11 Ekim 2024, Cuma Gazete Oksijen
Haber Giriş: 13.08.2021 04:30 | Son Güncelleme: 16.02.2022 15:16

Türk iş insanları dikkat! AB karbon vergisi getiriyor

AB’yi sıfır karbon hedefine ulaştıracak ‘Fit For 55’ paketine göre; şehirler, fabrikalar yeniden dizayn edilecek. Fosil yakıta son verilecek. Dönüşüm için ayrılan kaynak 144.4 milyar euro. AB, üyesi olmayan ülkeleri de dönüşüme zorluyor. Türkiye gerekli düzenlemeleri yapmazsa 2025 yılında 771 milyon euro karbon emisyon vergisi ödemek zorunda kalacak
Türk iş insanları dikkat! AB karbon vergisi getiriyor
Öge Demirkan
AB 14 Temmuz’da ‘Fit For 55’ adını verdiği paketi açıkladı. Bu paket, AB’nin 2050 yılı için koyduğu sıfır karbon emisyonu hedefinin yol haritasını oluşturuyor. Fit For 55 ile AB’nin 2030 yılı itibarıyla karbon emisyonunu 1990’lı yıllara göre yüzde 55 oranında düşürmesi hedefleniyor. Örneğin 15 yıl içinde dizel ve benzinli araçların satışı yasaklanacak, kömürden elektrik üretilmeyecek, yeni yollar ve otobanlar yapılacak, elektrikli otomobiller için 60 kilometre aralıkla şarj istasyonları kurulacak, yeterli yalıtıma sahip olmayan milyonlarca bina ya yıkılıp yeniden yapılacak ya da tadilat geçirecek. Yeşil alanların sayısı artırılacak. Kısacası dünya değişecek ve bu değişimin mihenk taşı ise karbon emisyonu olacak.

Oyunun kuralları değişiyor

Dünyada değişim için adım atılırken bizi neler bekliyor, uzun vadede hayatımız nasıl değişecek? Türkiye bu değişimin neresinde ve sokaktaki vatandaş bundan nasıl etkilenecek? Bu soruları Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’nın kurucu direktörü  Güven Sak ile konuştuk. Sak bu değişimi, ‘’Oyunun kuralları tekrar yazılıyor’’ diye özetliyor ve ardında da ekliyor: “Kurallar aslında buz dağının görünen yüzü, dünyada büyük bir değişim yaşanacak. Türkiye de bunun bir parçası olmak zorunda.”  ‘Oyunun kuralları tekrar yazılıyor’ diyorsunuz, bu sürece nasıl gelindi? Yaklaşık 50 yıl önce Greenpeace’in kurulması ile başlayan, sonrasında Stockholm İklim Konferansı ile devam eden, Kyoto Protokolü ile süren, Paris İklim Anlaşması ile ete kemiğe bürünen konuda ilk kez konuşmaktan öteye geçildi. Bu kararın alınması için 50 yıl geçti ama büyük dönüşüm için şartlar artık olgunlaştı. Örneğin teknoloji artık bu yeni kararları uygulamaya imkan tanıyor. Dönüşüm için gerekli olan finansman güç de hazır. Kafalar da artık değişti, sadece otomotiv sektöründen bir örnek vereyim; Elon Musk çıktı ve elektrikli araca yatırım yaptı. BMW, Mercedes gibi köklü kurumlar yarışın gerisinde kaldı. İşi ıskalayanların sistemde güç kaybedeceği anlaşıldı. İşin siyasi ayağında ise Trump karşı çıkıyordu ama yerine Biden gelince düğmeye basıldı. Hatta 2015 yılında bu işe karşı çıkan Çin bile saf değiştirdi.
TEPAV kurucu direktörü Güven Sak
TEPAV kurucu direktörü Güven Sak
Peki neler yapılacak? Ve bu büyük finansman nasıl sağlanacak? AB, Fit For 55’i büyüme ve istihdam şemsiyesi altında planladı ve ilk defa kurumlarına borçlanma yetkisi verdi. Her AB üyesi ülke, programını yapacak ve finansman AB tarafından sağlanacak. İlk etapta konuşulan rakam 144.4 milyar euro.  Ve burada da karşımıza Ticaret Emisyonu Sistemi çıkıyor. Bunu nasıl açıklamak gerekir? Epey karmaşık ve teknik bir konu.  Kafamızda şöyle canlandırabiliriz: AB diyor ki, her insanın dünyayı kirletme hakkı var. Ama bunun da bir sınırı var. Sınırı aşan, bunun bedelini ödemeli.  Bu noktada bizim gibi AB üyesi olmayan ülkeleri ne bekliyor? AB yine diyor ki, benim sınırlarımda faaliyet gösteren firmalar karbon emisyonunu düşürecek, düşürmeyenler ise bedeline katlanacak. Öyleyse AB sınırları dışında yer alan ülkelerden de ürün alınırken bu kurala uymaları gerekecek. Uymayan bedelini ödeyecek. Bu düzenleme Türkiye’nin canını çok yakar mı? Türkiye’nin dış ticaretinde AB ülkelerinin payı yüzde 45. Dolayısıyla çok etkilenmek istemiyorsak hemen harekete geçmek zorundayız ve zamanımız da daralıyor.     Nasıl bir bedel ödeme riski ile karşı karşıyayız? Fit For 55’te 2023-2025 yılları arası için 5 sektör belirlendi. Bunlar alüminyum, çimento, elektrik, gübre, demir-çelik. Bu sektörlerde karbon emisyon miktarını aşandan vergi alacak. Her ürünün değer zinciri üzerinde yapılan ölçümler ile rakamlar belirlenmiş durumda. Ve bu iş için bir geçiş süreci yok, 2023’te başlayacak.  Ürünün değer zinciri derken neyi kastediyorsunuz? Örneğin demir-çelik sektöründe yoğun elektrik enerjisi kullanımı var. Eğer elektriği termik santralden sağlıyorsa karbon emisyonuna sebep olduğu için buradan eksi puan alıyor. Üretim aşamasında kömür kullanıyorsa buradan da eksi puan alıyor. Eksi puanlar toplanıp sınırı geçip geçmediği kontrol ediliyor ve her 1 ton karbon emisyonu fazlası için ödeme yapmak zorunda kalıyor. Çalışanların servisi fosil yakıt tüketiyorsa bunu da mı değer zinciri içinde görmek gerekiyor? Evet, karbon emisyonuna etki edecek her kalem değerlendirmeye alınıyor. Ve bedel ne kadar tutuyor? Yapılan çalışmalara göre 2025 yılında AB’ye bu 5 sektör için Türkiye tarafından ihracat sırasında ödenecek rakam 771 milyon euro. Ayrıca önümüzdeki yıllarda vergiye dahil edilen sektörler 5 ile sınırlı kalmayacak, sektör sayısı ve ödenen vergi miktarı da artacak. Bundan kurtuluş var mı? Var, Ticaret Emisyon Sistemi’nin Türkiye’de hayata geçirilmesi gerekiyor. Eğer ürünün geldiği ülkede bir karbon fiyatlaması düzenlemesi varsa, bu sistem çerçevesinde edinilen sertifikalar sınırda hesaplanan vergiden mahsup edilebilecek. Aynı biçimde ilgili ülkede karbon vergisi uygulaması varsa, bu vergiler de sınırda tespit edilen vergiden indirilebilecek. Kısaca ülkenizde karbon emisyonlarını sınırlandırmak için, karbon vergileri ya da karbon fiyatlaması sistemi ile emisyon sertifikası edinme fırsatınız yoksa, AB’ye vergi ödeyeceksiniz. Ülkenizde bir tür karbon vergisi varsa, vergiyi ülkenizin maliyesi toplayacak. Türkiye’de bu sistem hayata geçirilirse 771 milyon euro ülke içinde kalır. Örneğin AB üyesi olmayan Norveç bu sistemi uyguluyor ve vergi doğal olarak ülke içinde kalıyor.

Kirletme bedeli

Ama şirketlerin maliyeti artar, global pazarda rekabet edemez hale gelir. Tam olarak öyle değil. Karbon fiyatlaması sisteminde kamu, karbon emisyonlarına dayalı bir üst limite göre, şirketleri iki gruba ayırıyor. Ortalamanın altında karbon emisyonuna sahip olan firmalar, ortalamanın üstünde karbon emisyonuna yol açan firmalara karbon emisyon sertifikası satıyor. Böylece ton başına karbon emisyonu için bir fiyat belirlenmiş oluyor. Böylece daha çok emisyona yol açan bedelini ödemek zorunda kalıyor. Kime? Daha az karbon emisyonuna sahip firmaya elbette.  Devlet bunu vergi adı altında kendi alabilir mi? Devletin, bunun yerine karbon vergisi vasıtasıyla, başlangıçta bir fiyat belirleyerek karbon emisyonu tutarını kontrol etmeye çalışması da düşünülebilir. Bu durumda, kaynağı kamu toplar ve bu tutarla altyapı yatırımlarını finanse eder. Ancak her iki durumda da, tüm şirketlerin ille de karbon salımları için ek bir maliyete katlanması söz konusu değil. Ama etrafı kirletenin, kirletme bedeli ödemesi esas. Peki bu dönüşüm gerçekleştiğinde neler değişecek? Örneğin Türkiye artık yeni termik santral ruhsatı veremeyecek. 2030 yılında ise var olan santrallerde üretimi durdurmak zorunda. Avrupa bunu 1980’li yıllarda konuşuyordu, biz daha yeni başladık. Ayrıca şehirler değişecek, akıllı şehir projeksiyonu kapsamında karbon emisyonu düşük, enerji verimliliği yüksek binalar inşa edilecek. Akıllı yollar yapılacak, 60 kilometre arayla elektrik şarj istasyonları kurulacak. Klima kullanımı azaltılması için yazın serin, kışın sıcak kalan evler dizayn edilecek. Mimari yapılar değişecek.  Sokaktaki vatandaşın anlaması için basit bir örnek verebilir misiniz? Örneğin 2035 yılında benzinli ya da dizel aracınız 5 para etmeyecek. Devletler o kadar vergi yükü bindirecek ki kullanmak ekonomik olmayacak. Herkes elektrikli araçlara geçmek zorunda kalacak.

İklim değişikliği ile mücadelede liderliğe oynayan AB, Fit For 55 ile neyi hedefliyor?

Fit For 55 ne demek? AB’nin iklim değişikliğine karşı sunduğu en kapsamlı önlemler olarak nitelenen paket, karbon salımının 2030’a kadar 1990 yılındaki seviyesinden yüzde 55 aşağı çekilmesi hedefine istinaden ‘Fit for 55’ adıyla anılıyor. Fit For 55’in hedefi ne? Sıcaklık artışını global ölçekte 1.5 derece altında tutmak. Ulaşımda yeni model AB yollarında her 60 km’de bir elektrikli şarj noktaları ve her 150 kilometrede bir hidrojen yakıt ikmali tesisleri kurulacak. 2035’ten itibaren benzinli veya dizel motorlu araçların satışını ortadan kaldıracak önlemler hayata geçirilecek. 2035 itibarıyla kayıtlı tüm yeni araçlar sıfır emisyonlu olacak. Havaalanlarına ve limanlara yakıt sağlayan tedarikçilere “sürdürülebilir” yakıt kullanma zorunluluğu getirilecek. Yeni binalar yapılacak Avrupa’da binalar, toplam enerjinin yaklaşık yüzde 40’ını ve sera gazı emisyonlarının yüzde 36’sını oluşturuyor. Binalarda her yüzde 1’lik enerji verimliliği sağlandığında 7 milyon kişi enerji yoksulluğundan kurtulabiliyor. Bu nedenle, AB’nin iklim ve enerji hedeflerine ulaşmak için yapı sektöründe binaların yalıtımı ve enerji verimliliği önem taşıyor. Plan çerçevesinde 2030 yılına kadar AB ülkelerinde 35 milyon bina enerji verimli ve konforlu hale dönüştürülecek. AB üye ülkelerinde her yıl kamu binalarının yüzde 3’ünün enerji verimliliği artırılacak, sera gazı salımı azaltılacak, ısıtma veya soğutmada enerji giderleri düşürülecek.