Asansörün kapısı açılıyor, ilk gördüğüm manzara camın önünde toplanıp fotoğraf çektiren yedi-sekiz kişilik genç grup oluyor. Neşeliler, eğleniyorlar, sorun yok. Sorun bende olabilir. Çünkü onları görünce aklıma ilk gelen, “Hani bunların maskesi, nerede mesafe?” oluyor. Zaten asansörden kurulup inmişim. Resmi rakama göre 1 dakika 10 saniye süren asansör yolculuğunu, ortalama büyüklükte bir kabinde altı kişi tamamlamak kafamda sorular doğurmuş… Ama neyse ki “Çocuklar, lütfen…” falan gibi ihtiyar heyeti mensubu tarzında bir şey demeden silkinip kendime geliyorum. Buraya “Öğreten Adam”lık (Kaan Ertem’e derin saygılarımla) yapmaya değil, hem şehrin hem ülkenin en yüksek yapısı Çamlıca Kulesi’nden İstanbul’a bakmaya geldim. Ama İstanbul’dan çok İstanbullulara bakmak isteyeceğimin henüz farkında değilim.
Yazının tamamını görebilmek için lütfen abone olun. ABONE OL
Aboneyseniz
üye
girişi
yapınız.
Oksijen'e e-gazete aboneliği ile edineceğiniz avantajlar; Oksijen yazarlarının tüm yazılarına erişim Gazeteoksijen.com üzerinden 7/24 güncel haber erişimi Her gün e-posta kutunuza gelen Oksijen bülteni Gazete Oksijen, O2 ve özel yayın arşivine erişim