Neredeyse 60 yaşındayım! Peki ama şu ana kadar yaşlanmak bana neler öğretti? Hırsın bittiği nokta, istemsiz homurdanmalar ve yeni banyo armatürleri karşısında endişeli bakışlar ve heyecanla beklediğiniz her şey…
Orta yaş 60-65 oldu
Orta yaş parametreleri yıllar içinde büyük bir hızla ve cömertçe genişletildi. Hatta uzunca bir süre yaşlılıktan kurtulacağını düşünenler olmuştur, çünkü yaşlanma sınırı yaşlanmanızdan daha hızlı ilerliyor. Orta yaş sınırı bazılarına göre 60 hatta 65 diyenler bile var, ki bu da birçoğumuz için yaşlanmanın daha da gecikmesi anlamına geliyor. Ama bunun sadece önemsiz bir teknik detay olduğunu biliyoruz, bir kaçış deliği, zayıf bir teselli. Ben 59 yaşındayım ve bu da oldukça yaşlı olduğum anlamına geliyor. Hatta o kadar yaşlıyım ki alternatiflere göre 59 yaş tercih edilse bile bana bir ayrıcalık hissettirmiyor. Yaşlanmanın gerçekten nasıl bir şey olduğu hakkında ne öğrendim? Çok fazla bir şey değil ama, yaşlılık işte… unutmadan önce yazsam iyi olur diye düşündüm.
"Fark fiziksel hatta zihinsel de değil"
1-) Yaşlılık ve gençlik arasındaki temel fark aslında fiziksel değil, hatta zihinsel de değil. Fark sadece sırtınıza yığılmış olan yılların ağırlığı. İsterseniz buna tecrübe diyebilirsiniz ama hatırı sayılır bir geçmişe sahip olmak mutlaka bilgelik kazandıracak diye bir şey yok. Bu durum sadece zamanı zihninize daha çok sıkıştırır. Böylece geçen hafta olan şeylerle 1980’lerin ortalarında olan şeyler hafızanızda yan yana durur. Eğer sohbet çevreniz sadece kendi yaş grubunuzdan insanlardan oluşuyorsa bu çok ta büyük bir problem değil.
"Netflix şifresini unutmuş olacaksınız"
2-) Yaşlı olmak aynı zamanda eskiden yaptığınız ve tamamen unuttuğunuz her şeyin muazzam, görünmez hacmiyle mücadele etmeniz anlamına da geliyor. 20 yaşına kadar yaşadığınız şeylerin hepsini hatırlamak ne kadar da kolaydı, çünkü yaşadığınız o kadar az şey vardı ki; 60 yaşına geldiğinizde ise tüm tatillerinizi, okuduğunuz onlarca kitabı, yüzlerce tartışmayı, binden fazla eski tanıdığınızı, 1999 ile 2004 arasında çıkan tüm popüler müzikleri ve en az 10 Netflix şifresini unutmuş olacaksınız. Bu hafıza kaybı değil- sadece beyninizin gereksiz gördüğü şeyleri doğal bir şekilde dökmesi, tıpkı ağaçların yapraklarını döktüğü gibi.
"Otururken bir rahatlama nidası var tabi"
3-) Orta yaşlarınızın bir noktasında, ne zaman ayağa kalksanız veya otursanız bir ses çıkardığınızı fark etmeye başlıyorsunuz; istemsiz bir çabadan kaynaklanan bir inleme gibi. Bir sandalyeden kalkarken genellikle içinizde bir hiddet notu oluşuyor. Sanki çaba, sonuca zar zor değiyormuş gibi; otururken de genellikle bir rahatlama nidası var tabi. Bir süreliğine, sadece gürültü yapmamak için kendinizi eğiterek genç bir görünüm elde etmek mümkün, ancak eninde sonunda gürültü kazanır.
"Ani şok dalgaları geliyor"
4-) Yine de düzenli hatırlatma dalgaları olmayınca kendimizi yaşlı olarak görmek zor ama bu dalgalar bazen ani bir şok dalgası halinde geliyor. Birkaç yıl önce alışveriş yaparken, alışveriş merkezinde beni takip eden kambur, buruşuk bir adam fark ettim. Adama biraz dikkatli bakınca alışveriş merkezinin her yerinde aynalar olduğunu ve aslında kimsenin beni takip etmediğini anlamam uzun sürmedi. Hatta yürüyen merdivenlerin yanlarına bile ayna koymuşlar. Artık o alışveriş merkezine gitmiyorum.
"Yeni insanlar çok çok yaşlı görünüyor"
5-) Yaşlı insanlar uzun zamandır tanıdıkları diğer yaşlı insanlara baktıklarında, bir zamanlar tanıdıkları o genç insan ile önlerindeki inanılmaz kırışmış yaşlı kadının tuhaf bir melezini görürler. Bunu yeni tanıştığınız yaşlılarda fark edemiyorsunuz tabi. Onlar sadece çok çok yaşlı görünüyorlar.
"Ruh halinizde anlamlı bir aydınlanma var"
6-) Genç bir insanın bakış açısından, mutlu ve yaşlı olmak neredeyse imkânsız gibi görünebilir. Yaşlılıkta şikâyet edilecek çok sayıda şey olduğu doğru olsa da, ruh halinizde istatistiksel olarak anlamlı bir aydınlanma da var: Kişisel memnuniyet anketlerine göre, “en az mutlu” olan demografik grup 40 ila 59 yaş arasındakilerdir. Yaklaşık 54'ten sonra, yaşama bakış açınız kendinizi içinde bulduğunuz yaşlanmayla alakasız bir biçimde istikrarlı şekilde iyileşiyor. Yani en azından dört gözle bekleyeceğiniz bir şey var.
"Dünyayı değiştiremeyeceğinizi anlıyorsunuz"
7-) Orta yaşın son dönemlerinden itibaren bünyenizde istikrarlı bir hırs erozyonu oluşmaya başlar. Sebebi ise bir enerji kaybından çok sonuçta dünyayı değiştiremeyeceğinize dair gittikçe artan bir farkındalık. Hemen herkes gibi siz de ölecek ve unutulacaksınız. Varlığınızın gerçekten bir önem teşkil etmemesi tokat etkisi yaratıyor ama bir rahatlama hissini de beraberinde getiriyor.
"Radyoyu öldüğümüzde kapatabilirsiniz"
8-) Gençler soruyor: Neden yaşlı insanlar sürekli radyoyu açık tutuyorlar? Onlar için bir arkadaş mı? Gerçek şu ki: 40 yıl önce, biz yaşlanmadan önce de radyomuz vardı, o zamandan beri açık ve asla kapatmayacağız. Öldüğümüzde kapatabilirsiniz.
"Temkinli olmak kaçınılmaz"
9-) İnsanın yaşlandıkça daha temkinli olması kaçınılmazdır. Alınan önlemler her zaman tutarlı ve hatta rasyonel olmasa da ölümü aldattığınız tüm zamanların toplam bilinciyle, sonunda şansınızın yakında tükenebileceği hissine kapılırsınız. 100 yaşındaki babamın bir keresinde bana dediği gibi: Merdivenlere çok dikkat ederim; tanıdığım herkes merdivenlerden düşerek öldü.
"Sonsuz tekrarlara karşı sonsuz bir sabrınız olacak"
10-) Aynı anda sadece bir görevi yerine getirmek (Monotasking) geç orta yaş döneminin en önemli yeteneğidir: Diğer her şeyi bırakıp elindeki tek bir şeyi yap, hepsi bu. Elbette ki bu durum büyük ölçüde, çoklu görevleri (Multitasking) yerine getirme konusundaki yetersizlikten kaynaklanıyor; yaşlılıkla birlikte iki işi aynı anda yapmak ve bu arada ne olduklarını hatırlamak oldukça zor. Ancak bu, yaşlılık yıllarının sıfırdan yeni bir beceri edinmek için harika bir zaman dilimi olduğu anlamına geliyor; çizim, resim, bir müzik aleti, hatta bir yabancı dil. Size garanti ederim, 15 yaşındayken disiplini ve düzenli çalışmayı sinir bozucu hale getiren huzursuzluk, 50 yaşına geldiğinde uçup gidiyor. Evet, refleksleriniz biraz körelmiş olabilir, ancak sonsuz tekrarlara karşı sonsuz bir sabrınız olacaktır.
"Değişime karşı direncinizi fark edeceksiniz"
11-) 50'den sonra insan, değişime karşı artan bir direnci olduğunun farkına varmaya başlayabilir, çünkü çoğunlukla bu değişim, yıllar içerisinde zorluklarla kazanılmış eğitimleri bir çırpıda boş hale getiriyor. Yaşlı insanlarla ilgili bazı yaygın klişeler-teknolojiyle şaşkına uğramış ve sıradan paketleme şekilleriyle altedilmiş yaratıklar olmaları- bu anlamsız değişime karşı kökten bir direnişe sahiptirler. Mesela benim süt vb. kapaklarını açmakta onlarca yıllık tecrübem var, ama bütün tecrübem yeni çıkan kapaklar yüzünden işe yaramaz hale geldi.
12-) Ayrıca herkesin duşu açıp kapatmak için yeni ve heyecan verici yollar icat etmeyi bırakması gerekmiyor mu? Musluklara ne oldu? Evet, sesimin ne kadar yaşlı ve huysuz çıktığının farkındayım ama artık umurumda değil, bu da yaşımın bir işareti.
"Söylediğinizi tekrar edin"
13-) Yaşlı insanlar bazen mesafeli, belli belirsiz bir biçimde olumsuz, kaba, küçümser, güvensiz ve incelikleri anlamakta yavaş gibi görünebilirler. Bu durumlarda asıl problem onlardaki işitme güçlüğüdür. Söylediğinizi tekrar edin, ama daha yüksek sesle lütfen, böylece daha ilgili bir yanıt alacağınızdan şüphem yok. Tabi ki kaçınılmaz olarak bazı yaşlılarımız bunu küstahça bulabilir. Zor olmadığımızı söylemedim.