Ülke tarihinin en büyük doğal afeti yaklaşık 15 milyon yurttaşı zor yaşam koşullarında bıraktı. Yaralarının sarılması epey zaman alacak.
Böylesi süreçlerde dönüp benzer felaketlere dair akademik çalışmalara bakmanın bugün sahada neler olduğunu anlamaya ve neler yapılması gerektiğini tespit etmeye büyük faydası var.
Bu çalışmalardan İstanbul Maltepe Üniversitesi bünyesinde Gülsüm Kişi tarafından geçen eylülde kaleme alınan yüksek lisans tezi, meselenin sosyal boyutuna dair değerli bilgiler içeriyor. “Depremin Sosyolojik Boyutu: 2020 Elazığ Depremzedeleriyle Yapılan Niteliksel Bir Araştırma” başlıklı tezin sahibi Kişi, Elazığ depremini yaşayan 33 kişi ile yüz yüze görüşmeler yapmış. Temel fikri, depremin kadın ve erkekleri fiziksel, psikolojik, sosyal ve ekonomik açılardan farklı etkilemesi.
Dikkat çekici bölümlerini özetleyeceğim tezde Kişi görüştüğü depremzedelerin yöresel şivelerini korumuş, aldığı yanıtları konuşma diliyle aktarmış. Bazılarını değiştirmeden aktarıyorum.
Depreme ilk tepkiler
“Deprem anında en çok ne hissettiniz?” sorusuna katılımcıların çoğu, özellikle de kadınlar çocuklarının can güvenliğine dair endişelerini dile getirerek yanıt vermiş. Kendilerine bir şey olduğu takdirde çocuklarının bakımını kimin üsteleneceği konusunda kaygılanıyorlar.
Yıkılırsa ölürüz, başka ne hissedeceğim. Evet korktum ama ölümden de korkmuyorum çünkü Cenabı Allah bizi yaratmış, iman etmişiz bir gün öleceğiz. (Erkek, yaş: 65)
Olur da bana bir şey olursa çocuklarıma kim bakacak? En büyük endişem oydu. (Kadın, yaş: 26)
Oğlumu kurtarabilecek miyim? Yan yana mı olsaydık? (Erkek, yaş: 53)
Elazığ depreminde evde yalnızdım. Buraya yerleşeli iki ay olmamıştı. Evim bodrum kattaydı. O an benim beynim tamamen durdu. Kesinlikle ben öldüm gözüyle baktım. (Kadın, yaş: 28)
O an kriz geçirmişim. Hiçbir şeyim sadece o uyandığımda... Komşum tokat atıyordu bana. Ben yine ağlıyorum, oğullarım nerde? İki oğlumu nerde bulacağım? Hangi enkazın altında? (Kadın, yaş: 47)
“Karnımda bebekle önce çocukları giydirdim”
Kişi’nin tezine göre yoksulluk, düşük eğitim seviyesi gibi unsurların dışında kadınlar toplumsal cinsiyet rolleri nedeniyle de afetlerden erkeklere göre daha fazla etkileniyor. Derinlemesine görüşmeler sırasında kadın katılımcıların bir kısmının depreme yakalandıkları sırada dışarıya çıkmadan önce toplumsal cinsiyet rol ve beklentilerinin baskısı altında davranış sergiledikleri ortaya çıkmış.
Bunun örneklerinden bazılarını deprem sırasında evden çıkarken kıyafetlerini uygun hale getirmeye çalışarak ya da yanlarına yemek alarak zaman kaybeden kadınlar anlattı.
Bir başka örnekse şu: “Deprem anında hamile olan DG32 kodlu katılımcı, deprem olduğu sırada bir yandan sancılarla mücadele ederken bir yandan çocuklarını giydirip yanına aldığını ifade etti.”
Görüşülen kadınlardan bazılarının değerlendimeleri şöyle:
Gelin de kaçtı gitti. Sonra geri döndü. Kızım nereye gidiyorsun, patik yok ayağında, çorap yok, baş açık. Gittik her şeyi aldık. O götürdüğümüz yemekleri iç içe poşetlere bağladık. Aşağıya indik, hiç kimse yok. (Yaş: 60)
Evde kendimize göre giyinmiştik. Yani dışarıda kapalı olsak içeride uygunsuz bir şekildeydik. Herkes dışarı çıkıp ateş bile yakıp ısınıyorken ben hala çocuklarımı toparlayıp, üstlerini giydirip karnımdaki yükle, o sancılarla mücadele etmeye çalışıyorum. Üzerime hemen uzun bir pardösü aldım. Yazmamı örtüp çıktım. (Yaş: 26)
Eşim bana sen her gün hazırlıklı ol derdi. Eteğim yanımda, kara donum yanımda. Deprem olursa beni çıplak bulmasınlar. (Yaş: 60)
Deprem sonrasında erkeklik halleri
Kişi’ye göre toplumsal cinsiyet rol ve sorumlulukları afet sırasında erkekleri de etkiledi. Kişi bu rollere örnek olarak evin “reisi” olmak, gelir getiren olmak, aileyi bir arada tutmak, barınma ve güvenlik sağlamak gibi sorumlulukların afet sonrasında da erkeklerden beklenmesini gösteriyor. Bu durum da erkekler üzerinde toplumsal baskıya neden oluyor. Beklentileri karşılayamayan erkekler ciddi sorunlar yaşıyor.
Kişi’nin görüştüğü erkek depremzedelerin açıklamalarının bazıları şöyle:
Bazen şöyle sürtüşmeler oluyor. “Bunu niye almadın? Bunu niye getirmedin? Bak, sen dışardasın, bizim evde canımız çıkıyor.” (Yaş: 53)
İçkiyi bırakmıştım. Depremden sonra epey içmeye başladım. (Yaş: 53).
Aileme yansıtmadım. Cesaret vermem gerekiyor. Bundan dolayı bu rolü oynamam lazım. Onlara yansıtırsam benim de onlardan farkım kalmaz. (Yaş: 40)
Erkeğin kafasında ekonomi var. Geçindirecek bir ailesi var. Çocuğu var, evi var. Deprem olunca bunlar ister istemez seni beş kat daha da zorluyor. Bu sefer panik yapıyorsun. Bir hafta geçti, bu kez Covid geldi, işten çıkmalar başladı. Çocuğun akşam gelirken senden bir şey istediğinde almamışsan tabii ki eve mahcup geliyorsun. Bu gibi duygular insanı çok etkiliyor. (Yaş: 40)
Öfke arttı ama dayanışma güçlendi
Katılımcılara “Aile içi ilişkilerinizde iletişim bozuklukları, öfke artışı, şiddet gibi istenmeyen durum ve davranışlar oldu mu?” sorusunu yönelten Kişi’nin aldığı yanıtlardan bazıları şöyle:
Hiçbir şey konuşulmuyordu babamla. Bir şey soruyordum mesela. Hemen küsüyor, sinirleniyordu. Konteynerdekilerle çok kavga etti. (Kadın, Yaş: 23)
Tabii tabii, arttı. Erkekler de aynı kadınlar da aynı, bir anda parlıyor, bir şey de söyleyemiyoruz. (Erkek, Yaş: 55)
Şiddetin çok fazla yaşandığı deprem, üstüne gelen pandemiyle evde tıkalı kalan karı, koca, çocuklar veya varsa kayınvalide… Hepsi evin içinde pandemiden çıkamıyor, depremden çıkamıyor. Evet, psikolojik yük, zaten maddi olarak da etkilenmişsin… (Kadın, Yaş: 28)
Öte yandan katılımcıların çoğunluğu depremden sonra aile içi ilişkilerin olumlu anlamda geliştiğini, yaşanan zorlu süreçten sonra dayanışmalarının arttığını ifade ediyor.
“Olası bir afet durumunda alınması gereken önlemler ve ilk desteğin nasıl olması gerektiğini düşünüyorsunuz?” sorusuna verilen yanıtlardan bazıları şöyle:
Deprem olmadan önce önlemler alınsa insanlar bu kadar zorluk çekmez. Bina sağlam yapılsa, zemin sağlam olsa, mesela kolonlar sağlam olsa… (Kadın, yaş: 22)
Nice anneler var, öksüz kalanlar var, babalar var, nice hayaller var, gençlerimiz var. Müteahhitler onu düşünerek bina yapsınlar. (Kadın, yaş 47)
Bir yer yapılsa, evinden olan herkes orada barınsa…
“Olası bir afet durumunda ilk desteğin nasıl olması gerektiğini düşünüyorsunuz?” sorusuna verilen bazı yanıtlar şöyle:
Bence ilk destek yatacak sıcak bir yer. Yiyecek, yani sıcak bir çorba. Bunlar bence çok önemli.(Kadın, yaş: 32)
O psikolojiyi atlatmak için kadın, erkek, çocuk demeden herkesin iyi bir etkinliğe girmesi gerekiyor. (Kadın, yaş: 28).
Devletin okulda falan ilk yardım eğitimi vermesini isterim. Deprem bölgesinde yaşıyoruz. (Kadın, yaş: 48)
AFAD’ın belli mahallelerde toplanma alanları, meydanlar yapması lazım. Anında çadırlarını ya da konteynerleri indirip o bölgede insanlara müdahale etmesi lazım. (Erkek, yaş: 55)
Bir yer kuralım, o yer sabit kalsın, iki katlı. Nasıl bir hastaneye girdiğin zaman özel bir oda istiyorsun ya, banyosu, tuvaleti içerisinde, aynen öyle. Biraz daha büyük. Orası devlete ait kilitli bir yer olarak orası kalacak. Deprem yaşandığı zaman insanlar oraya gidecek. (Erkek, yaş: 53)