Çanakkale'de Bayramiç, Hacıbekirler köyü mevkiinde açılması planlanan Cengiz Holding'in (Truva Bakır Maden İşletmeleri A.Ş.) 'Halilağa Bakır Ocağı Kapasite Artışı, Cevher Zenginleştirme Tesisi ve Atık Depolama Tesisi 2009/7' projesi ile Lapseki ilçesi, Şahinli köyü mevkiinde açılmak istenen Nurol Holding'in (TÜMAD Madencilik A.Ş.) “Altın Gümüş Madeni Ocağı Kapasite Artışı Projesi'' ile ilgili ÇED olumlu kararlarının iptali talebiyle açılan davalarda karar çıktı.
Söz konusu projelerle ilgili yargıya başvuran Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, Çan Çevre Derneği, Lapseki Çevre Koruma Üretim ve Dayanışma Derneği, Ayvalık Tabiat Derneği, Ege ve Marmara Çevreci Belediyeler Birliği ve Bireysel Davacılar imzasıyla yapılan açıklamada, Çanakkale İdare Mahkemesi'nin iki davada da ÇED olumlu kararının iptali talebini reddettiği duyuruldu.
"İki davada da mahkeme oy birliği ile karar veremedi"
Açıklamada, "Bu kararlarla holdinglerin çıkarları için, Kazdağları’nda yaşayan insanların, kurdun, kuşun, sincabın, karacanın ve daha nice canlının yaşamı bir kez daha hiçe sayılmıştır. Her iki karar için de çok üzgün ve öfkeliyiz. Her iki kararda da mahkeme oy birliği ile karar verememiştir. Her iki davada da üç kişilik heyette birer hakim ret oyu vermiştir. Aleyhimize oy kullanan hakimlerin bilimi, doğruları, hak ve hukuku gözetmedikleri aşikardır" denildi.
"Endişemiz haklı çıktı"
Halilağa Projesi’nin 2021 tarihli ilk ÇED raporunun, bilirkişi heyetinin davacılardan yana olan raporları doğrultusunda iptal edildiği belirtilen açıklamada şu ifadeler yer aldı: "Şirket 2009/7 sayılı genelge uyarınca yeniden ÇED raporu düzenlemişti ve ikinci davamızı da açmıştık. İkinci davamızda da bilirkişi raporu lehimize gelmişti. Bu kez de kazanacaktık. Ancak mahkeme heyeti yürütmeyi durdurma talebimizi reddetmiş ve bu durum bizi mahkemenin seyri hakkında endişeye sevk etmişti. Endişemiz haklı çıktı ve Mahkeme heyetinin iki üyesi, olumlu bilirkişi raporuna rağmen, raporu görmezden gelerek, davacıların haklı beyanlarına ve bilimsel gerçeklere gözlerini ve kulaklarını tıkayarak, şirket lehine karar vermiştir.
TÜMAD Projesi’nde her ne kadar bilirkişi heyetinin bazı üyelerinin görüşleri doğrultusunda bilirkişi raporu aleyhimize gelse de, bilimsel dava dilekçemiz ve güçlü savunmamız ile tarafsız bir mahkeme heyeti ile davayı kazanmış olmamız gerekirdi. Ancak bu davada da heyet üyesi iki hakim şirketten yana karar vermiştir. Ne yazık ki ülkemizde hukukun geldiği nokta her iki dava sonucundan da görülmektedir. Bağımsız ve özgür bir yargı sistemi yoktur. Yargı sistemimizin içindeki bazı unsurlar duruşlarını, bilime, hak ve hukuka göre değil, güç ve iktidar ilişkilerine göre belirlemektedirler. Oysa adalet ve bağımsız yargı herkese lazımdır."
"İliç’te yaşadığımız maden felaketini unutmadık"
Her iki kararın da temyiz edileceği ve iptali için Danıştay’a başvuru yapılacağı duyurulan açıklamada şöyle denildi: "Erzincan İliç’te yaşadığımız maden felaketini unutmadık. Milyonlarca ton zehir koca bir coğrafyaya yayıldı, 9 işçi bu zehrin altında kalarak yaşamını yitirdi. Fırat nehri havzası zehirlendi, yöre onlarca yıl bitmeyecek kanser vakalarıyla ve hastalıklarla yüzleşmek zorunda. Biliyoruz ki önlem alınmaz ise bu projelerle aynı felaket Kazdağları’nda da yaşanacak. Kazdağları’nın, ormanlarımızın, tarım alanlarının, su varlıklarımızın, binlerce canlının yok edilmesine, yöre halkının mağdur edilmesine, havamızın, suyumuzun toprağımızın, kirletilmesine izin vermeyeceğiz.
Her koşulda mücadelemize devam edeceğiz. Adaletsizlik varsa mücadele ve savunma da vardır. Kirazlı’da 2019’da altın madeni şirketi Alamos Gold’u nasıl kovduysak, Cengiz Holding’e, Nurol Holding’e ve diğer şirketlere ve bu hukuk dışı izin ve ruhsatları veren kurumlara karşı da mücadelemizi sürdüreceğiz.
Doğayı katletme hazırlığı içinde olanlar karşılarında Kazdağları halkını bulacaklardır. Ormanlarımızı, köylerimizi, karacalarımızı, kuşlarımızı sonuna kadar savunacağız."