05 Aralık 2025, Cuma
Haber Giriş: 04.12.2025 19:36 | Son Güncelleme: 04.12.2025 21:34

Komisyon heyetinin İmralı ziyaretinin 'özet' tutanağı açıklandı

Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nda, İmralı'ya komisyon adına giden heyetin terör örgütü lideri Abdullah Öcalan ile yaptıkarı görüşmeye ilişkin MİT tarafından tutulan tutanağın 4 sayfalık özeti okundu
Komisyon heyetinin İmralı ziyaretinin 'özet' tutanağı açıklandı
A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun 19'uncu toplantısı gerçekleştirildi. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un başkanlığında yapılan toplantıda, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Yayman, DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit ve MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız'ın İmralı'da terör örgütü lideri Abdullah Öcalan ile görüşmesine ilişkin MİT tarafından tutulan tutanak okundu. 

TBMM Genel Sekreter Yardımcısı Ahmet Bozkurt tarafından okunan 4 sayfalık özet tutanak şöyle:

"Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun 21 Kasım 2025 tarihli 18’inci toplantısında Komisyonda temsil edilen beş siyasi parti grubundan birer üyeden oluşacak bir heyetin İmralı Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumuna gitmesi hususunda oylama yapılmış ve komisyonumuzun nitelikli çoğunluğuyla karar alınmıştır. CHP ve Yeni Yol partisi grupları heyete üye bildirmemiştir.

Bu kapsamda isimleri bildirilen Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu üyeleri Hüseyin Yayman, Feti Yıldız ve Gülüstan Kılıç Koçyiğit, 24 Kasım 2025 Pazartesi günü Adalet Bakanlığından alınan izin çerçevesinde İmralı Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu'na Abdullah Öcalan’ın beyanlarını almak amacıyla gitmiştir.

Bu görüşmede Abdullah Öcalan öncelikle yüzyıllık Türk-Kürt ilişki sistematiğine Sayın Devlet Bahçeli’nin sözleri ile büyük katkı sağladığını, kendisinin Cumhuriyet tarihinde ender görülen bir cesaret sergilediğini ve kendisine şükran duyduğunu ifade etmiş, yine bu süreçte gösterdiği cesaret için Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'a şükran ve teşekkürlerini beyan etmiştir. 

Abdullah Öcalan, sürecin başından beri verdiği tüm sözlerin arkasında olduğunu, koşullar elverirse teorik ve pratik imkânlarının bunu gerçekleştirmeye müsait olduğunu ifade etmiştir. Uzun bir şekilde tarihsel arka planı anlatmış ve Ziya Gökalp'e referans vererek Türk-Kürt kardeşliğinin önemine vurgu yapmıştır.

Abdullah Öcalan silahlı yöntemden ayrıldığını, siyasi yöntemi benimsediğini, 27 Şubat 2025 tarihinde yapmış olduğu çağrı çerçevesinde bütün yapıların, PKK’nın tüm bileşenlerinin, örgütsel varlıklarının dağıtılmasının ve silahlarını bırakmasının ilanının toplum tarafından iyi karşılandığını, halkın bu gelişmeyi takip ettiğini, kendisinin Suriye ve Irak’ta da etkili olduğunu ifade etmiştir.

"Ben Devlet Bey'in el sıkması ile başlayan süreç içinde verdiğim tüm sözlerin arkasındayım"

Bu noktada Feti Yıldız, Abdullah Öcalan’ın mahkûm olduğu davada şehit ailelerinin avukatı olarak kendisinin bulunduğunu hatırlatması üzerine Abdullah Öcalan, 'Ben Devlet Bey'in el sıkması ile başlayan süreç içinde verdiğim tüm sözlerin arkasındayım' demiştir.

Hüseyin Yayman’ın, buraya şehit ailelerinin hassasiyeti ile gelindiğini belirtmesi üzerine ise Abdullah Öcalan, her asker kaybının kendisi için trajedi olduğunu, asla sevinmediğini, bu gençlerin böyle ölmemesi gerektiğini söylemiş, 'Türkiye’de ve bölgede kesinlikle çözüme ulaşmalıyız' diye cevaplamış ve TUSAŞ eylemine üzüldüğünü belirtmiştir. 

"Suriye’de SDG’nin 10 Mart mutabakatına uymasının elzem olduğu söylenmiştir"

Kendisine 'Lozan ve 1924 Anayasası öncesi döneme ait dilin kullanılması süreci zehirliyor' denmiştir. Yine devamla en son Zap Bölgesi boşaltılırken örgüt mensuplarının elinde silah olması kamuoyunda infial yaratmış, 'Bu konuda yapılan çağrıya PKK’nın tam uymadığı görülüyor' denilmiş, Suriye’de SDG’nin 10 Mart mutabakatına uymasının elzem olduğu, Suriye konusunda kendisinin yeni bir açıklama yapması gerektiği söylenmiştir.

'Bu devletin hepimizin devleti olduğu, silahı bırakın derken PKK’nın tüm bileşenlerini kapsadığı, PKK’nın Irak’tan çektiği güçlerini Suriye’ye gönderdiği yönünde gözlemler olduğu, bu durumun daha önceki açıklamalarla çelişki yarattığı'nın kendisine söylenmesi üzerine Abdullah Öcalan, PKK’nın sadece eldeki silahların değil, zihinsel olarak da silahların bırakılması gerektiğini ifade etmiştir.

Devamında iki halk arasında tarihsel bir kardeşlik bulunduğunu söylemesi üzerine Feti Yıldız, şehit haberleri geldiği dönemde bile kimsenin gidip bir Kürt komşusunun camını kırmadığını, bu kadar acıya rağmen Türk-Kürt düşmanlığının hiçbir zaman oluşmadığını belirtmiştir.

Bunun üzerine Abdullah Öcalan, kendisinin şehit ailelerine saygıyla baktığını, acılarının ne kadar büyük olduğunu bildiğini beyan etmiş, Devlet Bahçeli’nin konuşmasında hatırlattığı 'Ben devlete hizmet etmeye hazırım' sözünü hatırlatıp buyur demesine karşılık olarak sözlerinin arkasında olduğunu, koşullar el verirse ve iletişim imkânı artırılırsa teorik ve pratik imkânlarının bunu gerçekleştirmeye müsait olduğunu yenilemiştir.

27 Şubat açıklamasına yönelik olarak süreçte geçen bir yılı başarılı gördüğünü, bu dönemde hiç şehit verilmediğini, çatışma çıkmadığını ifade etmiş, böylelikle büyük bir politik açılımın sağlandığını, bu kapsamda kamuoyunda olan desteğin arttığını, ilerleyen süreçte kamuoyunun aklında olan bazı soru işaretlerinin giderileceğini de düşündüğünü söylemiştir.

"Abdullah Öcalan, pozitif hamleler ve adımlar peşinde olduğunu ifade etmiştir"

Tarihsel gerçekliği bilen bir heyet olarak terörsüz Türkiye gerçekleşecekse Türkiye’nin pratik ve somut adımları bekliyor olduğunun söylenmesi üzerine Abdullah Öcalan, pozitif hamleler ve adımlar peşinde olduğunu ifade etmiştir.

Somut adımlar konusunda bir direnç bulunduğunu çünkü örgütün merkezini Kandil’den Suriye sahasına taşımasının sorunu çözmediği ifade edilmesi üzerine, kendisinin (Abdullah Öcalan) örgütün lideri olarak her saha için kesin talimat vermesi gerektiğini, bu adımlar gerçekleştiğinde yeni bir iklimin oluşacağını ifade etmiştir.

Abdullah Öcalan ayrıca, 'Bu soruyu defaatle sordunuz' diyerek, sözlerinin arkasında olduğunu, sürecin başarıya ulaşması için tüm gayretini ortaya koyduğunu, imkânlar ölçüsünde de gayret göstermeye devam edeceğini ifade etmiştir.                                                               

27 Şubat çağrısında ayrı devlet olmadığını, federasyon olmadığını, idari özerklik olmadığını, kültüralist çözümler olmadığının hatırlatılması üzerine Abdullah Öcalan 'Evet öyle' diyerek onaylamıştır.

Hüseyin Yayman tarafından Suriye konusunda sorulan sorulara; SDG’nin 10 Mart'ta anlaşma yaptığı, anlaşmanın 8 madde olduğu, bunları esas aldıklarını, Suriye başta olmak üzere bölgedeki İsrail’in hamlelerine karşı çok dikkatli olunması gerektiğini, Suriye için üniter yapı ve yerel demokrasi benimsediğini söylemiş, yerel savunma gücünün olup olmayacağını sorusuna cevap olarak, 'savunma gücü yok, asayiş kapsamında güçler, yani polis gibi' cevabını vermiştir.

Bu coğrafyada Türksüz Kürt, Kürtsüz Türk yaşayamayacağını belirterek uzun bir tarihsel anlatımda bulunmuş ve Sultan Sencer’e referansla bu birlikteliğin tarihsel önemine vurgu yapmıştır.

"Darbe mekaniği etkili oldu"

Reel sosyalizm düşüncesini 1995’ten beri terk ettiğini, zihinsel dönüşümün sancılı bir süreç olduğunu, normalde PKK’yı 1993’te feshetmesi gerektiğini söylemiş ancak her seferinde bir elin bu girişimini sabote ettiğini ifade etmiştir. Bu sabotaj sürecini darbe mekaniği olarak tanımlamış, 1993’ten günümüze Turgut Özal, Süleyman Demirel, Necmettin Erbakan ile dolaylı görüşmelerinin nihayete erememesinde de bu darbe mekaniğinin etkisinin olduğunu belirtmiştir.

"'Ferhat Abdi Şahin’i tanıyor musunuz' sorusuna kendisine bağlı olduğunu söylemiştir"

'Ferhat Abdi Şahin’i tanıyor musunuz, talimatınızı dinler mi?' sorusuna cevap olarak Abdullah Öcalan, kendisine yakın kişilerden biri olduğunu, kendisine bağlı olduğunu söylemiştir.

Kendisine, Türkiye için hiçbir zaman gerçekleşmeyecek iddialarda bulunmanın süreci sabote etmek olacağını, buna dikkat etmek gerektiğini belirten ifadelerde bulunulmuştur.

Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in 'Sizi çok sağlıklı ve zinde gördüm. Kadın hareketiyle ilgili söyleyeceğiniz hususlar var mıdır?' diye sorması üzerine, Abdullah Öcalan, selamlarını iletmiş ve görüşme tamamlanmıştır."   

Komisyonda tutanak tartışması

Toplantıda, özet tutanak okunmadan önce komisyon üyeleri arasında tartışma yaşandı. CHP ve DEM Parti'li komisyon üyeleri, tutanağın özetinin değil tamamının okunmasını istedi. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, CHP İzmir Milletvekili Salih Uzun’un tutanaklara ilişkin sorusu üzerine şöyle konuştu:

“TBMM'den herhangi bir stenograf oradaki görüşmede yer almadı. Arkadaşlarımızın İmralı’ya gidişleri, ziyaretleri tamamıyla MİT tarafından organize edildi. Ve oradaki görüşmeler de MİT'in kontrolünde yapıldı. İşin doğal akışı böyle, daha evvel de böyle yapıldığı gibi. Şimdi gelelim, ben her ne kadar bu konuda fikrimi beyan etmedim ama beyan edeyim böylece, İmralı'da yapılan görüşmelerde bizzat bulunan üç arkadaş burada, bu salonda. Bu arkadaşlarımızın da 'evet konuşuldu' dediği genel konular, siyasi konuların tamamı burada komisyonla paylaşılacaktır. Yani orada İmralı'da söylenmiş olup da 'Ya hayır niye burada dile getirilmedi?' denilecek bir tane bile siyasi konu olmayacaktır.

Bu açıklama yapıldıktan sonra bu özet, yani 'tutanak tutanak' diyorsunuz onun bir özet buraya sunulduktan sonra üç arkadaşımıza da tek tek söz vermeyi düşünüyorum. Arkadaşlarımız kendileri açısından eksik gördüklerini burada sizlerle paylaşırlar ve böylece oradaki bu konu da tamamıyla kamuoyuyla paylaşılmış olur. Bu komisyonda şimdiye kadar zannediyorum iki ya da üç oturum kapalı oldu, bakanların dışında hiçbir kapalı oturum olmadı, hiçbir şey gizli kapaklı kalmadı. Zaten İmralı'daki yapılan görüşmelerin de neredeyse tamamı şimdiye kadar bu son görüşme de kamuoyuyla paylaşıldı. Dolayısıyla burada bulunan 50 arkadaşımızdan saklanacak, gizlenecek hiçbir şey yoktur."

"İmralı'da konuşulan hiçbir siyasi konu burada gündem dışı bırakılmayacak"

Numan Kurtulmuş, İmralı ziyareti ile ilgili heyetin görüşleri alındıktan sonra üzerine söz alınmayacağını söyleyerek, şöyle konuştu:

"İmralı'da konuşulan hiçbir siyasi konu burada gündem dışı bırakılmayacaktır ve nihayetinde dinlenenlerden birisi... Onların görüşü alındıktan sonra da o görüşler üzerinde yine burada kurduğumuz kendi ortak sözümüz çerçevesinde, üzerinde de söz almaya gerek yoktur. Çünkü şimdiye kadar buraya gelip fikirlerini beyan eden hiç kimsenin görüşleri üzerine bu komisyon görüşlerini ifade etmedi. Eğer müsaade ederseniz önce bir kısa bir özeti ama bütün konuları siyasal konuların tamamını kapsayan bir özeti ardından arkadaşlarımız teker teker üç arkadaşımızı söz alarak kendilerince eksik buldukları ya da 'Şöyle de ifade edilebilir' dedikleri ne varsa onları bizle paylaşacaklar ve komisyonu bu toplantısını kapatacağız."

"Okutacağınız sizin çıkardığınız özet mi MİT'ten gelen mi?"

Numan Kurtulmuş'un bu konuşmasının ardından parti temsilcileri söz alarak itirazlarını dile getirdi. 

Yeni Yol Grup Başkanı ve Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Bülent Kaya, "Burada okuyacağınız tutanakların tamamı mıdır yoksa uygun görülenleri mi biz burada dinleyeceğiz? Biz bu özetin ne şekilde ulaştığını bilmek zorundayız. MİT'in sunduğu özetlediğini mi sunacaksınız, yoksa size tamamı sunuldu da sizin uygun gördüğünüzü mü sunacaksınız? Biz Yeni Yol olarak bu konunun tutanakların kapalı oturumda okunmaması gerektiğini, açık yapılmasını istiyoruz. Okutacağınız özet sizin çıkardığınız özet mi MİT'ten gelen özet mi?" diye konuştu.

"Enfeksiyon istemiyorsak süreç şeffaflaştırılmalı"

CHP Grup Başkanvekili Murat Emir de "Biz İmralı'ya gitme meselesinin zamanının ve zemininin oluşmadığını söyledik çünkü böyle sorunların  yaşanabileceğini öngördük" dedi. Emir, "Mutlaka ham tutanak gelmelidir. Bu, nihayetinde parlamenter bir çalışma olmuştur. Biz özellikle şu sözü sık duyuyoruz; süreç enfekte edilebilir gibi kaygılar var. Enfeksiyon istemiyorsak süreci şeffaflaştırılmalı, ham tutanaklar açıklanmalıdır" ifadelerini kullandı. 

"Üç arkadaşımız komisyon adına gitti, biz niye tutanağı göremiyoruz?"

DEM Partili Hakkı Saruhan Oluç ile Meral Danış Beştaş da yaptıkları konuşmada, tutanakların tamamının açıklanmasını istedi. Hakkı Saruhan Oluç, "Bir görüşme yapılmış, o görüşmenin bir tutanağı var. O tutanağı biz bu komisyonun üyeleri olarak dinleyemiyoruz. Böyle bir şey olur mu? O üç arkadaşımız komisyon adına gittiler. Biz niye göremiyoruz tutanağı? Bu gizli olamaz ki. Neden gizliyoruz? Hangi anlayışla o özet oluşturuldu, hangi zihniyet o tutanakları özetledi? Yani şu anda garip bir durumla karşı karşıyayız. Şu anda komisyon üyeleri olarak bilmemiz gereken bir şey bizden kapatılıyor, kamuoyundan da kapatılıyor" dedi.

Bu sırada AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Yayman'ın "Bizi bir dinleseydiniz" sözleri üzerine Hakkı Saruhan Oluç, "Sinirlenmeyin"  diyerek "Kim tarafından hangi zihniyetle özetlendiğini bilemediğimiz bir tutanağı kabul edemeyiz" ifadelerini kullandı.