05 Aralık 2025, Cuma
Haber Giriş: 07.08.2025 10:52 | Son Güncelleme: 07.08.2025 11:27

Araştırma: Gençler neden komplo teorilerine daha yatkın?

Political Psychology dergisinde yayımlanan araştırmada genç kuşakların komplo teorilerine daha yatkın olmasının üç temel nedeni belirlendi
Araştırma: Gençler neden komplo teorilerine daha yatkın?
A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

2018 yılında yapılan bir araştırma insanların yüzde 16’sının, küresel ısınmanın bir düzmece olduğuna inandığı ortaya çıkardı. Benzer şekilde insanların yüzde 37’si, aslında kanserin ilacının bulunduğuna ancak ilaç firmalarının baskısıyla bu gerçeğin örtbas edildiğine inanıyor. Yaklaşık yüzde 20’si, aya hiç gidilmediği görüşünde. İnsanların %5’i Yahudi soykırımı diye bir şeyin var olmadığını düşünüyor, yüzde 2’si dünyanın düz olduğunu düşünüyor, yüzde 4’ü ise dünyanın, insan görünümlü uzaylı sürüngenler tarafından yönetildiğine inanıyor.

Küreselleşen dünya ve artan teknolojik imkanlar bilginin dolaşımına imkan verdiği kadar, yalan haberlerin yayılmasına da olanak sağlıyor. Peki kimler komplo teorilerine daha yatkın?

Political Psychology dergisinde Jean-Nicolas Bordeleau ve Daniel Stockemer imzasıyla yayımlanan yeni bir çalışmaya göre, yaş, komplo inançlarının en güçlü belirleyicilerinden biri. Ancak genel önyargıların aksine 35 yaş altı gençler bu tür anlatılara daha fazla inanma eğiliminde. 

Araştırma kapsamında, 2014 ile 2024 yılları arasında yayımlanmış 191 hakemli makaleyi kapsayan bir meta-analiz sonucunda 374 binden fazla katılımcının yer aldığı dev bir data seti oluşturuldu. Elde dilen bulgular, genç yaş ile komplo teorilerine inanma eğilimi arasında güçlü bir bağlantı ortaya koydu. Araştırmacılar, bulguyu doğrulamak için Avustralya, Brezilya, Kanada, Almanya, ABD ve Güney Afrika’da 6 bini aşkın kişiyle çok uluslu bir anket çalışması da yaptı. Sonuçlar tutarlı bir şekilde aynı eğilimi ortaya koydu. Yaş, komplo teorilerine inanma eğilimini açıklamada cinsiyet, gelir veya eğitim düzeyi gibi diğer demografik değişkenlerden daha güçlü bir faktördü. 

Neden gençler daha fazla komplo teorilerine inanıyor?

Araştırma kapsamında bu sonuca neden olabilecek çeşitli faktörler test edildi ve genç kuşakların komplo teorilerine daha yatkın olmasının üç temel nedeni belirlendi:

1. Siyasal yabancılaşma

En güçlü etkenlerden biri, gençlerin yaşadığı derin siyasal hoşnutsuzluk. Gençlerin önemli bir kısmı, kendilerinden iki ya da üç kuşak daha yaşlı siyasetçiler tarafından yönetilen siyasal sistemlerden kendilerini dışlanmış hissediyor.

Bu temsiliyet eksikliği, demokrasiye yönelik hayal kırıklığına yol açabiliyor. Bu bağlamda, komplo teorileri bu kopukluğa basit ve ikna edici bir açıklama sunuyor: Sistem sadece işlemiyor değil, aynı zamanda gizli ve kötü niyetli aktörler tarafından kontrol ediliyor.

2. Aktivist tarzda katılım

Gençlerin siyasete katılma biçimleri de komplo teorilerine yatkınlıkta önemli bir rol oynuyor.

Gençler, oy vermek gibi geleneksel siyasi pratiklere daha az yönelme eğiliminde olsalar da, protestolar, boykotlar ve çevrimiçi kampanyalar gibi alışılmışın dışındaki katılım biçimlerinde oldukça etkin olabiliyorlar.

Özellikle çevrimiçi ortamlar, komplo teorilerinin filizlenip yayılması için elverişli bir zemin oluşturabiliyor. Bu alanlarda, genellikle “dürüst” bir iç grubun “yozlaşmış” bir sisteme karşı konumlandırıldığı “biz ve onlar” söylemleri öne çıkıyor.

3. Düşük özgüven

Araştırma, özgüven ile komplo teorilerine inanma arasında önemli bir psikolojik bağlantı olduğunu ortaya koydu.

Kendine değer verme düzeyi düşük bireyler için komplo teorilerine inanmak – sorunlarının ardında dışsal ve gizli güçlerin olduğunu düşünmek – çaresizlik duygusuyla başa çıkmanın bir yolu olabiliyor.

Bu durum özellikle gençler açısından daha belirgin. Araştırmalar uzun süredir özgüvenin genç yaşlarda daha düşük olduğunu, yaş ilerledikçe ise kademeli olarak arttığını gösteriyor.

Ne yapılabilir?

Araştırma yazarlarından Jean-Nicolas Bordeleau'nun The Conversation'da yayımlanan yazısına göre, komplo teorilerinin yükselişini gerçekten durdurabilmek ve etkilerini sınırlayabilmek için bu anlatıları cazip kılan yapısal sorunları ele almak gerekiyor. Bordeleau, "Siyasi yabancılaşmanın rolü göz önüne alındığında, demokrasileri daha temsili hale getirmenin" kritik bir adım olacağını vurguluyor. Gençlerin siyasi kurumlarda daha fazla temsil edilmesini sağlamak, onların sisteme duyduğu güveni artırabilir ve sistemi tamamen yozlaşmış gösteren komplo teorilerinin cazibesini azaltabilir.

Bordeleau'nun makalesine göre, güçlü bir medya ve dijital okuryazarlık eğitiminin teşvik edilmesi, bireylerin özellikle çevrimiçi aktivist alanlar da dahil olmak üzere karşılaştıkları bilgileri eleştirel bir bakış açısıyla değerlendirmelerine yardımcı olabilir.

Ayrıca gençlerin ruh sağlığına ve iyi oluşuna yatırım yaparak, onları komplo teorilerinin sunduğu basitleştirilmiş suçlama mekanizmalarına karşı daha dirençli kılacak psikolojik dayanıklılığı ve öz yeterlilik duygusunu güçlendirmek mümkün.

Bordeleau makelesini şu tespit ile tamamlıyor: 

"Yalan haberlere karşı dirençli bir toplum inşa etmek belirli bir kuşağı suçlamakla ilgili değil; tüm yurttaşların, özellikle de gençlerin, temsil edildiğini, güçlendirildiğini ve güvende hissettiği daha güçlü ve kapsayıcı bir demokrasi yaratmakla ilgilidir."

 

Kaynak: Gazete Oksijen