25 Ağustos 2024, Pazar Gazete Oksijen
Haber Giriş: 10.09.2023 11:53 | Son Güncelleme: 10.09.2023 14:11

Wall Street Journal yazdı: Türk vatandaşlığı yükselen bir emtia

Profesör Kristin Sunak, The Golden Passport: Global Mobility for Millionaires adlı yeni kitabının bir bölümünde son yıllarda Türkiye'de rağbeti arttığı yatırım yoluyla vatandaşlık programını anlattı. Wall Street Journal'da yayınlanan bölümde, programın yatırımcılar için faydaları yer aldı
Wall Street Journal yazdı: Türk vatandaşlığı yükselen bir emtia

Batı dünyasında vatandaşlık fikri genellikle eşitlik vaat ettiği için kutlanır. Sınıf ve statüye göre bölünmüş toplumlarda bile vatandaşlık, nüfusun dezavantajlı kesimlerinin temel hakları elde etmesini sağlar. Ancak vatandaşlığa erişimin kendisi temelde eşitsiz olmaya devam ediyor. Hangi ülke olursa olsun, hükümetler kendi topraklarına girişte eleme yaparak yetenekli ve varlıklı olanları sıranın başına geçirirken, daha az değerli görülenler kapının eşiğinde bekletiliyor. Bu engeller karşısında pek çok kişi, imkanlarını artırmak ve risklerden korunmak için ikinci bir vatandaşlık edinerek stratejik davranıyor.

Yatırım yoluyla vatandaşlık programları (CBI), varlıklı kişilerin belirli bir mali katkı karşılığında başka bir ülkede vatandaşlık elde etmeleri için giderek daha popüler hale gelen bir yol. Hak kazanmak için, başvuru sahibi bir devlet fonuna bağışta bulunur veya onaylanmış bir kanala, genellikle gayrimenkul, işletme veya tahvillere yatırım yapar. Daimi ikamet genellikle istenmez ya da bürokratik işlemlere indirgenir. Gerçekten de bazı ülkeler vatandaşlığa kabul edilenlerin ülkeyi ziyaret etmesine gerek duymuyor.

Yatırım yoluyla vatandaşlık alanları yarısı Türkiye'de

On yıl önce, vatandaşlık piyasası ada mikro devletlerinin hakimiyetindeydi. Vatandaşları aynı zamanda Avrupa Birliği vatandaşı da olan Malta gibi üst düzey vatandaşlık sunabilenler, bu ayrıcalık için 1 milyon dolardan fazla para isteyebiliyor. Karayipler'deki küçük ülkeler gibi diğerleri ise 100 bin dolar gibi düşük bir meblağ talep edebiliyor. Ancak 2019'dan bu yana, Türkiye bu küresel pazarı domine etmeye başladı ve şu anda tüm yatırım yoluyla vatandaşlık alanların yaklaşık yarısını oluşturuyor ki bu çarpıcı bir artış.

2020 yılına kadar Türkiye, 5 bin100'den fazla yatırımcıyı ve ailelerini vatandaşlığa kabul kabul etti. İlave 380 kişi belgelerini bekliyordu ve 9 bin kadar başvuru daha işlemdeydi. Sadece başvuru rakamları değil, yatırım rakamları da büyüktü. 5 bin 100 yeni vatandaş ülkeye 1.7 milyar dolar getirmişti ve beklen başvurular 400 milyon doların üzerinde daha getirecekti. İçişleri Bakanı, bekleyen başvurularla birlikte 2.7 milyar dolar daha kazanılacağını tahmin ediyor. Haziran 2020 itibariyle, program ayda ortalama 1 bin 300'ün üzerinde onay aldı. Daha güncel rakamlar mevcut değil ancak Türkiye hala Rus vatandaşlarını vatandaşlığa kabul eden birkaç CBI ülkesinden biri olduğu için bu rakamın yüksek olması muhtemel.

Ankara, Türkiye'nin konut ve inşaat sektörlerindeki durgunluk nedeniyle ekonomiyi canlandırmak amacıyla 2016 yılında bu uygulamayı başlattı. Başlangıçta, bir başvuru sahibinin en az 1 milyon doları mülke, 2 milyon doları bir işletmeye veya 3 milyon doları devlet tahvillerine veya bir bankaya yatırması gerekiyordu; varlığı üç yıl elinde tuttuktan sonra vatandaşlığa geçebiliyordu. Alternatif olarak, bir yatırımcı 100 Türk vatandaşını istihdam edebilirdi. Teklif basitti, ancak ilk başta çoğu zaten ülkede yaşayan sadece 70 kişi başvurdu. Sorun fiyatın Malta ve Kıbrıs'la kıyaslanabilecek kadar yüksek olmasıydı ancak Türkiye bu iki mikro devletin sunabildiğine sahip değildi: AB vatandaşlığı.

İki yıl sonra Türk hükümeti asgari yatırım miktarını düşürdü. Artık 500 bin dolarlık bir banka mevduatı, iş yatırımı veya devlet tahvili satın alarak ya da sadece 250 bin dolarlık bir emlak yatırımıyla vatandaşlık alınabiliyordu. Liranın yüzde 20 enflasyona maruz kaldığı bir dönemde, ülkeye dolar getirmek sağlam bir kazanım gibi göründü ve program başladı. Türkiye'nin yeniden başlattığı programın ilk yedi ayında 250 başvuru aldığı bildirildi. 

"Gayrimenkul alanlar üstüne vatandaşlık alıyor"

Birkaç hizmet sağlayıcısının bana söylediğine göre, ilk başta en büyük ilgiyi Irak, Afganistan, Filistin ve Mısır'dan yatırımcılar gösterdi. Bunların çoğu, ülkelerindeki siyasi çalkantılardan ya da baskılardan kaçmak için Türkiye'ye taşınan ya da en azından Türkiye'de bir üs kuran varlıklı insanlardı. Çok geçmeden Dubai'de ikamet eden yabancıların yanı sıra Rusya ve Pakistan'dan yatırımcılar da ilgi göstermeye başladı. Türkiye onların arka bahçesinde ciddi bir ekonomiydi ve burada vatandaş olmak Orta Doğu'daki ticari işlemleri kolaylaştırabilirdi. 2020'lere gelindiğinde, yılda yüzde 20 oranında değerlenen ve dibe vuran gayrimenkul fiyatlarının cazibesine kapılan Çinliler de Türkiye'ye gelmeye başladı. İstanbul'daki bir avukatın ifadesiyle, daha önce gayrimenkul satın alan insanlar şimdi üstüne vatandaşlık alıyorlar.

Türkiye'nin programının bazı dezavantajları var ancak ülke geçici çözümler sunuyor. Türk vatandaşlığı AB'nin pasaportsuz Schengen bölgesine otomatik giriş sağlamıyor ancak ülke Avrupa Birliği Derneği üyesi olduğu için vatandaşları nispeten hızlı ve kolay bir şekilde uzun süreli çok girişli vize başvurusunda bulunabiliyor. Türk vatandaşlarının askerlik hizmetini yerine getirmeleri zorunlu olsa da, yurtdışında yaşayanlar muafiyet alıyor ve diğerleri hükümete 7 bin dolar ödedikleri takdirde sadece 14 ila 21 gün bedelli askerlik yapabiliyor.

Oturma izni kolaylığı

Ayrıca Türkiye ekstra bir ödül sunuyor. Ülke, ABD ile yaptığı bir anlaşmayla vatandaşlarının bir işletmeyi yönetmek için E2 oturma iznine başvurmalarına olanak tanıyor. Başvuru sahiplerinin tüm ailelerini kapsayan bir izin alabilmeleri için bir işletmeyi sermayelendirmeleri yeterli. E2 izninin yenilenmesi gerekir ve daimi ikamet statüsüne yol açmaz, ancak daimi ikamet onları ömür boyu ABD vergi ağının altına sokacağından, bu birçok varlıklı insan için bir artıdır. Brexit'e kadar İngiltere, Türk İşadamı vizesi aracılığıyla ikamet için benzer bir yan kapı sunuyordu. Bu avantajın popülaritesi, 2018'de yaklaşık 800 olan başvuru sayısının 2019'da yaklaşık 3 bine çıkmasıyla açıkça görüldü.

Türkiye, vatandaşlık sektöründe yatırımcı vatandaşların çok az zaman geçirdiği ya da hiç zaman geçirmediği mikro devletlerden, daha büyük ekonomilere sahip daha büyük ülkelere doğru bir kaymayı temsil ediyor. Türkiye'deki lüks semtleri, restoranları ve cazip iş olanaklarını sıralayan bir avukat, "Gerçek bir hayatınız olabilir. Bir şoförün aylık maliyeti sadece bin dolar" dedi. Başka biri ise Türkiye'nin Ortadoğululara cazip gelmesinin nedenini eve yakın, erişimi kolay ve yaşanabilir olması olarak açıklıyor: Türk pasaportuyla Birleşik Krallık'a ya da AB'ye gidemezsiniz," diyor ve ekliyor: "ama Irak ya da Suriye pasaportuna kıyasla çok iyi.

Ayrıca Türkiye'nin dış baskılara karşı diğer ülkelere kıyasla daha dirençli olduğu görülüyor. Büyük bir program için alışılmadık bir şekilde, İran ve Irak da dahil olmak üzere ABD'nin seyahat yasağı veya yaptırım listelerinde yer alan ülkelerin vatandaşlarının başvurularını yasaklamıyor. Rusya'nın 2022'de Ukrayna'yı işgal etmesinin ardından Türkiye, Malta ve Karayip ülkeleri gibi AB'nin Rusların CBI programından men edilmesi yönündeki taleplerine uymadı. Türkiye'nin AB için yaptığı çok şey var: Brüksel'den aldığı 6 milyar euro karşılığındaAvrupa'ya sığınabilecek üç milyondan fazla mülteciye ev sahipliği yapıyor. AB, sığınmacıları uzak tutmak için bu kadar çok şey yapan bir komşu ülkeye baskı yapmak konusunda isteksiz olabilir. 

Mültecilere oranla çok az

Yatırım aracılığıyla vatandaş alanların sayısı, Türkiye'nin genelindeki yabancı nüfusa kıyasla çok az. Ülke şu anda kabul ettiği her bir zengin vatandaşa karşılık yaklaşık bin mülteciye ev sahipliği yapıyor. Yine de küresel CBI pazarının bir oranı olarak bu sayı çok büyük ve muhtemelen artacak.

Ülkeler, hareket kabiliyetlerini veya fırsatlarını geliştirmek ya da kendi hükümetlerine karşı bir sigorta poliçesi arayan varlıklı vatandaşlar üretmeye devam ettiği sürece Türkiye'ninki gibi programlara olan talep de devam edecektir. Küreselleşmeden uzaklaşma eğilimi CBI ortamını dönüştürdükçe mikro devletlerden daha büyük ülkelere geçişin hızlanması muhtemel ve bu da insanları, ülkelerin bölgesel bloklara ayrılması veya kendilerini kapatması durumunda erişimi garanti altına almanın yollarını aramaya yöneltecektir. Sınırlı gelir kaynaklarına sahip devletler, özellikle de diğer ekonomik kaynaklar kuruduğunda bu kolay para kaynağına yöneldikçe arzın azalması da pek olası görünmüyor.


Wall Street Journal'da yayınlanan bu yazdı Kristin Surak'ın yeni kitabı The Golden Passport: Global Mobility for Millionaires'ten alındı. Kristin Sunak, London School of Economics'te siyaset sosyolojisi profesörü.