14 Mayıs 2025, Çarşamba Gazete Oksijen
Abone Ol Giriş yap
Haber Giriş: 23.04.2025 08:25 | Son Güncelleme: 23.04.2025 08:56

Her 10 çocuktan biri yeni giysiye ulaşamıyor: Yoksulluk artık bir kısır döngü

Derin Yoksulluk Ağı’nın 234 çocukla yaptığı araştırmaya göre, her iki çocuktan biri yeterli iç çamaşırına, dört çocuktan üçü ayakkabıya erişemiyor. Giysi eksikliği, çocukların eğitime katılımını ve sosyal hayata dahil olma hakkını da engelliyor
Fotoğraf: Depo Photos
Fotoğraf: Depo Photos
A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

Cumhuriyet’in haberine göre, Türkiye'de çocuk yoksulluğunun görünmeyen bir boyutu daha gün yüzüne çıktı: giyim güvensizliği. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Derin Yoksulluk Ağı’nın (DYA) verileri, milyonlarca çocuğun yalnızca gıdaya ya da barınmaya değil, temel bir hak olan giysiye erişimde de ciddi sorunlar yaşadığını ortaya koyuyor.

Giysisizlik, yoksulluğun en görünür hali 

TÜİK’in 2024 verilerine göre, Türkiye'de 15 yaş altı çocukların %9,2’si yeni giysiye, %9,4’ü ise iki çift düzgün ayakkabıya sahip olamıyor. Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’nın (TEPAV) raporu ise ülkedeki yoksul çocuk sayısının 9 milyon 590 bine ulaştığını ortaya koyuyor. Bu sayı, Türkiye’yi OECD ülkeleri arasında çocuk yoksulluğunda ikinci sıraya yerleştiriyor.

Derin Yoksulluk Ağı, TÜİK verilerini sahada somutlaştırmak amacıyla, İstanbul’da çoğunluğu asgari ücretle geçinmeye çalışan ya da sosyal yardımlarla hayatta kalmaya çalışan 90 hanede yaşayan 0–18 yaş arası 234 çocukla görüşme yaptı.

Sonuçlar çarpıcı:

  • 129 çocuk yeterli iç çamaşırına sahip değil.
  • 158 çocuk pantolonsuz, 148 çocuk tişörtsüz.
  • 192 çocuğun düzgün bir çift ayakkabısı yok

Utanç, dışlanma, eğitimden kopuş 

Araştırma, yalnızca fiziksel eksiklikleri değil, çocukların duygusal ve sosyal dünyalarındaki kırılmaları da ortaya koyuyor. Giysi eksikliği yüzünden okuldan uzaklaşan, sosyal etkinliklere katılamayan çocuklar, zamanla özgüven kaybı ve eğitimden kopma riskiyle karşı karşıya kalıyor.

DYA Kurucusu Hacer Foggo, yaşanan dramın ciddiyetine dikkat çekerek, 23 Nisan etkinliği için beyaz gömlek alamayan bir annenin yardım çağrısını aktarıyor. Foggo, “Okul etkinliklerine kıyafet yetersizliği nedeniyle katılamayan çocukların oranı %18,7. Bu oranlar, giysisi olmayan çocukların gözyaşlarıdır,” diyor.

'Kızım giyemediği için okula gitmek istemiyor' 

Araştırmaya katılan aileler, giyim ihtiyaçlarının artık bir lüks haline geldiğini ifade ediyor. İşte bazı çarpıcı ifadeler:

“İki kız çocuğum var. Kiradayım, tek başıma mücadele ediyorum. Günlük sadece ne pişirebiliriz diye düşünüyorum. Kıyafet almak hayal oldu.”

“Ayakkabım yoktu, ablamın kadın terliğini giyip çıktım. Mahallede utanıyorum artık.”

“Çocuklarımın beden ölçülerini bilmiyorum. Yıllardır yeni bir kıyafet almadım. Genelde çöpten ya da bağışlardan giyiniyoruz.”

“Kızım ergenliğe girdi. Kıyafeti olmadığı için bazı günler okula gitmek istemiyor. Pazardan ikinci el bulabilirsem, bütçeme yetiyorsa almaya çalışıyorum.”

'Bu nesiller boyu süren bir kısır döngü' 

Araştırma sonuçları, çocukların sadece bugünle değil, gelecekleriyle de borçlu doğduklarını gösteriyor. Eğitimden kopuş, sosyal dışlanma, çocuk işçiliği ve erken evlilik gibi riskler, giyinme hakkının ötesine geçen daha derin sorunlara işaret ediyor. DYA’nın vurguladığı gibi:

“Bu yalnızca bir kuşağın sorunu değil. Yoksulluk artık nesilden nesile aktarılan bir kısır döngü.”