Benim “hikaye anlatıcılığı” (story telling) kavramı ile tanışmam 2010’lu yılların başında oldu. İnternet gazeteciliğindeki “tık” tuzaklarından bıkan okurlara internetten nasıl tekrar ‘temiz haber’ okutacağımıza dair bir toplantıda bu kavramı saatlerce tartışmıştık. O dönemde dijital medya hayatımızdaki ağırlığını iyice artırmaya başlayınca klasik gazeteciler için iyi bir “hikaye anlatıcısı” olma şartı zorunluluk haline gelmeye başlamıştı. Özellikle kağıt gazeteler, sosyal medya ve dijital kanallarla rekabet edebilmek için okurlara haberlerin ardındaki hikayeleri sunma yolunu seçmişti. Çünkü haberleri hızlıca ve kısa cümleler halinde biraz da telgraf gibi sunmak internet medyasının işi haline gelmişti.
Yazının tamamını görebilmek için lütfen abone olun. ABONE OL
Aboneyseniz
üye
girişi
yapınız.
Oksijen'e e-gazete aboneliği ile edineceğiniz avantajlar; Oksijen yazarlarının tüm yazılarına erişim Gazeteoksijen.com üzerinden 7/24 güncel haber erişimi Her gün e-posta kutunuza gelen Oksijen bülteni Gazete Oksijen, O2 ve özel yayın arşivine erişim