16 Kasım 2024, Cumartesi Gazete Oksijen
17.03.2023 04:34

Disney prensesi artık sahnelerin kraliçesi

Miley Cyrus sekizinci stüdyo albümü Endless Summer Vacation ile geri döndü. Albümünün yayınladığı şu sıralar, müzik dünyası onun etrafında dönüyor

Bazıları gerçekten yıldız olmak için doğuyor. Ama yıldızları keşfetmek ve ‘eğlence’ dünyasına sunmak başkalarının mahareti. Tahmin edebileceğiniz üzere bu hiç de küçümsenmeyecek bir mesai gerektiriyor. Miley Cyrus henüz 11 yaşındayken Disney Channel’ın Hannah Montana serisi için seçmelere girdiği ilk anda, dizinin prodüktörleri aslında onun bu iş için çok küçük olduğunu düşünmüşler. Aradan geçen yarım yıllık arayışın ve bini aşan aktris denemesinden sonra fikirleri değişmiş. Disney’in o dönemki patronu Gary Marsh’ın anlattığına göre, aslında Cyrus’un seçmelerdeki ilk performansı akıllarından hiç çıkmamış; “Sıra dışı bir şeyle karşı karşıya olduğumuzu en başından biliyorduk.

Yaptığımız bahsin bize hayal edilemez kazançlar getireceğine inandık.” Hannah Montana’nın 2006 yılında gösterime girmesinin ardından, Miley Cyrus’un paparaziler tarafından çekilen tek bir fotoğrafının bile yeri geldiğinde (The Los Angeles Times’a göre) 150 bin dolara kadar alıcı bulması, aslında onun yarattığı ‘kazançların’ nereye ulaşabileceğinin iyi bir örneği. Milyar dolarlık değer biçilen Hannah Montana serisi, Disney tarihinin en çok izlenen yapımlarından biri. Miley Cyrus’un müzik hayatını da büyüten bu popülerlik öyle bir noktaya geldi ki sonunda Cyrus kariyerine daha ‘olgun’ rollerle ve müziklerle devam etmek istedi.

Hayatının rolü Montana

Cyrus’un Hannah Montana’daki ‘hayatının rolü’, onun peşini doğal olarak hiç bırakmadı. Bunun tek sebebi dizinin onu yükselttiği süper yıldızlık mertebesi değil. Dizide çifte yaşam süren ‘Miley’ bir tarafta sıradan bir gençken, arkadaşlarının o olduğunu bilmediği Hannah Montana karakteriyle de büyük bir pop yıldızıydı. Bir yanda herkesin hayalini kurabileceği ihtişamlı bir hayat sürerken, diğer tarafta yaşıtları gibi sıradan bir hayat yaşayabilme arzusunun arasında sıkışıp kalmıştı. Sahne üzerindeki ve ‘gerçek’ hayat arasındaki bu büyük kurgusal ayrım, Miley Cyrus’un otuzuna girdiği şu günlerde gerçekliğine dönüşmüş durumda. Henüz birkaç yıl önce Howard Stern’e verdiği bir röportajda; dizide ve filmlerde hayranlarının aslında gerçek olmayan bir karaktere bağlandığını ve bunun kendi üzerinde nasıl bir psikolojik tahribat yarattığını anlatıyor. 1992 doğumlu Cyrus, içinde bulunduğu jenerasyonun en büyük kaygılarından birini dile getiriyor aslında: Sevilmek ve değer görmek için, kendimiz olmamız yetmiyor mu? Kendimizi en iyi gösteren Instagram ve TikTok filtrelerinin peşinden koşmak, en çok beğeni toplayan tweet’leri atmak için çabalamak zorunda hissettiğimiz bu tuhaf çağda, büyük kabul görmüş pop yıldızları bile kendini bu ortak kaygının merkezinde bulabiliyor. Ama fark yaratan, bu kaygıdan sıyrılmak için ne yaptığınız. Miley Cyrus bundan üreterek kurtulmaya çalışıyor.

Alper Bahçekapılı
Alper Bahçekapılı
[email protected]