Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan 8 kişinin İzmir'e sevk edileceği iddia edildi. Yeni tutuklanan belediye başkanlarının da aralarında olduğu 11 kişi ise Silivri Cezaevi'ne getirilecek.
Sözcü'de yer alan habere göre CHP lideri Özgür Özel'in görevden alınan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nu ziyaret edeceği, ayrıca yeni tutuklanan ilçe belediye başkanlarının da burada görüşme yapabilmesi için de izin almaya çalıştığı kaydedildi.
İddiaya göre Silivri'den İzmir'e sevk edilmesi beklenen isimlerin arasında Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık da bulunuyor. Sevk edilen belediye başkanları arasında Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer ve Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan'ın da olduğu öne sürüldü.
Avukatlar karara tepki gösterdi
19 Mart operasyonlarında tutuklanan İBB bürokratlarına yönelik ilk nakil işlemi 13 Nisan'da gerçekleştirilmişti. Aralarında İBB Medya AŞ Yönetimi Kurulu Başkanı Murat Ongun, İmamoğlu'nun siyasi danışmanı Necati Özkan'ın da olduğu 14 kişi Çorlu, Tekirdağ, Gebze, Kandıra ve Bandırma'daki cezaevlerine gönderilmişti.
Bu sabah da 19 Mart operasyonlarında tutuklanan başkanlardan, Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık'ın da aralarında bulunduğu 8 kişinin Silivri'deki Marmara Cezaevi'nden başka cezaevlerine nakil edileceklerine ilişkin haberler geldi.
Bunun üzerine İBB Savunma Avukatları adına bir açıklama yapıldı.
Açıklamada, "Aynı soruşturmadan tutuklu ve ikametgahları İstanbul olan müvekkillerimizin, tutukluluklarının üzerinden yalnızca 2 ay geçtikten sonra İzmir, Eskişehir, Balıkesir, Bolu, Tekirdağ gibi uzak illere herhangi bir hukuki ve makul gerekçe gösterilmeksizin nakledilmeleri kabul edilemezdir" denildi.
"Bu uygulama keyfi ve cezalandırıcı nitelikte olup, savunmayı parçalamayı ve bireyleri yıldırmayı amaçladığı izlenimi vermektedir"
Uygulamanın CMK m. 147, Anayasa m. 36 ve AİHS m. 6 ile güvence altına alınan adil yargılanma ve savunma hakkına açık bir müdahale olduğunun vurgulandığı açıklama şöyle:
"Avukat-müvekkil görüşlerini düzenli ve etkili şekilde yapmayı fiilen imkânsızlaştırmaktadır. Ailelerle temasın engellenmesi suretiyle sosyal izolasyon yaratmakta, bu yönüyle insan hakları ihlaline dönüşmektedir. Nakil işlemlerinin dayanağı olarak hiçbir somut güvenlik veya idari zorunluluk gösterilmemiştir. Aksine, bu uygulama keyfi ve cezalandırıcı nitelikte olup, savunmayı parçalamayı ve bireyleri yıldırmayı amaçladığı izlenimi vermektedir.
"Kapkaç, gasp, yaralama gibi şiddet içeren adi suçlardan tutuklu veya hükümlülerle aynı koğuşlarda..."
Ayrıca, sevk edildikleri ceza infaz kurumlarında müvekkillerimiz; kapkaç, gasp, yaralama gibi şiddet içeren adi suçlardan tutuklu veya hükümlülerle aynı koğuşlarda tutulmaktadır. Oysa kendilerine yöneltilen suçlamalar rüşvet, yolsuzluk gibi şiddet içermeyen beyaz yaka suçlar niteliğindedir. Bu durum: Kişi güvenliğini açıkça tehlikeye atmakta, cezaevi idaresinin koruma ve ayrıştırma yükümlülüğünü ihlal etmektedir, AİHS m. 2 (yaşam hakkı) ve m. 3 (kötü muamele yasağı) ile bağdaşmamaktadır.
"Bu uygulamalar, hem Avrupa Cezaevi Kurallarına hem de BM Mandela Kurallarına aykırıdır"
Cezaevi idaresinin bu sorumluluğu, sadece fiziksel şiddeti önlemekle sınırlı değil, aynı zamanda tutukluların psikolojik ve sosyal bütünlüğünü korumak yükümlülüğünü de içerir. Bu uygulamalar, hem Avrupa Cezaevi Kurallarına hem de BM Mandela Kurallarına aykırıdır.
Sonuç olarak: Müvekkillerimizin savunma haklarının zayıflatılmasına, kişi güvenliklerinin tehlikeye atılmasına ve tutukluluğun cezalandırmaya dönüşmesine karşı sessiz kalmayacağız. Bu hukuksuz sevk uygulamalarının derhal durdurulmasını, tutuklu müvekkillerimizin ikametlerine en yakın cezaevilerine naklini ve benzer suçlardan itham edilen kişilerle aynı yerde tutulmalarını hukuka aykırı bu işlemler nedeniyle sorumlular hakkında adli ve idari işlem başlatılmasını talep ediyoruz."