Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Gezi olaylarında bir ay boyunca Taksim'de kamp kuranların hiçbirini Filistin'de ve Lübnan'da göremedik, göremiyoruz. Sustular, sindiler, korktular. İsrail'i desteklemek uğruna savunageldikleri tüm değerleri ayaklarının altında ezdiler." dedi. Şişli'deki bir otelde düzenlenen İstanbul Muhtarlar Buluşması'nda konuşan Erdoğan, Suriye'de 13 yıl önce başlayan ve 1 milyon insanın hayatına mal olan ihtilafa henüz çözüm bulunmadığını, Ukrayna-Rusya arasındaki kanlı savaşın şubat ayında 4. yılına ulaşacağını aktardı.
"Sustular, sindiler, korktular"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir diğer komşu Irak'ın halen terör belasıyla mücadele ettiğine, birçok Avrupa ülkesinde Müslüman ve yabancı düşmanı ırkçı partilerin ya tek başlarına iktidara yürüdüğüne ya da iktidar ortağı olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti: "Son bir yıldır Gazze'de süren, geçen ay Lübnan'a sıçrayan katliamları anlatmakla artık kelimeler çaresiz kalıyor. Çoğu çocuk ve kadın 50 bin masum insan tüm dünyanın gözleri önünde katledildi. 100 bini aşkın yaralı var. Gazze'de yaklaşık 2 milyon, Lübnan'da 1 milyondan fazla insan evini, barkını, yıllardır yaşadığı toprakları terk etmek zorunda bırakıldı. Netanyahu denilen gözü dönmüş bir caninin elinde Amerika'sı, Avrupa'sı, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi adeta oyuncak olmuş durumda. 20 bin çocuk öldü. Bir tanesi çıkıp 'bu alçaklıktır' diyemedi. On binlerce kadın öldü, kadın hakları kuruluşlarının gıkı dahi çıkmadı. 175 gazeteci öldü, uluslararası medyanın umurunda dahi olmadı. Gezi olaylarında bir ay boyunca Taksim'de kamp kuranların hiçbirini Filistin'de ve Lübnan'da göremedik, göremiyoruz. Sustular, sindiler, korktular. İsrail'i desteklemek uğruna savunageldikleri tüm değerleri ayaklarının altında ezdiler. İsrail'in sırtını sıvazlamak, işlediği kalleşçe siyasi cinayetler sonrasında İsrail hükümetini alkışlamak dışında hiçbir şey yapmadılar. Şunu akıl ve vicdan sahibi herkes görüyor." "50 bin masumun katlinin sorumlusu, elbette İsrail'in hukuk tanımaz işgal güçleridir. Ama son bir İsrail hükümetine koşulsuz destek verenler, silah ve mühimmat gönderenler de bu katliama alenen ortaktırlar." diyen Erdoğan, Gazzeli, Batı Şerialı ve Lübnanlı çocukların ahının Siyonistler kadar onlara kol kanat gerenlerin de peşini bırakmayacağını söyledi.
"Yahya Sinvar'a Allah'tan rahmet diliyorum"
Erdoğan, bu gerçeği tüm dünyada korkusuzca haykıran tek ülkenin Türkiye olduğunu vurgulayarak, "Merhum Mehmet Akif'in mısralarında anlamını bulan o yüce ruha sıkı sıkıya sahip çıkıyoruz. Bu asil milletin şerefli bir evladı ve Türkiye Cumhurbaşkanı olarak şunu büyük bir gururla ifade etmek isterim: Zulmü alkışlamadık, zalime asla boyun eğmedik. Birilerinin keyfi için kardeşlerimize sırtımızı dönmedik. Hakkı tutup kaldırmak için İslam aleminde ve tüm dünyada öne atılan daima biz olduk. Filistin halkına, Gazzeli çocuklara canları pahasına topraklarını savunan Filistinlilere insanlık ve kardeşlik vazifemizi hakkıyla yerine getirmeye çalıştık" diye konuştu. Türkiye olarak "zalimin hasmı, mazlumun da hamisi" olduklarını herkesin bilmesini isteyen Erdoğan, soykırım şebekesine karşı yürüttükleri haysiyet ve özgürlük mücadelesinde Filistin halkının tüm imkanlarıyla yanında olduklarını kaydetti. Sadece örnek mücadeleleriyle değil şehadetleriyle de destanlaşan Filistin direnişinin tüm önderlerini, tüm mensuplarını, Gazze topraklarını mübarek kanlarıyla sulayan tüm kahramanları bugün bir kez daha tazimle selamladığını ifade eden Erdoğan, "Filistin'in seçilmiş, son başbakanı İsmail Heniyye kardeşimden sonra geçtiğimiz günlerde şehit düşen Hamas Lideri Yahya Sinvar'a da Allah'tan rahmet diliyorum. Rabbimizin şu müjdesine tüm kalbimizle inanıyoruz: 'Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Bilakis onlar diridirler. Rableri katında Allah'ın lütfundan kendilerine verdiği nimetlerin sevincini yaşayarak rızıklandırırlar.' Allah katında mertebelerin en yükseğine erişmiş Filistin'in tüm şehitlerini, tüm şehitlerimizi rahmetle yad ediyorum" ifadelerine yer verdi.
"Onlar rakı masalarında geyik muhabbeti çevirirken..."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgenin günden güne yangın yerine döndüğü, jeopolitiğin kendilerini dört bir yandan sıkıştırdığı bu kırılma anında, Türkiye'yi tarihin doğru tarafında tutmanın gayretinde olduklarını dile getirerek, şunları belirtti: "Bir defa şunu çok net söylemek istiyorum: Bizim temel politikamız ülkemizin bekasını korumak, 85 milyonun huzur, esenlik ve güvenliğini en üst düzeyde temin etmektir. Vatanımıza kasteden kim olursa olsun gözünün yaşına bakmayız. Ne 782 bin kilometrekare vatan toprakları üzerinde ne de Misak-ı Milli coğrafyası üzerinde ameliyat yapılmasına müsaade etmeyiz. Bakınız, biz İsrail yayılmacılığına dikkati çektikçe önlerine konulan onca delile rağmen ana muhalefetin başını çektiği kimi çevreler bizi olayları abartmakla itham ediyor. Siyonizm tehlikesini her dile getirdiğimizde İsrailli yöneticilerin gösterdiği haritalara bakmak yerine bunun iç politikayla ilgili olduğunu söylemekten utanmıyorlar. İsrail'den daha fazla İsrailcilik yapan, İsrailli yetkililer susarken onlar adına konuşan, onlar adına canhıraş bir şekilde İsrail'i savunan tabiri caizse mankurtlaşmış bir zihniyetle karşı karşıyayız. Oysa bizim siyaset tarzımızda mesele Türkiye olunca, mesele Türkiye'nin menfaatleri olunca iç politika, dış politika diye bir ayrım söz konusu değildir. Muhalefetin gevşekliği, rahatlığı, umursamazlığı bizi alakadar etmez. Onlar affınıza sığınarak söylüyorum rakı masalarında geyik muhabbeti çevirirken, biz bölgemizdeki ateşi söndürmenin mücadelesini veriyoruz. Onlar belediyeleri arpalığa dönüştürmenin kavgasına tutuşmuşken biz bölgemizdeki tehlikelerden ülkemizi nasıl uzakta tutarız, bunun hesabını yapıyoruz."
"Farklı etnik kimlikleri, inançları, görüşleri, çatışma veya ayrılık unsuru olarak görmedik"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bekamızı sağlamak için yalnız savunma sanayimizi değil, milletimiz ve millet bağımızı daha da güçlendirmenin çabasındayız. 22 yıl boyunca ortaya koyduğumuz irade gayet açıktır. Biz hiçbir zaman farklı etnik kimlikleri, inançları, siyasi görüşleri, kültürel aidiyetleri çatışma veya ayrılık unsuru olarak görmedik" değerlendirmesini yaptı. 85 milyonun tamamını Türk milletinin ayrılmaz parçası olarak gördüklerinin vurgulayan Erdoğan, her fırsatta tek millet, tek bayrak, tek vatan ve tek devlet dediklerini söyledi. Erdoğan, bu topraklarda bir arada, barış içinde, kardeşçe yaşama iradelerinin ve milli mutabakatın timsali olan İstiklal Marşı'nın etrafında 85 milyonu buluşturmak, milletin tüm fertlerini aynı ortak idealler etrafında kenetlendirmek için 22 yıldır mücadele halinde olduklarını kaydetti.
"Tüm siyasi partilerimizi kardeşlik seferberliğimize katkı sunmaya davet ediyoruz"
Bugün de ayrılıkları değil, müşterekleri büyütmek istediklerini söyleyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Tüm siyasi partilerimizi kutuplaştırmayı körüklemek yerine, kardeşlik seferberliğimize katkı sunmaya davet ediyoruz. Hep söylüyorum. Mesele karanlığa yumruk sallamak değil, Türkiye'nin aydınlık geleceği için bir fener olabilmektir. Ülkemizin sorunları, sıkıntıları ve bunlara dair çözüm önerileri noktasında hepimiz aynı düşünmek zorunda değiliz ama meseleleri konuşmak için aynı zeminde buluşmak durumundayız. Sadece istemezük diyerek, sadece eleştirerek bir yere varılamayacağını herkesin görmesi gerektiğine inanıyoruz. Kuru hamaset yapmanın da öfke diline sarılmanın da doğmamış çocuğa don biçmenin de muhalefet dahil kimseye bir faydası dokunmaz. İç cephemizin güçlendirilmesine dönük attığımız adımlarda muhalefet de bizim kadar, Cumhur İttifakı kadar istekli olmalı, takoz koymak yerine bu çabalara samimiyetle sahip çıkmalı ve yapıcı katkıda bulunmalıdır."
Kaynak: AA