13 Kasım 2024, Çarşamba Gazete Oksijen
Haber Giriş: 09.11.2024 20:04 | Son Güncelleme: 10.11.2024 00:03

Narin Güran davasında 3'üncü gün: 'Bu dosyanın kilit ismi Enes Güran'dır'

Narin Güran cinayeti davasında tutuklu 4 sanığın yargılanmasına devam ediliyor. Savcı mütalaasında, tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamını istedi. Bakanlık avukatı Yılmaz, HTS kayıtlarında tüm şüphelilerin evde olduğunun tespit edildiğini hatırlatarak "Bu dosyanın kilit ismi Enes Güran" dedi
Narin Güran davasında 3'üncü gün: 'Bu dosyanın kilit ismi Enes Güran'dır'

Diyarbakır'da 8 yaşındaki Narin Güran'ın öldürülmesine ilişkin tutuklu 4 sanığın ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanmasına devam ediliyor. 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde önceki gün görülmeye başlayan davanın 3. gününde tutuklu sanıklar, Diyarbakır Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nden cezaevi nakil araçlarıyla geniş güvenlik önlemi alınarak Diyarbakır Adliyesi'ne getirildi.

Duruşmaya katılanlar, adliye önü ve içerisinde 2 ayrı noktada yapılan aramadan sonra duruşma salonuna alındı. Tutuklu sanıklar amca Salim, anne Yüksel ve ağabey Enes Güran ile Narin'in cansız bedenini Eğertutmaz Deresi'ne sakladığını soruşturma aşamasında itiraf eden Nevzat Bahtiyar ve avukatları duruşmada hazır bulundu. Duruşma kamerayla kayıt altına alınıyor. Davanın 3. gününe tanıkların dinlenmesiyle başlandı.

 Dara bölgesine ait görüntüler izlendi

Davanın 3. gününde, savcı, Güran ailesi avukatlarının talep ettiği ve mahkemeye sunulan Dara bölgesine (Şehit Jandarma Uzman Onbaşı Bilal Dicle Gözetleme Noktası) ait 15.01-15.15 saatleri arasında kaydedilen görüntülerin izletileceğini belirtti. Daha sonra görüntü izlendi. Mahkeme başkanının "Arif bey istediğiniz görüntü bu mu?" sorusu üzerine baba Arif Güran, "Bu görüntü." dedi. Söz konusu görüntüleri izlediklerini belirten mahkeme başkanı, görüntüleri taraflara vereceklerini açıkladı.

Savcı tutukluluk halinin devamını istedi

Savcı hazırladığı mütalaada, suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumunu gerekçe göstererek tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamı yönünde görüş bildirdi. Duruşmada söz alan Arif Güran'ın avukatı Berat Kocakaya, baba Güran'ın olayın ilk gününden bugüne kadar fail veya failler kim varsa cezalandırılmasını istediğini söyledi. Ağabey Baran Güran'ın da dosyaya müşteki olarak dahil edilmesini talep eden Kocakaya, "Babanın dün fenalaşmasını bile başka yerlere çektiler. Bu konuda hassas davranılmasını istiyoruz. Arif, acılı bir baba. Arif Güran, eşine güvendiğini söylüyor. Bir gün kendisini kırmamış ve tokat atmamış. Onun yapmadığını söyleyince tepki çekiyor. Müvekkilimiz bu olaya karışanların ağır cezalarla cezalandırılmasını istiyor. Şikayetimiz devam ediyor." ifadelerini kullandı. Diyarbakır Barosundan avukat Aydın Özdemir de savcının sanıkların tutukluluk halinin devamı yönündeki görüşüne katıldıklarını, mahkemenin de tutukluluk halinin devamına yönelik karar vermesini talep ettiklerini kaydetti.

"Salim'in aracında Narin'in DNA'sı çıktı"

Narin Güran'ın cenazesine ulaşılmaması için engelleyici faaliyetlerin Güran ailesinden geldiğini düşündüklerini ifade eden Özdemir, şöyle konuştu: "Salim Güran'ın bugüne kadar verdiği tüm beyanları çelişkili. Salim Güran beyanında Narin'in 15.16'da kaybolduğunu söylüyor. Hiç kimse o saatlerde kaybolduğunu net bilmiyor ki. Bunu kendisi neden söylüyor? Salim'in aracında Narin'in DNA'sı çıktı. En önemli tespit zaten budur. Annenin de Enes'i korumaya çalıştığı yönündeki sözleri kuşkuludur. Enes'in beyanları da çelişkilidir. Isırık izinin Enes'in sadece üzüldüğü için yaptığını düşünmüyorum." Avukat Erdem Kaya, Mehmet Selim Atasoy'un ve tanık olarak dinleyemedikleri oğlunun Narin'in cesedi gizlenirken gözcülük yaptığını düşündüklerini belirterek, "R.A'nın bir beyanında muhtara, 'Senin yüzünden başımız belaya girdi' dediği yönünde iddialar var. Sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep ediyorum." dedi.

"Bu delillerle bu sanıklar bu cinayetin sorumlularıdır"

Eski Diyarbakır Barosu Başkanı avukat Nahit Eren, yargılananların ilk günden bu yana çelişkili ifadelerinin olduğunu kaydederek, şunları kaydetti: "Cebimizdeki telefonlarımız bizim ayak izlerimiz gibi. O yüzden bu dosyada daraltılmış baz ile tespitte sanıklar aynı evde görülmüş. Narin'i kim, kimler, ne şekilde öldürüldüğüyle ilgili bu iddianameyle sanıklar üzerinden mahkumiyet verilebileceğini düşünmekteyiz. Tüm aşamalarda ve çelişkilerle, bu delillerle bu sanıklar bu cinayetin sorumlularıdır." Avukat Asya Cemre Işık ise ses kayıtlarının çok kaliteli olmadığını gördüklerini, öncelikle teknik araçlarla bu ses kayıtlarının iyileştirilmesini talep ettiklerini belirtti.

"Aile içinde gerçekleştiğini ve hala da saklandığını düşünüyoruz"

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığını temsilen duruşmaya katılan avukat Elif Aslı Şahin de Bakanlık olarak Narin'in öldürülmesine ilişkin gerçeğin ortaya çıkarılmasını istediklerini, tüm sanıklardan şikayetçi olduklarını bildirdi. Sanıkların çelişkili beyanlarda bulunup birbirini korumaya çalıştığını gördüklerini ifade eden Şahin, "Olayın aile içinde gerçekleştiğini ve hala da saklandığını düşünüyoruz. Sanıkların ifadeleri birbiriyle uyuşmamakta ve çelişkilidir. Sanıkların üst sınırdan cezalandırılmasını ve tutukluluk halinin devamını talep ediyoruz. Tüm Türkiye Narin'in ailesi olmuştur. Biz de Bakanlık olarak dosyanın sonuna kadar takipçisi olacağız." diye konuştu. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatlarından Abdullah Yılmaz ise daraltılmış baz istasyonu HTS kayıtlarında tüm şüphelilerin evde olduğunun tespit edildiğini hatırlatarak, "Bu dosyanın kilit ismi Enes Güran'dır. Burada bulunan herkese, 'Bırakın adalet yerini bulsun, gerekirse kıyamet kopsun' diyorum." ifadelerini kullandı.

"Dosyada derin devlet aklı mevcut"

Mahkeme Başkanı, avukatların savunmaların ardından Salim Güran’a söz vererek, bir diyeceği olup olmadığını sordu. Bunun üzerine Salim Güran, "Çoğu senaryo, böyle bir şey yok. Herkes bir şey konuşuyor. Bu çocuğu evde 4 kişi öldürmüş diyorlar. Çocuğumuzu niye öldürelim? Suçsuzuz, beraatımızı istiyoruz" dedi.

Salim Güran’ın avukatı Onur Akdağ, "Bu kadar kapsamlı bir dosyaya bu iddianame yakışmamıştır. Acele işe şeytan karışır derler. Bu acelecilik yanlışa götürür. Dosyada derin bir devlet aklı mevcut. Soruşturma, en başından beri gerek kasıtlı, gerek ihmali bir şekilde Güran ailesi üzerine kurgulanmıştır. Televizyon ekranlarında sabah- akşam uydurulan her türlü senaryo, dedikodu ve iftira ile aile topyekun şeytanlaştırılmış, kriminalize edilmiş, bu safsatalar da ciddi bulunarak savcılık makamınca konu olmuş, asıl maddi delillerle ilgilenilmemiştir. İddia makamı hangi senaryoya inanıyor? HTS kayıtlarına baktığımızda müvekkilimin ailenin diğer üyeleriyle irtibatını göremezsiniz. Kim kimle ortak hareket etmiş, belli değil. Olayın aslı faili kimdir? İştirak edeni, yardım edeni kimdir? Bunların hiçbirine iddianamede yer verilmemiştir. İddianamede kimin, niye öldürdüğü belli değil. Nerede öldürdüğü zaten belli değil. Salim Güran, çocuğu ahırda mı, evde mi öldürmüş? Nevzat’ı tepeden mi çağırmış? Nevzat çocuğu evden mi almış, çocuğu Enes mi öldürmüş? Ya da kimsenin aklına getirmediği, o çocuğun o tepeye çıkmamış olduğu ve Nevzat tarafından öldürüldüğü mü? Sebepsiz yere öldürme diye bir kavram da vardır. 4 farklı insanın hemfikir olup sebepsiz yere öldürdüğünü söylemek saçmalıktır. Hem hemfikir olacaksın hem de sebepsiz yere öldüreceksin. Bu 37’nci maddeyle örtüşmez" dedi. 

"Nevzat tarafından yapıldığına eminiz"

Akdağ, savunmasında Nevzat Bahtiyar’ın cinayeti işlediğinden emin olduklarını belirterek, "Anne, kardeş ve amca ile Nevzat’ı, aynı çuvala koymak vicdanen makul bir durum değildir. Mahalle çevresinde birçok kameranın varlığını tespit ettik. Tüm bu kamera kayıtlarına jandarma el koymuştur. En önemlisi, üs bölgesinin Şahin Göz kamerasıdır. Nevzat Bahtiyar, aile üyelerinin düğün davetiyesi dağıtmak için köyden ayrılacağını annesinden öğreniyor. Nevzat’ın köyde olmaması gereken kardeşi Askeri Bahtiyar'ın Narin’in evinin orada keşif yaptığı köylüler tarafından belirlenmiştir. Biz bu caniliğin Nevzat tarafından yapıldığından yüzde 100 eminiz. Nevzat’ın yapısı ve konumu her attığı adım yalan bir adamdır. Kuzu postuna bürünmüş bir kurt, bir katildir. Mantık yürütmek yasak, itiraz etmek suç olmuş. Nevzat Bahtiyar bir hafta boyunca televizyondan dersini almıştır. Yakalanınca Salim’in ismini sinsice fısıldamıştır. İlk ifadesin Yüksel yokken, televizyon programında Yüksel’i duyunca, ikinci ifadede Yüksel’i de hedefine koymuştur. Çocuğun battaniyeye sarılmış olduğu bir düzmecedir. Battaniye asla olmadı. ‘Korktuğum için taşıdım’ diyor. O zaman neden sürekli ifade değiştiriyor? Nevzat asla Salim’den korkmadı. Küçücük bir beden, sözde görmemesi gereken bir şeyi gördüğü için öldürdü, öyle mi? O zaman neden aile dışından birini kendine şahit yarattı? Nevzat Bahtiyar, kızı eski muhtarın torunu tarafından kaçırılınca, muhtarın evini basan vahşi biridir. Elleriyle onu boğmaya çalışmıştır. Salim tarafından kurtarılmıştır. Kurtarılmasa, Narin gibi can verecekti. Nevzat ile Arif arasındaki para meselesinin tazeliğini koruduğu bellidir. Daraltılmış baz istasyonu bir fanteziden ibarettir. İş bu raporu sunan kişilerin bize tam olarak izah ettirilmesi ve duruşmada hazır olmasını talep ediyoruz. İcabı halinde yeniden düzenlenmesini talep ediyoruz" diye konuştu.

"Yapılanları anlatırsak tadımız kaçar"

Akdağ, savunmasının devamında şöyle konuştu: "Salim Güran, Narin kaybolduktan sonra aracını bir daha hareket ettirmemiştir. Narin’in DNA’sına ait rapor; Van kriminalden alınan raporda, sürüntünün kusmuk mu, idrar mı, ne olduğunu mahkemeden talep ediyoruz. Bu sürüntünün canlıyken mi, ölüyken mi olduğunu talep ediyoruz. Kendi çocuklarının DNA kalıntıları neden ortaya çıkmamıştır. İki elektrikçi, Salim'in kendilerini karşıladığını beyan etmiştir. 21 Ağustos’tan bu yana kolluk görevlileri, JASAT görevlileri, akıl ve insanlık dışı uygulamalarla, akıl almaz baskı, işkencelere kısaca değinmek gerekir. Cinayeti işlemiş olsun olmasın diğer aile bireylerine üst düzey bir komutan tarafından, ‘Seni Irak’a götürürüz, yüzünü değiştiririz’ vaatlerinde bulunulmuştur. Müvekkilimin oğlu olan Devran Güran falakaya yatırılmıştır. Annesinin yanında Devran’ı dövmeye devam etmişler. Devran’ın annesinin gözü önünde ağzına kerpeten sokmuşlar, ‘Madem bu kadar şeye rağmen itiraf etmedin, o zaman kızının leşini önüne atarız o zaman itiraf edersin’ deme zalimliğini göstermişler. Barış, Uğurcan ve diğerlerine yapılanları anlatırsak tadımız kaçar."

Duruşmada, tutuklu sanık Nevzat Bahtiyar, "Ben de suçluyum, itiraz etmiyorum. Bana atılan iftiraları kabul etmiyorum. Bunların da dosyaya eklenmesini istiyorum." dedi. Nevzat Bahtiyar'ın avukatı ise zorunlu müdafi olarak tarafına bilgi verildiğini anlatarak, meslek büyükleriyle görüştükten sonra davanın sürüncemede kalmaması ve Narin'in katilinin bulunması için dosyada yer almak istediğini ifade etti. Bahtiyar'ın avukatı, şunları aktardı: "Hangi tarafta durursak duralım maddi gerçekliği ortaya çıkarmak istiyoruz. Soruşturma ifadesinde neler söylemişse de mahkemede de her şeyi itiraf etmiştir. Nevzat'ın itiraflarına diyecek bir şeyimiz yok. Nevzat kızı öldürmediği ve öldürülen kızı evden çıkardığı yönünde beyanda bulunmuştur. Her ne kadar Nevzat üzerine algı yaratılsa da ben bunu doğru bulmuyorum. Gerçek katilin ortaya çıkarılmasını şeffaf bir şekilde istiyoruz. Savcılık makamının 'tutukluluk halinin devamı' yönündeki talebi için de takdiri mahkemeye bırakıyorum."

"Kızım gitti ama namusumla oynamayın"

Tutuklu sanık Yüksel Güran, savunmasında, dünyada ve Türkiye'de en acılı annenin kendisi olduğunu öne sürdü. Yüksel Güran da gözaltı sürecinde kötü muamele gördüklerini iddia ederek, şu beyanda bulundu: "Hem kızım öldürüldü hem de kızımın cenazesine katılamadım. Beni ve kayınbiraderimi suçluyorlar. Beni bir şal ile suçluyorlar. Ben kızımın katili olsaydım, bu şalı söylemezdim. Beni burada oğlumla suçluyorlar. Ben şu an kızımın katili olarak görülüyorum. Beni asın, beni öldürün ama benim namusumla oynamayın. Herkes raporla konuşuyor. Güran ailesini limon gibi sıkıyorlar. Biz suçsuzuz. Eğer Nevzat benim kızımı öldürmemişse beni, kayınbiraderimi ve çocuğumu öldürün. Çıkarın katilini, beni asın.

Olaydan önceki gün Hüseyin Güran'ın evinin orada Narin yarın Kur'an kursuna gideceğini söylüyor. O gün Nevzat oralardaydı. O gün Narin'in Kur'an kursuna gideceğini, Güran ailesinin de davetiye dağıtacağını biliyordu. Kimse demiyor Narin'in annesi cezaevinde ne çekiyor diye. Kızım toprağın altında, namusumla oynadılar. Narin eve gelmedi. Ben Narin'in annesiyim. Ben kızımı unuttum, namusumu artık düşünüyorum. Namusumla oynamayın. Kızım gitti ama namusumla oynamayın. Enes o gün deli oldu, hepimiz deli olduk. Biz kime iftira ettik, kime zarar verdik? Ben Nevzat'ı Allah'a havale ediyorum."

"Türkiye'nin Yüksel Güran'a bir özür borcu var"

Duruşmada, Yüksel Güran'ın avukatı, bir kız çocuğuna yapılan bu vahşi cinayette katillerin en ağır ceza ile yargılanacağından şüphelerinin bulunmadığını belirtti. Soruşturma aşamasının başından beri Narin'in ne zaman bulunacağını takip ettiklerini ifade eden Güran'ın avukatı, şunları aktardı: "Narin kızımız kaybolduğunda neden bulunamıyor diye biz de düşünüyorduk. Sonra Narin kızımızın cansız bedenine ulaşıldığında çok üzüldük. Yüksel hanımın masumiyetine inanıyorum. İddianamenin ana gövdesi, dar alan baz çalışmasıyla ilgili bir bilirkişi raporuyla hazırlandı. Türkiye'nin Yüksel Güran'a bir özür borcu vardır. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yaşandığı bir bölgede kendini çok ifade edemeyen acılı bir anne olarak görülürken, şeytanlaşmaya yönelik algıya gidildi. Bir anne olarak kızının mezarını görmemiş. Bir travma altındadır. Bu cinayet evde işlenmiş olabilir diye iddianame dar alan baz çalışmasıyla hazırlandı. Türkiye'de ilk defa böyle bir delille dava açılıyor. Bu dar alan baz çalışması denilen raporu kesinlikle kabul etmiyoruz. Yüksel Güran'ın iştirakten bu dosyada yer almasını gerektirecek bir delil yoktur. Bu nedenle henüz kızının mezarını bile görmemiş annenin tahliyesini talep ediyorum."

Kaynak: AA-DHA