“Gerçekten nasıl eğlenileceğini bilen Silikon Vadisi yöneticisi”
The New York Times gazetesi,10 Eylül itibariyle kısa süreliğine de olsa dünyanın en zengin insanı olan Oracle'ın kurucusu Larry Ellison'ı bu sözlerle tarif ediyor. Zira bir yandan CBS'in "dünyanın en hırslı insanı" diyerek referans verdiği bir kariyere sahipken diğer yandan yat tutkusu ile adından söz ettirdi, Hawaii’nin en büyük altıncı adasını satın aldı ve bitmek tükenmek bilmeyen bir şevkle sevgililik, evlilik ve boşanma yaşadı. Son dönemde ise ABD Başkanı Donald Trump ile yakınlaşması dikkat çekti.
Oracle, uzun süre bulut bilişim yarışında Amazon, Microsoft ve Google’ın gerisinde yer alıyordu. Ancak son iki yılda yapay zeka yatırımlarına yönelmesi şirketi bulut pazarında öne çıkardı. Oracle, bu yıl içinde OpenAI ve SoftBank ile 500 milyar dolarlık ortaklık anlaşması imzaladı. Şirket, ayrıca OpenAI’ye yıllık 30 milyar dolarlık bir sözleşmeyle 4,5 GW işlem gücü sağlamayı kabul etti. Bu açıklamaların ardından Oracle hisselerinde yükseliş bir günde yüzde 40'a dayandı. Bloomberg, Ellison'ın servetindeki sıçramanın endeks tarafından kaydedilen "şimdiye kadar kaydedilen en büyük tek günlük artış" olduğunu açıkladı. 81 yaşındaki Ellison da Bill Gates, Elon Musk, Jeff Bezos, Mark Zuckerberg gibi isimleri geride bırakarak dünyanın en zengin ismi unvanını elde etti.
Ellison, Oracle’ı 1977’de kurdu. Aradan onlarca yıl geçmesine rağmen hâlâ Silikon Vadisi’nin en büyük isimlerinden biri olmayı sürdürüyor. Ellison ayrıca Tesla, Salesforce gibi şirketlere büyük yatırımlar yaptı, hatta bir dönem Apple’ın yönetim kurulunda da yer aldı. Özel hayatında ise, etkileyici bir saat koleksiyonuna sahip, oturduğu eve 200 milyon dolar yatırım yaptı en az bu kadar bir miktarı da yat yarışları için harcadı.
Peki bu noktaya nasıl geldi?
Larry Ellison, 17 Ağustos 1944’te New York eyaletinin kuzeydoğusunda yer alan Bronx bölgesinde dünyaya geldi. Vanity Fair’ın aktardığına göre, annesi henüz 9 aylıkken zatürreye yakalanan Ellison'ı teyzesi Lillian ve eniştesi Louis Ellison’ın yanına Chicago’ya gönderdi. Rusya’dan gelen bir göçmen olan ve ABD’ye giriş yaptığı yer olan Ellis Island’a atıfla “Ellison” soyadını akan Louis, Larry'nin üvey babası oldu.
Larry Ellison, Chicago’nun South Side bölgesinde lise okudu, ardından University of Illinois at Urbana-Champaign’e girdi. Ancak ikinci sınıftayken üvey annesi (teyzesi) vefat edince okulu bıraktı. Daha sonra tekrar şansını University of Chicago’da denedi, fakat burada da yalnızca bir dönem okuduktan sonra okulu bıraktı.
1966’da, 22 yaşındayken Ellison, Chicago’dan Berkeley, California’ya taşındı. Burası henüz Silikon Vadisi adıyla anılmıyordu ama teknoloji sektörünün hızla geliştiği bir merkez hâline gelmekteydi. Ellison, burada farklı işlerde çalıştı, Wells Fargo ve ana bilgisayar üreticisi Amdahl gibi şirketlerde görev aldı. Bu süreçte bilgisayar ve programlama becerilerini geliştirdi.
İlk ürününü "Sürüm-2" adıyla piyasaya sürdü
1977’de, ortakları Bob Miner ve Ed Oates ile birlikte Software Development Laboratories adlı yeni bir şirket kurdu. Şirket yalnızca 2.000 dolar sermaye ile başladı. Ellison ve ortakları, IBM bilgisayar bilimcisi Edgar F. Codd’un “ilişkisel veritabanı” teorilerinden esinlenmişti. Bu yöntem, bilgisayar sistemlerinin verileri saklama ve erişim biçiminde devrim niteliğindeydi. Günümüzde olağan kabul edilen bu yaklaşım, 1970’lerde radikal bir yenilikti.
Oracle veritabanının ilk sürümü "Sürüm 2" adıyla çıktı. O dönemde Oracle'da çalışan Stuart Feigin, Bloomberg'deki "Game Changers" programında bu isim tercihini şöyle anlatmıştı:
“Oracle yazılımının bir 1. versiyonu yoktu çünkü herkes "Kimse 1. versiyonu satın almaz, hatalarla doludur" diye düşünüyordu. Bu yüzden biz 2. versiyonla başladık. Ama bizim 2. versiyonumuz da en az başkalarının 1. versiyonu kadar hatalıydı… O ilk versiyonları ben veritabanlarının hamamböceği oteli olarak tanımlıyorum. Veri içeri giriyordu, ama dışarı çıkmıyordu.”
1979’da şirketin adı Relational Software Inc. olarak değiştirildi; 1982’de ise amiral gemisi ürününden esinlenerek resmen Oracle Systems Corp. adını aldı.
1986’da Oracle halka arz edildi ve 55 milyon dolarlık gelir açıkladı. Büyüyen bilgisayar endüstrisinin önemli aktörlerinden biri olan şirket hızla büyüdü. Oracle, işletmelerin faaliyetleri için kritik olan bilgileri takip ettikleri veritabanlarını sağlamaktan sorumluydu.

90'lı yılların başında iflasın eşiğine geldi
Larry Ellison, 49 yaşında milyarder oldu, 1990’lardaki gösterişli zirve döneminde, o zamanki nispeten ağırbaşlı Silikon Vadisi’ne keskin bir tezat oluşturuyordu. Ofis tarzını “alay yoluyla yönetim” diye tanımlıyordu. Ancak kariyeri ve yatırımları pürüzsüz bir yol ve sadece değerlendirilen fırsatlardan ibaret değildi. The New York Times’ın haberine göre Oracle, 1990 Eylül ayında 36 milyon dolarlık zarar açıkladı. Yılın başında gelirlerini yanlış hesapladığını kabul etmişti. Bu durum şirketi neredeyse iflasın eşiğine getirdi. Oracle kendi kendine yarattığı bir ölümcül kriz yaşadığında Ellison şöyle dedi:
“Oracle ergenler tarafından yönetiliyor. Buna ben de dahilim.”
Bu dönemde Sybase gibi rakipler Oracle’ın pazar payını daraltıyordu. Aynı yıl Oracle iş gücünün yüzde 10’unu yani yaklaşık 400 çalışanı işten çıkarmak zorunda kaldı. Ellison sonradan bunu “inanılmaz bir iş hatası” olarak nitelendirdi. Şirketi iflasın eşiğinden almak birkaç yıl sürdü. 1992’ye gelindiğinde Ellison ve Oracle, yeni çalışanlar ve popüler Oracle7 veritabanıyla yeniden raya girdi.
Gazetecilere, Apple’ın kontrolünü ele geçirmek için bir vekâlet savaşı başlatacağını söyledi ve Microsoft ile uzun süren, tek taraflı bir çekişmeye girdi.
"Softwar: An Intimate Portrait of Larry Ellison and Oracle" kitabında Ellison iş felsefesini "herkesin yaptığını yaparak zengin olamazsınız olarak özetliyor. Herkes kendisinin yanıldığını düşündüğünde, yani “dalların en ucuna kadar yürüyüp orada zıpladığında” mutlu olduğunu söylüyor. Ancak ekliyor:
"İnsanlar sana deli diyorsa, gerçekten deli olabilirsin. Bu ihtimale karşı sürekli tetikte olmalısın. İnsanların sana çok sık deli demesini istemezsin; üç ya da dört yılda bir olması iyidir. Bundan daha sık olursa endişelenmelisin, çünkü kimse üç-dört yıldan daha sık iyi bir fikir üretecek kadar zeki değildir.”
Pahalı hobiler
Larry Ellison, Oracle’daki en büyük hissedar olarak milyonlarına milyon kattı ve zamanla pahalı hobilerine yöneldi. En büyük hobisi ise yat yarışıydı. 1995’teki bir yarışta dümende görülen Ellison, ayrıca BMW Oracle USA yelken takımını da kısmen finanse etti. Bu takım 2010’da America’s Cup’ı kazandı.
Ellison’un ilk “gerçek” yatı, 1996’da Kirk Kerkorian’dan 10 milyon dolara satın aldığı October Rose idi. 192 fit uzunluğundaki bu şık yat, Ellison’a göre fazla yavaş ve durağandı. Kısa süre sonra çıtayı yükselterek, Meksikalı medya patronu Emilio Azcárraga’nın dul eşinden 25 milyon dolara, o dönem dünyanın en hızlı mega yatlarından biri olan Eco’yu satın aldı. İki dev dizel motoru ve bir savaş uçağı türbiniyle donatılmış bu 244 fitlik yat, saatte 35 deniz milini aşan hızlara çıkabiliyordu. Ellison teknenin adını Katana olarak değiştirdi, 35 milyon dolarlık bir dönüşümle basketbol sahasından açık hava jakuzisine kadar pek çok lüks detay ekledi.
Bunun yanı sıra, Norman Foster tasarımı Ronin de Ellison’un koleksiyonuna katıldı. 192 fit uzunluğundaki bu yat, Sausalito’da 15 kişilik mürettebatıyla her an Pasifik’e açılmaya hazırdı. Ellison, Katana ve Ronin’den aldığı ilhamla “mükemmel yat”ı hayal etmeye başladı: Zarif hatlara sahip, görkemli ama “yüzen saray” görünümünden uzak, aynı zamanda uzun menzilli ve yüksek hızlı bir tekne.
Arayış onu, efsanevi yat tasarımcısı Jon Bannenberg’e götürdü. Çalışması zor bir isim olarak tanınsa da Ellison, onun vizyonunun kendi hayalleriyle örtüştüğünü kısa sürede fark etti. Ortaya çıkacak yat sadece lüks değil, aynı zamanda mimari bir başyapıt olacaktı. Düz güverte yapısı, gizlenmiş donanımları, titanyum ve karbon fiberden yapılmış baca tasarımı ve cam duvarlarla çevrili üst katlarıyla, hem mühendislik hem de estetik açısından dönemin en iddialı projelerinden biri olacaktı. 82 odası arasında spor salonu, basketbol sahası, şarap mahzeni ve sinema salonu bulunan Rising Sun, Almanya'nın Lürssen firması tarafından inşa edildi.

2013’te San Francisco’daki Oracle’ın yıllık konferansında yapacağı açılış konuşmasına çıkmadı çünkü yatıyla America’s Cup’ı kazanmaya çalışıyordu.
Ellison, yıllar içinde savurgan harcamalarıyla da dikkat çekti. Richard Mille marka saatlerden oluşan milyon dolarlık koleksiyonunun yanı sıra, 2009’da Indian Wells tenis turnuvasını 100 milyon dolara satın aldı. Bloomberg’e göre muhasebecisi Philip Simon ona bir keresinde “bütçe yap ve planla” uyarısında bulunmuştu.
Salesforce: Rakiplerinden para kazanmak
Ellison aynı zamanda Salesforce’un ilk yatırımcılarından biriydi. 1999’da Oracle’daki çırağı Marc Benioff, yeni bir girişim olan Salesforce.com’u kurmak için şirketten ayrıldı. Ellison, dostunun girişimine 2 milyon dolar yatırdı. Ancak Benioff, Oracle’ın Salesforce’un ürününe rakip bir yazılım geliştirdiğini öğrenince, Ellison’ın yönetim kurulundan ayrılmasını istedi. Ellison ise tam tersine Benioff’u kendisini kovmaya zorladı ve böylece hisselerini elinde tuttu. Bugün 230 milyar dolar değerindeki Salesforce sayesinde Ellison, rakipleri başarılı olduğunda bile kâr ediyor. Bu durum, iki yönetici arasında günümüze dek süren “sevgi-nefret” ilişkisini besledi.
Dot Com dönemi ve büyüme
1990’ların sonundaki dot-com patlaması, Oracle’a büyük fayda sağladı. Yeni kurulan tüm internet şirketlerinin veritabanlarına ihtiyacı vardı ve Oracle bu talebi karşıladı. Dot-com balonu patladığında yatırımcılar kaybetti ama Oracle, yazılım çözümlerine yönelik talep ve yaptığı satın almalar sayesinde daha da güçlendi. 2000’lerin ortasında Ellison, şirketi büyük satın almalara yönlendirdi. 2005'te PeopleSoft’u 10,3 milyar dolara satın aldı. 2010'da ise Sun Microsystems’i satın aldı. Bu anlaşma şirkete popüler MySQL veritabanı dâhil olmak üzere önemli teknolojiler kazandırdı.
Larry Ellison servetini farklı alanlarda değerlendirdi. Eğitim teknolojisi şirketi Leapfrog Enterprises’a yatırım yaptı, ayrıca Elizabeth Holmes’un kurduğu ve sonradan birkaç damla kanla yüzlerce test yapabileceğini vaat eden teknolojisinin çalışmadığı, sonuçlarının güvenilmez olduğu ortaya çıkınca çöken Theranos’un da erken yatırımcılarındandı.
1997’de Steve Jobs Apple’a CEO olarak döndüğünde Ellison’u yönetim kuruluna davet etti. Ellison birkaç yıl görev yaptı ama yeterince vakit ayıramadığı için 2002’de ayrıldı. Bu süreçte yaklaşık 70 bin hisse alma hakkı vardı; o dönem değeri 1 milyon dolar civarındaydı.
Ellison ayrıca milyarlarca dolarlık bir gayrimenkul portföyüne sahip. Rhode Island’daki Astor Beechwood Malikanesi, Malibu’daki evi öne çıkan mülkleri arasında gösteriliyordu. 2022’de Florida’da rekor kırarak Palm Beach yakınlarında 22 dönümlük bir mülkü 173 milyon dolarlık fiyata satın aldı. Ancak bu fiyat servetinin binde biri bile değildi.
Özel hayatı ve imajı
Ellison, uluslararası jet sosyetesinde playboy imajıyla tanınıyor. Dört kez boşanan 80 yaşındaki milyarderin ancak hiçbir evliliği uzun soluklu olmadı. İlk evliliğini 1967’de Adda Quinn ile yaptı ancak çift 1974’te ayrıldı. 1977’de Nancy Wheeler Jenkins’le kısa süren bir evlilik yaşadı. 1983’te Oracle’da resepsiyonist olarak çalışan Barbara Boothe ile evlendi ve bu birliktelikten iki çocuğu oldu. Dördüncü evliliğini ise 2003’te romancı Melanie Craft ile yaptı. Düğünde Bill Gates nikâh şahidiydi. 2010’da boşanan Ellison Wall Street Journal’ın Aralık haberine göre, şimdi 33 yaşındaki Keren Zhu ile evli. Ellison'un çocukları yapımcı David Ellison ve Annapurna Pictures’ın kurucusu Megan Ellison da medya dünyasında kendini ispatlamış durumda.
Spor dünyasına katkısı
Wall Street Journal'ın haberine göre Ellison, Michigan Üniversitesi futbol takımına bağış yaptı ve ülkenin en iyi lise oyun kurucusu olan Bryce Underwood’un Louisiana State yerine Michigan’a gitmesinde rol oynadı. Daha önce okulla bilinen bir bağı olmayan Ellison’ın eşi Zhu, Michigan mezunu. Habere göre Ellison ve Zhu, Michigan futbol takımının genel müdürüyle birlikte Underwood’a Zoom üzerinden katılarak transfer için destek verdi.

Demokratlardan, Cumhuriyetçilere
1990'lı yılların sonunda Ellison, Demokrat Parti'ye yakın bir isim olarak öne çıkıyordu. Bir keresinde Anayasa’nın değiştirilerek Bill Clinton’ın üçüncü dönem başkanlık yapabilmesi gerektiği konusunda şaka bile yapmıştı. 21. yüzyılda ise muhafazakârlaştı, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ile dostluk geliştirdi ve Barack Obama’nın İsrail karşıtı olarak gördüğü yaklaşımına tepki gösterdi. 2016 başkanlık yarışında Ellison, o dönem Trump karşıtı olan Florida senatörü Marco Rubio’yu destekledi. 2018’de şöyle dedi:
“Bill Clinton bir merkezciydi. Tony Blair bir merkezciydi. Marco Rubio bir merkezci. Mitt Romney bir merkezci. Benim politikam bu.”
2020’de Trump, Ellison’ı Güney Kaliforniya’daki golf sahasında bir bağış gecesine ev sahipliği yapmaya ikna etti. Davetiyede tek ev sahibi olarak adı geçmesine rağmen, Ellison etkinliği es geçti ve insanlara hasta olduğunu söyledi.
Dört yıl sonra Trump, yine Ellison’ın ilk tercihi değildi. Ellison, Güney Karolina’ya giderek Senatör Tim Scott’ın başkanlık adaylığını açıkladığı konuşmaya katıldı. Scott, milyarderi “mentörlerimden biri” olarak tanımladı.
Scott’ın adaylığı sönümlendikten ve Trump nakit paraya ihtiyaç duyduktan sonra Ellison, Mar-a-Lago’da onunla yemek yiyerek yeni Cumhuriyetçi adayla yakınlaştı. Florida’da yeni satın aldığı evinde bazen yakınlarda yaşaması da buna yardımcı oldu.
Tesla ve Musk ile İlişkisi
Ellison 2014 yılına kadar Oracle'ın CEO'su olarak görev yaptı ve şu anda şirketin yönetim kurulu başkanı ve teknoloji sorumlusu olarak bulunuyor. 2016'da Ellison için kişisel bir zafer olan NetSuite’in satın alınması gerçekleşti.
Aralık 2018’de Ellison, büyük yatırımcı olduğu Tesla’nın yönetim kuruluna katıldı. Aynı yıl, Tesla CEO’su Elon Musk’ı “yakın bir arkadaş” olarak nitelendirdi ve eleştirmenlere karşı savundu. Musk 2022’de Twitter’ı satın aldığında Ellison 1 milyar dolar yatırım teklif etti. Walter Isaacson’un biyografisine göre, Musk, Ellison’un unuttuğu şifresini sıfırlamasına bile yardımcı oldu.
Aralık 2020’de Ellison, Lanai adasına tam zamanlı taşındığını açıkladı. Bu duyuru, Oracle’ın genel merkezini Austin, Texas’a taşıma kararından sonra geldi. Oracle çalışanları Ellison’a Texas’a taşınıp taşınmayacağını sorunca, Ellison şirket çapında bir e-postada şöyle yazdı:
“Cevap hayır. Hawaii eyaletine taşındım ve Lanai adasından Zoom gücüyle çalışacağım.”
E-postasını şu şekilde imzaladı: “Mahalo, Larry.”
Yapay zeka yatırımları
Haziran 2022’de Tesla’nın vekil dosyasında Ellison’ın yönetim kurulundan ayrılacağı açıklandı ancak resmi olarak Ağustos 2022’de ayrıldı. ABC'de yer alan habere göre, Ellison istifa etmeden önce şirkette 45 milyon değerinde hisseye sahipti. O zamandan beri Ellison ile Musk’ın yakın ilişkisini sürdürdüğü bildirildi.
Oracle, 2023 yılında tarihinin en parlak dönemlerinden birini yaşadı. Şirket, yapay zekâ çağında kendine sağlam bir yer edindi ve hisseleri rekor seviyelere ulaştı. Aynı yıl Oracle, OpenAI’nin rakiplerinden Cohere’e yatırım yaparak Salesforce gibi diğer teknoloji devlerinin arasına katıldı. Bu adım, Oracle’ın müşterilerine Cohere teknolojisi üzerinden üretken yapay zekâ hizmeti sunmasını sağladı.
Larry Ellison, bu ortaklığı anlatırken “Cohere ve Oracle, kurumsal müşterilerin kendi özel büyük dil modellerini eğitmelerini ve bunu verilerinin gizliliğini koruyarak çok kolay yapmalarını sağlamak için birlikte çalışıyor” diyordu.
2024 yılına gelindiğinde Oracle’ın yıllık kazançları beklentilerin üzerinde gerçekleşti. Yapay zekâya olan yoğun talep sayesinde şirketin hisseleri Haziran ayında %13 değer kazandı. Bu artış, Ellison’un servetine tek seferde 14 milyar dolar ekledi.

Paramount anlaşması ve eğlence sektörü
Oracle, Nisan 2024’te genel merkezini Nashville, Tennessee’ye taşıyacağını açıkladı. Şirket yalnızca dört yıl önce San Francisco bölgesinden Austin’e taşınmıştı. CNBC'de yer alan habere göre, Ellison, Oracle Health Summit’te, “Bizim en çok ilgilendiğimiz endüstrinin merkezi sağlık sektörü ve Nashville de onun merkezi” dedi. Şirketin burada “dev bir kampüs” inşa etmeyi planladığı açıklandı.
2024’te aylar süren görüşmelerin ardından oğlu David Ellison tarafından kurulan Skydance Media ve Paramount birleşme kararı aldı. Şirketlerin “kârlılığı artırmayı, yaratıcılar için istikrar ve bağımsızlık sağlamayı ve daha hızlı büyüyen dijital platformlara daha fazla yatırım yapılmasını mümkün kılmayı” amaçladığı açıklandı.
David Ellison, Paramount’un yeni CEO’su olarak atanmış olsa da, Federal Communications Commission (FCC) dosyası babasının asıl hissedar olarak nihai otoriteyi elinde tutacağını ve önemli karar alma gücünü muhtemelen koruyacağını ortaya koyuyor. 8 milyar dolar değerindeki anlaşma, CBS ve MTV gibi büyük varlıkları da içeriyor. Skydance’in arkasındaki özel sermaye şirketi RedBird Capital Partners, bir miktar oy hakkı elde edecek olsa da, en büyük pay Ellison’da kalacak.
Ellison, aynı zamanda eğlence sektöründe hatırı sayılır bir rol oynuyor. “Iron Man 2” gibi filmlerde küçük roller üstlenen Ellison kızı Megan Ellison’ın Annapurna Pictures’ı ve oğlu David’in Skydance Media’sı gibi çocuklarının girişimlerini finanse etti.
Farklı bir 'hayırseverlik'
Larry Ellison’ın hayırseverlik hikâyesi, rakipleri Gates ya da Buffett’ınkinden farklı bir yol izliyor. Bill Gates ya da Warren Buffett gibi klasik hayırsever figürlerin gölgesinde kalan Ellison, geleneksel bağış ve vakıf anlayışına mesafeli yaklaşıyor. Ona göre dünyadaki en büyük sorunları çözmenin yolu yalnızca bağış yapmak değil, ticari olarak ayakta durabilecek yapılar kurmak.
Ellison, bu yaklaşımını Ellison Institute of Technology üzerinden somutlaştırır. Oxford yakınlarında dev bir kampüs inşa edilen enstitü, iklim değişikliği, açlık, hastalıkların tedavisi ve yapay zekâ odaklı projelere kaynak ayırmayı hedefliyor. Kurum, kâr amacı gütmeyen bir vakıf gibi görünse de aslında büyük ölçüde kâr amaçlı şirketlerden oluşan karmaşık bir yapıya sahip. Enstitünün başkanı Oxfordlu bilim insanı John Bell’in ifadesiyle, Ellison’un felsefesi nettir:
"Çözümlerin ticari olarak uygulanabilir olması gerekir.”

Veri tutkusu ve gözetim toplumu
Ellison son zamanlarda dünyayı daha iyi hale getirme girişiminde gözetim toplumunu savunuyor. Hayalinde dünyanın tüm verilerini bir araya getirmek var. Yapılacaklar listesindeki en iddialı maddelerden biri, binlerce farklı veritabanını tek bir devasa elektronik havuzda birleştirmek. Ellison'a göre, bu veriler yapay zekâ tarafından işlenecek ve Ellison’a göre bu sistem yalnızca hastalıkları iyileştirmekle kalmayacak, “diğer her şeyi de düzeltecekti.”
Şubat ayında Dubai’de düzenlenen bir hükümeti yeniden icat etme sempozyumunda, eski İngiltere başbakanı Tony Blair’e bağlandığında bu iddiasını tekrarladı. Videokonferans yoluyla katıldığı etkinlikte Ellison, sakin ama kararlı bir tonla, “Bunun daha mutlu bir vatandaş kitlesi yaratacağını düşünüyorum,” dedi.
Ancak Ellison’ın bu veri tutkusu yolunda pürüzler de çıktı. Kasım ayında Kaliforniya’daki bir federal mahkeme, Oracle’ın insanların çevrimiçi ve çevrimdışı verilerini izin almadan topladığı ve sattığı gerekçesiyle açılan toplu davada bir uzlaşmaya vardı. Şirket, herhangi bir suçu kabul etmedi, fakat 115 milyon dolar ödemeyi kabul ederek tartışmalı süreci kapattı.
Tiktok'u satın alacağı ileri sürüldü
Ellison, uzun süredir ABD’deki TikTok tartışmalarında adı geçen en güçlü aktörlerden biri oldu. Oracle, 2020’de uygulamanın ABD operasyonlarına ortak olmanın eşiğine gelmiş, Amerikan kullanıcılarının verilerini kendi bulut sisteminde saklamaya başlamıştı. Anlaşma gerçekleşmese de, Ellison’ın teknoloji ve medya vizyonuyla birleşen bu girişim onun TikTok’la ilişkisinin temelini oluşturdu. Trump'ın yeni döneminde, TikTok'un yasaklanmasından yana olmadığını ancak yasağın kaldırılması için yüzde 50'sinin ABD'li bir şirkete devredilmesini istemesi Ellison'ın adının yeniden gündeme gelmesine neden oldu. Trump’a yakınlığı ve yapay zekâ ile gözetim toplumu üzerine iddialı fikirleri sayesinde TikTok’un olası alıcıları arasında yeniden öne çıktı. Trump’a Musk’ın TikTok’u satın alıp almayacağı sorulduğunda şöyle dedi:
“Larry’nin de satın almasını isterim.”