Konserinde imam hatip liselilere yönelik sarf ettiği sözlerden dolayı "halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama" suçundan üç gündür tutuklu bulunan şarkıcı Gülşen'in tahliyesine karar verildi.
Nöbetçi İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hakkında TCK'nin 216. maddesi olan "halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama" suçundan başlatılan soruşturma kapsamında tutuklanan Gülşen Bayraktar Çolakoğlu'nun tutukluluğuna yapılan itirazı değerlendirdi. Mahkeme yapılan değerlendirme sonucunda Çolakoğlu'nun adli kontrol tedbirlerinden olan "konutu terk etmeme" şartıyla tahliyesine karar verdi.
Karar hukuki olarak ne anlama geliyor?
Gülşen’in tutuklanması ve ardından adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasıyla devam eden hukuki süreci ceza hukukçusu Doç. Dr. Yılmaz Yazıcıoğlu 3 adımda değerlendirdi:
Esen Dolma [email protected]
1. Mahkumiyet halinde yatarı olmayan bir suçtan bahsediyoruz. Dolayısıyla tutuklama kararı verilmemesi gerekiyordu zaten. Genel olarak biz hukukçulara göre verilen karar ‘belirli bir inanç ve görüş doğrultusunda uygulanmış bir yaptırım’dı.
2. Kaldı ki Gülşen’in sözlerinin ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama’ suçunu oluşturduğunu da düşünmüyorum. Türkiye’de siyasetin yargı eliyle şekillendirildiğini gösteriyor bu durum.
3. Tutuklama kararını veren hakim adli tedbir şartlarının yeterli olmayacağı gerekçesiyle tutukluluğa hükmetmişti. Şimdiyse adli kontrole hükmedildi. Bu durumda iki hakimden biri ceza muhakemesi hukuku anlamında ciddi anlamda bir hata yapmış demektir. HSK’nın derhal gözden geçirmesi gerekiyor.
Hukuki süreç nasıl devam edecek?
Gülşen’e isnat edilen suçla ilgili yapılan soruşturma neticesinde ya iddianame hazırlanarak kovuşturma aşamasına geçilecek ya da kovuşturmaya yer olmadığına karar verilerek süreç sonlanacak. Bu süreçte sulh ceza hakimliğinin Gülşen hakkında verdiği adli kontrol kararına karşı itiraz edilmesi halinde ise adli kontrol kararı asliye ceza mahkemesince gözden geçirilecek.