Devlet Bahçeli, sosyal medya hesabından, Gezi Parkı davası kapsamında hüküm giyen Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesi ve TBMM Genel Kurulunda Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin Atalay hakkındaki yazısının okunması sırasında yaşananlara ilişkin paylaşım yaptı. Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesini "adalet yerini bulmuştur" ifadeleriyle değerlendiren Bahçeli, şunları kaydetti:
- Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Hukukun üstünlüğü herkes için bağlayıcıdır. Hiç kimsenin suç işleme özgürlüğü, suçluyu koruma imtiyazı veya bir yargı kararını darbe iddiasıyla yok sayma hakkı olamaz.
- Demokrasiye, milli huzur ve güvenliğimize darbeye tevessül eden Anayasa Mahkemesidir. Milli iradenin tecelligahı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi, Anayasa Mahkemesi'nin medya gücünü arkasına alarak ilerlettiği vesayetçi, art niyetli, peşin hükümlü, siyasi hüviyetli sakat ve sancılı tutumunu reddetmiş, Anayasa'nın 84'üncü maddesinin ikinci fıkrası çerçevesinde kesinleşmiş mahkeme kararının gereğini yapmıştır.
"Türkiye'nin anarşiye ve sokak diline teslimiyeti ham bir hayal"
TBMM Başkanvekili Bekir Bozdağ'ı cesur, dirayetli ve tavizsiz yönetiminden dolayı tebrik eden Bahçeli, Gazi Meclisin saygınlığını muhafaza ve müdafaa gayreti nedeniyle de Bozdağ'a teşekkürlerini iletti. Bahçeli, paylaşımında şu ifadeleri kullandı:
- Başkanlık kürsüsü önüne toplanan, sıra kapaklarına vuran, Meclisimizi yuhalayarak kendileriyle müsemma olan nefret ve şiddet gösterisine heveslenenler kınanmaya müstahak demokrasi cellatlarıdır. Millet iradesi demokrasi ve hukuk namusuna sahip çıkmıştır.
- Şerafettin Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşmesinin hitamında yeni bir Gezi provokasyonu telaffuz edenler gaflettedir. Sokağı ve kanunsuz direnişi adres gösterenler, dahası ülkemiz aleyhine her türlü pozisyonun alınmasından bahsedenler husumet figüranlarıdır.
- Hiç kimse bedeli ve sonuçları çok ağır olacak bir yanlışın faili olmamalıdır. Türkiye'nin anarşiye ve sokak diline teslimiyeti sadece ham bir hayaldir. Demokrasiye ve hukuka saygı herkesin, hepimizin temel sorumluluğudur. Şuur kaybının pençesinde bu sorumluluğun hilafına hareket edenleri ne tarih ne de millet affetmeyecektir.