27 Kasım 2024, Çarşamba Gazete Oksijen
Haber Giriş: 28.08.2024 23:17 | Son Güncelleme: 28.08.2024 23:29

Can Atalay oturumu için 'Meclis'e yakışmadı' diyen Numan Kurtulmuş Ahmet Şık'ı suçladı

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Can Atalay oturumunda kürsüde konuşurken AK Partili Alpay Özalan'ın saldırısına uğrayan Ahmet Şık'ı suçladı. Kurtulmuş, katıldığı canlı yayında "Bir milletvekilinin kötü ve kirli bir dille hakaret etmesi kabul edilemez" ifadelerini kullandı
Can Atalay oturumu için 'Meclis'e yakışmadı' diyen Numan Kurtulmuş Ahmet Şık'ı suçladı

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş, AK Partili Meclis İdare Amiri Alpay Özalan'ın TİP'li Ahmet Şık'a saldırması sonrası yaşanan kavgaya ilişkin konuştu. "Meclis'e yakışmadı" diyen Kurtulmuş, Ahmet Şık'ı suçlayarak "Bir milletvekilinin kötü ve kirli bir dille hakaret etmesi kabul edilemez" ifadesini kullandı.

Meclis Başkanı ayrıca, CHP'nin Can Atalay için yeniden olağanüstü toplantı çağrısına ilişkin de "Bana gelen bir toplantı talebi yok" diye konuştu.

TBMM Başkanı Kurtulmuş, Habertürk TV yayınına katılarak gündeme ilişkin şu açıklamaları yaptı:

(Filistin Yönetimi lideri Mahmud Abbas'ın Türkiye ziyareti) Hem Türkiye tarihi için hem de TBMM tarihi için Mahmut Abbas'ın gelip burada konuşma yaptığı gün fevkalede önemli bir gündür. Tabii bu kolay olmadı. Epey bir hazırlık dönemi vardı. Netanyahu'nun konuşacağı haberini aldım, bendeniz 12 gün evvel Sayın Abbas'a resmi davet yazısını yazdım. Düşüncemiz aynı gün konuşturmaktı. Ama onun sağlık sebepleri nedeniyle o gün buraya gelmesi mümkün olmadı.

Haniye de Meclis'te konuşma yapacaktı

  • Planladığımız şuydu, Sayın Abbas, Devlet Başkanı olduğu için buraya gelecek, aynı gün Heniyye de Sayın Cumhurbaşkanımız da gelecekti, locadan toplantıyı izleyecekti. Bunları Sayın Cumhurbaşkanımızla istişare ettik. Hatta Sayın Haniye'yi bu salonda Gazze'de olanları anlatması için davet edecektik. Fakat planlamalarımızdan 5-6 saat sonra Haniye'nin şehadet haberi geldi.
  • (Olaylı Can Atalay oturumu) 16 Ağustos'ta yaşadığımız o şeyi hiç yaşamamayı arzu ederdim. Hepimizi utandıran, hiçbir şekilde kabul edilmeyecek... Önce bir milletvekili kalkıp, maalesef hem de başka bir arkadaşın yerine konuşma sırası alarak, tamamıyla provoke ederek, çok kötü bir üslupla, çok yıkıcı bir dille, kirli bir dille parlamentoyu tahrik etti. Ve ondan sonra ortaya çıkan o görüntüler, vurmalar, küfürler... Bir milletvekili durduk yerde dile alınmayacak hakaretlerde Meclis'in büyük çoğunluğunu oluşturan partinin milletvekillerine hakaret etmesi asla kabul edilemez. Ondan sonraki görüntüler de kabul edilemez. Bu Türkiye'ye, TBMM'ye yakışmadı.
  • Siyaset bir mücadele alanıdır. Fikirlerinizle mücadele edersiniz. En aykırı fikirleri, en sert üsluplarla oturur tartışırsınız. Ama bir insan ne konuşuyorsa o odur... O eski dönemleri hatırlıyoruz. ne kadar birbirlerine ağır laflar söylemişler. Ama ironi çinide, mizahın unsurlarını da kullanarak. Bu da siyasetti. Ama bu siyaset değil. Yani bu kadar ağır hakaretlerin , küfürlerin, insanları değersizleştirmenin anlamı yok. 
  • (İkinci Can Atalay oturumu çağrısı) Herhangi bir şekilde benim önüme gelen olağanüstü toplantı talebi yoktur. Enis Berberoğlu ve Gergerlioğlu davaları, geçtiğimiz dönemlerde olan davalar. Birisinde 14. Ceza Mahkemesi ötekinde Kocaeli Ağır Ceza Mahkemesi, onların verdiği hapis cezası Yargıtay tarafından onanmış, sonra Mecliste okunmuş, milletvekillikleri düşürülmüş, ondan sonra Anayasa Mahkemesine gitmişler, mahkeme demiş ki bu bir hak ihlalidir , yerel mahkemeye göndermiş, yerel mahkeme demiş ki tamam bu hak ihlalidir. Mahkeme kararı Mecliste okunmuş ve tekrar milletvekilliklerine kavuşmuşlar. Burada meselenin ilk kısmında mahkeme kararını vermiş, bakın şu haksızlığı kimsenin yapmaması lazım, tekrar Anayasa Mahkemesine gidilir ve Anayasa Mahkemesinde ikinci bir şekilde hak ihlali kararı gelirse diye mahkemenin kararı bize Yargıtay tarafından gelmiş olmasına rağmen biz bir müddet Anayasa Mahkemesinin vereceği ikinci kararı bekledik ki iki işlem yapılmamış olsun diye. Ama yerel mahkeme kendi kararında diretti ve biz anayasanın ilgili hükmü gereğince bize gelen kesinleşmiş yargı kararını okumak durumundaydık ve onu okuduk böylece milletvekilliği sonlanmış oldu.