Denizbank’ın Levent Büyükdere Caddesi Şubesi’nde aralarında Arda Turan, Emre Belözoğlu, Fernando Muslera, Selçuk İnan ve Fatih Terim’in kızı Buse Terim’in de bulunduğu 18 mağdurun dolandırıldığı iddiasıyla yürütülen soruşturma tamamlandı. İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianamede Seçil Erzan ve 6 şüpheli hakkında “özel belgede sahtecilik” ve “nitelikli dolandırıcılık” suçlarından dava açıldı. Banka Müdürü Seçil Erzan hakkında ise savcılık tarafından 66 yıldan 216 yıla kadar hapis cezası istendi.
İddianamede Seçil Erzan’ın iki ifadesi yer aldı. 11 Nisan 2023 tarihli ilk ifadesinde para trafiğini “Bana para teslim etmeye gelen kişiler elinde çanta ile gelirler, parayı teslim ettikten sonra boş çanta ile giderler” sözleriyle anlatıyor. Özel bir fon olduğunu söyleyerek tanıdığı kişilerden para aldığını, bir kısmına ödeme yaptığını, bir kısmına ise yapamadığını ifadesinde paylaşıyor. Hatta ilk ifadesinde Semih Kaya’nın kendisini tehdit ettiğini, bu yüzden aldığından daha fazlasını ödediğini iddia ederken aynı şekilde Ayhan Akman’dan da alacağı olduğunu söylüyor.
“Korumalarla geldiler”
Erzan, ilk ifadesinden 23 gün sonra yani 3 Mayıs 2023 tarihinde ise ikinci bir ifade veriyor. Bu ifadesinde ise gözaltına alınmadan 3 gün öncesinde yaşananları anlatıyor. Ek ifadesinde, “8 Nisan Cumartesi günü Denizbank Avrupa-1 Bölge Müdürü Sermin Hanım Çorlu’daki evime beni görmeye geldi. Bana burada kalmayabilirsin, otelde ya da istersen benim evimde de kalabilirsin dedi. Yanında koruma gibi birileri vardı. Daha doğrusu evimin önünde 4-5 tane adamın beklediğini gördüm. Geldikleri araçlar bankanın araçlarıydı.” Erzan ertesi gün ise korumalar eşliğinde Zincirlikuyu’daki Denizbank Genel Müdürlüğü’ne götürüldüğünü söylüyor ve burada kendisine ilaç verildiğini iddia ediyor: “Koluma serumlar takılarak bana bu işi banka dışında yaptın diye söylettirdiler. Tam olarak Sermin Tekin, Ali Murat Dizdar, Cenk İzgi (Teftiş Kurulu Bölüm Müdürü), Tanju Kaya (İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısı) vardı.”
“İnsanların parasını vereceğiz”
Erzan ifadesinde kendisine “Olayda zimmet yok, evet senin bankacılık hayatın biter belki ama hayatına bir şekilde devam edersin, bu olay zimmet değil” şeklinde sözlerle baskı kurulduğunu iddia ediyor. Ardında da iddialarına şöyle devam ediyor: “9 Nisan Pazar günü akşam saatlerinde bu sefer Hakan Ateş bankaya geldi. Bulunduğumuz toplantı salonuna girerek ‘Kızım biz zaten insanların parasını vereceğiz ama ortada bir enkaz var, kimden ne aldıysan söyle, zaten bu bir zimmet değil, zimmet olsa sen yıllarca içeride çürürdün, bu sebeple de kendin banka dışında ne aldıysan onları söyle, sen bizi koru biz de seni koruruz, Seçil’e hemen bir avukat tutalım, avukatını ben tutacağım, sağlık sigortanı iptal etmeyelim, annenin hastalığı ile de ilgileneceğim’ dedi. Zaten orada bulunan herkes aynı sözleri söyleyip olayın zimmet olmadığını bana söylediler.”
“Notlarımı aldılar”
Erzan aynı gün Göktürk’teki evine gönderildiğini söylüyor: “O sırada Sermin Tekin de benimle birlikte geldi. Sermin Tekin bana evde detaylı arama yap, ben seni 3-4 saat de olsa beklerim. Bütün notlarını, kağıtlarını bana getir dedi. Evde her yeri arayıp ajandamı ve notlarımı bulup Sermin Hanım’a verdim. Aynı gün beni Çorlu’ya korumalar eşliğinde tekrar gönderdiler. Korumalar beni her yerde takip ediyordu.”
Erzan, pazartesi günü de korumalar eşliğinde genel müdürlük binasına gittiklerini ifade ediyor: “Sermin Tekin, Ali Murat Dizdar, Cenk İzgi, Tanju Kaya ile bir liste oluşturduk. Bu listede kimin ne kadar para verip ne kadarını geri aldığını yazdım. Onlar tabloları oluşturdu. Sonrasında bana verdiler. Ben de bunları alıp evime götürmüştüm. Savcılık tarafından 10 Nisan Pazartesi günü Çorlu’daki ikametim arandığında bankanın oluşturduğu bu tablolar ikametimde ele geçirilmiştir. Bu tablolar aslında banka tarafından oluşturulmuştur. Banka aslında alacak ile vereceği eşitleyip borcu minimuma indirmek istiyordu.”
“Ses kaydım alındı”
İfadesinde Erzan kendisinin ses kaydının da alındığını iddia ediyor: “8 Nisan Cumartesi günü Sermin Tekin Çorlu’daki evime yanıma geldiğinde zorla benden ses kaydı oluşturmamı istedi. Bana şahsi telefonunu konuşma sırasında açarak sesimi kaydetti. Benden o esnada ‘Seçilcim ben senin uzun zamandır böyle sorunlar yaşadığını biliyordum. Keşke daha önce söyleseydin. Sen bize yardımcı ol ki biz de sana yardımcı olalım. Bankada para almadığını, senin yaptığın eylemlerin bankada olmadığını söylemen gerek. Bu adamlar nasıl olur da hala bankadan para istiyorlar’ şeklinde sözler söyledi. Ali Murat Dizdar da bana ‘Olay kesinlikle zimmet değil, sen bu olayları banka dışında yaptın, sana en iyi avukatı tutuyoruz. Sana iki tavsiyem var, bir avukatın sözünden asla çıkmayacaksın, o ne derse onu yapacaksın, iki tutuklanmayacaksın fakat olur da tutuklanırsan itirazını biz yapacağız’ dedi. Hatta Ali Murat bana bunları unutmamam için bir kağıda yazdırdı. Bu olay güveni kötüye kullanma olursa cezası küçük ama zimmet olursa cezası büyür. Bu ses kaydını bana karşı ellerinde sakladıklarını düşünüyorum.”
Seçil Erzan’ın Çorlu’daki evinde alıkonulup İstanbul’a getirildiği iddiasıyla ilgili, Denizbank yöneticileri Hakan Ateş, Cenk İzgi, Ali Murat Dizdar, Sermin Tekin, Tanju Kaya hakkında da “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçundan soruşturma yürütülüyor.
Ortalama zeka!
İddianamede Emre Belözoğlu’nun parasının Volkan Bahçekapılı tarafından Seçil Erzan’a verildiği yer alıyor. Para trafiği sırasında da Erzan tarafından Bahçekapılı’ya belge veriliyor. Bu belge Denizbank tarafından araştırılıyor ve savcılığa sunulan inceleme raporunda şu ifade kullanılıyor: “Volkan Bahçekapılı Seçil Erzan’ın 46 gün vadede dolar bazında %253 getiri vaadine inanmış olsa bile, yatırım yapma düşüncesinde olduğu paraları kendi hesabından çıkarması ve buna karşılık Seçil Erzan’ın kendisine verdiğini iddia ettiği dokümanlardan şüphelenmemesi, Seçil Erzan’a verilmek üzere elden ve üçüncü kişi hesabı üzerinden para verme iradesi ortalama zekaya sahip herhangi bir kişiden beklenmeyecek bir davranıştır.”