05 Aralık 2025, Cuma
Haber Giriş: 24.07.2025 18:18 | Son Güncelleme: 24.07.2025 18:31

Adalet Bakanı Tunç: Savunmanın yapılacağı yerler sokaklar değil, mahkemelerdir

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, son dönemdeki bazı soruşturmalar üzerinden yargıya yöneltilen eleştirilere yanıt verdi. Tunç, "Savunmanın yapılacağı yerler sokaklar veya meydanlar değil, mahkemelerdir. Herkes savunmasını yapar; deliller, iddianameler ortaya çıktığında herkes neyin ne olduğunu görür" dedi
Adalet Bakanı Tunç: Savunmanın yapılacağı yerler sokaklar değil, mahkemelerdir
A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Savunmanın yapılacağı yerler sokaklar veya meydanlar değil, mahkemelerdir. Herkes kendi savunmasını yapar ve zaten şeffaftır; deliller, iddianameler ortaya çıktığında herkes neyin ne olduğunu görür." dedi. AK Parti Adana İl Başkanlığı ziyaretinde konuşan Tunç, yargının milli irade ve hukukun yanında olması gerektiğini vurgulayarak, "Bugün Türk yargısıyla, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığıyla ilgili birtakım eleştirilerde bulunanlar, işte yabancı kuruluşların Türkiye'yi karalamak için oluşturduğu listelerde 'Hukuk güvenliğinde ta şuralarda gerilerdeyiz' diyerek kara propaganda yapanlar, Türk yargısının geçmişten bugüne nereye geldiğini aslında hazmedemeyenler, demokrasiyi hazmedemeyenler." değerlendirmesinde bulundu.

"Masumiyet karinesi var, hiç kimse peşinen suçlu ilan edilmiyor"

Bakan Tunç, son dönemdeki bazı soruşturmalar üzerinden Türk yargısına yönelik eleştirilere değinerek, şöyle konuştu: "Yargımız, 25 bin hakim ve savcımız gece gündüz çalışıyorlar. Verdikleri kararlar içerisinde hatalı kararlar olabilir ama onu düzeltme imkanı yine yargı içerisinde var. İstinafı var, temyizi var ama günlük bazı soruşturmalardan yola çıkarak, özellikle dosyanın içeriğiyle ilgili hiç bilgi sahibi olmadan bu soruşturmaları 'siyasi soruşturmaymış' gibi okuma, algı çalışması yaparak hakim ve savcılarımızı karalamak, onları tehdit etmek hukuk devletinde olacak şeyler değil. Eğer bir iddia karşısında cumhuriyet savcısı bir soru soruyorsa sen delillerini savcılığa ve mahkemeye sunarsın, kendini savunursun. Masumiyet karinesi var. Hiç kimse peşinen elbette ki suçlu ilan edilmiyor ama siz dosyanın içeriğini bilmeden sadece yargıyı etkilemeye ve vatandaşlarımıza yönelik yargı mensuplarıyla ilgili olarak karalama yaparsanız, bu hukuk devletinde olmaz. O nedenle savunmanın yapılacağı yerler sokaklar veya meydanlar değil, mahkemelerdir. Herkes kendi savunmasını yapar ve zaten şeffaftır; deliller, iddianameler ortaya çıktığında herkes neyin ne olduğunu görür. Sabırla, körü körüne sahip çıkmak değil. Eğer o suçlamalarla ilgili olarak varsa deliliniz, onları ortaya koyarsınız.

"Yargı vesayetçi ruhtan arındıkça, demokratik hukuk devleti ilkesine daha çok yaklaştı"

Özellikle bazı televizyon ve YouTube kanallarında ya da hala köşe yazılarına devam eden, 27 Mayıs'ı da 12 Eylül'ü de 28 Şubat'ı da hatırlayan ve 15 Temmuz'u da yaşamış olan bazı gazetecilerin hala 'Geçmişte yargı çok bağımsızdı. Her şey güllük gülistanlıktı ama şimdi bağımsız değil' şeklindeki yazılarını gördükçe, tabii onlardaki o düşüncelerini paylaşmak mümkün değil. Biz yargımızın en doğru kararları vereceğine yürekten inanıyoruz. 15 Temmuz'da çok büyük sınav verdiler. Tabii ki yargı da vesayetçi ruhtan arındıkça, 'Demokratik Hukuk Devleti' ilkesine daha çok yaklaşmış oldu. Dolayısıyla 17-25 Aralık ve 15 Temmuz süreçleri diğer kurumlarımızda olduğu gibi yargıda da bir 'arınma' ve 'temizlik' sürecini ortaya çıkardı ve bu da hukuk devletinin güçlenmesine neden oldu."

Yeni anayasa çalışmaları

Bugüne kadar yapılan anayasa reformlarını anımsatan Adalet Bakanı Tunç, şöyle konuştu: "Anayasa'mızdaki bu vesayetçi ruhu ortadan kaldırmaya yönelik çabalarımız küçümsenemeyecek derecede yüksek ama Anayasa'nın darbeciler tarafından yazılmış olması bile tek başına değişiklik için yeter sebep. Artık Türkiye Yüzyılı'na başladık, Türkiye Yüzyılı'nı inşa edeceğiz. Demokratik, sivil, katılımcı, temel hak ve özgürlükleri öne alan, toplumun her kesiminin kendisini içinde bulduğu toplum sözleşmesini yapmak durumundayız. Tabii bunun için uzlaşma gerekir. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde partilerin bu konuda uzlaşması önemli. Siyasi partilerin her birine sorduğumuz zaman hepsi yeni, demokratik bir anayasa istiyor."

Tunç, sözlerini şöyle sürdürdü: "Seçimlere 3 yıl gibi bir zaman var. Eğer bir uzlaşma zemini sağlanırsa, partiler, vesayetçi ve darbeci anlayışın yazdırdığı bir anayasa yerine milletin temsilcileri tarafından yazılan ve millet tarafından onaylanan bir anayasa noktasında mutabık kalırsa, bu milletimiz ve ülkemizin menfaatine olacak. Bu noktada destek veren siyasileri de milletimiz takdir edecektir. Bu konuda inşallah başarılı olunur. Bütün temennimiz bu."

Kaynak: AA