19 Aralık 2024, Perşembe Gazete Oksijen
Haber Giriş: 12.03.2021 06:00 | Son Güncelleme: 16.02.2022 15:14

Dolandırıcılık sanatı

Büyük rakamların döndüğü resim sahtekarlığını, Netflix’in belgeseli yeniden gündeme taşıdı. Dünyadaki kadar yaygın olmasa da Türkiye’de de sahte tablolar elden ele dolaşıyor
Dolandırıcılık sanatı

Türkiye’de tablosu sahte çıkan susuyor, itibar kaybı istemiyor

Ülkemizde son yıllarda iyiden iyiye ilgi gören sanat piyasasında sahtecilik, 1980’li yıllardan sonra başladı. Sahte tablo riskine en açık ressam Fikret Mualla.... Koleksiyonerler, sahte eser aldıklarında susmayı tercih ediyor. İyi bir taklit 10 bin liraya yaptırılıyor, 10 katına alıcı buluyor. Netflix’te dikkat çeken “Made You Look: A True Story About Fake Art” adlı bir belgesel yayınlanıyor. Belgeselde New York’un en eski sanat galerilerinden Knoedler & Company’nin merkezinde olduğu sahte resim vurgunu anlatılıyor. Önce FBI soruşturmasına tabi tutulan daha sonra yargı süreci başlayan yolsuzluğun faturası ise 80.3 milyon dolar. Sotheby’s’in Yönetim Kurulu Başkanı Domenico de Sole’nin bile 10 milyon dolarlık kandırıldığı bu hikaye; “Dünyada artan resim sahtekarlığı, Türkiye’de de yaşanıyor mu?” sorusunu akla getiriyor.

Türkiye’de sanat pazarı bir dönem 250 milyon dolardı

Türkiye’de sanat piasası, 2010’larda altın çağını yaşadı. Çeşitli rakamlar telaffuz edilse de, dolar kurunun nispeten düşük olduğu, Türk lirasının ise güçlü olduğu 2008-2010 döneminde 250-300 milyon dolarlık hacme ulaştı. Oksijen’in konuştuğu güvenilir kaynaklar, TL’nin sonraki yollarda değer kaybetmesi ile bu hacmin 50 milyon dolarlara gerilediğini ifade ettiler. TÜİK verilerine göre de  2011-2015 arasında yurt dışından 223 milyon dolarlık eser ithal edildi. Sahte eser piyasası ise  şöyle işliyor: Önce Türkiye’de çok satan vefat etmiş bir ressam seçiliyor. Onun dönemine ait tuval bulunuyor. Sonra o ressamın tekniğine ygun özgün bir tablo resmediliyor. Sonra bu sahte tabloya inanırlığı güçlü bir hikaye uyduruluyor ve piyasaya sunuluyor. 
Yahşi Baraz
Yahşi Baraz

Rus ve Gürcü ressamlara ürettiriliyor 

Türkiye’nin ilk galericilerinden Yahşi Baraz, sahteciliğin Türkiye’de de olduğunu, ancak yurtdışındaki kadar yaygın olmadığını söylüyor: “Türk resmi 1860’larda doğdu ve 1960’lara kadar neredeyse para etmedi. Resim tarihimiz yeni olduğu için sahtekarlık yurt dışındaki kadar gelişmedi. Ayrıca bu iş kolay bir iş değil. Türk ressamlar sahtekarlık yapamaz, çünkü temel resim bilgisi yeterli değil. Bu yüzden özellikle Gürcistan, Rusya ya da Polonya’dan temel resim eğitimi almış kişilere yaptırılıyor sahtecilik. Tablo 10 bin liraya mal olurken, satış fiyatı 100 bin liraya ulaşıyor. Eğer iş rağbet görürse üretime devam ediliyor.”

Elde kalan tablo müzayede yoluyla tekrar satılıyor  

Bir tablonun sahte olduğu anlaşıldığında ne oluyor? Bu soruya Baraz, “Koleksiyoner aldığı yere iade ediyor ve parasını alıyor. Parasını alamazsa başka tablolarla değiştiriyor. Bazen de elinde kalıyor, değiştiremiyor. Sessiz kalarak sahte tabloyu elinde tutma ve birkaç yıl sonra müzayede yoluyla elinden çıkarma yolunu seçiyor. Müzayede kanalıyla satışlarda tablo sahibinin açıklanması zorunlu olmadığı için, ileride tablonun sahte olduğu ortaya çıksa bile geriye dönük işlem yapılmıyor. Yapılması için işin yargıya taşınması gerekir. Evet, susmak ve elden çıkarmak tercih ediliyor çünkü ifşa olursa kişinin itibarı zarar görüyor. Koleksiyonerlerin sahip olduğu tablolar içinde muhakkak sahte olanlar da vardır. Hatta haberleri bile olmayabilir” diyor.

Mahkeme sahteliciliğe hükmediyor, tablodan ressamın imzaları siliniyor 

Peki sahtekarlığı yargıya götüren yok mu? Var ama dava açanlar koleksiyonerler değil, ressamlar veya onların varisleri… Avukat Ünsal Piroğlu, Türkiye’de bu alanda görülen ilk davalardan birinin avukatı. Dava 1999’da açılıyor, ressam Hasan Vecihi Bereketoğlu’na ait olduğu iddia edilen “Barbunya Balıkları” ve “Peyzaj” adlı iki tablo müzayede şirketinde satışa sunuluyor. Bereketoğlu’nun mirasçısı Fatma Derin, sahte olduğunu iddia ederek hukuki süreci başlatıyor. Mahkeme eserlerin sahte olduğunu tescilliyor ve imzaların tablodan silinmesine hükmediyor.  Bir başka olay ise Şefik Bursalı’ya ait olduğu iddia edilen eserde yaşanıyor ve 2007 yılında açılan davada yine “sahte” sonucu çıkıyor. Ünsal Piroğlu, ilk davaların 1990’ların sonunda açıldığını söylüyor: “Bu işlerde yargı yolu tercih edilmez, sadece eser sahipleri ya da onların varisleri dava açar. Zaten davalar da en az 2-3 yıl sürdüğü için koleksiyonerler hukuk yolunu tercih etmiyor. Çünkü bir tablosunun sahte olduğu ortaya çıkarsa, tüm koleksiyonuna gölge düşer. Bu yüzden de koleksiyoner susar. Ayrıca itibarı da önemlidir, tabiri yerindeyse enayi yerine konmaktan korkar. Türkiye’de sahtecilik 1980 yılından sonra çıktı. Ama iyi sahtecilik için bile yetenek lazım. Sahte tuzağına düşmemek için kimden aldığını bileceksin. Kapalıçarşı’da yaygın olarak kullanılan bir söz vardır. Ne aldığını bilmiyorsan, kimden aldığını bileceksin.”
Mustafa Taviloğlu
Mustafa Taviloğlu

Taviloğlu: Benim de bir kez sahte aldığım oldu 

Türkiye’nin önemli koleksiyonerlerinden Mustafa Taviloğlu, “Satıcının ne sattığını, alıcının da ne aldığını bilmesi gerekir” diye anlatıyor: “Bildiğim, tanıdığım sanatçılar ve uzmanlarla çalışıyorum. Bir tablo alırken soruşturmanız, kökenini sormanız, çok önemli. Şüpheci yaklaşmalısınız ve sorgulamalısınız. Özellikle eski resimlerde kaynak önemlidir.” Taviloğlu, “Hiç sahte tablo aldınız mı?” sorumuzu şöyle yanıtlıyor: “Bir kere oldu. Yaklaşık 25 yıl önce Hoca Ali Rıza’nın olduğu söylenen bir tabloda yanıldım. Çok üzüldüm, böyle bir hatayı nasıl yaparım dedim. Sonra bir tanıdığım bana, ‘Çok bilen çok yanılır sözü doğru değildir. Çok bilen az yanılır. Dünyada yanılmayan yoktur’ dedi.”Taviloğlu, tabloyu daha sonra aldığı yere iade etmiş.
Raffi Portakal
Raffi Portakal

Raffi Portakal: İyi tablo almanın püf noktaları

Türkiye’nin en büyük müzayedecisi Portakal Sanat ve Kültür Evi’nin sahibi Raffi Portakal ise, iyi bir tablo almak ve pişman olmamak için dikkat edilmesi gerekenleri şöyle anlatıyor: “Eserin, sanatçının en iyi dönemine ait olması, boyutunun ne küçük, ne de çok büyük olmaması, eserin onarım geçirip geçirmediği, yani kondisyonu, satışa çıktığı dönem, ressamın popüler olması, eserin geçmişi, literatüre girmiş olması ve sergilerde yer alması değerini artırır. Ayrıca eğer eseri bir müze satıyorsa o zaman değeri çok daha artar. Ben bir koleksiyonerin 2 yılda 10 tablo almasından daha çok en sevdiği sanatçının en iyi eserini almasını tavsiye ederim. Aceleci olmasın ama mızmız da davranmasın.”
Bahse konu olan tablo
Bahse konu olan tablo

Faruk Cimok: Arkadaşım ‘Senin tablonu aldım’ dedi, baktım sahteymiş... 

Türk resminin önemli isimlerinden Faruk Cimok ise sahtecilikten yaka silkmiş durumda: “Geçenlerde Ayvalık’ta bir galeride resmimin satıldığını öğrendim. Sonra resmin fotoğrafına ulaştım ve benim olmadığını gördüm. Galeri sahibini uyardım. Ama bu başımdan geçen ilk olay değil. Yıllar önce bir tanıdığım, ‘Ankara’da senin bir tablonu aldım’ diyerek, tabloyu atölyeme getirdi. Ama resim bana ait değildi. Alan kişi çok üzüldü ve tabloyu bırakıp gitti. Ben de tablonun arkasına kocaman ‘sahte’ diye yazdım. Hala muhafaza ederim. Cimok, “Son dönemde koleksiyonerler, ressamla tanışarak, eserlerini bire bir inceleyerek satın almayı tercih ediyor. Daha sağlıklı olduğuna inanıyorlar” diyor.
Cengiz Akıncı
Cengiz Akıncı

Beymen, 90’larda sergi açarken sadece 13 Ayvazovski tablosu gerçek çıktı

Koleksiyoner ve aynı zamanda avukat olan Cengiz Akıncı, 70’ler, 80’ler ve 2000’lerde yeni sermaye gruplarının oluştuğunu; talep artınca da sahteciliğin bu dönemlerde yoğunlaştığını söylüyor. Akıncı, Ayvazovski tablolarıyla ilgili örnek de veriyor: “1990’lı yılların başında Beymen, Ayvazoski sergisi düzenlemeye karar verdi. Türkiye’nin en önemli koleksiyonerleri bu sergide yer alabilmek için sıraya girdi, 50 kadar eser için başvuruda bulunuldu. Beymen, Rusya’dan çok önemli bir uzman getirtti. Onun incelemesinde sadece 13 eserin gerçek Ayvazovski olduğu tespit edildi. Diğerlerine uzman onay vermedi ve sergi 13 eserle açıldı. Bugüne kadar yapılan müzayedelerde Ayvazovski’nin eseri diye 70-80 tablo satıldı. Hatta karşı komşumun duvarında bile sahte Ayvazovski var. Balyan ustanın torunlarının evinden çıktı diye satmışlar.”

İşte en çok sahte resim yapılan ressamlar

Türkiye’de en fazla sahte eseri bulunan ressamlar; Turan Erol, Cevat Dereli, Melek Celal Sofu, İbrahim Sofi, Hoca Ali Rıza ve Nazmi Ziya... Ancak Fikret Mualla listenin en başında. Sanatçının 15 bin eser yaptığı söyleniyor.  Arkadaşlarına, tanıdıklarına resim hediye ettiği, hatta esnafa borçlarını bile tablo yapıp vererek kapattığı biliniyor. Bu yüzden hakkında güvenilir bir katalog yok.

Tek tablodan iki tablo üretildi

Cevat Dereli’nin tablosu üzerinden yapılan sahtecilik, izlenen yöntem açısından örnek olarak gösterilebilir.  Sahtekarlar, ressamın ‘Balık Satıcıları’ adlı tablosundan yola çıkarak iki yeni tablo üretmiş. Bu iki tablo daha sonra bir müzayedede “Balıkçılar” adı ile satışa çıkarıldı. Tabloların son anda sahte oldukları fark edildi ve müzayededen çıkarıldı.
Erol Aksoy
Erol Aksoy

Erol Aksoy'a atfedilen Osman Hamdi

Türkiye’de Osman Hamdi eserine sahip olmak, itibar olarak kabul ediliyor. Ancak onun imzasını taşıyan ‘Eyüp Sultan’ adlı tablo çok tartışılıyor. Yahşi Baraz, “Osman Hamdi’ye ait olup olmadığı şüpheli bir tablo. Zamanında Erol Aksoy’un aldığı söyleniyor. Aksoy’un koleksiyonunun oluşmasına katkı sundum ama bu tabloyu aldığını bilmiyordum” dedi.

Şevket Dağ'a ait sahte 2 tablo

Sahte resimle ilgili ilginç hikayeler de var. Bunlardan biri de Şevket Dağ’a ait olduğu iddia edilen iki tablo. Bu resimler önce 1996 yılında yapılan müzayedede ‘Şevket Dağ’a ait olduğu söylenerek satıldı. Ama 4 yıl sonra Dağ’a ait olmadığı ortaya çıkınca Portakal Sanat Evi tarafından “Anonim imza” ile satışa çıkartıldı.

Sanat piyasasının yüzde 30’u sahte eserlerden oluşuyor

2019’da 60 milyar $’ın üzerinde gerçekleşen sanat piyasasına karşılık, eserlerin en az % 30’unun sahte olduğu belirtiliyor. Metropolitan Müzesi bunu % 40 diye açıklıyor. Sotheby’s ise globalde, müzelerdeki eserlerin % 10’unun sahte olduğunu tahmin ediyor. Tablo sahteciliği sanat piyasasında para kazanma endüstrisi haline geldi. ABD Adalet Bakanlığı ve UNESCO’ya göre, uyuşturucu ve silah kaçakçılığının hemen arkasından gelen sahte sanat eseri suçları, son 40 yılda dünyanın en çok hasılat yapan üçüncü ticareti oldu. Metropolitan Sanat Müzesi eski müdürü Thomas Hoving, dolaşımdaki sanat eserlerinin yüzde 40’ının sahte olduğunu söylüyor. Bazıları bu rakamı yüzde 30’ların üzerinde olarak açıklıyor. Bugün dünya genelinde büyük müzelere ait resimlerin yüzde 20’sinin orijinal olmadığı tahmin ediyor. Ünlü müzayede evi Sotheby’s ise müzelerdeki eserlerin % 10’unun sahte olduğuna kanaat getiriyor.

Yılda 50 bin çalıntı eser belirleniyor

Art Basel ve UBS’in raporuna göre, 2018’de küresel sanat piyasası 67.4 milyar dolar olarak gerçekleşti. Ve bu, 2009 durgunluk dönemindeki 39.5 milyar doların neredeyse iki katı.. Ancak sahtecilik de aynı şekilde artış gösterdi. 2020 rakamlarına göre sahte sanat piyasası 30 milyar dolarlık ciroyla (biznews.com), gerçek pazarın yarısına yakın. Interpol ise, yılda yaklaşık 50 bin çalıntı sanat eseri katalogluyor ve çalıntı eserler için karaborsa ticaretinin yılda 6 milyar ila 8 milyar dolar arasında olduğunu tahmin ediyor (art-critique.com). Dali ve Ernst gibi sanatçıların itibarlı sahte kopyaları o kadar yaygın ki, alıcılar bu ressamların eserlerini satın almaktan özellikle çekiniyor.

Cenevre Havalimanı’ndaki uzmanlar işadamlarının havaalanındaki depolarda tuttukları sanat eserlerinin kontrolünü yapıyor. Test edilen eserlerin yüzde 70’inin sahte olduğu belirtiliyor
Cenevre Havalimanı’ndaki uzmanlar işadamlarının havaalanındaki depolarda tuttukları sanat eserlerinin kontrolünü yapıyor. Test edilen eserlerin yüzde 70’inin sahte olduğu belirtiliyor

Cenevre havalimanı sahte cenneti

Tabii işin içinde kara para aklama da var. İsviçre, Lüksemburg ve Singapur’da bulunan gümrük vergisiz serbest ticaret limanları, ciddi vergi avantajlarının (kaçırma) yanı sıra karapara aklamanın lojistik üsleri olarak da kullanılıyor. İçlerinde depolanan mallar teknik olarak “geçiş” halinde. İngiliz The Economist dergisi, sadece Cenevre Havaalanı’ndaki Freeport’un iş adamlarının 100 milyar dolarlık sanat eserini depoladığını belirtiyor.

Alınan tedbirler yetersiz kalıyor

Basel’de, geçen yıl, İsviçreli yetkililer, Roy Lichtenstein, Andy Warhol, Paul Klee, Pablo Picasso’nun yüzlerce sahte eserini 10 yıldır internetten satan yerel bir sanat uzmanını yakaladı. Almanya’da sahtecilik konusunda uzman olan Bavyera Polisi, “Son birkaç yıl içinde, Lichtenstein, Georg Baselitz, Picasso ve diğer ressamlara ait İtalya, İspanya ve Portekiz’den gelen yüzlerce sahte esere el koyduk” diyor. Öte yandan New York’ta sanatçıların ve mülklerinin fikri mülkiyet haklarını koruyan Sanatçı Hakları Derneği kuruldu. Her gün onlarca görevli, sahte baskıları takip etmek için interneti tarayarak gününü geçiriyor.

En çok Lichtenstein ve Andy Warhol

Uzmanlar, en yaygın sahte baskıların Lichtenstein ve Andy Warhol’a atfedilenler olduğunu belirtiyor. Ancak sahteciler, piyasaya çok sayıda sahte Picasso, Klees ve Gerhard Richters ile Marc Chagall, Joan Miró, Salvador Dalí ve Henri Matisse’e atfedilen sahte eserler de sürüyor. Fotomekanik reprodüksiyon tekniklerindeki gelişmeler, yapay zeka (AI),  sahtecilerin gerçek gibi sahte baskılar üretmesini kolaylaştırdı. Picasso ve Edvard Munch eserlerinde uzman olan bir Manhattan sanat galericisi John Szoke, “Gerçekten iyi bir reprodüksiyon birçok uzmanı yanıltabilir” diyor. “Sahteciliği tespit etmek kolay değil. Kağıdın rengi, baskının kalitesi, baskının durumu, hepsi de orijinalle karşılaştırdığında gayet mükemmel” ifadesini kullanıyor.

Sahtesi daha çok rağbet görüyor

New York sanat eseri satıcısı Susan Sheehan ise, 18 ay önce iki Andy Warhol çiçek baskısını büyük bir Alman müzayede evinden 100 bin dolara satın aldığını ancak bunların sahte olduğunu sonradan anladığını söylüyor. Sheehan, “30 yıldır bu işin içindeyim ve gerçek olanlardan daha fazla sahte Warhol var” diyor. “Gerçek bir Warhol gördüğümde, ‘Aman Tanrım, gerçek bir Warhol’ diyorum. Bazen sahteler o kadar iyi ki, karar vermek için üç veya dört gün bir baskıya bakmam gerekiyor” diye konuşuyor.

Kopya, 5-80 bin dolara alıcı buluyor

Lichtenstein‘ın eseri olarak satılan birçok baskıda da durum böyle. Ünlü Pop-Art sanatçısı yaklaşık 300 farklı eserini baskıya dönüştürdü. Ancak sonradan ofset litografi yoluyla oluşturulan kopya baskılar, özellikle Lichtenstein tarafından imzalanan 300 sınırlı eseri, zamanla orijinallerinden daha değerli hale geldi. Bu kopyalar bugün 5 bin ile 80 bin ABD doları arasında kapış kapış satılıyor.

E-ticaret ile patladı

Amerikan FBI’ın sanat suçları ajanları “Önceden, sahteleri piyasaya sürmenin bir yolunu bulmanız gerekiyordu, ancak e-ticaret oyunu değiştirdi” diyerek internetin, sahteciliği tetiklediğini ifade ediyor. Şu anda, ABD’de yaşayan her 21 milyon vatandaş için sadece 1 sanat suçu memuru var, toplamda 16 kişi; İngiltere’de ise sadece 2,5 kişi mevcut (biri sadece yarı zamanlı çalışıyor). 

Sotheby’s adli tıp firması aldı

Dünyanın önde gelen müzayede evi kendi adli tıp departmanını kurdu. Sotheby’s New York, adli tıp konusunda uzman araştırma şirketi Orion Analytical’ı satın aldı. Sotheby’s artık bir sanat eserinin içerdiği malzemelerin önemli ipuçlarını objektif bilimsel testlerden geçirip piyasaya sürüyor. Çünkü sanat ticaretinde bir kriz var. Sahtecilik katlanarak artıyor.

Sürekli dolaşımdalar

Sanatta sahtecilik üzerine bir kitap yazan sanat tarihçisi Hubertus Butin, sahte baskılarla ilgili en büyük sorunun “ebedi yineleme ilkesine tabi olmaları” olduğunu söylüyor. “Genellikle ortaya çıktıktan sonra kaybolmazlar, bir şekilde sanat piyasasında dolaşıma geri dönüyorlar. Sahte bir nesne polis tarafından sahtekarlardan, suç ortaklarından veya satıcılardan ve koleksiyonculardan ele geçirilmediğinde, mal sahipleri veya mirasçıları bir noktada onu tekrar dolaşıma sokabilirler“ diyor.
Fotoğraf: Getty Images
Fotoğraf: Getty Images

Sahte tabloyu bulan, müzeden reprodüksiyon eser kazandı

Londra’daki Dulwich Resim Galerisi geçtiğimiz yıllarda ilginç bir sergiye imza attı. Çin’den kopyası satın alınan bir tablo, orijinaliyle yer değiştirildi. Ve ziyaretçilerden yüzlerce resim arasından sahte tabloyu bulmaları istendi. Üç ay boyunca, bu sahte eser duvarda kimliği gizli şekilde kaldı. Daha sonra kopya resmi doğru tahmin eden ziyaretçilere, müzede yer alan tablolardan birinin reprodüksiyonu hediye edildi. Müze yetkilileri bu yolla hem ziyaretçi sayısını artırdı hem de sahteciliğe dikkat çekti.

Son dönemin en çok konuşulan sahtekarlıkları

165 yıllık galeri sahtecilikten kapandı

New York’un 165 yıllık galerisi Knoedler & Company, sahte tablo sattığı gerekçesiyle 2011’de kapandı. Dedektifler, klasik sanılan tabloların aslında Queens’te bir kişinin elinden çıktığını keşfettiler. Sanat taciri Glafira Rosales, 60 sahte sanat eserini 80 milyon dolara New York’un ünlü galerilerine bilerek sattığı suçunu kabul etti. Aynı galerinin, Sotheby’s CEO’suna şahsi koleksiyonu için 8.3 milyon dolara Mark Rothko sahte tablosu sattığı ortaya çıktı.

Sotheby’s 10 milyon dolar geri ödedi 

Sotheby’s Londra 2011’de sattığı 10 milyon dolarlık Frans Hals portresinin sahte olduğunu anladı. Alıcıya 2016’da geri ödeme yapıldı. Müzayede evinin çalıştığı adli tıp şirketi, tuvalde modern zamana ait malzemeler buldu ve sahte olduğunu kanıtladı.

Fransa’da Etienne Terrus sergisinin yüzde 60’ı sahte 

2018’de Güney Fransa’da ressam Etienne Terrus’a adanmış bir müze, koleksiyonundaki 140 eserden 82’sinin sahte olduğunu keşfetti. 1990-2010 yılları arasında 20 yıllık süreçte belediyenin eserler için 220 bin dolar harcadığı belirtildi. 

Nazi komutanı Goering’i bile dolandıran Hollandalı

 Son dönem olmasa da, 1940’ların müthiş sahtekarı Han van Meegeren’den bahsetmeden geçmeyelim. Kendisi, sanatçı Jan Vermeer’in yeni keşfedilen eserleri olduğunu iddia ederek sanat dünyasını dolandıran Hollandalı bir ressamdı. Meegeran eserlerini pizza fırınında yaşlandırarak otantik görünüm sağlıyordu. Nazi komutanı Hermann Goering de dahil birçok kişiyi kandırdı. Sahte tablolardan 30 milyon dolar kazandı. 1945’te yakalandı ve 1947’de bir yıl hapis cezasına çarptırıldı, ancak cezasından iki ay sonra öldü.

1000 dolarlık Picasso tablosunu 2 milyon dolara sattı

Hollywood’daki Chateau Allegre galerisinin sahibi Tatiana Khan, Picasso’nun “La Femme Au Chapeau Bleu”sünün sahte bir versiyonunu sipariş ettiğini ve bunu 2 milyon dolara sattığını itiraf etti. Khan, CNN’e göre, tabloyu yeniden yaratmak için bir sanat restoratörüne 1.000 dolar ödedi. 2010 yılında beş yıl hapis cezasına çarptırıldı.

İtalya’da skandal Modigliani sergisi

2017 yılında, İtalya’nın Cenova kentinde Ducal Sarayı’nda büyük bir görkemle açılan, sanatçı Amedeo Modigliani sergisinde sanatçıya ait olduğu düşünülen 21 tablodan 20’sinin sahte olduğu ortaya çıktı.

200’ün üzerinde eser yaptı, 165 bin dolar kazandı 

1995’te sanatçı John Myatt; Monet, Chagall ve Giacometti tarzında 200’ün üzerinde sahte eser yapıp satmaktan tutuklandı. Sotheby’s ve Christie’s gibi galerilere ve müzayede evlerine ulaşan eserleri, ona yalnızca tahmini 165 bin dolar kazandırdı.

Shakespeare’in 400 yıllık sanılan portresi sahte çıktı 

İngiltere’de 2005’te, oyun yazarı William Shakespeare’i tasvir eden “Çiçek portresi” nin sahte olduğu ortaya çıktı. Tablonun 1609’da değil, 200 yıl sonra Shakespeare oyunlarına ilginin arttığı 19. yüzyılda resmedildiği anlaşıldı.