25 Nisan 2024, Perşembe Gazete Oksijen
Haber Giriş: 11.03.2022 04:30 | Son Güncelleme: 13.03.2022 15:01

Valelik bir meslektir, değnekçilik değil

Türkiye’de 2 bin vale şirketi, 100 binden fazla vale var. İstanbul’da Nişantaşı, Etiler ve Bebek sektörün kalbi. Yıllarca 'vale terörü' tamlamasıyla anılan, ‘değnekçi’ yakıştırmalarına maruz kalan bu iş alanı artık bir meslek, semtine göre kazancı da tatmin edici. Ama şikayetler de bir o kadar fazla
Fotoğraf: Ünal Çam
Fotoğraf: Ünal Çam

Baran Can Sayın

Yıllarca bir toplumsal sorun olarak görülen valelik, 2020’de çıkan yönetmelikle meslek olarak tanımlandı ve standartları belirlendi. 2023’e kadar sektördeki tüm çalışanların mesleki yeterlilik belgesi alması şart. Bunun için de Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı Mesleki Yeterlilik Kurumu’na başvurup eğitim almaları, ardından sınavı başarıyla vermeleri gerekiyor. 

Valelere mesleki yeterlilik koşulu getirmesi dışarıdan eleştirilerin önünü kesse de, çalışanların sorunlarını çözmeye elbette yetmedi. Zaten 100 bin kişilik bir sektörde aksini ummak da en hafif tabiriyle “fazla iyimser düşünmek” olur. 

Peki içeride durum ne, valelerin penceresinden yaptıkları iş nasıl görünüyor, işte kendi cümleleriyle valelerin hayatı...

Bahşiş eskiden ‘toka’ edilirdi

Adem Tezel (Vale Şefi, 46)

“25 yıldır bu sektördeyim. Vale olmak, gündelik hayatta kimsenin erişemeyeceği insanları her gün görme fırsatını veriyor. Başınız sıkıştığında size yardımcı olacak kişiler oluyor. Ben ilkokul mezunuyum ama çoğu üniversite mezunundan daha fazla kazanıyorum. Maaşıma hiç dokunmadan sadece bahşişlerle giderlerimi karşılayabiliyorum. Bütün bunları düşününce işimden memnunum. İstanbul’da gerçek vale hizmeti yalnız Nişantaşı, Etiler ve Bebek hattında verilir. Her şeyden önce buralarda otopark bulmak çok zordur, müşteri profili de kalburüstüdür. Bu meslekte kötü şeyler olmuyor değil. En büyük rahatsızlığım bazı müşterilerin kendini çok yukarıda görmesi. Eskiden görgülü, usul erkan bilen insanlar vardı. Bunu bahşiş verme şeklinden bile anlarsınız. “Toka etme” diye bir tabir vardır bizde, görgülü müşteri, valeyi rencide etmemek adına bahşişi hazırlayıp tokalaşırken gizlice eline sıkıştırır. Şimdi bazıları arabası biraz geç geldiği için ana avrat sövüyor. Bazıları ‘Benim arabam niye mekanın önünde değil’ diye azarlıyor. Cevap veremiyorsunuz. Hem karşınızdaki kişi alkollü hem de müşteri. Lüks araba kullanmak bir risk, milyon dolarlık bir aracı alıyorsunuz ve bütün sorumluluk o andan itibaren sizde. Bu meslekte dışarıdan ilanla çok kişi alınmaz, çünkü güven çok önemli bir unsur. O yüzden genelde tanıdıklarla yürür. Dışarıdan az sayıda da olsa insan gelir, onlar da deneme sürecine tabi tutulur. Mesela tanıdık müşterilerden alınan izinle arabalara bir miktar para konulur. Bu araba özellikle dışarıdan gelen valeye teslim edilir. Araçtaki parada bir eksiklik çıkarsa işine son verilir. Bizi hala değnekçi olarak görüyorlar ama sektörde faaliyet gösterenlerin çoğu artık kurumsal şirketlerin bünyesinde çalışıyor. İnsanlar onlara bir hizmet sunduğumuzu anlamıyor. Bazıları hizmetin karşılığını vermek bile istemiyor.”

Rolls Royce’a bile alıştım artık

Yunus Emre Gediz (Vale, 22)

“4 yıldır vale olarak çalışıyorum ama bu işin içinde büyüdüm diyebilirim. Ailemden birçok kişi de sektörde. Şu an Doğuş Üniversitesi’nde işletme okuyorum. Ama sektörün sağladığı maddi ve sosyal imkanlar nedeniyle meslek konusunda kararsızım. Çoğu işte aylık maaş alıp cebinizdeki parayla idare etmek zorunda kalıyorsunuz. Ama vale olduğunuzda bahşişler sayesinde hem günlük hem de aylık para alıyorsunuz. Müşteri valeye en yakın arkadaşına bile bahsetmediği sırlarını emanet ediyor. Biri arabada birkaç tane silahla geziyor, bunu sadece vale görüyor. Sabah ailesiyle yemek yiyip akşam sevgilisiyle gelenler oluyor. Bunu sadece vale biliyor. İşin kötü yanlarından biri ipsiz sapsız insanlarla uğraşmak zorunda kalmak. Tinerciler, dilenciler... Aynı zamanda mafyatik insanlar da çok geldiğinden daima bir silahlı çatışma riski var. Lüks arabalara biniyorsun, ama her gün binince bir süre sonra alışıyorsun. Artık Rolls Royce’a bile alıştım. Kendi arabam daha güzel geliyor.”

Lüks arabaları vitrine koyarız

Onur Kırcalı (Vale, 38)

“8 yıldır vale olarak çalışıyorum. Turizm otelcilik mezunuyum. İşimden memnunum. Maaşlar 5 bin 500 ile 6 bin TL aralığında seyrediyor. Bununla birlikte tabii bahşiş de var. Valelik otoparkçılık değil. Restoran çalışanları nasıl hizmet sektöründe çalışıyorsa valeler de hizmet sektöründe. Önemli olan gelen arabanın ne kadar lüks olduğu değil, müşteri. Ona ilgi gösterirseniz bahşişinizi de alırsınız. Günde kişi başı ortalama 100 TL civarı bahşiş kazanılır. Lüks arabaları genelde vitrin niyetine mekanın önüne alıyoruz. Daha standart arabaları otopark alanına çekiyoruz. En büyük sıkıntı özellikle yabancı uyruklu müşterilerin kiraladıkları arabalarla kaza yapıp bu hasarlı arabaların suçunu bize atmaya çalışması. Müşteri arabayla gelirken bir arkadaş arabanın bir tarafını, bir arkadaş diğer tarafını kontrol ediyoruz mecburen. İnip anahtarı teslim ettiğinde arabada şöyle bir sorun var diye de belirtiyoruz ki üstümüze atılmasın. Çünkü bununla çok karşılaşıyoruz.”

İyi bahşiş veren kapıda karşılanır

Ümmü Gülsüm Ekuklu (Vale, 29)

“Vale olmak benim için bir tercih değildi. Anadolu Üniversitesi Adalet Meslek Yüksekokulu mezunuyum. İş bulamayınca bu sektöre geçtim. Meslekten memnunum, eğlence sektörü olduğundan zaman çabuk geçiyor. Para veren müşteri her zaman en sevilen müşteridir. Onlar gelince birkaç vale arkadaş kapıda karşılarız. Güzel bahşiş için müşteri karşılanır. Asgari ücretin üstünde alıyorum. Bahşiş durumu çok değişken, gelen müşteri her seferinde aynı bahşişi vermiyor. Bazen 100 lira verdiği oluyor, bazen 50, bazen de 500. Bahşişler iyi olduğunda aylık gelirim 10 bin TL’yi buluyor. Arabam çizilmiş şeklinde şikayetler de geliyor, o zaman kamera kayıtlarına bakılıyor. Bazı müşterilerin tanışmak, telefonumu almak şeklinde istekleri oluyor, kibar bir şekilde uzaklaştırıyorum onları. Sektörde kadın vale olmamasının nedeni aslında şoför kadınlara yönelik cinsiyetçi bakış açısından kaynaklanıyor muhtemelen.”

Arabaları severim bu yüzden cazip

Uğur Çandır (Vale, 44)

“Lise mezunuyum, 1997’den beri sektörün içindeyim. Tanıdıklar vardı, ben de ek iş olarak valeliğe başladım. Aslında servis şoförüyüm, o günden beri bu şekilde devam ediyor. Valeliğin cazip gelmesinin nedeni arabaları ve araba kullanmayı çok sevmem. Vale olmadan önce binebileceğim arabalar Doğan’dı, Şahin’di. İşe başladıktan sonra lüks arabalara binmek ilk başta çok büyük keyif verdi bana. Hala araba kullanarak para kazandığım, sorunsuz bir çevrede çalıştığım için bir açıdan memnunum işimden. Ama valeliği ek iş olarak yapmasaydım, muhtemelen geçinemezdim. Memnun olmadığım noktalar da var. Bahşiş artık tamamen bitti. Sadece Nişantaşı’nda, Etiler’de, Bebek’te var bu. Kalamış’ta kalmadı. Zaten buranın müşteri kitlesi de daha çok beyaz yakalı dediğimiz kesimden. Valelikten ben mesleğe başladığım yıllarda güzel para kazanılıyordu. Sadece kapı açardın ya da selam verirdin, sırf bunlar için bile bahşiş verilirdi. Şimdi zengin profili de değişti. Bahşiş kültürü yok onlarda. Bizim mesleğin en büyük sorunu, eski değnekçi algısının insanların aklında hala yaşıyor olması. Ama biz kurumsal şirketlerin altında çalışan hizmet sektörü personelleriyiz. Yine de insanlar hala değnekçi gözüyle bakıyor bize. Vale terörü tabiri de sektörde gerçekleşen münferit olayların faturasının hepimize kesilmesinden ibaret. Bir diğer sorun bu algı yüzünden insanların bizi sürekli ezmeye çalışması. Bazılarının vale ücretini bile ödememesi. Üst segment arabalarda artık vale modu diye şifreli bir mod bile var. Müşteri bu moda aldığında bırak radyoyu açmayı, koltuğu bile kendine göre ayarlaman mümkün değil. İnsanların valeye bakışı bu.”

Kazanç eskiden çok daha iyiydi

Nuri Er (Vale, 40)

“2008’den beri valelik yapıyorum. Eskiden kazancımız yine iyiydi. Asgari ücret birse biz üç kazanıyorduk. Şimdi makas iyice daraldı. Bahşiş desen Kadıköy’de böyle bir şey yok. Soğukta saatlerce bekliyorsun, insanların arabasının bütün sorumluluğunu üstüne alıyorsun, kimse emeğine saygı duymuyor. Çünkü bir vale nefreti var. Başka şansım olsaydı bu işi yapmazdım. Ama bir yandan da artık alıştım. Resmi statüye geçmek güzel. İnsanlar umarım valeliğin de bir meslek olduğunu anlar.”  

Belgesiz vale kalmayacak

Tüm Vale Şirketleri ve Çalışanları Derneği (TOVDER) Başkanı Mustafa Nohut, Türkiye’de yaklaşık 2 bin vale şirketinin faaliyet gösterdiğini, 100 binden fazla valenin olduğunu söylüyor. 25 Aralık 2020’de çıkan yönetmelikle valeliğin meslek statüsü kazandığını hatırlatan Nohut, 2023’ten itibaren yeterlilik belgesi olmayanların valelik yapamayacağını belirtiyor. Belgeyi almak için ise Mesleki Yeterlilik Kurumu’na başvurmak, eğitim almak ve sınavı vermek şart.

Sektördeki işletmelerin iki farklı şekilde hizmet verdiğini söyleyen Nohut, bu sistemleri şöyle anlatıyor: “Vale şirketleri, bünyelerinde vale istihdam ediyor. Vale hizmeti vermek isteyen işletmeler de bu şirketleri davet ediyor. Onlardan teklif alıyor. En iyi teklifi veren şirket de o işletmede vale hizmeti verme şansını elde etmiş oluyor. Bu tür bir vale hizmetini vermeyi tercih eden işletmeler, vale şirketlerinden kira alıyor. Bazı işletmeler de vale hizmeti verecek personelleri kendi bünyesinde istihdam etmeyi tercih ediyor. Böylece vale hizmeti bedeli de işletmeye kalmış oluyor.”