Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı yardımcısı ve İBB Başkanı İmamoğlu katıldığı televizyon programında ikinci tur seçimi öncesi gazetecilerin sorularını yanıtladı. "Bir vatandaş oy kullanıyor, Türkçe'nin ‘T'sini bilmiyor ve bu ülkeyle ilgili fikri yok. Bu ülkenin geçmişini bilmiyor. Bir ülke bilinci, milli birlik bilincinin olmadığı bir insana siz nasıl vatandaşlık, oy hakkı verirsiniz. Veremezsiniz kardeşim" diyen İmamoğlu'nun Sözcü TV'de yaptığı açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
- Vatandaşlık meselesi başka bir meseledir. Bu ülkenin 86 milyon insanını oy verdi, vermedi diye birbirine düşüren dili kullanan sen, diyorsun ki ‘git 250 bin dolar ya da 400 bin dolar ev al…' Böyle bir mantıkla o insanlara vatandaşlık sat. Ben ev satılmasına karşı değilim ama ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığının satılmasına karşıyım.
- Ne hikmetse her seçim öncesi bir şekilde terör örgütü üyeleri konuşur. Muhalefeti över, ondan kazançlı olan iktidar olur. Bak sen ya ne tesadüf. Ne tesadüftür ki, her gün PKK'nın bir açıklaması var. Ne tesadüftür ki PKK'nın bütün açıklaması bu iktidara yarıyor, muhalefete yaramıyor.
- Bu nasıl bir tezgah, bu nasıl bir oyun? Kim oynuyor bu oyunu? Benim genel başkanı kaç kez terörü lanetledi, PKK'nın terör saldırısına uğradı. IŞİD'in tehdidi var, bana dahi var. Tezgah kuruyorlar vatandaşları kandırıyorlar.
- Bu seçim, bu rejimi gönderme seçimidir. A partisi gitsin, B partisi gelsin seçimi değil ve bir denge sisteminin kurulma seçimi olmalı. Bu şımarık sistemin değişmesini sağlamak için bir yolculuk oluşturmak adına bu oyun Sayın Kılıçdaroğlu'na verilmesi zarureti vardır.
- Kanal İstanbul'un A'sını ağızlarına alamadılar 3 aydır. Niye? Kanal İstanbul'un, İstanbullu için bela olduğunu herkes biliyor. O kaybedeceklerini biliyorlar. Uyanık seni, ağzına bile almıyorsun. Kanal İstanbul'u anmıyorsun bile. Seni uyanık. Hadi gitsene orada, ‘Temel attık' diye kendinizi paralıyordunuz.
- Bir kelam desene, diyemezsin kardeşim. Niye? Oy için her yol mubah. Gerekirse susarım, gerekirse yalan konuşurum, gerekirse iftira atarım. Anlayış bu. Şu anda bu gücün temsil ettiği anlayış, yarın orada gelir İstanbul'un ortasına bir ihanet kazığını daha dikebilir.
- Tabiî ki biz, meclisin çoğunluğunun Millet İttifakı'nda olmasını isterdik, olmadı. Cumhur İttifakı'nda çoğunluk var. Olabilir. Yarınları da belli olmaz. Yani yanlış hatırlamıyorsam milletvekili sıralarında Demokratik Sol Parti var. HÜDA-PAR, Yeniden Refah var, MHP var. Yarın MHP'nin devlet, millet lehine tersi bir kararı da olabilir. O bakımdan meseleye öyle bakmamak lazım.
- Muharrem İnce ile ilişkimiz hiç kopmamıştır. Parti içindeki süreçte de biz aynı tarafta olamadık ama birbirimize bu sevgi ve saygı hiç kopmadı. Kendi takdiridir. Ama net söyleyebilirim ki hem şahsım adına hem partim adıma, genel başkanımızın da duyguları açısından söylüyorum ki, kötü bir diyalogu taşıyacak zerre bir kötü zemini yok ilişkinin. Bu bağlamda pozitif her söylemi ben ondan beklerim. Ama negatif hiçbir söylemi ondan beklemem.
- Sinan Oğan'ın kararı kendisine aittir. Ama bütün demokrasilerde, hiçbir siyasetçi, oylar ben ne kadar verirsem benim peşimden gelir yargısıyla hareket etmemeli. Ben hiçbir dönem bunun başarılı olacağını düşünmem.