Kocatepe Kültür Merkezi önünde toplanan grup üyeleri, ellerinde "Çalışırken ölmek, şirketler yerine yargılanmak istemiyoruz" yazılı dövizlerle bir süre slogan attı. Grup adına açıklama yapan TMMOB Maden Mühendisleri Odası 49. Dönem Olağan Genel Kurulu Divan Başkanı Saffet Durak, İliç'te bilirkişi raporlarında ve savcılık tarafından yapılan işlemlerde, sahadaki mühendislerin "asli kusurlu" olarak gözaltına alındığını belirtti.
Bu süreçte işveren vekilinin "tali kusurlu" olarak belirlendiğini savunan Durak, "Tüm madencilik sektörü biliyor ki madenlerde önlem alınması için gerekli bütçeyi sağlayacak kişi ya da tehlike durumunda madeni durduracak fiili yetkili şirket yönetim kurulu, işveren veya işveren vekilidir" dedi.
"Denetlemeyenler ve önlem almayanlar yargılanmalı"
Divan Başkanı Saffet Durak’ın okuduğu basın açıklamasında “Maden ‘kazaları’ kader değildir. Madenleri denetlemeyen Bakanlıklar, önlem almayan şirketler bu kazaların asıl sorumlularıdır ve yargılanmalıdır. Çalışırken ölmek, şirketler yerine yargılanmak istemiyoruz” dedi. Durak, açıklamada facia sonrasında İliç’e giden Oda heyetinin, gerekli teknik incelemeler ve maden mühendisi üyeleriyle görüşmek için girişimde bulunduğu ancak yetkililer tarafından engellendiğini belirtti.
"Denetimler bakanlıklar tarafından yapılmak zorunda"
Yaşanan olayın görevlerini yerine getirmeyen şirket yetkilileri ve denetim görevini yerine getirmeyen Bakanlıkların eliyle işçi ve çevre katliamına neden olduğunu söyleyen Durak, "Madencilik, bilimsel ve teknik doğruların ışığında hazırlanan projelere göre yapılmalıdır. Bu projelerin, bilime ve gereken teknolojiye uygunluğu, mevzuatlarla uyumu, işletmenin projeye ve mevzuata uygun bir şekilde üretiminin denetimi de ilgili Bakanlıklar tarafından yapılmak zorundadır" dedi.
"Ölülerimize bile suç yükleniyor"
Gerçek sorumluların perdelenerek önlem almayan şirketler ve yetkililerin yerine mühendislerin yargılandığını kaydeden Durak, Aralık 2023’te Siirt Şirvan’da yeraltı bakır madeninde yaşanan göçük sonrası hazırlanan bilirkişi raporunda yaşamını yitiren 2 maden mühendisinin asli kusurlu olarak suçlandığını söyledi. Durak, "Ölülerimize bile şirketlerin almadığı önlemlerin suçu yükleniyor. Ne ölümüzün ne dirimizin bu ülkede bir değeri yok. Aynı; bilimin ve adaletin yerinin olmadığı gibi…" dedi.
"Bakanlıklar bilirkişi raporuna girmedi"
İliç’te benzer şekilde bilirkişi raporlarında ve savcılık tarafından yapılan işlemlerde sahadaki mühendislerin gözaltına alınarak asli kusurlu olarak suçlandığına vurgu yapan Durak, "Yönetim Kurulu ve Genel Müdür’ü temsilen görevlendirilen İşveren vekili tali kusurlu olarak belirlendi. Maden işletmesi ve cevher hazırlama ve zenginleştirme tesislerini denetlemekle görevli Bakanlıklar bilirkişi raporu ve savcılık tutanaklarında yer almadı. Olay sonrası ifadeler göstermiştir ki İliç Faciası uzun süredir geliyorum demiş ve önlem alınmamış, üretim durdurulmamış" diye konuştu.
"İliç ilk değil"
Durak, İliç’teki maden faciasının ilk olmadığını hatırlatarak AK Parti döneminde 2050 madencinin iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiğini belirtti. 2002’den bugüne en az 35 maden mühendisinin önlenebilir facialarda hayatını kaybettiğine dikkat çeken Durak, "Hayatta kalan meslektaşlarımız ise, denetlemeyen devlet önlem almayan şirketler yüzünden yargılandı, hapse girdi. İliç, Soma, Elbistan, Kozlu, Ermenek ve diğer tüm maden kazaları tekil bir sorun değil, AKP iktidarı tarafından yaratılan bir sistem sorunudur" diye konuştu. Açıklamada madencilikte bakanlıkların görev ve sorumlulukları şöyle sıralandı:
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı: Maden ruhsatlarını veren, madenlerin aranmasından, projelerin teknik olarak uygunluğuna, madenlerin işletilmesine, işletme aşamasında projesine uygun çalışılmasına ve terk edilmesine kadar geçen tüm süreçleri onaylayan ve denetlemekle sorumlu olan kurumdur.
Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı: Maden işletmelerini sınırlayan en önemli teknik projelerden bir tanesi ÇED Raporlarıdır. Bu raporlarda belirtilen, Maden işletmesinin sınırlarını, toz oluşumundan, çalışan sayısına, kullanılacak makine ekipmandan, tehlikeli ve tehlikesiz atıkların nasıl bertaraf edileceğine, yer altı sularından, yerüstündeki baraj, akarsu ve yerleşim yerlerine ve en sonda sahanın nasıl rehabilite edileceğine kadar tüm süreçler ÇED yönetmeliği, Çevre izin ve lisans yönetmeliği ve ayrıca Maden Atıkları Yönetmeliği’nde belirlenmiştir.
Madenlerde yapılacak Liç Yığınlarının şev yüksekliklerinden, kapasitelerine, kullanılacak siyanürün kullanım limitlerinden atık barajlarına kadar tüm süreçler Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın denetim ve takip sorumluluğundadır. İliç’te bulunan Yığın Liçi’ne verilen kapasite artışı ve yaşanan katliam göstermiştir ki Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu suça ortak olmuştur.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı: Maden işletmelerinin belirtilen projeler ile işçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatına uygun bir şekilde çalışıp çalışılmadığının denetimini ve takibini yapmakla görevlidir. Maden kazı sahası ve liç yığın alanındaki şevlerin kayma tehlikelerini kontrol etmekle sorumludur.
İçişleri Bakanlığı: Madenlerde yaşanan kazalar sonrasında arama kurtarma çalışmalarının yürütülmesi AFAD tarafından yapılmaktadır. AFAD tarafından çıkarılan Türkiye Afet Müdahale Planı TAMP ve İl Afet Risk Azaltma Planı İRAP’larda deprem, kimyasal döküntü gibi acil durumlarda neler yapılacağı belirtilmiştir. 6 Şubat depremlerinde madencilerin gösterdiği üstün çaba halkımız tarafından takdir edilmiştir. Ancak yaptığımız açıklamalarda da belirttiğimiz gibi AFAD bünyesinde, yapılan personel alımlarında Maden Mühendisleri yoktur. Maden kazalarında da müdahale edebilmek için madencilik bilgisine ihtiyaç vardır. Ancak Erzincan’da da görüldüğü üzere müdahale eden personelin, yöneticilerin madencilik bilgisi bulunmamaktadır. Ayrıca siyanürlü altın işletmeciliğinin bulunduğu Erzincan İRAP planında maden ya da siyanür kazalarına karşı en ufak bir müdahale, hazırlık planı yoktur.