Şubat ayında yayımlanan Baumgartner için “Yazdığım son roman olabilir,” demişti Paul Auster ve 2 Şubat 2024 tarihli O2’de, yazarımız İrem Uzunhasanoğlu bu kitapla ilgili bir yazı kaleme almıştı.
Şöyle diyordu Uzunhasanoğlu: “Paul Auster Amerika’nın yaşayan en büyük yazarlarından biri ve hikâyesi de dikkatli okur için katman katman açılıyor. Fakat ne acı ki Auster önce trajik bir şekilde oğlunu ve torununu kaybetti, ardından da ölümcül bir hastalığın pençesine düştü ve geçtiğimiz günlerde The Guardian’dan Nicholas Wroe’ye verdiği röportajda, ‘Sağlığım, bunun yazdığım son şey olmasına sebep olacak kadar tehlikede olabilir,’ diyerek, oldukça üzüntü verici bir açıklama yaptı.
Kelime oyunları, zekice kurgulanmış mizah, toplumsal eleştiriler, kendiyle yüzleşme hali, ‘hayalet-uzuv sendromu’ ismini verdiği yas betimlemeleri, ateş böceği gibi yanıp sönen umutlar, erotizm, benlik duygusu, bilinç/ varlık, zihin/ beden düaliteleri, gülünç ama hüzünlü anılar, hayal kırıklıkları, anlam yanılgıları ve gerçeküstücülükle donatılmış bu harikulâde roman, dilerim söylediği gibi son romanı olmaz.”
Paul Auster kimdir?
1947’de ABD’nin New Jersey eyaletinde, Newark’ta doğdu. Daha 12 yaşındayken, önemli bir çevirmen olan amcasının kitaplarını okuyarak edebiyata büyük bir ilgi duymaya başladı. Columbia Üniversitesi’nde Fransız, İngiliz ve İtalyan edebiyatı okuduktan sonra dört yıl kadar Fransa’da yaşadı, Fransız yazarlardan çeviriler yaptı. 20. yüzyıl Fransız şiiri üstüne önemli bir antoloji hazırladı. İlk kez 1987’de New York Üçlemesi adlı yapıtıyla büyük ilgi gördü. Daha sonra Ay Sarayı, Kehanet Gecesi, Köşeye Kıstırmak, Son Şeyler Ülkesinde, Leviathan, Şans Mü-ziği, Timbuktu, Yanılsamalar Kitabı, Yükseklik Korkusu, Brooklyn Çılgınlıkları, Yazı Odasında Yolculuklar, Karanlıktaki Adam ve Sunset Park romanları, Yalnızlığın Keşfi adlı anı-romanı, Kırmızı Defter adlı öykü kitabı ve Kış Günlüğü adlı anı kitabı birbirini izledi. Auster, 30 Nisan 2024 günü, Brooklyn’deki evinde hayata veda etti.