22 Aralık 2024, Pazar Gazete Oksijen
Haber Giriş: 02.07.2021 04:30 | Son Güncelleme: 16.02.2022 15:16

İki nikah masasından biri devrildi

2020’de 500 bine yakın nikah kıyıldı. Açılan boşanma davalarının sayısı ise yaklaşık 250 bin. Yani her iki evlilikten biri bitiyor. Salgının etkisi azaldıkça boşanma taleplerinin de artacağı tahmin ediliyor
İki nikah masasından biri devrildi
Yusuf Akcakaya
[email protected] Türkiye’de her yıl evlenenlerin sayısında ciddi bir düşüş yaşanırken boşanma sayılarında ise artış yaşanıyor. 2020 yılında 487 bin çift nikah masasına otururken aynı yıl 246 bin çift boşanma davası açtı. Son beş yıllık veriler incelendiğinde boşanma davası sayısında artış yüzde 20’nin üzerinde. 2020’de bir düşüş yaşansa da hukukçular salgın şartları yüzünden yavaş yürüyen hukuk sistemine bağlıyor bu durumu. 2021’de artışın yükselebileceğine dikkat çekiyorlar. Peki boşanma sayılarındaki artış neden? Dokuz yıl aile mahkemesi hakimi, beş yıl Yargıtay üyeliği ve dört yıldır da boşanma avukatlığı yapan Mustafa Ateş’e ve sekiz yıldır boşanma avukatı olan Gizem Ufuktepe’ye sorduk. 40 yaşındaki Ece ve 35 yaşındaki Eray ise boşanma kararını nasıl aldıklarını ve bu süreçte yaşadıklarını anlattı. 

“Davaların yüzde 70’inden çoğu boşanmayla bitiyor’’

Av. Mustafa Ateş
Av. Mustafa Ateş
Mustafa Ateş (Yargıtay Onursal Üyesi, Boşanma Avukatı) Aile mahkemesi hakimi olarak 9 yıl, boşanma davalarına bakan Yargıtay 2. Dairesi Üyesi olarak 5 yıl ve son 4 yıldır yaptığım boşanma avukatlığıyla birlikte 70 binden fazla davaya baktım. Son 4 yıldır yaptığım boşanma avukatlığında ise 50’yi geçmiştir bu sayı. Davalardan tecrübem evlenmenin zor, evliliği sürdürmenin daha zor olduğudur. Evlilikte çatışma bir sosyal hastalıktır. Biyolojik hastalıklarda olduğu gibi tedavi edilmesi gerekir. Bunun tedavisi de boşanmaktır. Çünkü kendi için doğru kişiyi bulamamış insanlar söz konusu, kötü bir insan oldukları için değil. İnsanlar zaman içerisinde de değişebiliyor, sonradan anlaşamayabiliyorlar. Dolayısıyla boşanmanın bir tabu olmaktan çıkması lazım. 

“Boşanmanın kolaylaştırılması gerekiyor’’

Açılan davaların yüzde 70’inden fazlası boşanmayla sonuçlanıyor. Yaklaşık yüzde 10’u ise bu süreçte anlaşıyor ve boşanmaktan vazgeçiyorlar. Kalan yüzde 20’nin davasında ise evliliğin devam ettirilmesine karar veriliyor. Ancak hakimler evli çiftlerin boşanma talebini reddetse de onlar sonradan ‘Aa biz yanlış yapmışız, birlikte olmaya devam edelim’ demiyorlar. Sonrasında daha büyük anlaşmazlık ve kavgalar çıkabiliyor. Sürecin daha az kayıpla atlatılması için boşanmanın kolaylaştırılması gerektiğini düşünüyorum. Baktığım bir davayı anlatmak isterim: Birbirleriyle ikinci evliliği yapmış bir çiftin 9 yaşındaki kız çocuğunun günlüğünü delil olarak okudum. ‘Sevgili Yumoş, babamın eve geri gelmesi için çok dua ediyorum’ diyor, babası eve geldikten sonra ise ‘Keşke tanrıya dua etmeseydim Yumoş, babam geri geldi ve annemle kavga ettiler’ diyor. Yani, boşanmış ailelerin çocukları problemli değil aslında, problemli ailede büyüyen çocuklar rahatsızlık yaşıyor.

“Cinsel uyuşmazlığın sonu şiddete varıyor’’ 

Cinsel ilişki kuramayan birçok evli mevcut. Taraflar arasında bu ilişki olmayınca gerginlik oluşuyor, bu gerginlik sözlü tartışmaya, sonrasında da fiziksel şiddete varıyor. Hakim ve avukat olarak girdiğim birçok davada bunu gördüm. Cinsel uyuşmazlık bir boşanma sebebi değil fakat sonu şiddet veya aldatmaya varıyor.

“Anlaşmalı ayrılanların oranı yüzde 30’u geçmez”

Av. Gizem Ufuktepe
Av. Gizem Ufuktepe
Gizem Ufuktepe (Boşanma Avukatı) Pandemi başladıktan bu yana fiziksel şiddet ve aldatma sebebiyle boşanma sayılarında büyük bir artış var. Bunun altındaysa kapanma döneminde evde daha çok kalmaya başlanmasının önemli bir etkisi var. Çünkü çiftler birlikte daha çok vakit geçirdiler ve birbirlerini daha iyi tanıdılar. “Eşimi artık tanıyamıyorum, sanki başka biri oldu’’ diyen çok müvekkilim oldu. Bir yandan da çiftler arasında ötelenen sorunlar artık sürekli birlikte oldukları için gündeme gelmeye başladı. Yine pandeminin etkisiyle ekonomik durum ve gelecek kaygısı da yükseldi. Örneğin 20 yıl evli kalmış bir müvekkilim “Onu ilk kez işsiz görüyorum. Bu durumdan dolayı karşılıklı öfke patlamaları yaşadık, birbirimize ilgisiz kaldık’’ dedi.  

“Boşanma bir savaşa dönüyor’’

Ülkemizde uzlaşma kültürü oturmadığı için tarafları uzlaşmaya göndermek sadece süreci uzatıyor. Uzlaşmayı karşılıklı taviz vermek olarak algılayıp boşanmayı bir savaşa dönüştürüyorlar. Aslında karşılıklı bir öfke almaya çalışıyorlar. Hele ki çocukları varsa, bu savaştan kazanan çıkmıyor. Bir davada, icra memurları çocuğu anneye vermek için babanın evine gitmişlerdi. Çocuğun psikolojik durumunu düşünebiliyor musunuz?  Anlaşmalı ayrılanların oranının yüzde 30’u aşmadığını düşündüğümüzde, birçok insanın bu süreçte ne kadar büyük sorun ve zararlarla karşı karşıya kaldığı tahmin etmek zor değil. Boşanma sayısının azalması, daha sağlam bir temele dayanan evliliklerden geçiyor. Bunun için ise, birey olmayı başarmış iki insanın kendi olarak kalabilmelerine izin vermeleri gerekiyor.

“Ekonomik kaygılar şiddete kapı aralıyor’’

Prof. Dr. Zafer Yenal
Prof. Dr. Zafer Yenal
Prof. Dr. Zafer Yenal, Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Özellikle son yıllardaki boşanma davası sayısının yükselmesinde insanların ekonomik kaygılarının artmasınının etkili olduğunu düşünüyorum. Bunun sonucunda gelecek kaygılarıyla kafası karışan kişilerin kendine güveni düşüyor ve çiftler arasında çatışma başlıyor. Sonrasında bunu karşılıklı hoşgörüsüzlük ve anlayışsızlık takip ediyor ve bazı durumlarda, ataerkilliğin baskın olduğu toplumlarda bu şiddete karar varabiliyor. Son dönemde bilhassa sosyal medyada da yansımalarını gördüğümüz şiddet vakalarının altında bu sebebin yattığı görüşündeyim. Evlenme sayısının düşmesi ve boşanma sayılarının artması bizi aynı istikamete götüren durumlar zaten, ikisi de güvenle alakalı. Evlenme özelinde de insanların yine ekonomik sebeplerden ötürü önünü göremiyor ve yeni bir maceraya atılmak istemiyor.

“Resmi olarak ayrılmam yedi yıl sürecek, böyle olmamalı”

Ece (40), İletişim uzmanı Boşanma isteğini bildiren taraf ben oldum, eski eşim muhafazakar aileden de gelmesinin etkisiyle buna çok net bir şekilde karşı çıktı. Şubat 2019’da evden kaçmak zorunda kaldım, bir ay sonra da boşanma davası açtım. Anlaşmalı bir boşanma olmadığı için süreç çok çileli. Karar için 2,5 yıl bekledim. Şimdi de istinaf ve Yargıtay var, muhtemelen resmi olarak ayrılmış olmam için dört yıl daha bekleyeceğim. Bir kişiden ayrılmak için altı-yedi yıl beklemek zorunda olmamalıyım.  Biri boşanmak istiyorsa ilk celsede boşayan ülkeler var, bizde neden olmuyor? Dava sonuçlandığında bile kararın yazılması dört ay alıyor. Biz robot değil insanız, hayatlarımız var. Tek istediğim şey boşanmak, maddi ve manevi hiçbir tazminat istemiyorum. 

“Pandemi dönüm noktasıydı’’

Eray (35), İşletmeci Aslında evliliğin ilk yılında pek sorun yaşamadık ancak sonrasında yük ağır geldi. Şehir dışına iş ziyaretlerine gitmek, arkadaşlarımla buluşmak istediğimde izin almam gereken biri vardı. Yüzüğü takmadan, aynı evi paylaşmadan bunun ciddiyetini kavrayamadım.  Pandemi dönüm noktası oldu. Eski eşim çalışmıyordu, ben de bir anda evden çalışmaya başlayınca sorunlar gün yüzüne çıktı. Eskiden kavga edince birimiz evden çıkar, bir şekilde öfkemizi bastırırdık. Fakat pandemiden sonra kaçış bulamadık, kavgaların sonu gelmedi. Anlaşmalı olarak boşanma yoluna gittik ve pek de zahmet yaşamadan ayrıldık.