Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeleri ve yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 24’ü tutuklu 108 kişinin yargılandığı Kobani Davası'nın bugünkü duruşması Sincan 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor. Duruşmayı, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan ve DEM Parti milletvekilleri ile DEM Parti Hukuk Komisyonu üyesi avukatların yanı sıra, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, Genel Başkan Yardımcısı Gül Çiftçi, Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ile Ankara Milletvekili Aliye Timisi Ersever, Türkiye İşçi Partisi Milletvekili (TİP) Ahmet Şık, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatlar katıldı. Öte yandan çok sayıda siyasi parti ve sivil toplum kuruluşu temsilcisi ile birçok kişi duruşmayı takip ediyor.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, esas hakkındaki mütalaasını tekrar ederek, ''108 sanık hakkında ‘devletin birliğini ve bütünlüğü’ kapsamında açılan davada yargılanma neticesinde mahkemece açıklanan nedenlerle müzakerenin devam ettiği anlaşılmaktadır. Esas hakkındaki mütalaamızı tekrar ediyoruz. Tutuklu sanıkların üzerine atılı suçları işlediklerine dair kuvvetli güç şüphesinin bulunduğu, kaçma ihtimallerini varlığı ve suç işlenen belirlenen sürenin aşılmadığı, katalog suçlarından olması nedeniyle adli kontrolün yeterli olmaması nedeniyle tüm sanıkların mütalaa doğrultusunda devamına, adli kontrole ilişkin taleplerin reddi'' talebinde bulundu.
"Bir tweet bahane edilerek 4 yıldır tutukluyuz"
Alp Altınörs, duruşmaya katılan herkese teşekkür ederek ve tüm işçilerin 1 Mayıs Bayramı'nı kutlayarak duruşma salonunda savunmasına başladı ve “4 yıldır bu haksız hukuksuz davaya geldiğimizde ise siz sadece özgğrlğk ve güvenlik hakkımızı ihlal etmekle kalmadınız siyaset hakkımızı da ihlal ettiniz. Hayatlarımızdan çaldığınız bu 4 yılı haram bir lokma gibi yutuverdiniz. Bir tweet bahane edilerek 4 yıldır tutukluyuz. IŞİD’e karşı çağrı yaptınız denilerek içerde tutuluyoruz. Bizim çağrımız yasaldır, teröre karşı bir çağrıdır, bizim çağrımız” ifadelerini kullandı.
"Sizi hukuka davet ediyorum''
Alp Altınörs’ün ardından SEGBİS üzerinden savunma yapan Dilek Yağlı, “4 yıl boyunca beni değil benim fikirlerimi yargıladınız. Vereceğiniz karar da benimle ilgili bir karar olacak mı? Bence olmayacak ben öyle düşünüyorum. Geldiğimiz aşamada kendimizi tekrar ediyoruz ama usulen tahliye talep ediyoruz. Kobani halkı ile dayanışmamızı cezalandırmış ya da tahliye etmiş olacaksınız. Sizden beklentilerim hukuki anlamda karar kurmanızdı ama 4 yıllık yargılama pratiği bunu göstermiyor. Ben sizi hukuka davet ediyorum” dedi.
"Bu suçu kabul etmiyorum"
Sanık Günay Kubilay, savunmasında, şu iddialarda bulundu: Bu davanın başından beri hukuksal seçenek değil, bir politik tercih olarak sunuluyor. Çok açık ki HDP ile meşru zeminde, demokratik siyaset zemininde mücadele etmeyi göze alamayanlar gayrimeşru yolları tercih etmişlerdir ve Kobani Kumpas davasını devreye sokmuşlardır. Bu gayrimeşru uygulamaların da bir sınırı var. Bize destek ve dayanışma için gelenler de çok açık bilmelidirler ki savcı beyin sıraladıklarının hiçbiri bizim işimiz değildir. Biz sadece barbarlığa karşı halkımıza bir çağrı yaptık. Biz bugün olsa yine bu çağrıyı yapardık. Soykırıma uğrayan hangi halk varsa HDP onun yanında vardır. O yüzden ortada MYK’nın işlemiş olduğu yönünde aktarılan bu suçu kabul etmiyorum. Bugün böyle bir destek ve destek çağrısını yapan bizleri cezalandırmak aynı zamanda IŞİD’i ödüllendirmek olacaktır. Ben heyet olarak böyle bir ödülü IŞİD’e bahsetmeyeceğinizi ummak istiyorum.''
"Siyasetin nasıl ilerleyeceğini gösterecek"
Günay Kubilay’dan sonra İsmail Şengül, duruşma salonunda savunmasını yaptı ve ''Bugün burada ortaya çıkacak olan tablo mevcut siyasetin nasıl ilerleyeceğini gösterecek. Bugünlerin geçeceğine inanıyorum, umutluyum. Dayanışmalarından dolayı tüm arkadaşlarımıza dostlarımıza sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Tüm ezilenlerin, işçilerin ve emekçilerin 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı kutluyorum. Bu davanın özü, esası HDP’de siyaset yapmak çeşitli görevler almak ve benim açımdan da MYK üyesi olmaktır. Bu süreçte atılan bir tane twitter paylaşımı bağlamından koparılarak bu yargılama başlamıştır. HDP’de görev almak maalesef kriminal bir öge olarak sunulmuştur. Bu Türkiye demokrasisi için bir lekedir. 6 Ekim günü atılan ve davamızda tutukluluğumuza gerekçe gösterilen Twitter mesajı IŞİD’in katliamlarına karşı, kanlı terör örgütünün büyük bir soykırımına karşı yapılmış bir çağrıdır. Gelinen nokta ile tüm dosya sanıklarının ve kendimin tahliyesini istiyorum'' dedi.
"Hukuken söyleyecek bir şeyimiz yok"
Selahattin Demirtaş, salonda bulunan herkese selamlarını gönderdi ve ''Herhangi bir söz talebim yok bütün arkadaşlarımın özgürlüğünü talep ediyorum” dedi. Selahattin Demirtaş’ın avukatı Sevda Çelik Özbingöl ise ''Sizin takdir hakkınız yok bu yüzden de müvekkilimin derhal serbest bırakılmasını istiyorum” derken, Avukat Öztürk Türkdoğan, ''Dava dosyası kapsamında tutuklu bulunan tüm arkadaşlarımızın tahliyesini talep ediyoruz. Hukuken söyleyecek bir şeyimiz yok çünkü söylenecek her şeyi bıraktık. Vereceğiniz tahliye kararı aile Türkiye’yi rahatlatmanızı talep ediyorum'' talebinde bulundu.
''Babamın başına bir şey gelirse sorumlusu sizsiniz''
Avukat Erhan Ürküt, ''Babam (Ali Ürküt) cezaevine girdiğinde bir sağlık sorunu yoktu ancak yakın zamanda kanser teşhisi konuldu. Babamı tahliye edin. Başına bir şey gelirse sorumlusu sizsiniz” diye konuştu. Avukat Cihan Aydın, ''Gültan Kışanak’ın tutukluluk süresi dolmasına rağmen kanunsuzca içerde tutulmaktadır. Bu kanunsuz durumun bir an önce sonlandırmasını talep ediyorum'' dedi.
Figen Yüksekdağ’ın avukatı Veysi Eski, ''Bu uzun tutukluluk hali artık müvekkillerimizin sağlık sorunlarına neden oluyor. Ali Ürküt çok ciddi bir kanser ile karşı karşıya ve cezaevi koşullarında tedavi olması mümkün değil. O cübbenin hakkını verecekseniz bu durumu göz önünde bulundurmanız gerekiyor. Başta Ali Ürküt olmak üzere tüm sanıkların tahliye edilmesini istiyorum'' diye konuştu.
Avukatların ve sanıkların tahliye taleplerinin ve tutukluluk halinin incelenmesi için duruşmaya 15.30’a kadar ara verildi.
NE OLMUŞTU?
Kobani olayları, 6-8 Ekim 2014 tarihlerinde IŞİD’in Kobani’ye saldırmasının ardından birçok ilde yapılan protesto ve eylemlerdir. Kobani Davası'nda aralarında eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da bulunduğu 18’i tutuklu 108 kişi 2014 yılındaki Kobani olaylarına ilişkin ''devletin bütünlüğünü bozma'' başta olmak üzere pek çok suçla yargılanıyor. Davanın iddianamesi, Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 7 Ocak 2021’de kabul edildi. Davada yargılananlar hakkında 29 ayrı suçlamayla 38'er kez ''ağırlaştırılmış müebbet hapis'' cezası isteniyor. Demirtaş 25 Aralık 2023 tarihinde yapabildiği ilk savunmasında ''Hakkımda somut tek bir delil yok, bu bir siyasi intikam davasıdır, hukuken tutuklanmadık, hepimiz siyasi rehineleriz’’ demişti.