Stajyer gazeteciydim. Kasım Gülek’in sahibi olduğu Tanin’in Ankara bürosundaydım.
Altan Öymen 1961 Anayasası’nı yapan Kurucu Meclis üyesiydi.
Sonra, yıllarca onu görmedim. Bonn’a basın müşaviri olarak atanmıştı.
Dönüşünde Ulus’a genel yayın müdürü oldu. Akis’te çalışıyor, hemen hemen her akşam Ulus’taki arkadaşlara uğruyor, Altan Öymen’i görüyordum. İstihbaratta, yazı işlerinde olur, odasına kapanmazdı.
abone yapmıştım. Sık konuşuyor, bazen akşam yemeğinde buluşuyorduk.
O günlerde Bülent Ecevit’ten milletvekilliği teklifi aldığını söyledi. Siyasete geçti. Grupta da başa güreşti. Bakan oldu.
12 Eylül sonrası gene gazeteciliğe döndü. Milliyet’in yıllarca başyazarlığını yaptı.
Altan Ağabey, nerede olursa olsun, doruğa kolayca tırmanır. Bunun için şifrelenmiştir genleri.
Son örnek:
Bir rahatsızlık nedeniyle ABD’ye gitmiş, ameliyat olmuştu. Dönüşünde onu biraz
yorgun ve solgun görmüştüm.
CHP kurultayı vardı. “Ankara’ya bir gideyim” dedi. Hani bir nostalji gidişi gibiydi.
Oysa... Gitti... Ve CHP genel başkanı seçildi. Atatürk’ün, İnönü’nün şerefli misyonunu paylaştı.
Şimdi gene gazeteciliğe döndü. Radikal’de yazıyor. Siyaset analizlerinden yararlanıyoruz.
Kitapları ise siyasal bilgiler eğitimi alan gençler ve gazeteciliğe gönül verenler için birer referans kaynak.
Olgun, hoşsohbet, mizahı kıvamında, sempatik ve saygın meslek büyüğümüzdür.
En iyi dileklerimi sunuyorum.