6 Şubat'ta yaşanan depremin ardından birçok şirket gibi Akbank da sorumluluk alarak yardım çalışmalarına başladı. İkinci yılına giren "Güzel Yarınlar Hareketi"nin detaylarını öğrenmek için projenin duraklarından biri olan Malatya'daydık.
Akbank Marka ve İletişim Başkanı Beril Alakoç, projenin ortaya çıkışıyla şöyle anlattı: “Projenin özünde sürdürülebilirliğe olan bakış açımızın farklılığı yatıyor. Akbank’ta bizim sürdürülebilirliğe bakışımız çok daha insan odaklı. Çevre ve iklim bunun çok önemli bir parçası ancak tek başına asla yeterli değil. Biz de bu insan odaklı sürdürülebilirlik bakış açısıyla hareket ettik. Bir banka olduğumuz için tabii ki bizden beklenen finansal yardım yapıldı, ama onun dışında toplumsal fayda için ne yapabiliriz diye düşündüğümüzde elimizdeki kuvvetli kasları kullanmaya karar verdik.”
“Toplumu dönüştürmek için en çok yardıma ihtiyaç duyanlar gençler”
Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG) ile birlikte hareket etmeye karar veren Akbank, "Güzel Yarınlar Hareketi" projesini böylece hayata geçirdi. İlk yılında Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş, Gaziantep ve Malatya’ya ulaşan proje, 5.000 çocuk hedefiyle yola çıksa da sonunda 10.250 kişiye ulaştı. “Çocuklar ve kadınlarla ilgili çok proje var, gençlerin biraz kendi başlarına kaldıklarını görebiliyoruz. Bir yandan da toplumu dönüştürmek için en çok yardıma ihtiyaç duyanlar da gençler. İş kuracaklar, ekonomiyi hareketlendirecekler, eğitimlerine ara vererek kayıp bir dönem yaşayanlar oldu. Geçen yıl 690 atölye ve 1.200 saatlik eğitimle lise çağındaki gençlerin eğitimine, psikososyal gelişimine ve yaratıcı yönlerini keşfetmelerine destek olduk,” diyen Alakoç, bu yılki çalışmalarını üniversite kampüslerine yönlendirdiklerini anlattı. Destek tırı bu yıl Adıyaman, Hatay, Malatya ve Gaziantep illerindeki üniversiteleri gezeceğini öğreniyoruz. “Akbank Sanat atölyelerine devam edecek. Ancak bu yıl biraz farklı olarak gençlerin iş dünyasında ihtiyaç duyacağı finansal okuryazarlık, etkili iletişim, mülakat teknikleri, CV nasıl hazırlanır gibi temel yetkinlikleri geliştirmeye çalışacağız,” diyen Alakoç, bu sefer de 12 bin gence ulaşmayı hedeflediklerini belirtti.
“Gençlere ulaşmak yeterli değil, onlarda bir değişime neden olmak gerekiyor”
“22 yıldır gençlerin özgüvenli bireyler olarak yetişmeleri ve toplumsal barış yönünde çalışmaları için onları çeşitli atölye çalışmaları ve eğitimlerle güçlendiriyoruz,” diye söze başlayan Toplum Gönüllüleri Vakfı Genel Müdürü Ayşe Kırımlı, “Gönüllülerimizle birlikte 7 Şubat sabahı deprem bölgesindeydik, akabinde destek merkezleri projemizi hayata geçirdik. 10 tane merkez açtık ama bir tanesi çok farklı, Akbank’la mobil bir merkez yapalım istedik. Şehir şehir dolaşan ‘Güzel Yarınlar Hareketi’’miz ortaya çıktı. İlk yıl gezici merkezimizi konteyner kentlerde ya da şehir merkezlerinde konumlandırdık. İkinci yılda sadece üniversiteleri hedeflediğimiz için dört şehirdeki beş üniversitenin rektörlüğünden izin alarak her üniversitenin kampüsüne ortalama 2,5 ay süreyle gelip konaklıyoruz,” diye paylaştı. Olabildiğince çok gence ulaşmayı umduklarını belirten Kırımlı, “ulaşmak yeterli değil, onlarda bir değişime, dönüşüme neden olmak ve bununla birlikte onlarda da hayallerini gerçekleştireceklerine dair olan inançlarını güçlendirmeyi hedefliyoruz,” dedi. Gençlere TOG’un uzmanlık alanı olan gönüllülüğü de öğretmeye devam edeceklerini ekledi. Türkiye’de gönüllülüğün sadece yüzde 6, aktif gönüllülüğün ise yüzde 2 civarında olduğunu belirten Kırımlı, “Bunun artması lazım, gençlere desteğin artması lazım. Bunun için de sivil toplum, özel sektör ve kamunun dayanışma içinde olması lazım. Güzel Yarınlar Hareketi buna güzel bir örnek oldu, dilerim bunun örnekleri artar” diyerek sözlerini tamamladı.
İlahiyat Fakültesi’nden Gazeteciliğe her bölümden öğrenci var
Depremden sonra hasarlı binaların yıkılmış olduğu üniversitelerde, gezici tır öğrenciler tarafından bir sosyalleşme alanı gibi de görülüyor. Malatya’da İnönü Üniversitesi’ndeki süresinin sonuna yaklaşan tırı ziyarete gidiyoruz. O sırada, İlahiyat Fakültesi, Hemşirelik ve Gazetecilik gibi üniversitenin çok farklı bölümlerinden öğrencilerin ilgi gösterdiği destek merkezinde bir atölye çalışması var. Stop-motion/animasyon haftası olduğunu belirten görevliler bizi içeri davet ediyorlar. Masada bulduğum boş bir yere oturuyorum.
Karşımda iki genç var, onlara birkaç soru soruyorum. Fırat, 21 yaşında, Bilgisayar Mühendisliği ikinci sınıf öğrencisi. Fırat bir yıl önce TOG’un çöp toplama etkinliğine katılığı sırada destek tırının varlığından haberdar olmuş. Hümeysa ise 19 yaşında. “Burada vakit geçirmeyi seviyoruz, çok güzel etkinlikler oluyor,” diyor. O da Fırat gibi aynı zamanda TOG gönüllüsü. Aslında öğrencilerin vizeleri var. Fırat, üç gündür sabah 8’den gece 12’ye kadar ders çalıştığını anlatıyor ve ekliyor “Ama şu an burada olarak kafa dağıtıyorum”.
“Herkesin ihtiyacı var, sınav haftası ama atölyeler dopdolu”
Bugünkü atölyenin başında Barış Karayazgan var. Akbank Sanat bünyesinde yaklaşık 15 yıldır çocuklar ve gençler için eğitim programlarıyla ilgilenen Karayazgan, burada yapılan çalışmaların etkileriyle ilgili şöyle anlatıyor: “Her yaş grubunun böyle çalışmalara ihtiyacı var. Toplumumuz, ne yazık ki çocuklara ses veren bir toplum değil. Şu anda örneğin bu animasyonla kendilerini ifade edebilecekleri bir yöntemi öğreniyorlar. Geçen yıl lise öğrencileriyle çalışıyorduk, onları öğretmenleri getiriyordu. Bu yıl en büyük fark, üniversite öğrencilerinin kendilerinin geliyor olması. Bu hafta sınav haftası ve buna rağmen atölyeler dopdolu”.