetleri ve Ticaret Anonim Şirketi, Refik Arslan Sağlık Hizmetleri ve Ticaret Anonim Şirketi, Reyap Sağlık Hizmetleri Anonim Şirketi, Yonca Sağlık Hizmetleri Limited Şirketi, Medisense Sağlık Hizmetleri Şirketi ile GMZ Sağlık Hizmetleri İnş. ve Tur. Ltd. Şti.

7- Çeteden soruşturma savcısına ölüm tehdidi 

Soruşturmayı yürüten Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Savcısı Y.E makamında ölümle tehdit edildi. Savcı Y.E. ile 30 Ağustos'ta önce telefonla sonra da makamında görüşen avukat A.A, bazı şüphelilerin tahliyelerini gerçekleştirmezse savcıya yönelik suikast yapılacağı, ailesine zarar verilebileceği tehdidinde bulundu. Olaya ilişkin gözaltına alınan 8 şüpheliden 5’i tutuklandı, 3’ü adli kontrolle serbest bırakıldı.