Tutuklandıktan sonra görevden alınan İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek'i 'tehdit edip hedef gösterdiği' iddiasıyla yargılandığı davada 3'üncü kez hakim karşısına çıktı.
Mahkeme heyeti İmamoğlu'na tehdit ve hakaret suçunda 1 yıl 8 ay hapis cezası verdi. İmamoğlu, 'hedef gösterme' suçlamasından ise beraat etti.
Karar oy çokluğuyla alınırken, üye hakimlerden biri İmamoğlu'nun tüm suçlardan beraat etmesi gerektiğini belirterek karara şerh düştü.
Ekrem İmamoğlu'nun mahkemedeki savunması
T24'ün aktardığına göre Ekrem İmamoğlu, savunmasına "Konuşmam hayat kadar kısa olacak" diyerek başladı ve şu şekilde devam etti:
- Mütalaaya karşı beyanda bulunmadım aslında sadece o güne dair yorumlarımı sizlerle paylaştım. Uygun görürseniz konuşacağım. Hayat kısa zaten. Hayat kadar kısa olacak konuşmam. Burada bulunmamızın sebebi sadece bir panelde söylenecek sözler ile sınırlı kalabilecek değil. Türkiye’nin dönüm noktasında yargılanmamızı bile olması gereken mahkemede yapamıyoruz. Her şey olağanüstü gelişiyor. Geçen duruşmada duygularımı ifade ettiğim konuşmamamı etrafımızdaki riskler karşısında iktidarın da tabiri ile 'İç cephenin güçlendirilmesi gerekiyor. Bundan başka bir yol yoktur' diyerek sözlerimi bitirmiştim. Bu sözlerimin üzerinden 1 ay bile geçmeden olumlu sonuçlar beklerken tam tersi yönünde ilerlemesinin hayal kırıklığına uğrattığını söylemeliyim.
- Alelacele ve telaşla yeni iddianameler ortaya çıkıyor. 18 yaşındaki bir Ekrem hakkında yaptığım bir işlem nedeniyle işlem yapıyorlar. Ben sordum 17 yaşında ne yapacaksınız diye. ‘Vasini çağıracaktık’ diyorlar. Doğru mu diyorlar bilmiyorum.
- 12 şehit veriyoruz. Şehitlerimizi nasıl verdik bunu bile sorgulayamıyoruz. Hiçbir şey yokmuş gibi mangalda kül bırakmayan kişilerin çıtı çıkmıyor. Bir LGS sınavında bile adaleti sağlayamama seviyesine geldiğimiz bir cenderenin içerisindeyiz.
- Marttaki operasyonların üzerine ekonomik olarak çok büyük sıkıntıların içerisinde olduğumuz bir döneme girdik. Hukuki düzeni güçlü, hukukun üstünlüğünü uygulayan yarının nesillerini yetiştiren ülkelerin kazanacağını biliyoruz. Ancak bir uydurma stratejilerle ‘Ben ekonomistim’ diyerek yöneten bir kişinin yaşattıklarını çekiyoruz. Dünyanın en büyük faizini veriyoruz, yüzde 46. Böyle bir ülkede yüzde 60’ları bulan maliyetlerde biz buradayız. Bu ülkedeki sanayici, çiftçi üretemiyor. Konkordato ilanlarıyla rekor kıran bir ülkedeyiz. Bu büyüyen kriz özellikle milletimiz içerisindeki gelir dağılımındaki adaletsizlik, asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığı bir ülkede biz neler ile uğraşıyoruz.
- Burada özellikle şu soruyu not olarak düşelim; ya adalet ya sefalet. Adalet yoksa kıtlık var sefalet var. 4 ay içerisinde İmamoğlu’na karşı yürütülen operasyonlar nedeniyle buradayız. Milletimiz gidip daha dün kurulan ülkelerin kapasında vize için beklemesin. İtibar budur. Türkiye’nin küresel konjonktürünü yerine getirine getirmek yükümlülüğümüzdür. Yarınlar da bizim. Bu sesimizi yazıyla beraber okuyacak kişilere sesleniyorum zor günlerden geçiyoruz. Terörsüz Türkiye diye tariflenen bu süreç bizim için çok önemli. Bizler yurtta barış dünyada barış ilkesini sürdüreceğiz.
- Tarihimiz barışçıl siyasetin güçlenmesi için attığımız adımlarla doludur. Ancak ne zaman koltuğu tehlikeye girse millete karşı cephe alanların samimiyetini sorgulamaktan geri durmayız. Orta Doğu’da adeta bir kutup yıldızı gibi parlayacak bölgeyi barışa ulaştıracağız.
MHP ve DEM Parti'ye seslendi
- MHP ve DEM Parti’ye sesleniyorum. Bu süreci kendi ikballeri için gören akıldan kendinizi ayrıştırın. Sürecin şeffaf, katılımcı kucaklayıcı olması konusunda ciddi adımlar atmalısınız. Nitelikli çoğulculuk için adımlar atılmalıdır. Tarihi adımların sonuçlanması için hukuk dışı uygulamalardan kayyımlardan uzaklaşılmalıdır. Siyaset buradan ikbal aramasın. Burasının bir mahkeme salonudur siyasetin buraya etki etmemesi gerektiğininin altını çizmek istiyorum.
- Bu sürecin demokratik ve ortak akıl ile birlikte yürümesi en büyük arzumuzdur. Bu memleket hepimizindir.
- Bu millet bunu başaracak. İstedikleri kadar sesimizi kısmaya çalışsınlar. Biz hak yemedik hakkımızı da yedirmeyeceğiz. Bugün savunmalarımın en şiddetlisini yapıyorum. Ben yargının siyasete aparat yapılmasıyla mücadele ettim, ediyorum ve devam edeceğim. Kötülük yapanlara ve kötülere karşı mücadelede dimdik ayaktayım, gençliğimin olduğunun da farkındayım.
İmamoğlu ve mahkeme heyeti arasında gerilim
İmamoğlu’nun savunması sırasında ekonomi hakkında sarf ettiği sözler mahkeme başkanı tarafından bölündü. İmamoğlu, “Bitiriyorum, izin verin. Zaten bütün olay bunlarla alakalı. 20 saniyede bir iddianame yazılıyorsa bütün olay budur” dedi.
Bir süre sonra duruşmanın savcısı da “Bana bakarak konuşmayın” diye İmamoğlu’na tepki gösterdi. İmamoğlu, mahkeme başkanına “Savcıya bakarak konuşmak yasak mı? Bakmaya da meraklı değilim” diye yanıt verdi.
İmamoğlu'nun avukatı: Kime bakacağıma ben karar veririm
İmamoğlu'nun avukatı Fikret İlkiz, savcının ve mahkeme başkanının İmamoğlu’nun sözünü kesmesine tepki göstererek savunmasına şu sözlerle başladı:
"Heyetinizi görmek istiyorum ve sizlere hitaben bir savunma yapmak istiyorum. Ayrıca savunmayı yaparken kime yapacağıma kime bakacağıma ben karar veririm. Sanık savunma yaparken araya girilmemesini rica ediyorum. Eğer herhangi bir şekilde bir yanıtla karşılaşırsak ben de uyarımı yaparım."
İmamoğlu: Savcı bana kaşlarını çatarak bakmasın, işlemez
“Yargı tacizi altında olan bir kişi olarak yoğun bir saldırı altında olduğumun altını çizeyim” diyen İmamoğlu’nun son sözünü mahkeme başkanı CD kaydının yenilenmesi gerektiği için durdurdu.
Konuşmasına devam eden İmamoğlu, şunları söyledi:
- Son söz benim için uygun bir kavram değil. Hiçbir zaman sözün bittiği yerde olmayız. Yargı tacizine uğrayan biri olarak yoğun bir saldırı altındayım. Mahkemenin esas çatısı altında değil de Silivri’ye nakledilmiş şekilde göçebe bir yargılama var. Ahmak davası var. 2 yıl 7 ay 15 gün hapis ve siyasi yasak kararı verildi. 3 yıldır istinaf mahkemesinde bekliyor. Türkiye yargı tarihinde olmamış biçimde Beylikdüzü davasında 5 kez mütalaa vermeyen bir yargı makamı ile karşı karşıyayım. Diğer davalarımda savcılık makamı ortada yok. Bu davada ise savcı benim savunmama müdahale etti. Burada sizinle ilgili önemli bir şey söyleyeceğim. Belki medyayı takip etmiyorsunuz. Bunları benden duyun istiyorum.
- Ben vah memleket vah demek istemiyorum. Bu mahkemenin bu silsileye dahil olmasını istemiyorum. Murat Çalık kardeşimin tahliye olmasını istiyorum. Oradan oraya sevk ediliyor. Yeter, yeter! Burada savcı bana kaşlarını çatarak bakmasın işlemez çünkü. Ben bu cennet vatanda 1 kişi için tehdidim. O da ben değil milletin tehdit ettiği bir kişi. Sandıkta 4 kere yendim 5. kez yeneceğim için tehdidim!
Duruşmaya 45 dakika ara verildi.
İmamoğlu ne demişti?
20 Ocak'ta Modern Hukuk ve Yargının Siyasallaşması Paneli'nde konuşan İmamoğlu, Gürlek'e seslenerek şu ifadeleri kullanmıştı:
"Sakın bu bana yapılamaz diye kimse düşünmesin, sanmasınlar bu mesele Ekrem İmamoğlu meselesidir, Özgür Özel meselesidir. Bu mesele, Türkiye Cumhuriyeti'nin beka meselesidir. Cem Aydın’ı ifade için çağırıyorsun. Evine baskın yapıyorsun. Senin amacın milletin gözünü korkutmak. Başsavcı sana söylüyorum. Senin evlatlarını bile bu muamelelerden kurtarmak için seni yöneten aklı bu milletin zihninden söküp atacağız. Söküp atacağız ki senin evlatlarının kapısına kimse dayanmasın."
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İmamoğlu hakkında ''Tehdit ve Terörle mücadelede görev olan kişileri hedef göstermek suçlarından" soruşturma başlatmıştı.
Kaynak: Gazete Oksijen