22 Kasım 2024, Cuma Gazete Oksijen
Haber Giriş: 07.05.2021 06:00 | Son Güncelleme: 16.02.2022 15:15

Pandemide biz de nefessiz kaldık!

“Çocuğum ‘ölme anne’ diye ağlıyor. Babamı kaybettim, son bir kez bile sarılamadım. Robot gibiyiz, yoğunluktan tuvalete bile gidemiyorum. Tükendim.” Bu sözler pandeminin ön saflarında çalışan, tüm yükü omuzlayan hemşirelere ait
Pandemide biz de nefessiz kaldık!
Eylem Yılmaz
Pandemide sağlık çalışanları cephenin ön saflarında görünmez düşman ile mücadele etti, etmeye de devam ediyor. Ama molasız çalışmak, izinsiz uzun mesai saatleri, hemen her zaman ölüme tanıklık etmelerinin yarattığı psikolojik yıkımlar onları derinden etkiledi. Özellikle de hastalarla daha fazla iletişimde olan hemşireler bu dönemde darbeye en çok maruz kalan meslek grupları oldu. Kimi virüse yakalandı, kimi hayatını kaybetti.  

Pandemi, 24 hemşireyi hayattan kopardı

Pandemide, Türkiye’de kaç hemşirenin hayatını kaybettiğine ilişkin resmi bir veri bulunmuyor. Türk Hemşireler Derneği’nin paylaştığı verilere göre bugüne kadar 24 hemşire virüs nedeniyle hayatını kaybetti. Uluslararası Hemşireler Konseyi’nin (ICN), 2020 yılında açıkladığı veriye göre salgın nedeniyle 44 ülkeden bin 500 hemşire yaşamını yitirdi. 12 Mayıs Dünya Hemşireler Günü olarak kutlanıyor ve pandemide büyük bir sorumluluk üstlenen hemşirelere söz vermek istedik…
Fatma Bilgin
Fatma Bilgin

“Emeğimizin karşılığını alamadık’’

Fatma Bilgin (49) 2 çocuk annesi Günde 12 saat maske takıyorum, ama hastaneden dışarıya çıkınca bir sürü tedbirsiz, maskesiz insan görüyorum. Bu ihmalleri görünce de dayanamayıp o insanlarla kavga ediyorum. Hastane ortamını görseler böyle davranmazlar. Zaten emeğimizin karşılığını alamıyoruz, birçok sağlık çalışanı tükenmiş durumda… Hiçbir meslek grubunu küçümsemiyorum ama pandemi sürecindeki sorumluluğumuzu herkes kabul eder. Ne kadar ücret alıyorsak onu almaya devam ettik, en azından bayramda ek ücret alabilirdik. Mesleği bırakmak isteyenler de var fakat istifa yasağı var, bu işi yapmak zorunda. İşten çıkıyorum eve gitmeden markete uğrayayım diyorum marketler kapalı. Ne yapalım biz? Sağlık çalışanı olduklarını bildikleri için küçük çocukları olan arkadaşlarımızın evine bakıcılar gelmek istemiyor. Bir arkadaşımızın yaşadığı apartmana “Hemşire olan komşumuz zile dokunmasın, apartmanın içinde çok durmasın’’ diye not asılmış. Söylediği bir yandan doğru ama kendinizi bir de hemşirenin yerine koyun. Onca zahmet çektikten sonra bir de bu notla karşılaşıyorsunuz… Sonuç olarak emeğinin karşılığını kimse alamıyor, sadece alkışlanmakla kaldık. vMesleki haklarımız ve çalışma koşullarımız iyileştirilmeli.’
Fulya Gülen
Fulya Gülen

 “Babama sarılamadan veda etmek zorunda kaldım’’

Fulya Gülen (34) 4,5 yaşında çocuk annesi Pandeminin ilk zamanlarında küçük oğlumla hiç görüşemedik. Babam kanser hastasıydı, bu süreçte vefat etti. Ona veda edemedim, yanında olamadım, sarılamadım. Kendi yakınlarımıza bile yardım edememek beni çok yordu. Çocuğumun kapının önünde dururken bana bakışını hiç unutmayacağım. ‘Annecim bir virüs var, ben ona yakalanabilirim. O yüzden bana sarılmaman, benden uzak durman lazım’ dedim. Neden bana yakınlaşmaması gerektiğini kavrayamadı tabii ama uzak durdu. Kapının dışında, benden uzakta durmaya çalışıyor ama kendine sarılmamı da istiyor bir yandan. Bakışlarıyla söyledi bunu, o anı unutamıyorum. Mesleğimi hala seviyorum, hastalarla seve seve ilgileniyorum. Ama çalışma koşulları katlanılır gibi değil. Ne maddi ne de manevi olarak bunların karşılığını alamıyoruz. El yıkamaktan, dezenfektan kullanmaktan, 12 saat maske takmaktan çok yoruldum. Yüzümde egzama çıktı ve dezenfektandan dolayı astım hastası olmaktan korkuyorum. 
Raife Şenel
Raife Şenel

“En büyük hayalim Bakırköy sahilinde çay içmek’’

Raife Şenel (44) “22 yıldır hemşireyim, pandemi biriminde de 3 ay çalıştım. Bu dönemde ailemle oturduğum evden ayrılıp tek başına yaşayan arkadaşımın yanına geçtim. Şimdi ailemin yanına dönmüş olsam bile, onları riske atmamak için masada yanlarına oturamıyorum. Ailemden de Covid olanlar oldu, onları o halde bırakıp hastaneye dönmek zorundaydım.   Bu süreçte çok yıprandık, insanların tedbirsizliği ben de kırgınlık yarattı. Nasıl randevu alırız diye peşimizde koşan insanlar şimdi sağlık çalışanıyız, Covid olma riskimiz yüksek diye bizden kaçar oldu. Bir hemşire arkadaşıma oturduğu evin sahibi evi boşalt demiş, inanabiliyor musunuz? Hastalar nasıl nefessiz kalıyorsa biz de öyle nefessiz kaldık. En azından bir gün dışarı çıkıp rahatça gezebilmek istiyorum. En büyük hayalim Bakırköy Sahile gidip çay içebilmek. Özellikle Covid hastaları psikolojik olarak zor durumdalar, yakınları dahi ziyarete gelemiyor. Biz de onlarla bire bir muhatap haldeyiz. Pandemide hayata dair her şeyde belirsizlik olsa da, kendimizde moral olmasa da onlara moral vermek durumundayız. Hemşireleri diğer sağlık çalışanlarından ayıran durum bu bence, hasta ile olan yakın diyaloğumuz.’’ 

“Hastaların hikayeleri bizi de tüketti”

Emine hemşire (25) Bizi Covid’in içine attılar… Hala Covid yoğun bakımda çalışıyorum. İlk başta bir, iki ay eğitimle çalıştık. Küçük gruplar halinde verilen ve yeterli görmediğimiz bir eğitimle bizi yoğun bakıma attılar. Daha iyi organize edilebilirdi. Kendimizi eğittik, şimdi çok iyiyiz. Haberlerde sayı ya da vaka diye geçse de o insanların yemek yerken zorlanması, daha sonra nefes alamaması ve daha da kötüleşerek hayatlarını kaybetmelerini görmek; o insanlarla sürekli bir şeyler paylaşıyor olmak bizi gerçekten çok tüketti. Bazen kendi kendime “Yaptığım hiçbir şey işe yaramıyor, hastalarımı kaybediyorum” diyorum… Daha sonra hemşirelik andımızdaki “Amacımız sadece iyileştirmek değil aynı zamanda huzurlu da bir ölüm sağlamak” sözü aklıma geliyor ve buna tutunuyorum. Bu anlamda çok kıymetli bir iş yapıyorum. Bir hastanın “Kızım aşı yaptırmadım, şimdi onun acısını çekiyorum” sözünü unutamıyorum. Son sözü olmuştu…”

“Aynı maskeyi 3-4 gün kullandık”

Fatma hemşire Nevşehir’de 9 yıldır yoğun bakımda çalışıyorum. Pandeminin ilk günlerinde ne yapacağımızı bilmedik, bilmediğimiz bir şeyle savaşmaya başladık. Malzeme sorunu yaşadık. Maskeyi bile üç, dört gün taktığımız oldu. Malzeme sorunumuz bitti, çalışma sistemi sorunu başladı. Virüs bulaşan meslektaşlarımız oluyordu ve yerlerimiz kaydırılıyordu. Ben hiç yakalanmadım ama beraber çalıştığım bir çok arkadaşım yakalandı. Şükürler olsun ki hayatını kaybeden arkadaşım olmadı. Çok zorluk yaşadık ve yaşamaya da devam ediyoruz. Hiç unutmuyorum yan yana yatan iki hastamız vardı biri 95 diğeri 35 yaşındaydı. Aynı hastalık, aynı ilaçlar kullanıldı ama 35 yaşındaki genç hastayı kaybettik… Biz nefes almadan nefes aldırmaya çalışıyoruz…
Sevilay Şenol
Sevilay Şenol

“Meslek hastalığı sayılmalı”

Türk Hemşireler Derneği Başkanı Prof. Dr. Sevilay Şenol Fiziksel, sosyal, ekonomik ve psikolojik olarak çok fazla etkilendiler. 24 saat çalışmak zorunda kaldılar ki normali 12 saattir. Çok fazla hemşire açığı var. Her bin nüfusa iki hemşire düşüyor. 100 bin atama bekleyen meslektaşımız var. Bu atamalar yapılsa meslektaşlarımız nefes alabilecek. Size meslektaşlarımızdan gelen maillerden bazılarını aktarayım: “Çocuğumun bakımı için kimseyi bulamadım. Bulduklarım benim maaşım kadar ücret talep ediyor. Geceleri uyanıp ‘Ölme anne’ diye ağlıyor.” “Annemi kaybettim, son kez sarılamamak beni çok üzdü.” “Robot gibiyiz, 12 saatte bir tuvalete gidebildim, iki arada sadece su içebildim.” Covid 19’un artık meslek hastalığı sayılmasını ve atamaların yapılmasını istiyoruz.
Ebru Kıraner
Ebru Kıraner

“Hayatımızdan vazgeçtik…”

Türk Yoğun Bakım Hemşireleri Derneği Başkanı Ebru Kıraner Evdeki yaşamımız da hep maskeyle devam ediyor. Ailelerimizle yemek yiyemiyoruz. Çocukların bakımları çok büyük sorun oldu. Kime bırakacağımızı bilemiyoruz oysa her hastanenin mutlaka bir kreşinin olması gerekiyor. Ne yazık ki bunun sayısı çok az… Hemşirelerin maddi gücü bakıcı tutmaya yetmiyor. Çözümsüzlükler çok ciddi duygusal kırılmalar yaratıyor. Son zamanlarda derneğimizden psikolojik destek isteyen hemşirelerin sayısı çok arttı. Uyku ve stresle baş edememe şikâyetlerinin en başında yer alıyor. Covid bir meslek hastalığı sayılmalı, Kendi hayatımızdan vazgeçtik, geride bıraktıklarımıza bir şey kalsın istiyoruz. Çok acı ama en azından bunu yapıp gidelim diyoruz.”