CHP'nin 'Millet İradesine Sahip Çıkıyor' sloganıyla her çarşamba İstanbul'un bir ilçesinde düzenlediği mitinglerin bu akşamki durağı Beyazıt Meydanı'ydı.
Millet İradesine Sahip Çıkıyor mitingi / Beyazıt Meydanı #Canlı
— ANKA Haber Ajansı (@ankahabera) May 7, 2025
https://t.co/e5DJHsUQEy
Miting öncesi aydınlatma tartışması
CHP'nin miting için getirdiği aydınlatma ekipmanları emniyet tarafından alana alınmadı. CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Özgür Karabat ile emniyet yetkilileri arasında tartışma yaşandı.
İmamoğlu'nun mektubu okundu
Beyazıt mitinginde Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun mektubu okundu. CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik’in okuduğu mektupta şu ifadeler yer aldı: "Kıymetli hemşerilerim, sevgili İstanbullular, meydan meydan umudu, dayanışmayı, iyiliği, güzelliği çoğaltan yoldaşlarım… Bu akşam, İstanbul’un tarihi ve sembolik meydanlarından birinde demokrasi nöbetindeyiz. İstanbul’un muhafızları olarak, Beyazıt Meydanı’nı, tarihi dokusuna uygun olarak, yeniden İstanbul’a kavuşturduğumuz için kıvançlıyız. Hepiniz hoş geldiniz, safalar getirdiniz…
Dün, 6 Mayıs’tı. Tarihimizin en kara günlerinden biridir 6 Mayıs. Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden, tam bağımsız bir Türkiye için mücadele ederken hayattan koparılan Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı rahmetle anıyorum. Üç fidanı koparanlar, halkın tam bağımsızlık ve demokrasi talebini boğmak istiyordu. Bu amaçla, hukuk hiçe sayıldı, iktidar sahipleri ne istiyorsa yargı ona hükmetti. Ama bu büyük adaletsizliğin vicdanlarda açtığı yara, hiç kapanmadı. Tam bağımsız, demokratik Türkiye mücadelesinin ateşi ise hiç sönmedi. İktidar sahipleri, bu milleti ‘sizden – bizden’ diye bölmek, vatandaşlar arasına kanlı bir duvar örmek istiyordu. Adnan Menderes ve arkadaşlarıyla, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamını karşı karşıya koyup, milleti birbirine düşman etmeye çalıştılar.
"Tarihimizde hiçbir siyasetçi, rakibinden bu kadar çok korkmamıştır"
Uzun yıllar boyunca siyasi kamplara ayrıldık. Birbirimizin acılarını yeterince hissedemedik. Demokrasi ve adalet temelinde buluşup, bir büyük dirilişi gerçekleştiremedik. Asker ya da sivil, tüm darbeciler hep bu ayrışmadan yararlandılar, hep bu bölünmeden güç aldılar. Bir başka 6 Mayıs’ta, 2019 yılının 6 Mayıs’ında bu kez bir yargı darbesiyle karşı karşıya kaldık. İstanbulluların iradesini beğenmeyenler, seçimi iptal ettirdiler. ‘Sandıktan bizim çıkmadığımız seçim, geçerli sayılmaz’ dediler. Ama 23 Haziran’da, demokrasi ve adaletten taviz vermeyen milyonlar sandıkta birleştiler ve yargı darbecilerine büyük bir demokrasi tokadı attılar. 2024 seçimleri, Türkiye’nin geleceğini, milletin sandıkta gerçekleştirdiği, demokrasi ve adalet ittifakının belirleyeceğini ortaya koydu. Milletimizin bize gösterdiği teveccüh, iktidarı korkuttu. Bu sebeple, siyasi tarihimize kara leke olarak kalacak bir operasyona başladılar. Önce 30 yıllık diplomamı, savcılık baskısıyla, yetkisiz bir kurula iptal ettiler. Ardından da dün, yine hukuksuz bir girişimle sistemden sildiler.
Tarihimizde hiçbir siyasetçi, rakibinden bu kadar çok korkmamıştır. Hiçbir siyasetçi, rakibinin korkusundan bu kadar hukuk ve ahlak dışı işlere tevessül etmemiştir. Tarihimizde hiçbir siyasetçi, korktuğu rakibini saf dışı bırakmak için, devleti ve hukuku bu kadar ayaklar altına almamıştır. Devletin verdiği resmi diplomanın siyasi amaçlarla, zorla, hukuku çiğneyerek geçersiz sayıldığı bir ülkede, altında devletin imzası, mührü olan bütün belgeler değerini yitirir. En başta da milli paramız, Türk Liramız değerini yitirir. Paramız işte bunun için pul oldu. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni, kendi kişisel mülkü zanneden bir şahıs, devletimizin verdiği belgeleri, kendi siyasi ikbali için, gerektiğinde geçersiz ilan edebildiği için paramızın kıymeti düşüyor. Böyle giderse, daha da düşecek. Çünkü devleti milletin koruyucusu değil, milletin kazanılmış haklarına karşı bir konumda tutmak istiyorlar.
"Bunlar artık siyasetçi değil vesayetçi"
Vesayetçilerle siyasetçiler arasında çok temel bir fark vardır. Siyasetçiler, milletin gözü önünde olmaya, rakipleriyle milletin önüne çıkmaya can atarlar. Rakipleriyle sandıkta yarışmak, milletin huzurunda canlı yayınlarda tartışmak isterler. Çünkü gerçek siyasetçiler millete saygı duyar, milletin fikrini esas alır, milletin fikrini kendi fikirlerini anlatarak etkilemeye çalışır. Vesayetçiler ise siyasi rakipleriyle milletin önünde yüz yüze gelmekten korkar, kaçarlar. Siz hiçbir vesayetçiyi, televizyonlarda siyasi rakibiyle milletin önünde tartışırken gördünüz mü? Göremezsiniz. Darbeciler, siyasi rakipleriyle ancak yargı ve polis aracılığıyla muhatap olabilirler, rakiplerinin karşısına çıkmaya ne akılları yeter ne yürekleri. Beni Silivri’de bir hücreye kapattılar ama halen benden ödleri kopuyor. Günlerdir, ‘Benim mahkememi televizyondan canlı yayınlayın, millet gerçekleri görsün,” diyorum; tek kelime edemiyorlar. ‘Tabii yayınlarız’ da diyemiyorlar, ‘Asla yayınlanamaz’ da diyemiyorlar. Susup kalıyorlar. Çünkü bunlar, artık siyasetçi değil; bunlar, vesayetçi… Bunlar, milletin gözü önünde olmaktan korkarlar, bunlar her işlerini milletten gizli yapmak isterler.
"Seçimi çaldılar, diplomayı çaldılar, özgürlüğü çaldılar, 60 milyar doları yaktılar"
Seçimi çaldılar. Diplomayı çaldılar. Özgürlüğü çaldılar. 60 milyar doları yaktılar. Ama şunu unutmayın: Millet, tüm vesayetçilerden, darbecilerden büyüktür. Acı çekeceğiz, bedel ödeyeceğiz ama umudumuzu hiç kaybetmeyeceğiz. Güler yüzümüzü hiç soldurmayacağız. Tam bağımsız, demokratik Türkiye için genç ömrünü ortaya koymuş evlatlarımıza, 19 Mart’ta Beyazıt’tan Saraçhane’ye korku dağlarını yıkarak gelen o günden beri meydanlarda demokrasiye, geleceklerine sahip çıkmak için gençlerimize sözümüz var: Bu ülkeye adalet gelecek. Bu ülkeye özgürlük gelecek. Bu ülkeye eşitlik gelecek… Ve her şey çok güzel olacak. Her şey çok güzel olacak. Ekrem İmamoğlu. Silivri Zindanı."
Özel: Bu meydan hürriyet mücadelesinin kalbi
CHP Genel Başkanı Özgür Özel konuşmasına Nazım Hikmet'in 'Hürriyet Kavgası' şiirini okuyarak başladı. Meydandaki 'karartmaya' tepki gösteren Özel, "Bu büyük coşkuyu gölgelemek isteyen birileri bu meydanı aydınlatmamıza izin vermemek için her şeyi yaptı" dedi.
"Karartma" altında miting... Cep telefonu ışıkları açıldı, CHP Genel Başkanı Özgür Özel 40 bin metrekarelik Beyazıt Meydanı'nda 160 bin kişinin toplandığını söyledi pic.twitter.com/PNH6wXXqcY
— ANKA Haber Ajansı (@ankahabera) May 7, 2025
CHP liderinin konuşmasından öne çıkanlar özetle şöyle:
- "Bu meydanın politik hafızası çok güçlü, çok canlı. Hürriyet mücadelesinin kalbi bu meydan. Bu meydanda direniş var, itiraz var, mücadele var, cesur kalpler, vatan için toprağa düşenler var. Zaman zaman bu meydana kanlı eller de uzandı, kontrgerilla, derin devlet can aldı. Ama bu meydan hiç teslim olmadı, olmayacak. Bu meydan mücadeleyi de kirli ellerin oyunlarını da bilir. Birileri bizi kavgaya davet etti. Davetleri kabulümüzdür. Biz nasıl bilirsek hep, hep bir ağızdan gülmesini; biliriz öylece yaşamasını, öylece ölmesini. Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için. İşte birimiz hepimiz için Silivri'de yatarken, hepimizi birimiz için Beyazıt'a eyleme geldik. Bugün buraya alın teriyle alınmış bir diplomayı geri almaya geldik.
- Erdoğan, ne oluyor o meydanda diye merak ediyorsan... Hani diplomayı veren İşletme Fakültesi iptal etmedi de üniversite yönetim kuruluna haksızca iptal ettirdin ya. Sonrasında o iptali 45 gündür tebliğ ettirmeyip süreyi geçirmeye çalıştın ya. Biz dava açınca diplomayı sistemden kaldırttın ya. Ne oluyor diyorsun ya; 200 bin genç de Beyazıt'ta toplanmış asıl senin diplomanı sorguluyorlar, diplomasız Erdoğan. Diploma öyle sorgulanmaz böyle sorgulanır.
Malum bugün burada diplomanın peşindeyiz, İstanbul Üniversitesi’nin önündeyiz. Bu diplomanın sahteliğini iddia edenler, o zaman yapılan geçişin usulsüz olduğunu iddia edenler, 35 yıl önce ‘gel’ diye ilan vermişler. Belgeleri istemişler, incelemişler, okula kaydetmişler. Pek çok dersi yeniden okutup o derslerden tek tek geçirmişler. Diploma düzenleyip mühürleyip teslim etmişler. O günden bugüne Ekrem Başkan’la birlikte 28 arkadaşı aldığı diplomalarla çeşitli görevleri yapmışlar.
Bakın benim aileyle, eşle, dostla, çocukla uğraşmak gibi bir derdim hiç olmadı, olmaz. Onu yapan karşısında beni bulur. Bakınız Sayın Hulusi Akar’ın kızı Chicago Üniversitesi Biyoloji’de okumuş. 2003’te Hacettepe Tıp’a geçiş yapmış. 2009’da bitirmiş, diplomayı almış. Diploması usulsüz diye şikayet edilmiş, Danıştay karar vermiş, bakın ne demiş. ‘İdarenin kendi hatasından kaynaklanan işlemler 60 gün içinde geri alınabilir. Bundan sonra işlemin iptalinden söz edilemez.’ Bu kararı sonra CİMER’e sormuşlar. Hacettepe Rektörlüğü YÖK’ün yaptığı soruşturmayı referans göstererek şu yanıtı vermiş: ‘Zaman aşımına uğraması nedeniyle cezai ve idari yönden bir işlem yapılmasına mahal bulunmuyor.'
Eğer AK Partilinin birinin kızıysan, o zaman 16 yıl önceki işlem zaman aşımı oluyor. Eğer Erdoğan’ın rakibiysen 31 yıllık işlem iptal oluyor. Buradan yargı mensuplarına açık çağrıda bulunuyorum. Biz bu hukuksuzluğa karşı elbette hakkımızı arayacağız. Gerekli davaları açtık, açacağız. Tüm yargı mensuplarına sesleniyorum: Bu millet vereceğiniz doğru kararların, namuslu kararların, hukuki kararların arkasında duracaktır. Biz sizden bir ayrıcalık değil, sadece tarafsızlık ve eşitlik bekliyoruz. Hukuktan yana tavır almanızı bekliyoruz. Ve geçmişte haksızlık, hukuksuzluk yapanların, iktidarın sözüyle cübbesine düğme dikenlerin, iktidar için karar verenlerin bir gece nasıl kaçtığını unutmadık. Bu ülkede doğru, dürüst, adil karar verenler başı dik, alnı açık, ömürlerinin sonuna kadar bu kararın gururunu yaşayacaklar. Ama Erdoğan’ın sırf rakibi oldu diye bu kul hakkını yiyenlere geçit verenler, ömürleri boyunca bu yükü sırtlarında taşıyacaklar. Bizden hatırlatması.
19 Mart darbesinin faturası bu millete çıkıyor. Bakın bütün anketler gösteriyor ki; Tayyip Bey ve onun yargı aparatlarının yaptıklarını gece gündüz televizyonlarda anlatıp bitiremeyenler toplumun sadece yüzde 25’ini ikna edebildiler. O dört kişiden birine; TRT’nin, A Haber’in, CNN’in ve diğerlerinin yalanlarına itibar eden o dört kişiden birine şunu söylemek isterim ki; bu operasyonun bedelini Ekrem İmamoğlu yatarak, eşi, çocukları onu bekleyerek ödüyorlar. Bizler siyaseten ödüyoruz. Ama emin olun ki sizler de Türkiye’deki 86 milyon bunun bedelini ödüyoruz. O günden bugüne hepimizin olan 57 milyar dolar, kişi başına bölününce AK Parti’ye, MHP’ye oy veren abimin de ablamın da cebinden 25 bin lira gitti. Bir asgari ücretten fazlası…
- Bu mücadeleden korkanlar ürkenler. Muhalefet evine dönsün isteyenler asla teslim olmayacağımızı görünce bize bir mektup yazdılar. Mektubu da bir evlat katiliyle yolladılar. Kafamızı bozarsanız, direnmeye devam ederseniz bak ben ne yapıyorum, evladına acımamış bir katili yanına kadar yolluyorum, aklını başına topla diyor. İşte o mektuba bir cevap vermek icap ediyordu. Yazanlara cevabım Beyazıt Meydanı'dır. Sonuç almadan ne eve döneceğiz ne sokakları bırakacağız.
- Arkadaşlar, Ekrem Başkan’ın sizden bir beklentisi, bizim de Ekrem Başkan’dan bir beklentimiz var. Ekrem Başkan’ın beklentisi, benim de en özel ricam. Hep beraber dünya siyaset tarihinin en büyük imza kampanyasına, şu anda bakayım rakama… 15 milyona dayanan; 14 milyon 800 bin imza topladık. Yolun yarısını geçtik, gidiyoruz. Buradan açıkça söyleyelim. Bu imzalar toplanıyor, güvenli şekilde depolanıyor, arşivleniyor. Noter çağırılacak, tutanak tutulacak. Meslek örgütlerine hesaplattırılacak. Notere hesaplattırılacak. Ama hiçbir imzaya, saraya, Tayyip Erdoğan’a ya da ona ulaştırabilecek kimsenin eli değmeyecek, gözü değmeyecek. İmzalar bizim namusumuza emanettir. Her birinizin il, ilçe binalarından, internetten, meydanlardan, AVM önlerinden, kalabalık mekanlardaki Cumhuriyet Halk Partisi’nin imza topladığı stantlardan boş birer kağıt, 25’er imza alıp hızla onları doldurup getirmenizi bekliyoruz. Kampanyaya omuz vermeye, Ekrem Başkan’a güç vermeye hazır mıyız?"
İmamoğlu diploma paylaşımıyla mitinge çağırdı
Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda diplomasını paylaşarak vatandaşları 'Millet İradesine Sahip Çıkıyor' sloganıyla düzenlenecek Beyazıt mitingine davet etti. İmamoğlu’nun diplomasını 18 Mart'ta iptal eden İstanbul Üniversitesi dün de diploma bilgisini üniversitenin veri tabanından silmişti.