Sosyal medya paylaşımları ile "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik ettiği" suçlamasıyla 148 gündür tutuklu bulunan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, 6 gün sonra, karar duruşması için ikinci kez Silivri’de hakim karşısına çıktı.
Özdağ, 2 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme heyeti Özdağ'ın tahliyesine karar verdi.
Duruşmayı çok sayıda kişi takip etti
Silivri’de, Marmara Cezaevi yerleşkesindeki duruşma salonunda gerçekleştirilen duruşmayı, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, CHP Mersin Milletvekili Hasan Ufuk Çakır, Zafer Partisi Geneş Başkan Vekili Ali Şehirlioğlu, İYİ Parti Milletvekili Lütfü Türkkan, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı, Afyonkarahisar Milletvekili Hakan Şeref Olgun, Eski AKP Milletvekili Emin Şirin, Eski MHP Milletvekili Nazif Okumuş, Ankara Kent Konseyi Başkanı Halil İbrahim Yılmaz, Milli Yol Partisi Remzi Çayır, Türkiye Barolar Birliği Başkanı (TBB) Erinç Sağkan, Ankara Baro Başkanı Mustafa Köroğlu, birçok siyasi ve yurttaş takip etti.
Salona jandarma eşliğinde getirilen Ümit Özdağ, alkışlarla karşılandı. Mahkeme başkanı gelmeden salonda İstiklal Marşı okundu. Bütün salon ayağa kalktı. Ardından duruşma savcısı ve mahkeme başkanı geldi. Duruşma, saat 11:01 itibariyle kimlik tespitiyle başladı.
Özdağ, duruşmada, esas hakkındaki mütalaaya karşı yaptığı savunmada sert ifadeler kullandı. Özdağ, savcılığın kendisine yönelttiği suçlamaları "hukuk cinayeti" olarak nitelendirerek, ''delil olarak sunulan belgelerin geçersiz olduğunu'' savundu.
''Engizisyon mahkemeleri savcıları bile başaramazlardı, savcı başarmış''
Kayseri İl Emniyet Müdürlüğünce hazırlandığı belirtilen raporun imzasız, mühürsüz ve kimin tarafından hazırlandığı belirsiz bir belge olduğunu vurgulayan Özdağ, "Bu belgede, Ümit Özdağ'ın yapmış olduğu bir X paylaşımı yoktur. Paylaşılan X'ler eski Zafer Partisi üyeleri ve Zafer Partisi'ne müzahir olduğu iddia edilen bir kişiye aittir. Bu X'ler suç olsaydı dahi, suç kişiseldir. Ak Partililerin işlediği suçlar için Erdoğan'ı, MHP'lilerin işlediği suçlar için Bahçeli'yi mi sorumlu tutuyorsunuz ki, eski Zafer Partililerin işlediği suç için Ümit Özdağ sorumlu tutulsun" dedi.
Özdağ, iddianamede yer alan tek paylaşımın, hakkında daha önce takipsizlik kararı verilen Oğuzhan Kumpınar’a ait olduğunu hatırlattı. Ayrıca olaylardan sonra yaptığı iki paylaşımın da takipsizlik aldığını belirtti. Özdağ, "Suç olmayan X'lerden suç çıkartmayı, Engizisyon Mahkemeleri savcıları bile başaramazlardı, savcı başarmış" diyerek savcılığı eleştirdi.
Savcının, Kayseri Emniyet Müdürlüğü raporunda Özdağ’ın paylaşımlarının olayları tahrik ettiği iddiasına da karşı çıkan Özdağ, “Bu belgede adım bile yok. Sayın savcının, gerçekleri bu kadar insafsızca çarpıtması kabul edilebilir de değildir. Anılan belgede, Ümit Özdağ’ın adı hiç geçmemektedir. Belgede söylenen, Kayseri’de olaylara katılanların, eski Zafer Partililer ve Zafer Partisi’ne müzahir kişilerin X paylaşımlarından etkilenmiş olduklarının değerlendirildiğidir. Savcılık hem hiçbir hukuki değeri olmayan, imzasız bir sözde belgeyi dosyaya koymuş, hem de şimdi bu belgenin Ümit Özdağ’ı suçladığını iddia ediyor. Sadece, savcının bu hukuka aykırı ve açıkça yalan olan iddiası bile, savcılığın Ümit Özdağ’ı yurttaş değil, düşman olarak gördüğünü ve düşman ceza hukuku uyguladığını göstermektedir" ifadelerini kullandı.
"Benim hiçbir X’imde şiddet veya şiddete çağrı yok"
Savcının, Kayseri’deki olayların kendisinin X paylaşımlarıyla ilişkilendirildiği iddiasına da yanıt veren Özdağ, "Ben bir siyasi parti genel başkanıyım. Elbette paylaşım yapacağım. Elbette yurttaşlarımız okuyacak. Ancak savcılık, hangi X paylaşımımın Kayseri’deki olayları kışkırttığını TCK madde 216/1’de istendiği şekilde ortaya koymak zorundadır. Savcılık 1 tane bile Kayseri’yle ilgili X paylaşımımı ortaya koymadı ki Kayseri’deki olayları kışkırttığımı kanıtlayabilsin" dedi.
Özdağ, Kayseri'deki olayların asıl nedeninin, bir Suriyelinin 7 yaşındaki bir çocuğa yönelik taciz girişimi olduğunu vurgulayarak, "Kayseri’nin namuslu insanları, 27 yaşında bir adamın, umumi tuvalette, 7 yaşındaki bir kız çocuğunu taciz etmesi ile tahrik olmuyorlar ancak Ümit Özdağ’ın attığı X’ler ile tahrik oluyorlar. Savcılığın senaryosu budur. Bu, Kayseri halkına bir hakarettir. Bir hukuk insanının, bir Cumhuriyet Savcısının bu gerçeği gizleyerek 'Ümit Özdağ X paylaştı, Kayseri’de olay çıktı' demesini makul bir şekilde izah etmek mümkün değildir" diye konuştu.
Savcılığın 2020-2024 yılları arasında yaptığı toplam 32 paylaşımı delil gösterdiğini, ancak bu paylaşımların çoğunun Kayseri ile doğrudan hiçbir ilgisi olmadığını ifade eden Özdağ, Yargıtay içtihatlarına da atıf yaptı. Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin "şiddet çağrısı" ve "açık ve yakın tehlike" unsurlarını zorunlu kıldığını hatırlattı. Özdağ, "Benim hiçbir X’imde şiddet veya şiddete çağrı yok ama aksi çok. Ve hiçbir X’im halkı harekete geçirmemiş. Özetle, savcılığın iddiaları her türlü hukuki dayanaktan yoksun, yasa dışıdır" dedi.
"Suç olsaydı şimdiye kadar dava açılırdı"
Ümit Özdağ, savcının paylaşımlarını "suça konu" olarak nitelendirmesine tepki göstererek, "Hangi paylaşımımın suç olduğuna dair bir yargı kararı var mı ki savcı böyle bir iddiada bulunuyor?" diye sordu. İddianamede 32 paylaşımın yer aldığını belirten Özdağ, bunlardan bazılarını sadece yeniden paylaştığını ve haklarında beraat ya da takipsizlik kararı verildiğini söyledi. Geriye kalan 27 paylaşımından 2’sinin olaylardan sonra yapıldığını vurgulayan Özdağ, "Savcılık 25 paylaşımımın teknik olarak Kayseri olaylarını tahrik ettiğini söyleyebilir. Bu 25 X paylaşımımın hiç birisi ile ilgili, bu davanın soruşturma aşamasına kadar, hukuki bir takibat yapılmamış. Suç olsaydı şimdiye kadar hepsi ile ilgili dava açılırdı" dedi.
"Savcının Allah'ın ilahi adaletini er geç yaşayacağına eminim"
Savunmasının devamında X'te yer alan 25 paylaşımını anlatan Özdağ, şunları kaydetti:
"Sayın hakim, bu X’lerden hiçbirisi TCK m. 216/1 ve Yargıtay içtihatlarına göre, halkı kin ve düşmanlığa teşvik etmiyor. Hiçbirisi ile ilgili, aradan yıllar geçmiş olmasına rağmen bir suçlama yapılmamış. Savcılık sadece hukukun sınırlarına tecavüz etmiyor, vicdansızlığı da temsil ediyor. Sayın hakim, Kayseri İl Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlar Şube Müdürlüğü’nün hazırladığı ve Kayseri olaylarını kışkırtan sosyal medya hesaplarının listesini içeren resmi raporun dosyaya dahil edilmesini istedik. Bu hesaplar arasında benim hesabımın veya herhangi bir Zafer Partisi resmi hesabının, hatta herhangi bir Zafer Partili’nin hesabının olmadığı açık. Eğer olsaydı zaten, Kayseri Başsavcılığı soruşturma başlatırdı.
Sayın hakim, lehimde delilleri koymayarak, lehimde delilleri karartarak iddianameyi hazırlayan savcılık; şimdi de suç olmayan X paylaşımlarımdan dolayı suçlu olduğumu iddia etmekte ve cezalandırılmamı istemektedir. Elbette bu utanç kaynağı olacak iddianame ve mütalaa üzerine eğer mahkemeniz ceza verirse istinafa ve Yargıtay’a gidecektir. Ancak benim merak ettiğim husus bir hukuk insanının, bir savcının, sanığın suçsuz olduğunu bilmesine rağmen, suçlu ilan ettikleri durumda nasıl bir psikolojiye sahip olduklarıdır. Bir insan, bir hukukçu nasıl suçsuz olduğunu bildikleri kişiye suçlu der? Sonra eve gidip nasıl başını yastığa koyar ve uyur? Hiç Allah’tan korkmaz mı? Allah, 'Kendinizin ve anne babanızın ve akrabalarınızın aleyhine de olsa adaletten ayrılmayın… Eğer adaletten sapar veya üzerinize düşeni yapmaktan geri durursanız, bilin ki Allah yaptığınızdan haberdardır' diyor. Sayın savcı bilmelidir ki, yaptığı adaletsizlikten Allah da haberdar, kul da haberdar. Savcının Allah’ın ilahi adaletini er geç yaşayacağına eminim.
"Yargının gerçekten bağımsız olduğu bir ülkede yaşasaydık, ben 149 gündür hapishanede yatıyor olmazdım"
Sayın hakim, sizin için çok zor bir dava, çok zor bir karar olduğunu biliyorum. Ben burada siyasi bir soruşturma çerçevesinde bulunuyorum. İktidar yanlısı bir politikacı olsaydım, hiç önünüze gelmezdim. Gelseydim bile, beraat kararı vermeniz çok kolay olurdu. Ancak, ben iktidar yanlısı değilim ve bunun suç olduğu bir dönemden geçiyoruz. Bundan dolayı işiniz hiç kolay değil. Üzerinizde büyük bir baskı olduğuna eminim. Sizin iyi bir hukukçu olduğunuzu, sizi tanıyan herkes söylüyor. Bugün vereceğiniz tek adil karar olan beraat kararı ile 86 milyon insana, merakla bu davanın sonucunu bekleyen Türk milletine, ülkemizde bağımsız yargı olmasa da bağımsız yargıçlar olduğu mesajını verecek ve insanların adalet için tekrar umutlanmasını sağlayacaksınız.
Dosyadaki deliller ve iddianame ile savcının mütalaasının ne kadar boş olduğunu siz de gördünüz. Yargıtay kararlarında, 'failin subjektif olarak kin ve düşmanlığı hedeflemesi gerekir' diyor. Oysa ben, size; kin ve düşmanlığı engellemek için yaptığım açıklamaları, hatta yaptığım suç duyurularının kanıtlarını gösterdim. Savunmamda ortaya koyduğum deliller ise her türlü tartışmayı engelleyecek şekilde; benim, Türkiye’nin güvenliğini tehdit altında bırakmayacak bir insan olduğumu size göstermiştir. Yargının gerçekten bağımsız olduğu bir ülkede yaşasaydık, ben 149 gündür hapishanede yatıyor olmazdım. Sizinle bu konuşmayı yapıyor olmazdık.
Sayın hakim, sizden istediğim şeyin zor olduğunu biliyorum. Avukatım, hakimlerin sahip olması gereken özellikler arasında cesaretin olmadığını ifade etti. Hukuk devleti olsaydık haklı olurdu. Size korkmayın diyorum, size 'Allah’tan başka kimseden korkmayın' diyorum. Bir korku ikliminin olduğu, yargıçlar üzerinde nasıl baskı kurulduğunu bildiğim için size korkmayın derken bunun ne kadar zor olduğunu da biliyorum. Size 'korkmayın' derken beraat kararı vermeniz durumunda, size yönelik baskıları bugün için durdurabilecek durumda olduğumu da söyleyemem. Ancak vereceğiniz beraat kararı; hukukun en temel ilkeleri ile Anayasa ve yasaların gereği olacaktır. Allah yardımcınız olsun."
Özdağ hakkındaki suçlamalar
Ümit Özdağ, 19 Ocak'ta Antalya'da partisinin İl Başkanları İstişare Toplantısı'nda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik “Son bin yılda gerçekleşen hiçbir Haçlı Seferi, Erdoğan'ın ve AKP'nin Türk milletine ve Türk devletine verdiği zararı vermemiştir" sözlerinden bir gün sonra Ankara’da gözaltına alındı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne getirilen ve ardından İstanbul Adliyesi’ne götürülen Özdağ, "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme" suçlamasıyla tutuklandı.
Özdağ’ın dosyası 17 Şubat’ta tefrik edildi.
"Cumhurbaşkanına hakaret" suçlamasıyla 4 yıl 8 aya kadar hapis istemiyle dava açılan Özdağ’ın bu dosyadaki ilk duruşması 29 Nisan’da Çağlayan’da bulunan İstanbul 35. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görüldü. "Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik ve aşağılama" suçundan tutuklu bulunduğu davanın ikinci duruşması İstanbul 18. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlandı.
İlk duruşmada neler olmuştu?
7 yıl 10 ay 15 güne kadar hapsi istenen Özdağ'ın tutuklu bulunduğu davanın ilk duruşması 6 gün önce, 11 Haziran’da 18. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülmüştü.
Kimlik tespitinin ardından Özdağ, 51 sayfalık yaklaşık iki buçuk saat süren savunma yapmıştı. Savunma avukatların savunmalarının ardından ise savcılık, esas hakkında mütalaasını vererek Özdağ’ın tutukluluğunun devamı yönünde görüş bildirmişti. Özdağ ve avukatları mütalaaya karşı savunmalarını gerçekleştirmiş, Özdağ; “Savcılığın mütalaasını hayretle dinledim. Ortada bu olayları kışkırtığıma dair kanıt yok. Hiçbirisinde TCK 216’nın çerçevesini çizdiği suç yok. Savcılık o tek kişilik hücrede yatmamı talep ediyor. Bu hukuk değil artık. Muhalif olduğumdan ötürü Anayasal ve yasal haklarım askıya alındığı için, sığınabileceğim tek adalete sığınırım, Allah’ın adaletine...” demişti. Özdağ’ın konuşmasının ardından salonda alkış sesleri yükselmiş ve mahkeme, Özdağ’ın tutukluluk halinin devamına karar vermişti. Salondan “Yuh!” sesleri yükselirken, dışarda ise "Hükümet istifa" , "Ümit Özdağ yalnız değildir", Mustafa Kemal'in askerleriyiz", "Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet" sloganları atılmış ve Andımız okunmuştu.
Mansur Yavaş'tan açıklama
148 gün boyunca, hukuken geçerli hiçbir delile dayanmayan bir dosyada tutuklu kalan Sayın Ümit Özdağ’ın serbest bırakılması, adaletin çok gecikmiş bir tezahürüdür. Bu süreçte, hukukun sadece tahliye ile değil, beraat kararıyla tecelli etmesini bekliyorduk.
Hukuk; kişiye, düşünceye ya da siyasi kimliğe göre değil, evrensel normlara göre işlemelidir. Adalet, yalnızca karar anında değil, sürecin her aşamasında hissedilmelidir.
Geçmiş olsun
Kaynak: ANKA